dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi
Tanzimat Edebiyatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tanzimat Edebiyatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri

Edebiyatının Genel Özellikleri
Tanzimat Edebiyatı, bir kültür ve siyasi hareketin sonucu olarak ortaya çıkmış bir edebi akımdır. 3 Kasım 1839'da Reşit Paşa tarafından ilan edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı olarak kabul edeceklerdir.
19. yy. Osmanlı İmparatorluğu’nda artık gerileme ve çöküş devrinin başladığı dönemdir. Ardı ardına alınan yenilgiler, geniş Osmanlı topraklarında birbiri ardına gelen isyanlar, yönetimi bir arayış içine çekmiş, III. Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri ile Avrupa’nın teknik ve kültürel üstünlüğü karşısında imparatorluk yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır. Gülhane Hattı Hümayunu’nun yürürlüğe konmuş olmasıyla her alanda bir yenileşme hareketi başlamıştır.

Okullarda öğretimin Türkçe‘ye dönmesi, gazeteciliğin başlaması ve gelişen milliyetçilik sonucunda edebi yenileşme de beraberinde gelmiş, bu değişmelere,uyanan yeni fikir akımlarına paralel olarak ortaya çıkmış, yeni bir medeniyet değişiminin sonucu olarak gelişmiştir. Tanzimat dönemiyle birlikte edebiyatımızda sosyal ve siyasal konuların yanında günlük olaylar tartışma alanına çekilmiştir.

1860ta tercüman-ı ahval gazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1896'ya kadar sürer. Sarsıntılar geçiren Osmanlı İmparatorluğu durumunu kurtarmak için, ordudan başlayarak ıslahat ve devrim hareketlerine girişiyordu . 3. Selim , 2. Mahmut , Abdülmecit dönemleri böyle geçmiştir.

Bu ortamda Batıcı ve yenilikçi olan şair ve yazarlar, sanatlarını toplum için kullandılar. Fransız kültürüyle kültürüyle yetişmiş ,romantik ve ülkücüydüler. Divan şiirini yıkmaya çalıştılar. Çok yönlüydüler: şair,romancı,tiyatro yazarı…vb. Sanattan çok,fikir ve ülkü peşindedirler; zulme,haksızlığa karşı savaş açarlar. Vatan ,millet,hürriyet,adalet,meşrutiyet kavramlarını heyecanla savunurlar. Daha geniş kitlelere seslenebilmek için ,dilde sadelik yanlısıdırlar. Hemen hepsi politikacı ve mücadele adamıdırlar. Tanzimat ikinci döneminde realizimin etkisi görülür. Şiirde konu birliğini sağladılar. Aruzla yazdılar. Düzyazı dilini şiire uyguladılar. Roman,hikaye, makale gibi türler,edebiyatımıza bu dönemde girdi. İlk Tanzimatçılar ,Divan şiirinin nazım biçimlerini kullandılar.
Genel özellikler:

a. Bu dönem sanatçıları, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale, tiyatro, roman, hikaye, anı, eleştiri gibi yeni edebiyat türleri getirmişler, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup gibi edebiyat türlerini Batı anlayışına göre yenileştirmişlerdir.

b. Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen sanatçıların çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal) Montesquieu, Rousseau, Voltaire gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak, makale ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, geriliğe karşı şiddetli bir dille mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet, hak, adalet, kanun, meşrutiyet gibi kavramları yaymaya çalışmışlar, “toplum için sanat” anlayışını benimsemişlerdir.

c. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Sami Paşa-zâde Sezai) toplum işlerine daha az karışmışlar, “sanat için sanat” anlayışını benimser görünmüşlerdir.

Klasisizm, bir akım olarak bizim edebiyatımızı etkilememiştir. Kimilerinin etki saydığı, Ahmet Vefik Paşa’nın Molieré’den çevirileri ve uyarlamalarıdır. Çeviri yapmak, o akımdan etkilenmek değildir. Şinasi ise Romantizme (Coşumculuğa) kapılmadığı için Klasisizmin etkisinde gibi düşünülürse de bu yaklaşımlar doğru değildir. Özetle: Klasisizm, bir akım olarak bizim edebiyatımızı etkilememmiştir.

d. Çoğu Fransız edebiyatını örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı Ahmet Vefik Paşa, Realizm (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa­zâde Sezai Nabi-zâde Nâzmi.) akımının etkisi altında eserler vermişlerdir.

e. Tanzimat edebiyatı, Divan Edebiyatı’nın tersine olarak, seçkin kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Bey özellikle makale, tiyatro, anı, kısmen de olsa roman türlerinde eserler vermişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, başta olmak üzere bazı edebiyatçılar ise bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler.

f. Dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline gelmesi düşüncesi savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının başlıca sanatçıları dil konusunda bu düşünceyle birlikte, eski alışkanlıklarından kurtulup da öz Türkçe yazmış değildir. Türkçe, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir dereceye kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise konuşma dilinden uzaklaşarak Divan Edebiyatı geleneklerini sürdürmüşlerdir
devamını okuyunuz... >>

Tanzimat Edebiyatında Edebi Gelişmeler

Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatım kuruluşunda görülür. Bu akımda söz hüneri göstermek değil, bazı düşünceleri halka yaymak amaçlandığından, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.
İlk zamanlarda Ziya Paşa, Namık Kemal başta olmak üzere bu akımın öncülüğünü yapan edebiyatçılar Divan Edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış, yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş olsalar da sonraları eski biçimler tamamen bırakılarak yeni biçimler kullanılmaya başlanmıştır. Recai-zâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak Hamit in eserlerinde bu açıkça görülmektedir. Türk Edebiyatı’na yeni giren yazı türleri önceleri Fransızca’dan yapılan manzum çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır. Beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiiri’ndeki “parça güzelliği” anlayışı yerine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce etrafında gelişmesine; yani konu birliğine ve bütün güzelliğine önem verilmiştir.

Şiirin konusu genişletilmiş, günlük hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiirlerde yer almıştır. Genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte, Türk‘lerin öz vezninin hece vezni olduğu kabul edilmiş, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet Paşa başta olmak üzere bu vezinle yazmaya özen gösterilmiş fakat bu istek geniş bir akım halini alamamış, girişilen birkaç şiir denemesi ile yetinilmiştir.
Şiir
Tanzimat edebiyatı sanatçıları her şeyden önce şiirin konusunu ve anlatımını değiştirdiler.Namık Kemal Lisan-i Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazalar” isimli eserinde uzun makalesinde şiirin,fikrin gelişmesine ve halkın eğitilmesine olan büyük hizmetinden söz eder.Divan edebiyatının gerçekle ilgisizliğine,yapmacıklığına,boşluğuna şiddetle hücum eden Namık Kemal,edebiyatın yeniden düzenlenmesini ister.Bunun içinde her şeyden önce yeni bir anlatım yolu,yeni bir dil bulunmasını gerekli görür.Dilin bir an önce konuşma diline yaklaştırılması gerekliliğini savunur.Buna rağmen Tanzimat şiirinin dilinin sade olduğunu söylemek zordur.

Tanzimat şirinin Divan şiirine bağlı kaldığı unsurlar daha çok biçim alanındadır.Bu dönemde hece veznine olan ilgi biraz artmışsa da aruz eski hakimiyetini sürdürmüştür.Divan şiirinin nazım şekilleri aynen kullanılmıştır.

Şiirin konusu değişmiş,aşk,hasret,ayrılık gibi kişisel konular bir yana bırakılmış,eşitlik,özgürlük,adalet,hukuk gibi toplumsal konulara önem verilmişitir.Ancak bu daha çok I.Tanzimatçılar denen Şinasi,Ziya Paşa,Namık Kemal gibi sanatçılarda görülür.II.Tanzimatçılar denen Recaizade Mahmut Ekrem,Abdulhak Hamit,Sezai’de ise kişisel konular yeniden ele alınmıştır.
Tiyatro
Tanzimat dönemine gelinceye kadar edebiyatımızda Batılı anlamda sahne tiyatrosu görülmez.Ancak halk arasında Karagöz ile Hacivat,ortaoyunu,meddah gibi seyirlik oyunlar vardır.

* Karagöz bir kukla oyunudur.Değişik söz oyunlarıyla yanlış anlaşılan sözlerle güldürü unsuru sağlanır.Eğlendirme amacı taşır.Karagöz adlı cahil biriyle Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki atışmalarla sürer gider.

* Ortaoyunu ise şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde Pişekar,Kavuklu,Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı seyirlik oyundur.

* Meddah tek kişilik bir oyundur.Yüksekçe bir yere çıkan meddah,değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur.

Bu oyunlar belli bir metne dayanmayan,oyuncuların oyun esnasında konuşmalarıyla oluşan oyunlardır.Eğitici bir amaç taşımaz.Tanzimat tiyatrosu ile bir okul sayılmış,halkın eğitilmesinde bir araç sayılmıştır.Bunlarda sosyal eğitim önplandadır.Toplumda görülen aksaklıklara doğrudan doğruya dokunmak veya tarihin ibret verici olaylarını ele alıp onlardan ahlaki sonuçlar çıkarmak amaçlanmıştır.Tanzimat tiyatrosundadil ve üslup konuşma diline ve üslubuna çok yaklaşmıştır.Fakat ikinci dönem Tanzimatçılarda bilhassa Hamit’in eserlerinde doğallığını gittikçe kaybetmiş,süslü,yapmacıklı bir hale gelmiştir.

Tanzimat döneminin yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı tek perdelik komedisidir.Tiyatro alanında eğitici eserler ise Namık Kemal tarafından verilmiştir.

Roman ve Hikaye
Tanzimat dönemi öncesi Türk Edebiyatı’nda hikaye ve roman türleri yoktu.Nesir alanında daha çok tarih,siyasetname gibi türler verilmiş,olay kaynaklı tür mesneviler kullanılmıştır. Tanzimat nesir alanında bir çığır açmış,onu şiirden daha etkili bir hale getirmiştir.Süsten,özentiden uzak,halkın okuması,bilgilenmesi amacıyla eserler ortaya koyulmuştur. Türk Edebiyatı’nda roman çevirilerle başlamıştır.Bu alanda ilk eser Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon adlı Fransız yazardan çevirdiği Telemak adlı romandır.Bir çok teknik kusurlarla dolu olan bu eserin kahramanlarının yabancı olmasına rağmen büyük ilgi gördü.Konusuyla,kahramanlarıyla ilk Türk romanı ise Şemseddin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı bir aşk romanıdır.Bu da bir çok kusurlarla dolu basit bir romanndır.Edebi sayılabilecek ilk roman Namık Kemal’in İntibah adlı romanıdır.

Hikaye alanında ise yine ilk eserler Tanzimat döneminde verilmiştir.Özellikle Ahmet Mithat halk hikayeleri ile batı tekniğini birleştirdi.Letaf-i Rivayat adlı hikaye serisi ile halk hikayelerini modernleştirmeye çalıştı ve ve bu alandaki ilk batılı eserlerdendir.Ancak modern anlamda ilk hikayecilik Sami paşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseriyle başlar.
devamını okuyunuz... >>

Tanzimat edebiyatı dönemi özellikleri ,sanatçıları ve eserleri (Genel olarak)

TANZİMAT EDEBİYATI

*Türklerin tarih içinde karşılaştıkları üç farklı medeniyetin son halkası Batı medeniyetidir.
*Sözlü dönem-İslami Dönem-Modern Dönem
*Tanzimat Edebiyatı Modern dönemin neticesinde edebiyatımızda etkili olmuştur.
*Osmanlı devlet yapısının son yüzyıllarda Batı devlet yapısı ve düşünce sistemi karşısında  güç kaybetmesi devlet politikalarında yenileşmelere neden olmuştur.
*Yenileşme askeri alanda başlamıştır ve askeri çeşitli yenilikler yapılmıştır.
*Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar da dış güçler tarafından sahiplenilmeye başlanmış ve neticesinde Osmanlı Devleti azınlıklara çeşitli haklar ve imtiyazlar vermeye başlamıştır.
*Devlet yapısında değişiklikler yapılmıştır.
*Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından 3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda duyurulan Gülhane Hatt-ı Hümayunu (Tanzimat Fermanı),1856’da ilan edilen Islahat Fermanı ve devamındaki çalışmalar devleti kurtarmak,kişi haklarını düzenlemek,yeni kurumlar kurmak için yapılan önemli çalışmalar idi.
*Tanzimat Fermanı ile:
-Vatandaşların can ve mal güvenliğinin devlet güvencesine
alınacağı,
-Herkesten gelirine göre vergi alınacağı,
-Askerlik işlerinin düzene konacağı,
-Yargılanmadan kimsenin suçlanamayacağı,
-Kanun gücünün padişahın gücünden üstün olacağı,
-Mülkiyet edinme hakkının verileceği,
-Rüşvet ve kayırmacılığın yasaklanacağı duyurulmuştur.


TANZİMAT EDEBİYATININ OLUŞUMU

*Devletin Batılılaşma arzusu neticesinde Avrupa’ya Türk aydınları gönderildi.
Osmanlıların Fransa Elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi Efendi’nin Sefaretnamesi,İbrahim Müteferrika’nı 1726’da kurduğu matbaa Batı’ya açılan ilk önemli percerelerdir.
*1832’de kurulan Tercüme Odası’nda bulunan gençler Fransızca öğrendi ve bir çok eser tercüme edildi.Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği Telemak adlı roman bu döneme aittir.
*Bu dönemde Takvim-i Vakayi(1831) ve Ceride-i Havadis(1840) gazeteleri Tanzimat Edebiyatı’nın oluşumuna önemli katkı sağladı.
*İtalyan ve Fransız tiyatro kumpanyaları oyunlar sergilediler.Tiyatroya ilgi artar.Şinasi Şair Evlenmesi adlı ilk Batılı Tiyatro örneğini 1859’da yazar.
*Dilimize Fransızca sözcükler girmeye başlar ve sıkı sıkıya bağlanılan Divan Edebiyatı’na ilgi azalır.
*Bu süreç neticesinde Fransız kültürüyle yetişen bir nesil ortaya çıktı.Böylece Tanzimat Edebiyatı’nın alt yapısı atılmış oldu.

TANZİMAT EDEBİYATININ BAŞLAMASI

*1860 tarihinde Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanması ile birlikte Tanzimat Dönemi Edebiyatı başlar.
*Amaç Batı örneğine benzer bir edebiyat ortaya çıkarmaktır.
*Hemen her türde eser vermişleridir.
*Böylece roman,hikaye,tiyatro,eleştiri,makale vb.bir çok yeni tür edebiyatımıza girmiştir.
*Bu edebiyat eski edebiyata tepki olarak doğmuştur.Bu nedenle geçmişe değil geleceğe yöneliktir.
*Doğu’ya değil,Batı’ya bağlıdır.
*Ancak eski-yeni,Doğu-Batı arasında bocalama yaşanmış ve bu durum dönemin edebiyatına da yansımıştır.
*Birinci dönem ve ikinci dönem sanat anlayışlarının farklı olması bu durumun bir göstergesidir.

