dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi
teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ışığın yansıması ile oluşan görüntüler


Bir pleksiglas levha, hiç de heyecan yaratacak yeni bir keşifmiş gibi durmuyor.
Ancak İsviçre’nin Lozan Polyteknik Okulu’da geliştirilen levhanın marifeti karanlıkta ışığa tutulunca ortaya çıkıyor.
Duvara İngiliz bilimadamı Alan Turing’in portresini yansıtan bu levhanın sırrı, özel işlenme tekniği.
Araştırmacı Mark Pauly, sırlarını anlatıyor:
“Biz her ne kadar arkasında sihirli birşeylerin olduğunu düşünsek de bu bir sihir değil. Gerçekte teknik çok açık, bizim günlük hayattan bildiğimiz bir şey. Işık demetleri, su ve cam gibi düzensiz ve şeffaf bir yüzeye çarptığında kırılıyor, yön değiştiriyor. Buradaki sır, belirli bir resmi verebilmek levhayı için özel işleme tabi tutmak.”
Işınları şeffaf yüzeylerde kırıp veya eğerek istenilen izdüşümü oluşturma çalışmaları uzun zamandır sürüyor. Ancak ilk defa bu kadar etkili bir sonuç alınıyor.
Bilimadamı Mario Deuss camın ve pleksiglasın tüm sırlarını çözmeye kararlı:
“Bugünlerde herşeyi keşfetmişiz gibi bir algı var ve daha karışık olguların varlığını hayal bile edemiyoruz. Bence bu tür bir proje çok ilginç, çünkü bize geleceği ve halen keşfetmemiz gereken birçok sır olduğunu gösteriyor.”
Vitrinlere, camlarda ve anıtlarda kullanılabilecek bu teknik dekorasyonda yeni bir çığır açacağa benziyor.
devamını okuyunuz... >>

depremi önleyen duvar kağıdı


Ekim 2011’de Van’da meydana gelen deprem 601 kişinin ölümüne ve binlerce kişinin yaralanmasına neden oldu. 23 Ekim günü saat 13.41’de başlayan ve yaklaşık 25 saniye süren 7.2 büyüklüğündeki deprem, birçok binanın yıkılmasına sebebiyet verdi. Panik halindeki halk kendini zorlukla sokaklara attı.
Binalardaki en büyük hasar beton parçalarının duvarlardan kopmasıyla oluştu. Bu yapısal zayıflık duvarlarda kullanılan tuğlalardan kaynaklanıyordu. Tuğlayla örülen duvarlar, düşük maliyetlerine oranla yüksek bir kalite sunuyor, ancak bu tip binalar depremlere karşı çok zayıf kalıyor.
Tuğladan örülen duvarlar dikey düzlemde gerçekleşen yüksek basınçlara karşı direnç göstersede, yatay düzlemde yeterli direnci sağlayamıyor. Sarsıntının etkisiyle yanlara doğru güçlü bir şekilde eğilen duvarlar çatlamaya başlıyor ve sağlamlıklarını kaybediyor.
Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’nde, bilim adamları tuğladan örülmüş duvarları depreme karşı daha dayanıklı hale getirmenin yollarını arıyor.
Bu konuda gerçekleştirilen ilk denemeler 90’lı yıllara dayanıyor. İlk olarak duvarlar karbon liflerinden yapılan desteklerle güçlendirilmeye çalışıldı. Aynı zamanda çok sağlam ve esnek olan bu malzeme duvarların üzerine sabitlendi. Ancak duvara uygulanan güç orantılı dağılmıyordu. Aksine tüm baskı destek noktalarında yoğunlaşıyor ve duvarları hepten dayanıksız bırakıyordu.
Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar bu çalışmaları temel olarak alıp deneyleri geliştirdiler. Amaç duvarları dayanıklı bir duvar kağıdıyla güçlendirmeye çalışmaktı.
İlk olarak kullanılacak malzemenin seçilmesi gerekiyordu. Çok esnek olduğundan duvarları yumuşatabileceği düşünülen cam liflerinin kullanılmasına karar verildi.
Ancak, doğru malzemenin yanı sıra, bu malzemenin mükemmel bir şekilde sabitlenmesine olanak verecek karışım da bulunmalıydı. Üretilen karışım su, yapıştırıcı madde ve binlerce molekül zinciri içeren pilastik toplardan oluşuyordu. Karışım duvara uygulandığında, tüm çatlakların içine girerek onları kaplıyor ve suyun buharlaşmasıyla pilastik toplar birbirine kaynaşıyor. Böylece molekül zincirleri bir ağ oluşturarak duvara sıkı bir şekilde sabitleniyor. Cam lifleri de karışıma aynı şekilde sabitleniyor.
Yapılan testler, parasismik duvar kağıdıyla güçlendirilen duvarların yatay sarsıntılara karşı çok yüksek bir direnç gösterdiğini kanıtlıyor.
İnsanların hayatını alan depremler değil, binalar. Bir sonraki depremin ne zaman gerçekleşeceğini kesin olarak bilemediğimiz sürece, kendimizi korumanın en iyi yolu, depreme karşı dayanıklı binalar inşa etmek.
devamını okuyunuz... >>