TANZİMAT EDEBİYATINDA GÖRÜLEN İLKLER

İlk roman çevirisi: Telemak (Fenelon) - Yusuf Kamil Paşa
İlk Roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemsettin Sami
İlk edebi roman: İntibah - Namık Kemal
İlk tarihi roman: Cezmi - Namık Kemal
İlk realist roman: Araba Sevdası - R. Mahmut Ekrem
İlk köy romanı: Karabibik - Nabizade Nazım
İlk Naturalist Özellikler Taşıyan Roman:Zehra-Nabizade Nazım
İlk hikaye denemesi:Müsameretname-Emin Nihat
İlk hikâye: Letaif-i Rivayat - Ahmet Mithat Efendi
İlk hikâye kitabı(Batılı anlamda): Küçük Şeyler - Samipaşazade Sezai
İlk tiyatro: Şair Evlenmesi - Şinasi
Sahnelenen ilk tiyatro: Vatan yahut Silistre - Namık Kemal
İlk tiyatro çevirisi: Zor Nikâh (Moliere) - A. Vefik Paşa
İlk eleştiri: Tahrib-i Harabat - Namık Kemal
İlk antoloji:Harabat-Ziya Paşa
İlk makale: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi - Şinasi
İlk pastoral şiir: Sahra - Abdülhak Hamit Tarhan
İlk noktalama işaretleri: Şair Evlenmesi – Şinasi
İlk şiir çevirisi:Tercüme-i Manzume-Şinasi
İlk resmi gazete: Takvim-i Vekayi(1831)
İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval (1860)- Şinasi ve Agah Efendi

TANZİMAT EDEBİYATI 1. DÖNEM GENEL ÖZELLİKLERİ

*1860-1876 arasına kapsayan dönemdir.
*Sanat toplum için anlayışıyla toplum eğitilmeye çalışılmıştır.
*Divan edebiyatı eleştirilmiş ancak yine de etkisinde kalınmıştır.
*Divan şiirinde görülen söz oyunları ve söz sanatları büyük ölçüde terk edilmiştir.
*Şiirde parça güzelliği yerine bütün güzelliği benimsenmiştir.
*İlk defa şiirlere bağımsız adlar verilmiştir.(Şinasi)
*Dilde sadeleşme savunulmuş ancak tam başarı sağlanamamıştır.
*Hece ölçüsünün ulusal nazım ölçüsü olduğu kabul edilmiş ancak daha çok aruz ölçülü şiirler yazılmıştır.
*Yazarların çoğu devlet görevlerinde çalışmaktadırlar.
*Tema olarak vatan,millet,hak,eşitlik,devlet vb. temalar ilk kez kullanılmıştır.
*Batılı edebi akımların izleri ilk kez bu dönemde görülmüştür.Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa *Klasisizm’den,Namık Kemal ve Ahmet Mithat ise Romantizm’den etkilenmişlerdir.
*İlk örnekleri bu dönemde görülen roman, teknik yönden zayıf ve kusurludur. Romanlarda Batılılaşmanın yanlış anlaşılması, aile sarsıntıları, köle ticareti gibi konular işlenmiştir.
 *Tanzimat tiyatrosu, sahne dili ve tekniği açısından başarılıdır. Tiyatro, halkı eğitmek için bir okul gibi düşünülmüştür.
*Tanzimat edebiyatı, batı etkisindeki Türk Edebiyatı’nın ilk durağı olmasından ötürü, Batı edebiyatı türlerinin ilk örnekleri bu dönemde verilmiştir. Bu dönem edebiyatı bir “ilk”ler edebiyatıdır.

TANZİMAT 2. DÖENM GENEL ÖZELLİKLERİ

*Bu dönemin, 1.Meşrutiyet Meclisi’nin 1877’de, Osmanlı- Rus savaşı gerekçe gösterilerek kapatılmasıyla başlayan baskıcı yönetimi vardır. Bu durum sanat ve edebiyatı da etkilemiştir.
*Bu dönemde toplum sorunlarından uzaklaşılmış, ‘sanat için sanat’ ilkesi benimsenmiştir.
*Dilde sadeleşme çabası bırakılmıştır. Dil oldukça ağırlaştırılmıştır.
*Batı edebiyatı türlerinde ürünler verilmiş, sanatçılar daha da ustalaşmıştır.
*Şiirin konusu genişletilmiş, bireysel konulara dönülmüştür. Ayrıca biçimsel yenilikler getirilmiştir.
*Romanda realizmin etkisi görülmüş, ilk realist roman bu dönemde yazılmıştır. Realizm ve natüralizm baskın akımlar olarak göze çarpar.
*Tiyatro önemini yitirmiş, sahne dil ve tekniği açısından başarısız eserler yazılmış. Tiyatro eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılmıştır.

TANZİMAT ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ

*Şiir halka ulaşmada bir araç olarak görülmüştür.
*İlk dönemde toplumsal ve felsefi,ikinci dönemde bireysel konular iş.
*Şiirin konusu genişletilmiştir.
*Nazım birimi çoğunlukla beyit iken ikinci dönemde bu anlayış kaybolmaya başlamıştır.
*Konu bütünlüğü ve birliği vardır.
*Kalıplaşmış düşsel imgeler yerine gerçekçilik şiire hakimdir.
*Üsluptan çok içerik önemlidir.
*Klasisizme bağlı Şinasi dışında çoğu sanatçı Romantizmden etkilenmiştir.
*Dilde sadeleşme amacı tam olarak başarılamamış,ikinci dönemde dil ağırlaşmıştır.
*Birinci dönemde divan şiiri nazım biçimleri ile yeni konular işlenmişken ikinci dönemde nazım şekillerinde de yenilikler denendi.
*Birinci dönemde kafiye göz için yapılırken ikinci dönemde kulak içindir.
*İkinci dönemde A.H.Hamit kafiyesiz şiirler yazmıştır.


TANZİMAT HİKAYE VE ROMANI GENEL ÖZELLİKLERİ

*Sosyal ve tarihi konulu roman ve hikayeler yazılmıştır.
*Sosyal romanlarda Doğu-Batı çatışması,kölelik,cariyelik,görücü usulü evlenme,alafrangalık özentisi,kadın-erkek ilişkileri işlenmiştir.
*Tarih konula eserlerde devletin içinde bulunduğu durumdan esinlenerek geçmişteki başarı dolu yıllar işlenmiştir.
*Tarih konulu eserlerde mekan genelde İstanbul dışı(Kırım,İran vb.),sosyal konulu eserlerde İstanbul(Beyoğlu,Çamlıca vb.),bazı romanlarda da farklı mekanlar kullanılmıştır.(Karabibik-Antalya)
*İlk dönemde Romantizm,ikinci dönemde Realizm etkilidir.
*İlk dönemde teknik zayıftır.Rastlantılar fazladır.N.Kemal ve A.Mithat olayın akışını keserek okuyucuya bilgi vermişler ve kişiliklerini  gizlememişlerdir.
*Halka seslenen eserlerde dil sade,aydınlara seslenen eserlerde ağırdır.
*Eserlerde karakterden ziyade belli tipler vardır.Kötüler cezalandırılırken iyiler ödüllendirilmiştir.
*İlk öykülerde meddah geleneğinin etkisi vardır.
*İkinci dönem ilkine göre daha başarılı eserler verilmiştir

TANZİMAT DÖNEMİNDE GAZETECİLİK

*Başta Şinasi olmak üzere bir çok yazar gazetecilik ile ilgilenmiştir.
*Bu dönemde 60 civarında gazete çıkarılmıştır.
*Gazete halka ulaşmada önemli bir araç olmuştur.
*Takvim-i Vakayi 1831’de Saray tarafından çıkarılan ilk Resmi Türkçe gazetedir.
*Ceride-i Havadis 1840’ta İngiliz ortakları bulunan yarı resmi gazetedir.
*Tercüman-ı Ahval 1860’ta Şinasi ve Agah Efendi tara.. Çıkartılmıştır.
*Tasvir-i Efkar 1862’de Şinasi tarafından başlatılmış,1865’ten sonra da Namık Kemal tarafından devam ettirilmiştir.Sayfa düzenine getirdiği yenilikler ile bu gazete döneminin önemli gazetelerindendir.
*Hürriyet 1868’de Ziya Paşa ve Namık Kemal tarafından,
*İbret 1871’de Namık Kemal tarafından,
*Devir,Bedir,Tercüman-ı Hakikat Ahmet Mithat tarafından,
*Sabah, Semseddin Sami tarafından çıkarılmıştır

TANZİMAT DÖNEMİNDE TİYATRO

*Tanzimat dönemine kadar tiyatro faaliyetleri geleneksel tiyatrolar aracılığı ile sürdürülmekteydi.(Orta Oyunu-Meddah-Karagöz)
*Ceride-i Havadis gazetesinde yayımlanan tiyatro eserleri olumlu etkiler getirmiştir.
*Mihail Naum ve Güllü Agop adlı kişiler yarı resmi nitelikli Osmanlı Tiyatrosu’nu kurarak(1867) tiyatromuza katkı sağlamışlardır.
*Hayrullah Efendi’nin Hikaye-i İbrahim Paşa be-İbrahim-i Gülşeni adlı oyunu 1842’de yazılmıştır.Oyun 1859’dan sonra basıldığı için batılı tekniklerde yazılan ilk tiyatro oyunumuz 1859 tarihli Şair Evlenmesi adlı oyundur.
*Sahnelenen ilk eser ise Vatan Yahut Silistre adlı eserdir.(1873)
*Ahmet Vefik Paşa yazar ve çevirmen olarak o dönemde oldukça etkilidir.
*Recaizade’nin Afife Anjelik,Atala,Vuslat adlı eserleri dikkat çeker.
*Dönemin bir başka önemli ismi de A.H.Hamit’tir.Nesteren,Eşber,Finten önemli tiyatrolarıdır.Ayrıca Eşber aruzla yazılmış ilk manzum oyundur.
*Tiyatro şiirden sonroki en etkili türdür.
*İkinci Dönem sanatçıları oynanmak için değil okunmak için eserler vermiştir.
*Toplumsal aksaklıklar,tarihi konular,aile,gelenek,görenek,vatan sevgisi vb.konular işlenmiştir.
*Hamit dışındaki sanatçılar üç birlik kuralına uymuşlardır.
*Kişiler tek yönlüdür.İyiler iyi,kötüler ise kötüdür.

I. Dönem Tanzimat SanatçılarıŞinasi,Namık Kemal,Ziya Paşa,Ahmet Mithat Efendi,Şemsettin Sami,Ahmet Vefik Paşa’dır,Direktör Ali Bey


II. Dönem Tanzimat SanatçılarıRecaizade Mahmut Ekrem,Abdülhak Hamit Tarhan,Sami Paşazade Sezai,Muallim Naci,Nabizade Nazım


İBRAHİM ŞİNASİ(1826-1871

*Çalışkanlığı ve zekası ile M.Reşit Paşa’nın dikkatini çelmiş ve Maliye eğitimi alması için Paris’e gönderilmiştir.
*İlk batılı tiyatro,ilk özel gazete,ilk kez noktalama işareti kullanma,Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi ile ilk makaleyi yazma,ilk atasözleri kitabı olan Durub-u Emsal-i Osmani’yi yazma,ilk şiir tercümeleri yapma gibi  edebiyatımızda belli başlı ilklere imza atmıştır.
*Seci ve cinas gibi söz oyunlarından arındırılmış sade nesrin kurucusudur.
*Cümleleri kısaltmış ve paragraf birimini ilk kez o kullanmıştır.
*Halk,adalet,millet gibi kavramları ilk kez o kullanmıştır.
*Sanat toplum için anlayışına sahiptir.
*Klasisizm akımından etkilenmiştir.
*Şair Evlenmesi oyunu tek perdelik bir komedidir.Oyunda görücü usulü ile evlenmenin sakıncaları ve alafrangalık işlenmiştir.Müştak Bey ve Kumru Hanım oyunun başkahramanlarıdır.
*Tiyatro:Şair Evlenmesi
*Şiir:Müntehabat-ı Eşar,Tercüme-i Manzume
*Derleme:Durub-u Emsal-i Osmaniye
*Sözlük:Kamus-ı Osmani


ZİYA PAŞA (1825-1880
*Namık Kemal ile birlikte Hürriyet gazetesini çıkarmışlardır.
*Düşünce olarak yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi sürdürmüştür.
*Eski-yeni arasında hep ikilemde kalmıştır.
*Divan şiiri geleneğini devam ettirmiştir.
*Gazel,kaside,terkib-i bent ve terci-i bent biçimlerinde insan,yaşam,kainat,yolsuzluk,rüşvet,adaletsizlik *konularını işlemiştir.
*Birçok dizesi halk arasında atasözü gibi kullanılmaktadır.
*Tercümeleriyle yeni edebiyata katkı sağlamıştır.
*Molliere’nin Tartüffe adlı komedisini hece ölçüsü ile çevirmiştir.
*Eleştiri türünde önemli eserleri vardır.
*Şiir ve İnşa’da halk edeb.,Harabat’ta divan şiirini savunması nedeniyle N.Kemal tarafından eleştirilmiştir.
*Sağlam ve sade bir dili vardır.
*Toplumsal sorunları başarıyla işlemiştir.
*Şiir:Eş’ar-ı Ziya,Zafername,Terci-i Bent,Terkib-i Bent
*Mülakat:Rüya (Edeb.mülakat türünün ilk örneğidir.)
*Antoloji:Harabat
*Düzyazı:Şiir ve İnşa,Arz-ı Hal,Makaleler)


NAMIK KEMAL (1840-1888)

*Vatan Yahut Silistre adlı oyunu nedeniyle Mogosa’ya sürgün edilmiştir.
*Fikir hayatında Şinasi’nin etkisi büyüktür.
*Keskin bir eski edebiyat düşmanı,yeni edebiyat savunucusudur.
*Ziya Paşa’nın Divan edeb. öven yazısından sonra eleştiri türünde Tahrib-i Harabat ve Takip adlı eserleri yazmıştır.
*Sanat toplum içindir anlayışına sahiptir.Dilin sadeleşmesini savunmuştur.
*Nesri şiirinden üstün olan sanatçı Romantizmden etkilenmiştir.
*Hürriyet kavramını ilk kullanan kişidir.Vatan,hukuk,eğitim kon.işlemiştir.
*Hürriyet Kasidesi oldukça meşhurdur.
*Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak nitelendirmiştir.
*İlk edebi roman olan İntibah,ilk tarihi roman olan Cezmi,sahnelenen ilk oyun olan Vatan Yahut Silistre önemlidir.
*Roman:İntibah,Cezmi
*Tiyatro.Vatan Yahut Silistre,Celaleddin Harzemşah,Gülnihal,Akif Bey,Zavallı Çocuk,Kara Bela
*Eleştiri:Tahrib-i Harabat,Takip,Renan Müdafaanamesi
*Tarih:Osmanlı Tarihi,İslam Tarihi,Kanije Muhasarası
*Düz Yazı:Evrak-ı Perişan,Devr-i İstila

AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912

*Evinde matbaa kurarak kendi eserlerini yayımlamıştır.
*Dekadanlar diyerek Servet-i Fünûncuları eleştirmiştir.
*Halkı aydınlatması nedeniyle Hace-i Evvel denmektedir.(İlk Öğretmen)
*Halka okuma zevki aşılamaya çalışmıştır.Yeni edebiyat taraftarıdır.
*Eserlerinin dili oldukça sadedir.Halkı eğlendirerek eğitmeyi amaçlamıştır.
*Yazı makinesi olarak bilinir.
*Batı’nın üstünlüğünü kabul etmekle birlikte körü körüne bağlanmaya karşıdır.
*Kölelik,Batı taklitçiliği,evlilik,kızların eğitimi,töre,macera başlıca temalardır.
*Yeniçeriler adlı romanı ilk tarihi roman denemesi sayılır.
*Letaif-i Rivayat adlı hikaye serisi hikayenin ilk örnekleri sayılır.
*Anlatımı keserek okuyucuya ansiklopedik bilgiler aktarmıştır.
*Edebi kişiliği ile Ahmet Rasim,H.Rahmi,Muallim Naci gibi isimleri etkilemiştir.
*Roman:Hasan Mellah,Hüseyin Fellah,Felatun Beyle Rakım Efendi,Pariste Bir Türk
                Henüz On Yedi Yaşında,Dürdane Hanım,Jön Türk…
 *Hikaye:Kıssadan Hisse,Letaif-i Rivayat
 *Gezi:Avrupa’da Bir Cevelen
 *Tiyatro:Açıkbaş,Çerkez Özdenler
 *Gazete:Bedir,Devir,Tercüman-ı Hakikat

ŞEMSEDDİN SAMİ (1850-1904
*Edebi yaşamına gazetecilikle başlamıştır.
*Zamanının en büyük dil bilgini kabul edilen yazar,sözlük,ansiklopedi ve dil alanındaki çalışmaları ile tanınır.
*İlk yerli romanımız olan Taaşşuk-u Talat ve Fıtnat’ı yazmıştır.
*İlk sözlük çalışması Fransızca-Türkçe bir sözlük olan Kamus-ı Fransevi’dir.
*Bugüne dek hazırlanmış en kapsamlı Arapça-Türkçe sözlük olan Kamus-u Arabi’nin yazarıdır.
*Modern biçimde hazırlanmış Türkçeden-Türkçeye ilk sözlük olan Kamus-ı Türki’yi yazmıştır.
*Orhun Abideleri’nin ve Kutadgu Bilig adlı eserin izahlı çevirilerini hazırlamıştır.
*Roman:Taaşşuk-u Talat ve Fıtnat
*Çeviri:Robenson Kruzo,Sefiller
*Tiyatro:Besa yahut Ahde Vefa,Gave



AHMET VEFİK PAŞA (1823-1891
*1879’da Bursa Valisi iken burada bir tiyatro kurmuştur.
*Önemli bir devlet adamıdır.Elçilik binalarına bayrak asma âdetini o başlatmıştır.
*Edebiyat yaşamı çeviriler ile başlamıştır.
*Kimi tiyatro çevirileri uyarlamadır.Molliere’nin Zor Nikah ve Zoraki Tabip oyunlarını uyarlamıştır.
*Türk tiyatrosunun gelişmesine çok büyük katkılar sağlamıştır.
*MEB iken öğretmen okullarını açtırmış ve kız ve erkek çocuklara belli yaşlara kadar zorunlu eğitimi getirmiştir.
*“Benim evime Türk malından başka bir şey giremez.”diyebilen bir yapıdadır.
*Milliyetçilik ve Türkçülük akımlarının dönemindeki en büyük temsilcisidir.
*Anadolu Türk Lehçesine ait ilk sözlük olan Lehçe-i Osmani’yi yazmıştır.
*Çağatayca yazılmış Ebulgazi Bahadır Han’a ait Şecere-i Türk adlı eseri çevirmiştir.
*Sözlük:Lehçe-i Osmani
*Atasözü ve Deyimler:Müntehabat-ı Durub-ı Emsal
*Çeviri:Kocalar Mektebi,Tartüffe
*Adapte:Zoraki Tabip,Zor Nikar, Azarya , Tabib-i Aşk 

Direktör Ali Bey (1844-1899)

*Teodor Kasap tarafından çıkarılan ilk mizah dergisinde mizahi yazılar yazmıştır.
*Mizah edebiyatımızın kuruluşunda etkili olmuştur.
*Günlük türünün ilk örneği olan Seyahat Jurnali’ni yazmıştır.
*İlk mizahi sözlük olan Lehçet’ül-Hakayık’ı yazmıştır.
*Kokona Yatıyor,Ayyar Hamza adında tiyatro adapteleri vardır.

TANZİMAT İKİNCİ DÖNEM SANATÇILARI

RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914

*Tanzimat Döneminin öder,rehber,öğretmen nitelikteki yazarıdır.
*Servet-i Fünun’un kuruluşunda etkili olmuştur.
*Sanat için sanat anlayışına sahiptir.İnsan,sevgi ve ölüm konularını bolca işlemiştir.
*Süslü ve sanatlı bir üslubu vardır.
*Muallim Naci ile eski-yeni çatışmasına girmiştir.Kulak için kafiyeyi savunmuştur.
*Zemzeme ve Takdir-i Elhan’da yeni edebiyatı ve bu görüşleri savunmuştur.Muallim Naci de ona Demdeme adlı eseri ile cevap vermiştir.
*“Zerreden güneşe kadar her şey şiirin konusu olabilir.”görüşünü savunmuştur.
*Edebiyatımızdaki ilk Realist roman olan Araba Sevdası’nı yazmıştır.Şiirlerinde Romantizm’den etkilenmiştir.
*Üç çocuğunun ölümünden –özellikle oğlu Nijad’ın ölümünden-oldukça sarsılmıştır
*İlk edebi bilgiler kitabı olan Talim-i Edebiyat’ı yazmıştır.
*Başarılı bir tiyatro yazarıdır.
*Hikaye :Şemsa,Saime   Eleştiri:Takdir-i Elhan
*Tiyatro:Afife Anjelik,Çok Bilen Çok Yanılır,Atala
*Şiir:Nağme-i Seher,Yadigar-ı Şebap,Zemzeme,Nijat Ekrem (Şiir-anı)
*Düz yazı:Talim-i Edebiyat

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937

*Tanzimat Dönemi’nin Şair-i Azam ünvanlı en büyük şairirdir.
*Ölüm,fizikötesi,sevinç,ümit,isyan,aşk,vatan,millet,günlük yaşam ve feryat gibi temalarda epik-lirik-felsefi şiirler yazmıştır.
*Şiirlerinde aruzu esas almakla birlikte heceyi de kullanmıştır.
*Süslü ve sanatlı bir dili vardır.
*Sanat için sanat anlayışına sahiptir.
*Divan ed. nazım biçimlerinde önemli değişiklikler yapmıştır.Eski kalıpları yıkarak yeni nazım biçimleri kullanmıştır.
*Tiyatrolarını okunmak için yazmıştır.
*Romantizmin etkisindedir.
*Validem adlı şiir kitabında ilk kez uyaksız şiirler denemiştir.
*Sahra adlı şiir türü eserinde ilk pastoral şiire yer vermiştir.
*Roman ve hikaye türü eseri yoktur.
*Eşber aruz ölçüsüyle yazılmış ilk oyun,Nesteren hece ölçüsüyle yazılmış ilk oyundur.
*Tiyatrolarında kullandığı ağır dil oyunların sahnelenmesine engellemiştir.
*Eşi Fatıma Hanım’ın ölmü üzerine unutulmaz Makber şiirini yazmıştır.
*Şiir:Sahra,Makber,Ölü,Hacle,Bala’dan Bir Ses,Validem,Kürsi-i İstiğrak,Divanelik…
Tiyatro:İçli Kız,Sabr u Sebat,Duhter-i Hindu,Eşber,Nesteren,Finten,Maceray-ı Aşk

SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936)

*Tanzimat döneminin Realist yazarlarındandır.
*Sergüzeşt adlı eseri ile tanınmıştır.Eser Romantizm’den Realizme geçişin örneği sayılır.
*Edebiyatımızda Batılı anlamda ilk öykü sayılan Küçük Şeyler adlı eserin yazarıdır.
*Kısa hikaye yazma türünün kurucusu sayılır.
*Sanat için sanat anlayışına sahiptir.
*Bazı makale,hikaye ve sohbetlerini Rumuz’ul Edep adlı eserinde toplamıştır.
*Çok sevdiği yeğeni İclal’in ölümünden duyduğu acıyı mensur bir mersiye biçiminde bazı nesir ve hatıralarıyla birlikte anlatmıştır.
*Sergüzeşt macera demektir.Kafkaslardan gelen Dilber adlı bir esir kızın acı dolu hayatı anlatılmıştır.


MUALLİM NACİ (1850-1893)

*Asıl adı Ömer olan sanatçı Tanzimat Dönemi’nde Divan edebiyatı alışkanlıklarını sürdüren isimlerin başında gelir.(A.Mithat’ın damadıdır.)
*Uyak göz içindir diyerek R.M.Ekrem’in karşısında durmuş ve dolaylı yönden Servet-i Fünun’un doğmasında rol oynamıştır.Bu tartışmaları neticesinde Zemzeme’ye karşılık vererek eleştiri türündeki Demdeme’yi yazmıştır.
*Eski şiire bağlı olsa da dilin sadeleşmesine katkısı olmuş ve hece ile de  şiirler yazmıştır.
*Devrinde önemli bir edebiyat adamı olarak takdir görmüştür.Edebiyat tarihi ve sözlük sahasında önemli çalışmalar yapmıştır.
*Aruzu Türkçeye uydurmadaki başarısı Fikret ve Akif’i  etkilemiştir.
*Şiir:Ateşpare,Şerare,Fürüzan,Sümbüle…
*Eleştiri:Demdeme,Yazmış Bulundum
*Tiyatro:Heder
*Anı:Ömer’in Çocukluğu,Medrese Hatıraları
*Edebiyat Tarihi:Osmanlı Şairleri
*Edebiyat Bilgileri:Islahat-ı Edebiyye
*Sözlük:Lügat-i Naci


NABİZADE NAZIM (1862-1893)

*Edebiyatımızda köy yaşamını anlatan ilk roman olan Karabibik ve Naturalist ilk roman sayılan Zehra adlı romanların yazarıdır.
*Romantizm’in izlerini taşıyan şiirler yazmıştır.
*Zehra adlı roman ayrıca edebiyatımızdaki ilk tezli roman kabul edilmektedir.(Bazı kaynaklarda ilk tezli roman olarak Yaban da geçmektedir.)
*Karabibik mekan olarak Antalya’nın Demre ilçesine bağlı Beymelek köyünde geçer.Eser romandan çok uzun öykü niteliğinde bir yapıdadır.
*Tanzimat edebiyatının yönü Batı’ya en fazla dönük yazarlarındandır.
*Roman:Karabibik,Zehra
*Şiir:Heves Ettim,Hâlâ Güzel…
*Öykü:Yadigarlarım (Otobiyografik özellik gözterir),Zavallı Kız,Sevda
devamını okuyunuz... >>

TÜM TANZİMAT DÖNEMİ ESERLERİ

tanzimat dönemi eserleri
DERGİ VE GAZETELER
BEDİR: Ahmet Mithat Efendi; gazete; 1870 yı-lında çıkarılan kısa süreli bir gazetedir…
CERİDE-İ HAVADİS: 1840 yılında çıkarılan ilk yarı resmi gazetedir…
DEVİR: Ahmet Mithat Efendi; gazete; 1872 yı-lında çıkarılan kısa süreli bir gazetedir…
DİYOJEN: Teodar Kasap; dergi; ilk mizah dergidir…
HÜRRİYET: 1867 yılında Ziya Paşa ile Namık Kemal Londra’da beraber çıkardıkları bir gaze-tedir…
İBRET: Namık Kemal; gazete; 1872 yılında çı-karılmıştır…
MECMUA-YI FÜNUN: Münif Paşa; dergi; 1862 yılında çıkarılan ilk dergidir…
MUHBİR: Ali Suavi; gazete; 1867 yılında çıka-rılan bu gazete, dönemin yönetim biçimini sert bir dille eleştirdiği için kısa bir süre sonra ka-panmıştır…
TAKVİM-İ VAKAYİ: 1831 yılında devlet eliy-le çıkarılan ilk resmi gazetedir. Türk toplumu ilk bu gazete ile tanışmıştır. Bir resmi gazetedir, devletin yayın organıdır…
TASVİR-İ EFKÂR: 1862 yılında Şinasi tarafın-dan çıkarılmıştır; Şinasi Paris’e gidince bu ga-zeteyi Namık Kemal’e devretmiştir ve bir süre sonra da gazete kapanmıştır…
TERCÜMAN-I AHVAL: İbrahim Şinasi ile Agâh Efendi’nin 1860 yılında birlikte çıkardıkları ilk özel gazetedir. Ayrıca bu gazete ile Tanzi-mat Edebiyatı başlar…
TERCÜMAN-I HAKİKAT: 1878 yılında Ah-met Mithat Efendi tarafından çıkarılmıştır; II. Abdülhamit döneminde yayımlanan en önemli gazetedir; yönetime

karşı siyasal muhalefet yapmak yerine halkı eğitici ve okuma alışkanlığı kazandırıcı bir ya-yın politikası izlemiştir…

DİĞER
HİKÂYE-İ İBRAHİM PAŞA VE İBRAHİM-İ GÜLŞENİ: Hayrullah Efendi, ilk tiyatro dene-mesi, 1844
MUHAVERAT-I HİKEMİYE: Münif Paşa; düzyazı; edebiyatımızdaki ilk düzyazı çevirile-ridir; 1859 yılında Fransız yazar Fenelon’dan çevrilmiştir…
TABSIRA: Akif Paşa; anı; Türk edebiyatının anı türündeki ilk eseridir…
TELEMAK: Yusuf Kamil Paşa; roman; edebiya-tımızdaki ilk çeviri romanıdır; 1862 yılında Fran-sız yazar Fenelon’dan çevrilmiştir; eser yayım-landığı zaman büyük bir ilgi görmüş, yedi yılda dört kez basılmıştır; didaktik bir eserdir. Bu eser modern roman anlayışıyla ilgisi yoktur… 
MUHADERAT: İlk kadın romancımız Fatma Aliye Hanım’ın romanı, 1892 …

ŞİNASİ
DURUB-I EMSAL-İ OSMANİYE: Şinasi; söz-lük; yazarın Türk atasözlerini derlediği bir eser-dir…
LA FONTAİNE’DEN ÇEVİRİLER: Şinasi; fabl; edebiyatımızdaki ilk fabl çevirileridir; Fransız yazar La Fontaine’den çevirmiştir…
MÜNTEHABAT-I EŞARIM: Şinasi; şiir; yaza-rın kendi yazdığı şiirlerini topladığı bir eserdir…
ŞAİR EVLENMESİ: Şinasi; tiyatro; Türk edebi-yatında batılı anlamda ilk tiyatro eseridir; bir töre komedyası özelliği taşıyan eser görücü usulü evliliğin sakıncalarını konu almaktadır; tek perdelik bir komedidir; Batı tarzında yazıl-masına karşın geleneksel Türk tiyatrosunun da etkileri görülür; klasisizm akımının etkisinde ya-zılmış üç birlik kuralına uyulmuştur; oyun kah-ramanları kendi kişiliğine uygun konuşturul-muştur; eser tekniği yerli, içeriği canlı ve sade bir dille yazılmıştır…
TERCÜMAN-I AHVAL MUKADDİMESİ: Şinasi; makale; edebiyatımızdaki ilk makale örneğidir; bu makaleyi ilk “ Tercüman-ı Ahval “ gazetesinde yayımlamıştır, noktalama işaretle-rini ilk defa burada uygulamıştır…
TERCÜME-İ MANZUME: Şinasi; şiir çevirisi; edebiyatımızdaki ilk şiir çevirileridir; yazarın şiir alanındaki ilk eseridir; Fransız şiirinden yaptığı çevirilerin yer aldığı bir kitaptır; La Fontaine, Racine ve Fenelon’un şiirlerini Türkçeye çevire-rek bu eserde toplamıştır; yazarın bu eseri or-taya koymadaki amacı Klasik Fransız şiirini ta-nıtmaktır…