iki tekerlekli otomobil geliyor


iki tekerli, elektrikle çalışan sessiz otomobiller 2014’ten itibaren yollarda yerini alacak.
Rahat ve kolay kullanım sunan bu sessiz araçlar park ve trafik sorununu bir nebze azaltacak.
Araba ve motorsikletin birleşiminden esinlenerek tasarlanan araçların en büyük özelliği sağladığı güvenlik. Hava yastığı, emniyet kemeri ve çelik takviyeli kapılar, hepsi tek tek düşünülmüş.
Bu tasarım harikasının en şiddetli bir çarpma esnasında bile sabit durmasını jiroskoplar sağlıyor.
Araç saatte 193km hız yapabiliyor ve tek batarya ile 320km yol alabiliyor.
19.000 Dolar paha biçilen araçtan 2014’te 1000 adet üretilmesi hedefleniyor.
Elektrikli motosikletler hem doğa dostu hem sessiz hem de bakım ve onarımı daha az masraflı. Tabii bu aracı satın alma imkanınız varsa.
Litvanyalı bir işadamı pahalı fiyata satılan bu araçları nasıl daha uygun fiyata yerel piyasaya sürebilirim sorusundan yola çıkarak eski ve yeniyi birleştiren bir proje geliştirmiş.
Eski Renault Twingo’ların motorunu elektrikli motorla değiştirerek Electron Twingo adlı daha ucuz bir araç üretmiş.
Araçlara bakım onarım hizmeti sunan şirketi iki prototipin ardından şimdi üçüncüsü üzerinde çalışıyor.
Litvanyalı şirketin genel müdürü Donatas Skulskis projeyi şu sözlerle özetliyor:
“Elektrikle çalışan bu modern araçlar hala çok pahalı. Litvanyalılar için satın alınamaz bir değerde. Biz de bunu göz önünde bulundurduk. Renault Twingo’ya elektrikli bir motor yerleştirerek cazip bir fiyata Litvanyalılar için satışa sunmayı amaçlıyoruz.’‘
Şirket 7000 Euro değerindeki bu otomobillerden her ay 20 adet üretmeyi planlıyor.
devamını okuyunuz... >>

internete bağlanmak için düşünce gücü..



internet sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olan ‘Le Web Konferansı’nın dokuzuncusu Paris’te gerçekleştirildi. Konferans, dünyanın dört bir köşesinden 3500 internet meraklısı, blogger ve profesyoneli bir araya getirdi.
Bu seneki zirvenin anafikri günlük hayatımızdaki internetle ilişkili nesnelerdi.
Le Web’de sergilenen en ilgi çekici cihazlardan birisi ise ‘Muse’ adlı bant oldu. Toronto merkezli InteraXon firmasının ürettiği Muse, beyindeki dalgaları küçük detektörlerle algılıyor.
Cihazı bluetooth ile internete bağladığınızda bilgisayardaki birçok işlemi düşünce gücüyle yapmak mümkün. Örneğin ruh halinize bağlı olarak mailinizin yazı fontu değiştirilebilir.
Bu cihazla masa tenisi raketsiz oynanabilecek. Tüm oyunlara bu sistemin entegre edilmesi durumunda gelecekte oyun zevki ikiye katlanacak gibi gözüküyor.
devamını okuyunuz... >>

Aklı okuyan cihaz bulundu






Avusturya’da bir şirket, insanın aklından geçenleri okuyan bir cihaz geliştirip satmaya başladı. Engelli kişilerin hayatını kolaylaştırması ve tedavilerinde kullanılması hedeflenen cihaz, kafatası derisine yerleştiriliyor.

Sistem, elektrodlar sayesinde kullanıcının duygularına tercümanlık yaparak elektronik komutlar veriyor.

Proje yönetiminden Christoph Hintermüller, cihazın nasıl çalıştığını anlatıyor:

“Beyin bilgisayarı olarak adlandırılan arayüz geliştirdik. Bu arayüz, çeşitli programları ve cihazları el kullanmadan kontrol etmemizi sağlıyor. Yani kullanıcının düşüncesine göre hareket ediyor. Beyin bilgisayarı ya da arayüzü elektronik uyarıları kullanıcının beyninden alarak belirli görevler ve hareketler için deşifre ediyor.”

Sistem, elleri kullanmadan video oyunları oynamaya da müsait. Kullanıcı basit bir şekilde işaret okuna bakarak komutu seçebiliyor. Beyin zarına yansıyan ışıltıya göre frekans yeniden üretilerek elektrodlar tarafından okunuyor.

Guger Technologies’den araştırma geliştirme sorumlusu Arnau Espinosa Manzanal komut süreci hakkında bilgi verdi:

“Beyindeki nöron grupları tarafından üretilen elektroensefalografi desenlerinin anlaşılmasından hemen sonra, herhangi bir cihaz için herhangi bir komut ile beyin aktivitesini eşleştirebiliriz. Televizyon ya da ev motorizasyonu sistemi gibi.”

Avrupa araştırma projesi kapsamında geliştirilen bu teknoloji ev elektroniğini daha da ulaşılabilir hale getiriyor. Kullanıcı sadece komutlara odaklanarak ekrandaki çeşitli menüler arasında dolaşabilir.

Bu şekilde ciddi engelli olanlar da başkaları ile kısa mesaj yoluyla iletişime geçebilir ve sosyal medyada dolaşabilir.

Sistemin ileriye götürülmesi robot yardımcıların kullanılmasına imkan tanıyabilir hatta engelli kişiler elektrikle çalışan tekerlekli sandalye bile kullanabilir.

Christoph Hintermüller, sistemin geliştirilerek yarı engelli vatandaşları da kapsayacağını dile getirdi:

“Sistem daha da geliştirilerek daha fazla programla entegre olmayı kolaylaştıracak. Buna ilaveten elektrik ve mekanik uyarılar sayesinde vücudun tüm organları kullanılabilecek. Bazı hastalarsa vücutlarının bir kısmını zaten kullanabiliyor ve bu sistem onları da kapsayacak sinyaller verecek şeklinde tasarlanacak.”
devamını okuyunuz... >>