NAMIK KEMÂL
CEZMİ: Namık Kemal; roman; Türk edebiyatı-nın ilk tarihi romanıdır; Türk – İran savaşları an-latılır; taht kavgası konu edilir; roman, Kırım Şehzadesi Adil Giray'ın yaşadığı aşk ve Cezmi'-nin onu kurtarmak isterken geçirdiği serüvenle-ri anlatır…
İNTİBAH: Namık Kemal; roman; Türk edebiya-tının ilk edebi romanıdır; eserde cariyelik konu-su işlenmiştir; roman,  Ali Bey adlı toy bir deli-kanlının yaşamı ve evlilik macerası konu edinir; eser teknik olarak pek başarılı değildir; iyi ve kötü tipler gerçekten uzak, aşırı niteliklere sa-hiptir…
AKİF BEY: Namık Kemal; tiyatro; yine yazarın Magosa'da yazdığı bu eserinde, yurtsever bir deniz subayının göreve koştuğu sırada karısının kendisine bağlılık göstermeyişini anlatırken, ahlaksal bir yorum da getirmiştir…
CELALETTİN HARZEMŞAH: Namık Kemal; tiyatro; 15 perdelik tarihi bir oyundur; eser oy-nanmak için değil okunmak için yazılmıştır; Namık Kemal'in en beğendiği yapıtı olarak bilinir;  oyun, Moğollara karşı İslam dünyasını koruyan Celaleddin Harzemşah'ın kişiliği çev-resinde gelişir; bu eserde Namık Kemal, İslam birliği düşüncesini kapsamlı bir biçimde sergi-lemiştir…
GÜLNİHAL: Namık Kemal; tiyatro; yazarın tiyatro eserleri içinde teknik yönden en başarılı oyunudur; yazarın, Magosa'dayken yazdığı bu eserinde baskıya ve zulme karşı duyduğu tep-kiyi dramatik bir biçimde dile getirmiştir; oyu-nun sahnelenmesinde pek çok bölüm sansür tarafından çıkarılmıştır…
KARA BELA: Namık Kemal; tiyatro; yazarın piyeslerinin içindeki en zayıfı ve kendisinin esas meseleleri ile irtibatı en gevsek olanıdır; Magosa'da yazılan bu eser, saray hizmetindeki bir harem ağasının, bir şehzadeyi seven ve babası Hint hükümdarı olan bir kıza olan aşkı ile bunların ölümlerine yol açan faciayı anlatır; bu bakımdan konusu itibariyle Kara Bela diğer tiyatrolardan
ayrılmaktadır; Kara Bela'da padişahlara ders verilmek istenmiş, sarayların iç yüzü halkın gözleri önüne serilmek istenmiştir…
VATAN YAHUT SİLİSTRE: Namık Kemâl; tiyatro; Türk Edebiyatı'nın batılı anlamda yazılıp oynanan ilk tiyatro yapıtıdır; bu oyun Gedikpaşa Tiyatrosu’nda oynanmıştır; yazarın tiyatroların içinde en çok yankı uyandıran oyunudur; teknik bakımdan kusurludur; toplu-mun bozulan moralini düzeltmek amacıyla yazılmıştır; bu oyundan sonra yazar sürgüne gönderilmiştir; kısaca bu oyunda, Türk-Rus Sa-vası'nda gönüllü olarak cepheye giden sevgili-sinin ardından, cephede O'nunla beraber bu-lunmak ve onunla aynı kaderi paylaşmak için asker kıyafetine girip, Silistre müdafasına iştirak eden genç bir kız ile genç bir adamın aşkı et-rafında gelişerek, Türk askerinin vatan uğruna gösterdiği fedakârlığı canlandırır…
ZAVALLI ÇOCUK: Namık Kemâl; tiyatro; yazar bu eserinde görücü yoluyla evlenmeye karşı çıktığı anlatır…
HIRRENAME: Namık Kemal; şiir; 1872 yılında mizah dergisi Diyojen'de yayınlanmıştır;  şairin Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'yı hicveden şiiridir…
BAHAR-I DÂNİŞ ÖNSÖZÜ: Namık Kemâl; eleştiri…
EDEBİYATIMIZ HAKKINDA BAZI MÜLA-HAZATI ŞAMİLDİR: Namık Kemal; eleştiri; edebiyatımızdaki ilk eleştiri yazısıdır, 1866 …
İRFAN PAŞA’YA MEKTUP: Namık Kemâl; eleştiri…
MUKADDEME-İ CELAL: Namık Kemâl; eleştiri; Celalettin Harzemşah oyunun başına koyduğu bir önsözdür; bu önsözde Türk edebi-yatının romantizm akı-
mının temel ilkelerini ortaya koymuştur; ayrıca Batı edebiyatı ile Doğu edebiyatını karşılaştır-mış, tiyatro, roman türleri üstünde durmuştur…
RENAN MÜDAFAANAMESİ: Namık Ke-mâl; eleştiri; yazar bu eserini, Fransa Akademisi üyesi mütefekkir Ernest Renan tarafından İsla-miyet’in ilerleme ve ilim karşıtı olduğuna dair yayımladığı kırk sayfalık makalesine karşı yazmıştır…
TAHRİB-İ HARABAT: Namık Kemâl; eleştiri; yazar bu eserini Ziya Paşa’nın yazmış olduğu “ Harabat “ adlı eserine karşı yazmıştır. Amacı, Ziya Paşa’nın çelişkili düşüncelerini eleştirmek-tir…
TAKİP: Namık Kemal; eleştiri; Ziya Paşa’ yöne-lik eleştirisini Tahrib-i Harabat sonra Takip’le sürdürmüştür…
TALİM-İ EDEBİYAT ÜZERİNE BİR RİSALE: Namık Kemâl; eleştiri…
HİLÂL-İ OSMANİ: Namık Kemâl; konusu ve biçimi yeni şiir…
HÜRRİYET KASİDESİ: Namık Kemal; şiir; bu şiirde “ hürriyet “ teması üzerinde durulmuştur; şiir dönemin sosyal ve siyasal olaylarını dile getirir; şairin hürriyete ( özgürlüğe ) olan tutku-sunun ifade eder; şairin en ünlü şiiridir…
VAVEYLA: Namık Kemâl; konusu ve biçimi yeni şiir…
MOGASA ANILARI: Namık Kemâl; anı; ya-zarın Mogasa’da sürgünde olduğu zamanlarda yazdığı anılarıdır…
EVRAK-I PERİŞAN: Namık Kemâl; Bu kitapta Selahattin Eyyüb Fatih ve Sultan Selim hakkın-da biyografileriyle, Osmanlıların yükselme de-virlerine ait Devr-i İstilâ adlı bir makalesi var-dır…
KANİJE: Namık Kemâl; tarih…

ZİYA PAŞA
DEFTER-İ ÂMÂL: Ziya Paşa; anı; Jean Jacque Rousseau’nun “ İtiraflar “ adlı eserin-den etkilenerek yazmıştır; batılı anlamda anı türünün ilk örneklerindendir; yazarın çocukluk anılarını anlattığı bir eserdir; yarım kalmış bir eserdir…
EMİLE: Ziya Paşa; düzyazı; Jean Jacque Rousseau’dan Türkçeye çok güzel bir dille çe-virdiği bir eserdir…
ENGİZİSYON TARİHİ: Ziya Paşa; tarih; çeviri bir eserdir…
EŞAR-I ZİYA: Ziya Paşa; şiir kitabı; şairin ken-di yazdığı şiirlerinin bulunduğu bir şiir kitabıdır; bu eser şairin ölümünden sonra yayınlanmış-tır…
HARABAT MUKADDİMESİ: Ziya Paşa; Ha-rabat’ın önsözü olan bu makale, bizde ilk ede-biyat tarihi taslağı sayılır. Ziya Paşa’nın burada verdiği hükümlerin yanlış ve eksik tarafları, bilgi hataları ilk önce Namık Kemal’in hücumlarına uğramıştır…
HARABAT: Ziya Paşa; antoloji; Türk edebiya-tının ilk antoloji eseridir; Türk, Arap ve Fars edebiyatından seçme şiirlerin yer aldığı bir di-van şiiri antolojisidir; ayrıca yazar bu eserin ba-şına bir önsöz koyarak Şiir ve İnşa makalesin-deki düşüncesini değiştirerek gerçek edebiya-tın Divan Edebiyatı olduğunu savunmuştur…
RÜYA: Ziya Paşa; mülakat ( röportaj ); edebi-yatımızdaki mülakat türündeki ilk eseridir; kar-şılıklı konuşmalar biçiminde yazmıştır; yazar eserinde çocukluk anılarını anlatmıştır; ayrıca yine bu eserinde Sadrazam Ali Paşa’yı eleştir-miş, onun kötü bir yönetim göstermesinden ötürü görevden alınması gerektiği üzerinde durmuştur…
ŞİİR VE İNŞA: Ziya Paşa; makale; yazar bu eserinde, Halk şiirinin bizim gerçek şiirimiz ol-duğunu söylemiş ve Divan şiirini eleştirmiştir…
ZAFERNAME: Ziya Paşa; eleştiri; nazım-nesir karışımı bir eserdir; şair bu eserinde, dönemin sadrazamı olan Ali Paşa’yı eleştirmek için yaz-mıştır; mizahi yönleri bulunan bu eser “ kaside, tahmis, şerh “ olmak üzere üç bölümden olu-şur; önemli bir hiciv örneğidir…


AHMET MİTHAT EFENDİ
DÜRDANE HANIM: Ahmet Mithat Efendi; roman; macera romanı sayılabilecek bu eser, vaka kuruluşu, aksiyonu, şahıslar kadrosu; ay-rıca aşk ve adalet duygularındaki derinliğiyle dikkat çeker; romanda, toplumda genç kızların eğitimi, evlilik kurumunu merkeze alması ba-kımından dikkate değer bir eserdir…
FELATUN BEY’LE RAKIM EFENDİ: Ahmet Mithat Efendi; roman; yazarın Rodos adasında sürgün olduğu yıllarda yazdığı bir romandır; yazar bu romanında iki tipin çatışmasını anlatır; romanda Felatun Bey, Batı’ya özenen, halktan uzaklaşan ve alafranga davranışlarıyla gülünç duruma düşen bir tiptir. Rakım Efendi ise, akıllı, yeniliklere açık, eğitime önem veren, çalışkan bir tiptir; Rakım Efendi, Ahmet Mithat Efendi’nin kendi yaşamından bir yansımasıdır adeta; ro-man romantik anlayışa uygun bir biçimde ya-zılmıştır…
HASAN MELLAH: Ahmet Mithat Efendi; ro-man…
HENÜZ ON YEDİ YAŞINDA: Ahmet Mithat Efendi; roman; Ahmet Mithat Efendi’nin doğal-cılığa yöneldiği romanıdır;  romanda, Kalyopi’nin başından geçenleri anlatırken dö-nemindeki Beyoğlu’nun fuhuş dünyasını da, gerçekçi ve doğalcı bir anlatımla gözler önüne serer; bir kızın fuhuşa sürüklenmesinin nedenle-rini araştırır ve nasıl kurtulacağı konusunda, ahlâkçı bir gözle öneriler getirir…
HÜSEYİN FELLAH: Ahmet Mithat Efendi; ro-man; romanda, Hüseyin Fellah adlı bir gencin, bir gece İstanbul'da düşmanları tarafından bı-çaklanarak karanlık bir köşeye atılır. O gece kendisine yardım eden Hüsna Hanım ve kızı Şehlevend'le Hüseyin Fellah'ın yolları tekrar Cezayir'de, garip bir biçimde kesişmesinden sonraki olayları anlatır; iyiyle kötünün mücade-lesini, 'aşk' ekseninde konu alan Hüseyin Fellah “ tek başına bir okul “ olarak tanımlanan, sade bir dille, halkın zevkine göre ve halk için fay-dalı eserdir…
JÖN TÜRKLER: Ahmet Mithat Efendi; roman; Ahmet Mithat Efendi'nin 10 yıllık bir sükût dev-resinden sonra kaleme aldığı Jön Türk romanı konusunu II Abdülhamit idaresinin zulme da-yanan baskılı döneminden alır. Esasında Ab-dülhamit’e büyük bir sadakatle bağlı olduğunu bildiğimiz Ahmet Mithat’ın böyle bir konuyu ele alması, eserin 'Meşrutiyet idaresine hâkim olan ittihatçıların maddî ve manevî baskısı altında yazılmış olduğu' nu düşündürmektedir…
KARNAVAL: Ahmet Mithat Efendi; roman…
PARİS’TE BİR TÜRK: Ahmet Mithat Efendi; roman…
KISSADAN HİSSE: Ahmet Mithat Efendi; hi-kâye…
LETAİF-İ RİVAYET: Ahmet Mithat Efendi; hi-kâye; Türk edebiyatının hikâye türünün ilk ör-neğidir; 24 kitaplık bir hikâye dizisidir; bu eser-deki hikâyelerin bazıları Batı’dan adapte edil-miştir; hikâyeler de abartılı bir romantizm etkisi görülür; olması mümkün gözükmeyen olayların hikâye edildiği bu eserler sürükleyiciliği yönüy-le kendini okutmuştur…
YENİÇERİLER: Ahmet Mithat Efendi; hikâye…
MENFA: Ahmet Mithat Efendi; anı; 1873 yılın-da Rodos adasına sürgüne gönderilen yazarın bu döneme ait hatıralarını anlattığı eseridir; ayrıca bu eserinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun en karışık yıllarına ait önemli bilgiler yer almak-tadır…
AVRUPA’DA BİR CEVELAN: Ahmet Mithat Efendi; gezi yazısı; Ahmet Mithat Efendi’nin 1889'da Stockholm'de yapılan Şarkiyatçılar Kongresi'ne Osmanlı delegesi olarak gitmiş, ardından Paris'teki Dünya Sergisi'ni ve Avrupa'-nın birçok şehrini ziyaret etmiş, bu seyahatini anlattığı eseridir…
AÇIK BAŞ: Ahmet Mithat Efendi; oyun…
ÇENGİ: Ahmet Mithat Efendi; oyun…
ÇERKES ÖZDENLER: Ahmet Mithat Efendi; oyun…
EYVAH: Ahmet Mithat Efendi; oyun…
SİYAVUŞ: Ahmet Mithat Efendi; oyun…

ŞEMSETTİN SAMİ
TAAŞŞUK-I TAL’AT VE FİTNAT: Şemseddin Sami; roman; edebiyatımızdaki ilk yerli roman-dır; romantik bir aşk macerasının anlatıldığı eser tekniği ve karakterleri yönünden pek ba-şarılı değildir; romanda görücü usulü ile evlilik ve bunun sakıncaları anlatılır; eserde Talat ve Fitnat'ın aşkı anlatılır; romanın dili dönemine göre oldukça sadedir; romantizmin akımın et-kisinde yazılmış bir eserdir…
KAMUS-I ARABÎ: Şemseddin Sami; sözlük; Arapça – Türkçe bir sözlüktür…
KAMUS-I FRANSEVİ: Şemseddin Sami; söz-lük; Fransızca – Türkçe bir sözlüktür…
KAMUS-I TÜRKÎ: Şemseddin Sami; sözlük; “ Türk “ adını taşıyan ilk sözlüktür; Türkçe bir söz-lüktür; yazar bu eserinde, Osmanlıcada kulla-nılan, ancak konuşulan Türkçeye girmeyen Arapça ve Farsça sözcükleri ayıkladı, Türkçe kökenli sözcüklere ağırlık verdi; ayrıca, Türk-çeyi zenginleştirmek için dile tekrar kazandı-rılması gerektiğine inandığı doğu Türkçesine ve Anadolu Türkçesine özgü kelimelere yer ver-di…
KAMUSÜ’L ALAM: Şemseddin Sami; sözlük; çok geniş bir sözlüktür; 6 ciltlik bir ansiklopedik özelliği taşır; Türkçe hazırlanmış en kapsamlı modern ansiklopedik bir eserdir…
ROBENSON CRUSOE ( ÇEVİRİ): Şemseddin Sami; roman; ünlü İngiliz yazar Daniel Defoe’nun eserinin Türkçeye çevirisidir...
SEFİLLER ( ÇEVİRİ ): Şemseddin Sami; ro-man; ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun eserini Türkçeye çevirisidir…
BESA YAHUT AHDE VEFA: Şemsettin Sami, oyun…
GAVE: Şemsettin Sami; oyun
SEYDİ YAHYA: Şemseddin Sami; tiyatro; Şeydi Yahya, Şemsettin Sami'nin ikinci tiyatro oyunudur. Matbuatı Ceyyide yayınlarının ikin-cisi olarak yayınlanan oyun, "beş fasıldan iba-ret bir facia"dır. Oyunun ilk iki perdesi Raze ka-lesinde, son üç perdesi ise Kaştale şehrinde geçer. Olay hicri 9. yüzyılın sonları ile 10. yüzyı-lın başlarında Endülüs'te cereyan etmektedir…

AHMET VEFİK PAŞA
LEHÇE-İ OSMANÎ: Ahmet Vefik Paşa; söz-lük; yazar bu sözlüğünde Türkçe sözcüklerle dilimizde kullanılmakta olan yabancı sözcükle-ri ayrı ayrı toplamıştır; ayrıca bu sözlükte “ Türk “ sözcüğünün açıklanmasında Osmanlıların büyük Türk milletinin bir parçası olduğunu orta-ya koymuştur…
MÜNTAHABAT-I DURUB-I EMSAL : Ah-met Vefik Paşa; sözlük; yazarın Türk atasözlerini toplayıp derlediği bir atasözü sözlüğüdür…
ŞECERE-İ TÜRK: Ahmet Vefik Paşa; tarih; Ebulgazi Bahadır Han’ın eserinin Osmanlıcaya çevirisidir… 
ADAMCIL ( MANZUM ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
SAVRUK (MANZUM ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
TARTÜF ( MANZUM ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
DON CİVANİ ( MENSUR ÇEVİRİ ) : Ah-met Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
DUDU KUŞLARI ( MENSUR ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
İNFİAL-İ AŞK (MENSUR ÇEVİRİ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
KADINLAR MEKTEBİ ( MANZUM ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız ya-zar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
KOCALAR MEKTEBİ ( MANZUM ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız ya-zar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
OKUMUŞ KADINLAR ( MENSUR ÇEVİRİ ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız ya-zar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
AZARYA ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır…
DEKBAZLIK ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır…
MERAKİ ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Pa-şa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin ese-rinin Türkçeye uyarlamasıdır…
TABİB-İ AŞK ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır…
YORGAKİ DANDİNİ ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır…
ZOR NİKÂHI ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır…
ZORAKİ TABİB ( UYARLAMA ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır…

DİREKTÖR ÂLİ BEY
AYYAR HAMZA ( UYARLAMA ): Direktör Ali Bey; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere’nin eserinin Türkçeye çevirisidir…
KOKONA YATIYOR: Direktör Ali Bey; ko-medi…
LEHÇETÜ’L HAKAYIK: Direktör Ali Bey; söz-lük; yarın mizahi bir sözlüğüdür, ilk özdeyişler kitabı olarak da kabul edilir…
MİSAFİR-İ İSTİSKAL: Direktör Ali Bey; kome-di…
SEYAHAT JURNALI: Direktör Ali Bey;  gün-lük; Türk edebiyatının batılı anlamda ilk günlük türünde eserdir…

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN
DUHTER-İ HİNDU: Abdülhak Hamit Tarhan; mensur oyun; yazar bu oyununda uzak bir ül-kede geçen bir olayı anlatmıştır…
EŞBER: Abdülhak Hamit Tarhan; aruzla yazılan ilk manzum oyun, 1880 …
FİNTEN: Abdülhak Hamit Tarhan; mensur oyun; yazarın en başarılı oyundur; 19. yüzyıl İngiltere’nde geçen bu oyunda Macbeth’in etkisi vardır…
İÇLİ KIZ: Abdülhak Hamit Tarhan; mensur oyun…
İLHAN: Abdülhak Hamit Tarhan; manzum oyun…
LİBERTE: Abdülhak Hamit Tarhan; manzum oyun…
MECERA-YI AŞK: Abdülhak Hamit Tarhan; mensur oyun; yazarın ilk tiyatro eserdir; yazarın Tarhan’daki hayatını anlattığı bir eserdir…
NESTEREN: Abdülhak Hamit Tarhan; manzum oyun; yazar bu eserinde zalim bir hükümdara başkaldırmayı anlatır; bu eserden sonra yaza-rın Paris Büyükelçiliği'nde İkinci Kâtipliği göre-vinden alınır...
SABR U SEBAT: Abdülhak Hamit Tarhan; mensur oyun…
SARDANAPAL: Abdülhak Hamit Tarhan; manzum oyun…
TARIK YAHUT ENDÜLÜS FETHİ: Abdülhak Hamit Tarhan; mensur oyun…
TEZER: Abdülhak Hamit Tarhan; manzum oyun…
ZEYNEP: Abdülhak Hamit Tarhan; yarısı man-zum, yarısı mensur oyun…
BUNLAR O’DUR: Abdülhak Hamit Tarhan; şair bu şiirinde ölüm teması üzerinde durmuştur
DİVANELİKLERİM YAHUT BELDE: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; yazar bu şiirini Batı nazım biçimleriyle yazmıştır; şiirde yazarın Paris izlenimlerini anlatılır…
GARAM: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; şair bu şiirinde hüzünlü bir aşk hikâyesini anlatmıştır…
HACLE: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; şiirde ölüm teması ele alınmıştır…
İLHAM-I VATAN: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; şair bu şiirinde yurt sevgisini konu edinmiş-tir…
MAKBER: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; yazar bu şiirini, ilk eşi Fatma Hanım’ın Beyrut’ta ölümü üzerine yazmıştır, şiirde derin bir ölüm teması işlenmiştir; yazarın en meşhur şiiridir…
ÖLÜ: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; şiirde ölüm teması ele alınmıştır…
SAHRA: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; edebi-yatımızdaki ilk pastoral şiirdir; yazarın ilk şiiridir; yazarın bu eserinde pastoral nitelikli şiirleri var-dır; bunlar gözleme dayanmayan, kır ve köy hayatının övgüsü olan şiirleridir…
TAYFLAR GEÇİDİ: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir kitabı…
VALİDEM: Abdülhak Hamit Tarhan; şiir; ede-biyatımızdaki kafiyesiz ilk şiirdir; şair bu şiirinde annesini anlatmıştır…


RECAİZADE MAHMUT EKREM
ARABA SEVDASI: Recaizade Mahmut Ek-rem; roman; Türk edebiyatının ilk realist ( ger-çek ) romanıdır; yazar
bu romanda yanlış Batılaşma anlayışını mizahi öğelerle
gözler önüne sermektedir; romanda geçen olaylar ve karakterler bütünüyle doğal ve yer-lidir; roman, Batılaşmayı yanlış anlayan, kendi kültürüne yabancılaşmış
bir genç olan Bihruz Bey’in yaşadıklarını anlatır; yazar yanlış Batılaşmayı anlatırken Bihruz Bey’in içine düştüğü Batı hayranlığına uğruna yapılan komiklikleri anlatır…
MUHSİN BEY: Recaizade Mahmut Ekrem; hikâye…
ŞEMSA: Recaizade Mahmut Ekrem; hikâye…
AFİFE ANJELİK: Recaizade Mahmut Ekrem; tiyatro; yazarın ilk tiyatro eserdir; yazar bu ese-rinde, daha çok devrin tiyatroya olan eğilimleri dolayısıyla yazarı tarafından bu yolda denen-miş bir eserdir;  eser, edebiyat tarihimizin öncü birikimleri arasında sayılmalıdır…
ATALA: Recaizade Mahmut Ekrem; oyun; ya-zar bu eserini, Fransız yazar Chateaubriand roman türündeki eserini Türkçeye çevirerek oyun haline getirmiştir…
ÇOK BİLEN ÇOK YANILIR: Recaizade Mahmut Ekrem; tiyatro; komedi türünde yazıl-mış bir eserdir; yazar bu eserinin konusunu Binbir Gündüz Hikâyeleri’nden almıştır; eserde, kendi kazdığı kuyuya yine kendisi düşen Ma-raş kadısı Azmi Efendi'nin serüvenini anlatır…
VUSLAT: Recaizade Mahmut Ekrem; tiyatro; yazarın bu eserinde, Namık Kemal’in eseri olan “ Zavallı Çocuk “ adlı tiyatro eserinin etkisinde kaldığı görülür…
AH NEJAT: Recaizade Mahmut Ekrem; şiir; 15 yaşındayken veremden ölen oğlunun anısına kaleme aldığı şiiridir; elem ve hüznün ağır bas-tığı bir şiirdir…
NAĞME-İ SEHER: Recaizade Mahmut Ek-rem; şiir kitabı; şairin ilk şiir kitabıdır; buradaki şiirleri genellikle Divan şiirinin özelliklerini taşı-yan şiirleridir…
NİJAD EKREM: Recaizade Mahmut Ekrem; şiir kitabı; 1900'de henüz 15 yaşındayken ve-remden ölen oğlunun anısına kaleme aldığı eseridir; içinde oğlunun yazıları da vardır…
PEJMÜRDE: Recaizade Mahmut Ekrem; şiir kitabı…
YADİGÂR-I ŞEBAB: Recaizade Mahmut Ekrem; şiir kitabı; şairin Tanzimat şiiri geleneğine uygun yazdığı şiirleridir; şiirlerinde bireysel temalara yer vermiştir…
ZEMZEME 1-2-3: Recaizade Mahmut Ekrem; şiir kitabı…
TAKDİR-İ ELHAN: Recaizade Mahmut Ek-rem; eleştiri; yazarın şiirle ilgili görüşlerini yer aldığı Zemzeme adlı şiir kitabının önsözüne koyduğu eleştiri türündeki bir eserdir; yazar bu eserinde kafiyenin kulak için olduğunu savun-muştur. Buna karşılık Muallim Naci’de kafiyenin göz için olduğunu savunarak Zemzeme’ye kar-şı Demdeme’yi yazmıştır…
KUDEMADAN BİRKAÇ ŞAİR: Recaizade Mahmut Ekrem; eleştiri; biyografik bir eserdir; eserde bazı şairleri kendi kişisel duygularıyla eleştirmiştir…
ZEMZEME ÖNSÖZÜ: Recaizade Mahmut Ekrem; eleştiri…
TALİM-İ EDEBİYAT: Recaizade Mahmut Ek-rem; düzyazı; yazarın kendi hazırladığı edebi-yatla ilgili görüşlerini bir araya getirdiği bir ki-taptır; bir ders kitabıdır; öğretmenlik yaparken öğrencilerine okuttuğu bir eserdir; Yeni edebi-yatı örneklendiren bir eserdir…

SAMİPAŞAZADE SEZAİ
SERGÜZEŞT: Sami Paşazade Sezai; roman; romanın Türk edebiyatındaki önemi, romantizm akımından realizme geçişini gösteren bir eser-dir; edebiyatımızdaki ilk gerçekçi romanlardan biridir; yazar bu romanda esaret ve insan tica-reti konuşlarını eleştirmiştir; romanda, Kafkas-ya’dan kaçırılarak İstanbul’a getirilen dokuz yaşarında güzel bir Çerkez kızı olan Dilber’in yaşadığı sıkıntıları anlatır…
KÜÇÜK ŞEYLER: Sami Paşazade Sezai; hikâ-ye; edebiyatımızdaki Batılı anlamda ilk hikâye eseridir; küçük hikâye türünün ilk örneğidir; yazar bu eserini Alphonse Daudet’in etkisiyle yazmıştır…
ŞÎR: Sami Paşazade Sezai; tiyatro; üç perdelik bir oyundur…
İCLÂL: Sami Paşazade Sezai; anı; yazarın bu eserinde, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve hatıraları vardır…
RUMUZ-UL EDEP: Sami Paşazade Sezai; anı, gezi yazısı ve söyleşi türündeki bir eserdir…


MUALLİM NACİ
ATEŞPARE: Muallim Naci; şiir kitabı…
FÜRUZAN: Muallim Naci; şiir kitabı…
SÜNBÜL: Muallim Naci; şiir kitabı…
ŞERARE: Muallim Naci; şiir kitabı…
KÖYLÜ KIZLARIN ŞARKISI: Muallim Naci; şiir; edebiyatımızda köyden söz eden ilk şiir-dir…
DEMDEME: Muallim Naci; şiir - eleştiri; Recaizade Mahmut Ekrem’in Zemzeme ve Takdir-i Elhan’daki eleştirilerine karşı yazmıştır…
ISTILAHAT-I EDEBİYE: Muallim Naci; eleştiri; edebiyatla ilgili terimlerin olduğu eleştiri türün-deki bir eserdir…
LÜGAT-I NACİ: Muallim Naci; sözlük; yazar bu eserinde, Osmanlı Türkçesine Arapça, Fars-çadan geçmiş kelimelerle Batı dillerinden geçmiş kelimeleri içinde toplamış, tamamen edebi bir lügat oluşturmuştur…
ÖMER’İN ÇOCUKLUĞU: Muallim Naci; anı; yazar bu eserinde, sekiz yaşına kadar yaşadığı günleri anlattığı bir anı kitabıdır; yazar çocuk-luk günlerini anlatırken, içinde yaşadığı toplu-mun inançları, gelenekleri, hassasiyetleri konu-sunda pek çok bilgiyi de okuruna aktarır…

NABİZADE NAZIM
HEVES ETTİM: Nabizade Nazım; şiir kitabı…
KARABİBİK: Nabizade Nazım; roman; edebi-yatımızda ilk köy romanı olarak kabul edilir; eser romandan çok uzun hikâye özelliklerine sahiptir; edebiyatımızda realizmin başarılı ör-nekleri arasında yer alır; yazar bu romanında, Antalya’nın Kaş ilçesinin Beymelik köyünde babasından kalma tarlanın dört dönümünü komşusuna satan Karabibik’in, kalan sekiz dö-nümünü de Yosturoğlu’na kaptırmamak için ortaya koyduğu çabayı anlatır…  
YADİGÂRLARIM: Nabizade Nazım; hikâ-ye…
ZAVALLI KIZ: Nabizade Nazım; hikâye…
ZEHRA: Nabizade Nazım; roman; edebiyatı-mızın ilk tezli romanıdır; ilk psikolojik roman denmesi de sayılır;
yazar romanında “ kıskançlık “ teması üzerinde durmuştur; romandaki psikolojik tahliller ve kıskançlık psikolojisinin geliştirilmesi özenle anlatılmıştır; yazar olayı ve olayın geçtiği çev-reyi realist bir biçimde anlatmıştır…


ALINTIDIR..
devamını okuyunuz... >>

TANZİMAT EDEBİYATI DÖNEMİ( ŞİİR,ROMAN.TİYATRO,GAZETECİLİK,ELEŞTİRİ,MİZAH)

TANZİMAT EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ
Tanzimat Fermanı sonrası Batı'ya, özellikle Fransa'ya öğrenim görmek için gönderilen ve Batı kültürüyle yetişen aydınlar, Türk edebiyatı yolunda yeni eserler vermeye çalıştılar.1860 yılında agah Efendi ve Şinasi'nin çıkarmaya başladıkları Tercüman-ı Ahval gazetesi ile Batı'ya yönelen edebiyatımız başlamış oldu.
Tercüman-ı Ahval gazetesiyle başlayan bu edebiyata "Tanzimat Edebiyatı" adı verilmiştir. Sanatçıların özellikle Fransız edebiyatından etkilenerek getirdikleri yenilikler ve sanat anlayışları bakımından Tanzimat Edebiyatı üçe ayrılır:
-Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi
-Tanzimat Edebiyatı Birinci Dönem
-Tanzimat Edebiyatı İkinci Dönem
Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi:
Bu dönem Batı edebiyatı ile Türk aydınının çe­viriler yoluyla ilk kez yüz yüze geldiği dönemdir. Şinasi, Fransızcadan manzum olarak Türkçeye çevirdiği bazı şiirleri, asıllarıyla birlikte "Tercü-me-i Manzume" adlı eserinde toplamıştır. Yusuf Kamil Paşa, Fenelon'dan "Telemak" adlı romanı çevirmiştir. Böylece edebiyatımıza çeviri yoluyla ilk roman kazandırılmıştır (1859).
İlk gazeteler de bu dönemde çıkarılmıştır. İlk resmi Türkçe gazete olan Takvim-i Vakayi (1831), yarı resmi Türkçe gazete olan Ceride-i Havadis (1840) bu dönemin ürünleridir.
İlk yerLİ tiyatro eseri olan "Şair Evlenmesi" bu dönemde Şlnasl tarafından 1859'da yazılmıştır.

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
— Divan şiirinin soyut özellikleri bırakılmış; ancak biçim özelliklerine bağlı kalınmıştır. Yani Tanzimat şiirinde yeni düşünceler eski biçimlerle verilmiştir.
— Gazel, kaside, murabba, terkib-i bent, terci-i bent gibi nazım biçimlerinin yanında yeni nazım biçimleri de kullanılmıştır.
— Dil ve anlatımda genel olarak sadelik ilkesine bağlı kalınmamıştır.
— Hece ölçüsüyle yazma isteğine karşın genel­likle aruz ölçüsü kullanılmıştır.
— Nazım birimi olarak genel anlamda beyit kul­lanılmıştır.
— Divan şiirindeki parça güzelliği yerine bütün güzelliği benimsenmiş, anlam şiirin bütününe sindirilmiştir.
— Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan kanun, adalet, vatan, millet, hak, hukuk gibi kavramlar şiire konu olmuştur.
— Divan şiirindeki göz için kafiye anlayışı yerine kulak için kafiye anlayışı benimsenmiştir.
— Birinci dönem şiiri dışa, topluma; ikinci dönem şiiri içe, bireye yöneliktir.
— Fransız edebiyatının etkisiyle yeni mecazlar kullanılmıştır.
— ikinci dönem şiirinde beyit birimi ve Divan Edebiyatı nazım biçimleri terk edilmeye baş­lanmıştır.
— Şiirin konusu genişletilerek her konuda şiirler yazılmaya başlanmıştır.

TANZİMAT DÖNEMİNDE NESİR VE ÖZELLİKLERİ
— Tanzimat nesrinde, Divan nesrinin aksine an­latım süsten ve yapmacıktan giderek uzak­laşmış yerini düşüncenin Önemine bırakmıştır.
— Konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri kullanılır. Böylece Divan nesrinde sayfalarca süren cümleler kısaltılmış, sözcük­lerin cümle içindeki işlevi önemsenmiştir.
— Divan nesrindeki iç kafiye olan secilere pek yer verilmemiştir.
— Basmakalıp giriş cümleleri bırakılmış, konuya doğrudan girme ilkesi önemsenmiştir.
— Toplumu tümüyle kuşatan sosyal konular iş­lenmiş, edebiyat toplumun içine indirilmiştir.
— Gazeteciliğin etkisiyle yeni nesir türleri olan roman, makale, hikâye, fıkra, eleştiri gibi yazılar edebiyatımızda yerini almıştır.

TANZİMAT DÖNEMİNDE HİKÂYE VE ROMANIN GENEL ÖZELLİKLERİ
— Olaylar genellikle günlük yaşamdan ya da tarihten seçilmiştir. Olayların yaşanmış ya da yaşanabilir olması önemsenmiştir.
— Olayların çoğunda rastlantıların yardım ettiği aşklar yer alır.
— Kahramanlar sosyal hayatın getirdiği zorunlu­luklar yüzünden aile çevrelerinden seçilmiştir.
— Bu dönem hikâye ve romanları teknik ve kompozisyon yönünden ilk örnek olmanın eksikliklerini taşırlar.
— Yazarlar, eserlerinde kişiliklerini giziememiş hatta yer yer olayın akışını keserek okura bilgi ve öğüt vermişlerdir.
— Tasvirler, olayın akışı içinde eritilmemiş, bir süs öğesi olarak uzun uzadıya kullanılmıştır.
— Roman ve hikâyede aydınlara ve halka sesle­nen iki tutum kendini gösterir. Örneğin Namık Kemal aydınlara, Ahmet Mithat Efendi halka seslenir.
— Kişiler çoğu zaman tek yönlü olarak ele alınır. İyiler hep iyi, kötüler de hep kötüdür. Eserin sonunda iyiler mükâfatlandırırken kötüler ce­zalandırılır.
— Cariyelik kurumu ve alafrangalık özentisi sık sık işlenir.
— Birinci dönem romanlarında daha çok romantizmin etkisi görülür. Romantizmin etkisiyle Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi yer yer olayın akışını keserek okura bilgi vermiş ve eserde kişiliklerini gizlememişlerdir.
— İkinci dönem sanatçıları realizmin etkisiyle "gözlem"e önem vermişler, nedenlerle sonuçlar arasında ilgi aramışlar, olağanüstü kişi ve olaylar yerine olabilir olaylara, kişilere yönelmişlerdir.
— Eserler genel olarak duygusal, acıklı konüfar üzerine temellenir.

TANZİMAT DÖNEMİNDE TİYATRO
Tanzimat Dönemi'ne gelinceye kadar Türk okuru, tiyatro türüne yabancı değildi. Halkın eğ­lence ihtiyacını karşılayan karagöz, meddah ve ortaoyunu vardı. Batılı anlamda yazılı bir metne dayanan, oyuncuların bu metindeki rollerini ezberleyip olayı sahnede seyirci önünde canlandırabilecekleri ilk yerli eser Şinasi'nin "Şair Evlenmesi" adlı komedisidir.
"Tiyatro bir eğlencedir; fakat eğlencelerin en faydalısıdır." diyen Namık Kemal bu dönemin önemli tiyatro sanatçılarındandır. Tiyatrolarını halkı eğitmek için yazan Namık Kemal, romantizmin etkisinde kalmıştır. Tanzimat Dönemi tiyatro yazarlarından Abdulhak Hamit Tarhan bu dönemde en çok tiyatro eseri veren sanatçıları-mızdandır. Çok farklı bir milli tiyatro anlayışına sahip olan yazara göre "Asıl milli tiyatro seyircilere herkesten iyi bildikleri kendi hayatlarını değil, tanımadıkları toplulukların veya azınlıkla­rın hayatlarını, İslâm ve Osmanlı tarihinin muh­teşem olaylarını tanıtan eserlerdir." Ahmet Vefik Paşa, Moliere'den çeviriler yaparak Tanzimat tiyatrosuna büyük hizmetler yapmıştır.

TANZİMAT DÖNEMİ TİYATROSUNUN ÖZELLİKLERİ
— Tanzimat'a kadar geleneksel halk tiyatrosu (karagöz, meddah ve ortaoyunu) dışında ürün verilmemiştir.
— Batılı anlamda tiyatronun gelişimi Tanzimat'la başlar. Şinasi'nin 1859'da yazdığı Şair Evlenmesi Batılı tiyatronun ilk örneğini oluşturur.
— Tanzimat tiyarosunda çoğunlukla aile, gelenek, görenek, vatan sevgisi konulan işlenir.
— Tanzimat tiyatro yazarları halkı eğitme amacı gütmüşlerdir.
— Bütün Tanzimat yazarları, tiyatronun eğlence aracı olduğu kadar, eğitim aracı olduğunda da birleşmişlerdir.
— Komedilerde klasisizmin, dramlarda ise romantizmin etkileri görülür.
_Tiyatro, doğrudan halka seslenen ve konuş­maya dayanan bir tür olduğu için yapıtlar genellikle konuşma diliyle yazılmıştır. Tiyatroda dil, diğer türlere oranla daha sade ve konuşma diline yakındır.
— Tanzimat Edebiyatı'nda tiyatro eserleri oynanmaktan çok okunmak için yazılmıştır.
— Tanzimat Edebiyatı'nda şiirden sonra tiyatro önemli bir yere sahiptir.
TANZİMAT EDEBİYATINDA GAZETECİLİK

Tanzimat Edebiyatı'nın yazar ve şairlerinin pek çoğu gazete çıkarma işiyle de uğraşmıştır. Edebiyat çalışmalarıyla gazeteciliği yan yana yürütmüşlerdir. Edebiyat dergileri Türk1 basın hayatında daha sonraki dönemlerde ortaya çıktığı için edebiyat konulu yazılar, bu dönemde çıkarılan gazetelerde ya­yımlanmıştır. Bu dönemde çıkarılan başlıca gazeteler şunlardır:
Takvim-i Vakâyi: 1831 yılında Saray'ın çıkar­dığı ilk resmi Türkçe gazetedir.
Ceride-i Havadis: 1840'ta İngilizlerle ortak çıkarılan yarı resmi gazetedir.
Tercüman-ı Ahval: 1860'ta Agâh Efendi ile Şinasi'nin birlikte çıkardıkları ilk özel Türkçe gazetedir. Tanzimat Edebiyatı bu gazete ile başlamıştır.
Tasvir-i Efkâr: 1862'de Şinasi'nin tek başına çıkardığı gazetedir. Aynı gazeteyi 1865'ten sonra iki yıi Namık Kemal çıkarır.
Muhbir: 1866 yılında Ali Suavi çıkarır. Avrupa'ya gittikten sonra bu gazeteyi Avrupa'da çıkarmaya devam eder.
Hürriyet: 1869'da Londra'da Ziya Paşa ve Namık Kemal birlikte çıkarmışlardır. Daha sonra Ziya Paşa Cenevre'de tek başına çıkarmaya devam eder.
İbret: Avrupa'dan dönen Namık Kemal, 1871'de çıkarır.

Devir: 1872'de Ahmet Mithat Efendi çıkarır.

Bedir: 1872'de Ahmet Mithat Efendi çıkarır.

Tercüman-ı Hakikat: 1878'de Ahmet Mithat Efendi çıkarır.

TANZİMAT EDEBİYATINDA ELEŞTİRİ
Tanzimat döneminden önceki edebiyatımızda batılı anlamda eleştiri yoktu. Bu alandaki eserler Tanzimat Edebiyatı'yla verilmeye başlanmıştır. 1860'tan sonra edebiyatımızı modernleştirmeyi amaçlayan sanatçılar, eski edebiyatı yıkmaya ve yerine yeni bir edebiyat kurmaya çalışmışlardır. Eleştiriler de bu yönde yoğunlaşır. Böylece bu türün öncülüğünü Ziya Paşa ve Namık Kemal yapar.
Ziya Paşa, Hürriyet gazetesinde çıkan "Şiir ve İnşa" (1868) makalesinde Divan şiirini eleştirir. Bu şiirin ulusallıktan uzak, yapay bir edebiyat oldu­ğunu belirtir. Ona göre gerçek edebiyat Halk Edebiyatadır. Halk Edebiyatı'na aydınlar ilgi göstermediği için bu edebiyat gelişmemiştir. Ne var ki, Ziya Paşa daha sonra bu düşüncesini değiştirir. "Harabat Mukaddimesi (1874)" nde bu görüşlerin tersini savunur. Yani Halk Edebiyatı'nı kötüler, Divan Edebiyatı'nı över.
Namık Kemal ise Divan Edebiyatı'na daha ka­rarlı ve sistemli saldırır. 1866'da Tasvir-i Efkâr'da yayımlanan "Lisan-ı Osmaninin Edebiyatı Hak­kında Bazı Mülâhazatı Şamildir" adlı yazısında Divan Edebiyatı'nı eleştirir. Namık Kemal, Ziya Pa-şa'nın Divan Edebiyatı'yla ilgili görüşlerini "Tah-rib-i Harabat" ve "Takip" adlı eserlerinde eleştirir, Divan Edebiyatı'na karşı çıkar.
Tanzimat Dönemi'nde eleştiri yazıları Recai-zade Mahmut Ekrem'in "Talim-i Edebiyat" adlı eserinin çıkışından sonra yaygınlaşır. Recaizade Mahmut Ekrem'le Muallim Naci arasında tartışma­lar olur. Recaizade Mahmut Ekrem "Zemzeme" adlı eserinin önsözünde ve "Takdir-i Elhan" da Muallim Naci'nin düşüncelerini eleştirir, eski edebiyata karşı çıkar. Muallim Naci de bu eleştirileri karşılıksız bırakmaz. Bu tür eleştirilerini "Dem-deme" adlı bir kitabında toplar.
Tanzimat Dönemi eleştirisinin temelini "eski -yeni" mücadelesi oluşturur. Eleştiri türündeki yazılar, Servet-i Fünun Dönemi'nde daha modern bir çizgiye ulaşır.

TANZİMAT EDEBİYATINDA MİZAH VE YERGİ
Tanzimat sanatçıları gerçek anlamda mizah ve yergilerin örneklerini de verirler. Ziya Paşa'nın "Za-fernâme" adlı eseri yergi türünün başarılı bir örneğidir.
İlk Türk mizah dergisi olan "Diyojen" bu dönemde çıkarılır. Dergiyi Teodor Kasap ve arkadaşları çıkarırlar (1869).
devamını okuyunuz... >>

TANZİMAT EDEBİYATI ÖYKÜ VE ROMAN

Tanzimat Edebiyatında Öykü ve Roman
Divan edebiyatımızın Leyla ile Mecnun, Hüsrev ile Şirin, Yusuf ile Züheyla, v.b. mesnevilerini; halk edebiyatımızın Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kanber, v.b. öyküleri; meddah öykülerini; Battal Gazi, Hayber Kalesi, v.b. gibi dinsel ve tarihsel öyküleri bir kenara bırakırsak, Avrupa�daki anlamıyla öykü ve roman türleri Türkiye�ye Tanzimat edebiyatı ile girmiştir. Çeviri ile başlayan bu süreç, taklitler ile devam ederek gelişmiş ve kimliğini kazanarak günümüze gelinmiştir.
Edebiyatımızda görülen roman biçimindeki ilk eser, Yusuf Kamil Paşa�nın Fénelon�dan çevirdiği �Telemak�tır (1859). Bu eser özetlenerek çevrilmesine rağmen uzun yıllar (�Ahlak kitabı� olarak görüldüğünden) okullarda okutulmuştur.
Bu ilk dönemde bu tercüme eseri takip eden bir çok eser daha çevrilmişti. Ancak, bu eserlerdeki en büyük sorun �dil�di. Dil oldukça ağırdı. Alışılagelen eski dil kullanımı Batı romanına uygun değildi. İkincisi de batı kültürü ile Osmanlı kültürü arasında ki ahlak farkıydı. Çevrilecek eserler Müslüman ahlakına ters düşmemeliydi.
Türk edebiyatında öykü ve roman alanındaki yerli ürünler, Ahmet Mithat�ın 1870�te basılan �Kıssadan Hisse� ve �Letaif-i Rivayat� adlı öykü kitapları ile verilmeye başladı.
Tanzimat döneminde çeviri eserler için söz konusu olan dil ve ahlak sorunları yerli eserlerin de başlıca sorunları oldu.
Tanzimat Edebiyatı öykü ve roman özellikleri :
1 � Tanzimat edebiyatı öykü ve romanında olaylar çoğunlukla günlük yaşamdan veya tarihten alınmıştır; olayların olmuş ya da olabilir izlenimini bırakması gerektiği konusunda bütün Tanzimat romancıları birleşmişlerdir.
2 � İlk öykülerde topluluk önünde anlatılan meddah öykülerinin etkisi ve tekniği görülür.
3 � Daha ilk eserlerden başlayarak, Tanzimat edebiyatı öykü ve romancılarının bir kısmı halka (Ahmet Mithat, Emin Nihat, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım), bir kısmı aydın kişilere (Namık Kemal, Sami Paşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem) seslenmeyi tercih etmişlerdir.
4 � Bunun sonucu olarak da, halka seslenen yazarlar sade dille, aydın kişilere seslenen yazarlarsa yabancı sözlük ve dil kuralları ile yüklü bir dille yazmışlardır.
5 � Eserler genel olarak, duygusal, acıklı konular üzerine kurulmuştur.
6 � Tanzimat öykü ve romanında işlenen önemli temalar: �tutsaklık�; zorla yapılan evliliklerin doğurdu acı sonuçlar; Batı uygarlığı ile Osmanlı uygarlığı arasındaki farkların karşılaştırılması; kadın erkek arasında ki ilişkilerde değişik ortamlarda gelişen evlilik, aşık olma temaları ağırlıklı olarak işlenmiştir.
7 � Tanzimat edebiyatının ilk döneminde yetişen ve romantizm akımının etkisi altında kalan yazarların eserlerinde bu akımın özelliği olarak :
Tesadüflere çok yer verilmiştir.
Yazarların kişiliği gizlenmemiş; ikide bir okuyucuya �Ey Kaari!� (okuyucu) diye seslenilmiş; olaylar okuyucuyla konuşa konuşa yürütülmüştür.
Sırası düştükçe, olayın yürüyüşü durdurulmuş, bir takım bilgiler verilmiştir.
Roman aracılığı ile bireyi eğitme ve toplumu düzeltme amacı gözetilmiş; bunun için de siyaset, din, ahlak, felsefe v.b. ile ilgili düşünce ve bilgiler ya olayın yürüyüşü durdurulup ya da olayların örülüşü içinde dolaylı olarak okuyucuya aktarılmıştır.
Kahramanlar çoğu zaman yaşamdan alınmış doğal kişilerdi. Ancak kimi zaman olağanüstü olaylara ve insanlara da yer verilmiştir.
Kahramanlar çoğu zaman tek yönlüdür. İyiler tamamen iyi, kötüler de tamamen kötüdür.
Olayların sonunda, çoğu zaman iyiler ödüllerini, kötüler ya da suçlular cezalarını alırlar.
Kahramanlar çoğu zaman bir görüşte aşık olurlar.
Yer ve çevre tasvirleri çoğu zaman eseri süslemek için yapılmıştır.
Kişi tasvirleri de çoğu zaman olay içinde eritilmemiş; tersine, olayın yürüyüşü durdurularak, kişinin kaşı, gözü, saçı, v.b. özellikleri teker teker anlatılmıştır.
10 � Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde yetişen realizm (gerçekçilik) ile natüralizm (doğalcılık) akımlarının etkisi altında kalmaya başlayan yazarların eserlerinde ise, gözleme önem verilmiş, nedenlerle sonuçlar arasında bağlar aranmış, olağanüstü olaylar ve kişiler bırakılmış, anlatılan her şeyin olabilir izlenimini bırakmasına dikkat edilmiştir.
Tanzimat Edebiyatının öykü ve roman yazarlarının başlıcaları :
Romantizm etkisi altındakiler :
- Ahmet Mithat
- Emin Nihat
- Şemsettin Sami
- Namık Kemal
Realizm etkisi altındakiler :
- Sami Paşazade Sezai
- Mehmet Murat
- Recaizade Mahmut Ekrem
Natüralizm etkisi altındakiler :
- Nabizade Nazım
devamını okuyunuz... >>

TANZİMAT 2.KUŞAK DÖNEMİ VE SANATÇILARI

İkinci Dönem (1876-1896 arası)
1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.
Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.
Dönemin Edebiyatçıları
Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri
Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşilik vermiştir.)
Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumlari eleştirir.
Çok Bilen Çik Yanilir: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.
Samipaşazade Sezai (1860-1936)
Batili tarzda hikâyeleri ve bir romani vardir.
Sergüzeşt adli romani realizme dogru atilmiş bir adimdir.
Küçük Şeyler adli hikâye kitabi Fransiz realistlerinin sanat anlayişlarina uygundur.
Rumuzul-edeb, bazi makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
Romantik özellikler taşiyan şiirler de yazmiştir.
Şiir isimli bir de piyesi vardir.
“İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve
hatıraları vardır.
Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937): Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir. Şair-i Azam olarak bilinir. Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur. Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir. Sanatında romantik etkiler vardır. Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir. Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği konulardır.
Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam...
Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri
yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür. Hepsi de dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur.
İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşk’tır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.
Nabizade Nazım (1862-1893): Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir. Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır. Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.
Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa
Muallim Naci (1850-1893)
Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur. Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, “abes” ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır. Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır.
Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle
Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye
Sözlüğü: Lûgat-ı Naci
Ara Nesil (1880-1896)
Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan dönem. Bu nesil Servet-i Fünun’un hazırlayıcısıdır. En çok Recaizade Mahmut Ekrem’in ve Muallim Naci’nin etkisinde kalmışlardır. Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci). Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu). Serbest müstezat ve sone kullanıldı. Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi. Yeni terkipler ve kelimeler bulundu. Kafiyesiz şiirler de yazıldı. Kulak için kafiye denendi.
Dönemin Sanatçıları
Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, Andelib Mehmet Faik Esad, Beşir Fuad, Fatma Aliye, Fazlı Necib, İsmail Safa, İsmet Bey, Mehmed Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir, Nabizade Nazım.
Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı:
Bahçe, Şark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âşâr-ı Edebiye, Mecmua-i Ebuzziya, Hafta, Âfak, Güneş, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta, Servet-i Fünun (1928’den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun Malûmat, Resimli Gazete... 
    
devamını okuyunuz... >>

TANZİMAT 1.KUŞAK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE SANATÇILARI

Birinci Dönem (1860-1876 arası)
1860-1876 yillari arasinda Tanzimat edebiyatinin birinci dönem temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa'dir.

Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir. Bu sebeple şiirde söyleyişe değil fikire önem verilmiştir.

Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamiştir. Hece vezni ve halk edebiyati da savunulmuş ama sözde kalmiştir. Divan edebiyatina tümden karşi çikilmiş ve agir bir dille eleştirilmiştir. Fransiz edebiyati örnek alinarak romantizmden etkilenilmiştir.

Roman, tiyatro, makale gibi batidan alinan türler ilk defa bu dönemde kullanilmiştir.

Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanilmiştir. Kölelik ve cariyelik, romanlarda sikça işlenmiştir. Romanlar teknik bakimdan oldukça zayiftir. Yer yer olaylarin akişi kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapilmiş, tesadüflere sikça yer verilmiştir.

Edebiyatçilar edebiyatin yaninda devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.

Dönemin Edebiyatçıları

Şinasi (1826-1871): Türk edebiyatinda yeniliklerin öncüsüdür. 1860’ta Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı. İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı. Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı. La Fontaine’den fabllar tercüme etti. Lamartin’den de manzum çevirileri vardır. İlk şiir çevirilerini de o yaptı. Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır. Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır. O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.

Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri), Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)

Ziya Paşa (1829-1880): Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir. Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır. En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.

Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce “Şiir ve Inşa”da divan şiirinin bizim şiirimiz olmadigini, asil şiirimizin halk şiiri oldugunu söyleyen şair, eski şiir gelenegini sürdürmüş, Harabat’ta âşik şiirini eleştirmiştir. Bunun yaninda sade dilden yanadir, ama kendisi agir bir dil kullanir. Bu onun içinde bulundugu bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de gelenegi devam ettirmektedir.

Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eş’ar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar), Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır. Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşa’yı yermek için yazmıştır. Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları.

Namık Kemal (1840-1888): Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir. Vatan şairi olarak tanınır. Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır. Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir. Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu konuları içerir.

Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur.

Şinasi’nin kurduğu Tasvir-i Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Paris’e kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı. İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı.

Eserlerinde romantizmin etkisi görülür. Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak görmüştür.

Eserleri: İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman. Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek için yazmıştır. Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri. Vatan Yahut Silistre: oyun Celâlettin Harzemşah: oyun. Gülnihal: oyun. Onun en başarılı tiyatro eseridir. Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara Belâ: oyun, Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912): Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir. Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır.

En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir. Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir. Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih...

Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir.

Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler...
Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat
Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet

Şemsettin Sami (1850-1904): Dil alanındaki eserleri ile tanınır. Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleri Kamusul-a’lâm: Ansiklopedik sözlük
Sefiller: Hugo’dan çeviri.
Robenson Cruose: çeviri roman

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891): Milliyetçilik ve Türkçülük akiminin en önemli isimlerindendir. Tiyatro uyarlamalari ve çevirileri vardir. Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.

Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir. Tarih ve dil alaninda da eserleri vardir. Ebulgazi Bahadir Han’ın Şecere-i Türk’ünü Çağataycadan çevirmiştir.
Lehçe-i Osmanî: sözlük
Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası
Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır.
devamını okuyunuz... >>

TANZİMAT 2. KUŞAK ÖZELLİKLERİ

İkinci dönemin başlıca özelliklen şunlardır:
1. Bu döneme ” sanat sanat içindir” ilkesi ege­mendir. Toplumu sanat ürünleriyle dönüştürme, bir yana bırakılıp, sanatsal kaygılar ön plana çıkarılır.
2. Şinasİ’nin başlattığı dilde sadeleşme çabaları bütünüyle duraklar. Dil ağırlaşır. Açık anlatım yerini kapalı ve sanatlı anlatıma bırakır.
3. Gazetecilik, ilk dönemdeki toplumsal etki ve işlevini yitirir. Gazetelerdeki siyasal ve toplumsal içerikli yazılar yerini günlük sıradan olaylara bırakır. Toplumsal makalenin yerini de edebi makale alır.
4. Yazılan tiyatro eserleri sahne tekniğine uygun değildir. Oynamak için değil, okunmak için yazılırlar. Bireyin dünyası ön plana çıkarılır. Toplumu eğitici yanı yiter.
5.^Birinci dönemdeki gibi hece denenmekle bir­likte aruz yine egemenliğini sürdürmüştür. Birinci dönemde de kullanılan Divan edebiyatı nazım bi­çimleri bırakılmaya başlanmıştır
6. Şiirin konusu genişletilmiş; ölüm, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler tema olarak seçilmiştir. Sa­natçılar, güzel olan her şey şiirin konusu olabilir anlayışını savunmuşlardır. Bu dönem şiiri Servet-i Fünun şiirine de esin kaynağı olmuştur.
7. Roman ve öykü tekniği daha da gelişir. Birinci dönem göre daha nitelikli ürünler vermeye başla­mıştır. Betimlemeler ilk döneme göre daha da öl­çülüdür. Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır.
8.Nabizade Nazım naturalizmden. Recaizade Mahmut Ekrem ve Samipaşazade Sezai realizm­den, Abdülhak Hamit Tarhan ise romantizmden etkilenmiştir.
9. Tanztmatın ikinci döneminde ürünler veren Muallim Naci Divan edebiyatının tek savunucusu-
10.Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçıları, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Nabızade Nazım, Muallim Naci, Direktör Afi Bey ve Ahmet Cevdet Paşa’dır


NOT:1876′da açılan I. Meşrutiyet Meclisi 1877′de ll.Abdülhamit tarafından, Osmanlı – Rus Savaşı gerekçe gösterilerek kapatılır. Anayasa yürürlükten kaldırılır. Aydınlar üzerinde bir baskı, sürgün ve jurnal dönemi başlar. Bu baskı sonucu yıldırılan, etkisizleştirilen sa­natçılar, toplumsal konulan bırakarak bireysel ko­nulara yönelirler.
devamını okuyunuz... >>

TANZİMAT DÖNEMİ ROMAN, ÖYKÜ ,ŞİİR VE TİYATRO

TANZİMAT’TA ROMAN VE ÖYKÜ
Türk edebiyatında batılı anlamda roman ve öykü Tanzimat döneminde başlamıştır. Ülkemizde roman ve öykünün gelişiminde batı edebiyatından yapılan roman çevrilerinin büyük katkısı vardır. İlk çeviri Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’ un les Aventures de Telem**ue (1699) adlı yapıtının çevirisidir. Yapıt 1862’de Terceme-i Telemak adıyla çevrilmiştir. Aynı yıl Victor Hugo’nun romanı Sefiller de dilimize çevrildi. Bu yapıtları Daniel Defore’dan Hikaye’i Robinson (1864), François Rene Chateubriand’dan Atala (1872) çevirileri izledi.

Türk edebiyatında ilk öykü ve roman denemeleri Ahmet Mithat yazmıştır: Kıssadan Hisse , Letaif-i Rivayat. Bu dönem roman ve öykücüleri , dil ve sanat anlayışları bakımından birbirinden ayrılır. Ahmet Mithat, Emin Nihat Şemsettin Sami Nabizade Nazım halka seslenmeyi ilke edindikleri için oldukça yalın bir dille; Namık Kemal Samipaşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem ise seçkin bir topluluğa seslenmeyi ilke edindikleri için Yeni Osmanlıca’yla yazmışlardır. Bu dönem roman ve öykülerinde konular ya günlük yaşamdan ya da tarihten seçilmişti. Tutsaklık ya da sürgünlük (Namık Kemal , İntibah; Samipaşazade Sezai), aile baskısıyla gerçekleştirmek istenilen evlilikler, batılaşmanın yanlış algılanması gibi konular işlenmiştir. Birinci kuşak romancı ve öykücüleri romantizmin ; ikinci kuşak romancı ve öykücüleri olan Samipaşazade Sezai, Mizancı Mehmet Murat Recaizade Mahmut Ekrem ve Nabizade Nazım Gerçekçilik ve Doğalcılık akımlarının etkisinde kalmıştır. Namık Kemal’in Cezmi’si ilk tarihsel roman olma özelliği taşır. Araba Sevdası ilk gerçekçi roman olma özelliğini taşır. Nabizade Nazım da Karabibik adlı uzun öyküsü ile Anadolu köy yaşamını Türk roman ve öyküsünün konu dağarcığına sokmuştur. Aynı yazarın Zehra adlı romanı da ilk doğalcı psikolojik roman örneğidir. Tanzimat romanları, üstünlükleri yanında , ilk örnekler olmanın çeşitli aksaklıkları da taşımaktadır. Yazar çoğunlukla romanının içinde yer alır, kendi ağzından düşüncelerini söyler ve araya girer; çevre ve doğa betimlemeleri iyi yerleştirilememiştir; dil zaman zaman doğallığını yitirir ve kurguda çeşitli tutarsızlıklar vardır.

TANZİMAT ŞİİRİ
Tanzimat şiirinde hem Divan şiirinin, hem de Batı şiirinin büyük etkileri görülür. Tanzimat şairleri genellikle Divan şiiri kültürüyle yetişmişlerdir; bazıları da Avrupa’da özellikle Fransa’da bir süre yaşadıkları için Fransız şiirini yakından izleme olanağı bulmuştur. Batı edebiyatından ilk şiir çevirileri de bu dönemde görülmektedir. Fransız şiirinden yapılan çeviriler çoğunluktadır. Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Victor Hugo, Alphonse de Lamartine, Jean de La Fontaine, Jean Racine, François Fenelon, Nicolas Boileau, Alfred de Musset gibi şairlerden çeviriler yapıldı.Bu şiirler Türk şiirinin biçimsel yapısını etkiledi. Batının, sone,terza rima, ottavarima gibi nazım biçimleri kullanılmaya başlandı. Gene çevirilerin etkisiyle Klasikçilik, Romantizm, Gerçeklik, Parnasizm, Sembolizm gibi edebiyat akımları Türk edebiyatında tanınmaya başlandı. Çeviri şiirler Türk şiirini öz bakımdan da etkiledi. Yeni düşünceler, kavramlar, imgeler, simgeler ve özellikle batı dillerinden birtakım yeni sözcükler bu dönemde dilimize girdi. Tanzimat şiirinin ilk kuşağında bazı temel kavramlar ilk kez kullanıldı. Şinasi’de “uygarlık, hak, adalet, yasa, devlet ile halkın karşılıklı hak ve ödevleri”; Namık Kemal’de “özgürlük ve yurt”, Ziya Paşa’da “geri kalmışlık” bunlara örnektir. Tanzimat’ın ikinci kuşağında toplumsal temalar daha geriye, ikincil duruma düştü, fizikötesi gündeme geldi. Recaizade Mahmud Ekrem’de “ölüm”; Abdülhak Hamit’te “ölüm” yanı sıra “Tanrı, yaşam, dünya, madde, ruh varlığın ne olduğu ve sonu” gibi temalar ağırlık kazandı. Tanzimat’ın ilk kuşağı “yeni insan”ı yaratmaya çalışıyordu, yaklaşımları toplumsal ve ahlaksaldı. Toplumun çağdaşlaştırılmasını ana ilke edinmişlerdi. İkinci kuşağın gündemini ise daha çok şiirle ilgili konular ve metafizik alanlar oluşmuştur. Başka bir deyişle, ikinci kuşak “sanat sanat için” ilkesini benimsemiştir.
Tanzimat’ın birinci kuşağında Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa; ikinci kuşağında Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, Muallim Naci gibi şairler vardır.

TİYATRO
Batılı anlamıyla tiyatro da Tanzimat döneminde görülür. Bu dönemde geleneksel tiyatro içine giren türler (kukla, Karagöz, orta oyunu gibi) de varlığını sürdürmüştür.Tanzimat’ın ilk yıllarında İstanbul’un çeşitli yerlerinde tiyatro binaları yapılmaya başlandı. Önceleri özellikle İtalyan ve Fransız, daha sonra da Ermeni tiyatro toplulukları bu binalarda oyunlar sergiledi. Mihail Naum , Güllü Agop gibi Ermeniler’in Türkçe oyunları da sergilemeleri önemli bir gelişmeye sebep oldu. Güllü Agop 1868’ de kurduğu Osmanlı Tiyatrosunda ilk kez düzenli olarak temsiller vermeye başladı; müzikli oyunlar dışında Türkçe oyunlar sergilemenin tekelini 10 yıl elinde tutmuştur. Birçok Türk erkek tiyatro sanatçısı ilk kez bu tiyatroda sahneye çıkmıştır. Müslüman Türk kadınının sahneye çıkması şeriat hükümlerine göre olanaksızdı. Bu yüzden bazı kadın rollerini bazı durumlarda yabancı kadınlar ya da erkekler oynamışlardır. Bu tiyatro 1884’te Ahmet Mithat’ın Çerkez Özdenler oyununu oynarken oyun özgürlük duyguları aşıladığı gerekçesi ile tiyatro kapatılmış, binası da yıktırılmıştır. Bundan dolayı bu tarihten 1908’e kadar kadar Türk tiyatrolarına tuluat oyunları egemen olmuştur.
Mardiros Mınakyan’ın kurduğu Osmanlı Dram Kumpanyası Türkçe oyunlar sahnelemeye devam etmiştir. Türk edebiyatında ilk tiyatro yapıtı olarak Hayrullah Efendi’nin(1817-66) Hikaye-i İbrahim Paşa ve İbrahim-i Gülşen’i (1844) adlı dramı gösterilmektedir.Şinasi’nin Şair Evlenmesi (1860) ilk güldürü olarak kabul edilmektedir. Ali Haydar (1836-1914) ilk trajedi , Direktör Ali Bey (1844-99) de karakter güldürü örnekleri vermiştir. Yazar, çevirmen, tiyatroya maddi ve manevi destek sağlayan devlet adamı olarak Ahmet Vefik Paşa(1823-91) ’nın Tanzimat tiyatrosuna çok büyük katkısı olmuştur.Moliere’den yaptığı çeviri ve uyarlamaları çok önemlidir. Feraizcizade Mehmed Şakir (1853-1911) duru bir Türkçe ve başarılı bir teknikle yazdığı oyunlardan ötürü “ Türk Moliere’i”olarak adlandırılmıştır.Bu dönem tiyatrolarında çoğunlukla toplumsal ve tarihsel konular işlenmiştir. Öbür türlere oranla Tanzimat döneminde tiyatro çok daha etkili olmuştur. Bu bakımdan bazı Tanzimat yazarları (Namık Kemal , Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit) tiyatro oyunları da yazmıştır.

TANZİMAT NESRİ
Edebiyatımızda gerçek nesir, Tanzimat’la başlar. Gazete ile birlikte Batı anlayışındaki nesir türleri de, edebiyatımıza girer. Tanzimat edebiyatımızı yaratanlar şiir yazmakla beraber, asıl yeniliği nesrimizde yapmışlardır. Makale, eleştiri, söylev, hikaye, roman, tiyatro vb. hep Tanzimat edebiyatımızın getirdiği yeni nesir türleridir.
Divan nesrinde süslü yazmak , özentili bir üslup vardır. Tanzimat nesriyse, cümleyi gereksiz boş sözcüklerden kurtarmış, fikri ön plana almıştır. Bu nesirde seciler atılmış, cümlenin boyları kısalmış, doğrudan doğruya konuya girmek yolu tutulmuş, ilk defa noktalama kullanılmıştır.
Şinasi’nin nesri oldukça kuru, Namık Kemal’in şişkincedir; Abdülhak Hamit’e gelince, şairane bir duyguluk kazanır. Servet-i Fünuncuları etkileyen Hamit nesri, halktan uzak düşen felsefi fikirlerin tezatlı söz sanatları ile yüklüdür. Tanzimat nesrinde sa****ği en ileri götüren Muallim Naci; halk diline en çok yaklaşan ise Ahmet Mithat Efendi’dir.

Edebiyatımızdaki nesir türlerini üçe ayırabiliriz: 1- Divan edebiyatında açık ve edebi nesirle yazılan eserler; 2-Halk edebiyatında hikayeler, kahramanlık destanları, esersiz temsiller: meddahlık, karagöz, ortaoyunu gibi; 3-Yeni edebiyatta gazete, dergi, tiyatro, roman, hikaye, tarih; gezi, coğrafya, mektup, anı, edebiyat tarihleri gibi.
Süslü nesirle Divan şiiri arasında paralellik vardır. Ustalık, hüner göstermek amacı taşır. Arapça, Farsça, sözcüklerle tamlamalarla yüklüdür. Söz oyunları, düğümlü uzun cümlelerle, seci’lerle doludur. Edebi nesir de denir. Süslü divan nesrimizin baş temsilcilerimizden sayılan Nergisi (1592-1635); münşeat yazarıdır. Secilerle örülü tumturaklı terkiplerle yüklü, süslü divan nesrimizin Veysi ile birlikte baş temsilcisi sayılır.
Halk diline dayalı; süsten, söz sanat oyunlarından, özentilerden uzak; Arapça, Farsça, sözlerle tamlamalara elden geldiğince az yer verilen bir nesirdir sade nesir. Halkı amaç tutan konularımız; dinsel, tasavvufla ilgili yapıtlarımız, halk hikayelerimiz, Kur’an tefsirlerimiz, menakıpnamelerimiz, hadis kitaplarımız, ortaklaşa özellik taşıyan Osmanlı Tarihleri’miz; halka birşeyler öğretmek isteyen yazıyla ilgili eserlerimiz sade nesir yani öğretici nitelikteki nesirlerdir

TANZİMAT GAZETECİLİĞİTanzimat’la gelen, halkın okuyuş oranında gelişen Türk gazeteciliği, Türk gazeteciliği, Türk Edebiyatı’nın yepyeni bir döneme girmesini sağlar. Makale, fıkra, haber, röportaj, sohbet, mülakat, anı, gezi, şiir, inceleme, eleştiri, deneme, hikaye ve roman türlerinin gelişmesinde gazeteciliğimizin etkisi büyük olur.
Gazete, her gün bir toplumdan, bir sorun üzerinde fikir ve görüşe sahip ikinci bir toplum çıkarabilecek kudrette bir çözümleme ve birleştirme organıdır. Gazete sayfaları her gün yüz binlerce insanın beraber toplanıp, beraber düşündükleri, konuştukları bir toplantı meydanıdır. Demokratik toplumların hayatında en önemli rolü fikirler oynamaktadır. Fikir özgürlüğünün olduğu her yerde kişiler, çeşitli olanak ve araçlardan faydalanarak, fikirlerini savunmak isterler. İşte bu araçların en önemlisi ve en etkilisi gazetedir. Gazete dünyadaki bütün olup biten olayları günü gününe halka bildiren, haberleri kendi görüşü ile yorumlayan, ufkumuzu her türlü bilgiler vererek genişleten düşüncelerimizi aydınlığa götüren, halkı dar görüşten kurtaran basılmış kağıtlar topluluğudur.
Tanzimat gazeteciliği; halkın görüşüyle birlikte edebiyatı da değiştirir. Çünkü günlük yaşamın gazeteyle ön plana geçmesi, edebiyatımızda da etkisini gösterir. Bu gazeteleri okuyanlar, Batı’dan yapılan roman çevirilerini izleyenler, yeni bir dünya görüşüyle karşılaşırlar. Eski yaşamın, tüm olarak dine göre düzenlenen kurumlarla fikirleri, Tanzimat sonrası gazeteciliğiyle dinamikleşir.

Tanzimat’ta yayınlanan gazetelerin sayısı yetmişe yaklaşırken, dergiler yüzü geçer. Tanzimat Edebiyatı’nın oluşmasında, yeni Türk nesrinin doğmasında en büyük rolü oynayan, en önemli görevi yüklenen gazetelerle dergilerin belli başlıları: Takvim-i Vekayi(1831), Ceride-i Havadis,(1840) gibi resmi gazetelerle; Namık Kemal’in yayınladığı İbret(1871); Hadika(1872) Ali Suavi’nin yönettiği Muhbir(1866); Ahmet Mithat’ın çıkardığı Devir(1872); Sıraç(1873); Vakit(1875); Ebüzziya Tevfik’in Mecmua-i Ebüzziya(1879); Hazine-i Fünun(1882); Gayret(1886), Asar(1886), Maarif(1890), İkdam(1894)’dır.

Tanzimat şairleri ile yazarlarının hemen hepsi gazetecilik, dergicilikle ilgilidirler. «Umum tarafından anlaşılmakla» amaçları burdan gelmektedir. Edebiyat dergilerinin çıkışı gazetelerden sonra geldiği için, ilk edebiyatla ilgili yazılar gazetelerle yayımlanır. Bu yüzden; Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat, Ahmet Vefik Paşa, Ebüzziya Tevfik, Şemsettin Sami, Recaizade Mahmut Ekrem... gazetecilikle edebiyatı kaynaştırırlar.

NAMIK KEMAL
Namık Kemal 1840 yılında, Tekirdağ'da doğdu. Babası Mustafa Asım Bey, Sultan İkinci Abdülhamit'in müneccimbaşıydı. Namık Kemal, büyükbabası Abdüllatif Paşa tarafından büyütüldü. Abdüllatif Paşa memur olduğu için Namık Kemal'de onunla birlikte Anadolu ve Rumeli'de bulundu. Bu yüzden sürekli ve tam bir öğrenim göremedi. Dedesinin Kars Kaymakamlığı sırasında, Şeyh Vaizzade Mehmet Hamit Efendi'den, tasavvuf ve edebiyat dersleri aldı. Abdüllatif Paşa'nın son görev yeri olan Sofya'da bir yandan Fransızca, Arapça ve Farsça dersleri alırken bir yandan da divan edebiyatı yolunda şiirler yazmaya başladı. Şair binbaşı Eşref Paşa kendisine Namık mahlasını verdi.

Namık Kemal, Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi'nin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Dedesinin 1856'da görevinden ayrılması üzerine İstanbul'a döndü. Burada Leskofçalı Galib, Yenişehirli Avni, Hersekli Arif Hikmet gibi şairlerin toplantılarına katılmaya başladı. Bab-ı Ali Tercüme odasına memur oldu. Encümeni Şuara'ya girdi. Leskofçalı Galip'ten şiir ve tasavvuf ile bazı toplumsal fikir ve davranışlar konusunda etkilendi. Şinasi ile tanışınca onun etkisinde kalarak, batı edebiyatına ve kültürüne yakın ilgi duydu. Şinasi'nin çıkardığı, Tasviri Efkar Gazetesinde yazmaya başladı. Şinasi'nin 1865 yılında Paris'e kaçması üzerine, gazetenin yayınını tek başına sürdürdü. Bu dönemde genellikle sosyal konularda yazdığı yazılarıyla dikkat çekti. Eğitim meselesi üzerinde durarak, kadınların da eğitim ve öğretimden yararlanmaları fikrini ileri sürdü.

İstibdat rejimi ile savaşmak üzere kurulan Yeni Osmanlılar Cemiyetine girdi ve bir yandan da hükümetin tutumunu eleştiren yazılar yazmaya başladı. Hükümet, siyasetine aykırı düşen gazetelerin bu yolda yazı yazmalarını yasakladı ve bazı gazeteleri kapattı. Namık Kemal'de 1867 yılında Erzurum vali muavinliğine tayin edildi. Fakat hükümetle arası açılmış olan Mısır Valisi Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine, arkadaşı Ziya Paşa ile Paris'e kaçtı. Bir süre sonra da Londra'ya geçti. Mustafa Fazıl Paşa İstanbul'a dönme izni alınca arkadaşlarına maaş bağladı ve Londra'da cemiyet adına bir dergi çıkarılması için sermaye bıraktı ve bu sermaye ile Ali Suavi'nin yönetiminde Muhbir gazetesi çıkarılmaya başlandı (31 Ağustos 1867). Namık Kemal ve Ziya Paşa, Ali Suavi ile anlaşamadılar. Namık Kemal, yine Londra'da Hürriyet gazetesini çıkarmaya başladı (28 Haziran 1868).
Namık Kemal kalebentlikle Magosa'ya sürüldü. Sultan Beşinci Murat'ın tahta çıkışından sonra, ancak 1876 yılında İstanbul'a dönebildi. Bir süre sonra Sakız mutasarrıfı oldu (1887) ve burada öldü (1888). Mezarı Gelibolu'dadır.

ZİYA PAŞAYarab ne eksilirdi derya-yı izzetinden
Peymane-yi vücude zahr-ab dolmasaydı
Azade-ser olurdum asib-i derd ü gamden
Ya dehre gelmeseydim ya aklım olmasaydı

Tanzimat edebiyatımızın en seçkin şair ve yazarlarından biri, İstanbul’da Kandilli’de doğdu. Soyu Erzurum’lu olan, gümrük memuru Feridüddin Efendi’nin oğludur. İlk öğrenimini bir süre mahalle mektebinde yaptıktan sonra, Beyazıt rüştiyesinde okudu. Sadaret Kalemi’ne memur oldu (1842). Zeki, kabiliyetli bir genç olmasına rağmen, derbeder bir yaşantısı vardı. Divan edebiyatı yolunda şiirler yazıyordu. Reşit Paşa, onu saraya katip olarak yerleştirdi (1855). Saray memurluğunda düzenli hayata alıştı; Fransızca öğrendi. Ali Paşa’nın sadrazam olması ile saraydan uzaklaştırıldı; sırası ile Zaptiye Müşteşarı, Atina elçisi, paşa rütbesi ile Kıbrıs, Amasya mutasarrıfı, Meclis-i Vala azası oldu.

Amacı, memlekette meşrutiyet idaresini kurmak olan «Yeni Osmanlılar Cemiyeti»ne girdi. Namık Kemal’le birlikte Paris’e kaçtı (1867). Londra’ya geçerek Namık Kemal’le «Hürriyet» gazetesini çıkardı (1868). İstanbul’a dönünceye kadar Cenevre’de oturdu (1871). Abdülaziz tahttan indirilince Maarif Müşteşarı oldu (1876). Kanuni-i Esasi Encümeni azalığına seçildi; II. Abdülhamit, İstanbul’da kalmasından kuşkulandığı için vezirlik rütbesiyle Suriye, Konya ve Adana valiliklerinde bulundu. Adana’da öldü (17 Mayıs); mezarı oradadır.

Ziya Paşa, biçimde eskiye bağlı kalmasına rağmen, özde yeni bir niteliğe yöneldi. Aşk, şarap, zevk temalarını işleyen gazel, terkib-i bent, terci-i bent, gibi eski nazım şekillerini toplumu uyandıran, kötülükler çare arayan, duygularla düşünceleri aydınlatan birer araç haline getirdi. Zıtlıklar, çelişmeler içerisinde olmakla beraber, Şinasi ile başlayan yeni sanat ve dil görüşlerimize bağlı kalmaya çalıştı. Nesri de şiiri gibi, sağlam yapılı, zamanına göre oldukça sadedir. «Hikmetli»li bir yapısı vardır; bunlarda bireysel gerçeklerle toplumsal dertleri kudretle yansıtır.

Ziya Paşa; şiir, makale, antoloji, edebiyat tarihi türlerinde eserler yazmış; birçok çeviriler yapmıştır. Zafername(1868), Harabat (3cilt, 1874), Eş’ar-ı Ziya (1881), Endülüs Tarihi (2 cilt, 1859-1888), Mukaddeme-i Harabat(1893)

ABDULHAK HAMİT
2 Ocak 1852 günü İstanbul'da doğdu. Hekimbaşı Abdülhak Molla’nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran büyükelçisi. Hayrullah Efendi'nin oğluydu. Bir yandan mahalle mektebine ve rüştiyeye giderken, bir yandan da Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı. 1862'de, 10 yaşındayken ağabeyi Nasuhi Bey ile birlikte Paris'te bulunan babasının yanına gitti ve bir süre orada okuduktan sonra 1864'te İstanbul'a döndü. Yaşının küçüklüğüne karşın Babiali Tercüme Odası'nda çalıştı. Bir yıl sonra, Tahran Büyükelçiliğine atanan babasıyla birlikte İran'a gitti. Orada Farsça öğrendi. Babasının ölümü üzerine İstanbul'a dönerek, 1867'de Maliye Mühimme Kalemi'ne girdi. Şura-yi Devlet ve Sadaret kalemlerinde çalıştı. 1871'de Fatma Hanım'la evlendi. 1876'da Paris Büyükelçiliği ikinci katipliğine getirildi. 1878'de Paris'te yayımlanan, Nesteren adlı oyununda halkın zalim bir hükümdara başkaldırmasını anlatmasından rahatsız olan II. Abdülhamit'in emriyle görevden alındı. 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos, 1883'te Bombay başkonsolosluguna atandi. Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım öldü (1885) ve orada gömüldü.

İstanbul'un itilaf devletlerince işgali üzerine Viyana'ya gitti (1920). ). Burada büyük maddi sıkıntı içinde yaşadı. Daha sonra Ankara Hükümeti'nce yurda dönmesi sağlandı. 1928'de İstanbul milletvekili olarak TBMM'ye girdi; bu görevi ölümüne değin sürdü. Abdülhak Hamit şiir yazmaya 1870'lerde başladı. Bu dönemde Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı. Gerek yabancı dil bilmesinin, gerekse yurtdışındaki görevlerinin sağladığı olanaklarla Batı edebiyatının Shakespeare, Corneille ve Racine gibi yazarlarını yakından tanıdı ve yapıtlarının etkisinde kaldı.

Dize ve uyak düzenlerinde değişiklikler yaptı, heceye önem verdi. Divan şiirindeki belirli konuların sınırını aşmaya çaba gösterdi. Tema olarak günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini de işledi. Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı. Tiyatro alanında Namik Kemal'in, daha sonra Batili yazarların oyunlarını örnek aldı
Abdülhak Hamit, 12 Nisan 1937'de İstanbul'da öldü.

Önemli Yapıtları; "**ü" (1886), "Hacle" (1886), "Bir Sefilenin Hasbıhali" (1886), "Bâlâ'dan Bir Ses" (1911),
"Validem" (1913), "İlham-ı Vatan" (1918), "Tayfalar Geçidi" (1919), "Ruhlar" (1922), "Garam"ı yazdı (1923). Oyunları, "İçli Kız" (1874), "Sabr ü Sebat" (1875).

YENİLEŞME EDEBİYATIMIZ
Tanzimat edebiyatımız Yahya Kemal’in deyimiyle «Yenileşme Edebiyatımız » veya « Yenileşme Dönemi Edebiyatımız » dır. Tanzimat edebiyatı ile; topluma yeni bir duyuş ,düşünüş ve anlatış tarzı yeni bir dünya, insan anlayışı gelmiş; bütün edebiyatımız boyunca önemsenmemiş bulunan nesir dönemi başlamıştır. Avrupa düşünüş sistemi Tanzimat’la memlekete yayılmış. Şiir toplumun görevinde bir araç olarak kullanılmıştır.

Tanzimat Edebiyatında görülen biçim değişmeleri «öz»ün değişmesinden doğar. Batı uygarlığından alınan yeni duyuş ve görüşler, divan edebiyatının biçimleriyle anlatılmazdı.Şinasi , Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Tevfik Fikret yeni özü, yeni biçimlerini geliştirmek zorunluğu içinde kaldı.

Tanzimat Edebiyatının genel niteliklerini şöyle toplayabiliriz: Edebiyatımıza, o zaman kadar bulunmayan hikaye, roman, tiyatro, makale, fıkra, hatıra, eleştirİ gibi yeni türler girer. Günlük yaşam izlenimleri bir araya getirilir. Nesir ile nazımda konu alanı genişler. Halka halk diliyle hitap etmek düşüncesi uyanır. Sade dil ile halk diline önem verilir. Eski edebiyat yıkılarak yerine toplumu ilgilendiren edebiyat getirilir. Vatan, millet, hürriyet, halk sevgisi işlenir. Çeviri edebiyatı, gazetecilik bu dönemde görülür.

TANZİMAT KAYNAKLARI
Tanzimat Edebiyatı; yerli kaynaklardan beslenmekle kalmaz , Batı’dan özellikle Fransız Edebiyatı’ndan genişçe yararlanılır. Bunun nedeni, XVIII. yüzyılda Fransız Uygarlığının İspanya ,İtalya ve İngiltere’yi etki altına almak evrensel bir düzeyi varmış olmasıdır. O yüzyılda Amerika dahil pek çok ülke, bilim,felsefe ve edebiyat akımlarının etkisindedir.

Fransa’da XIX. yüzyılının ilk yarısında ilköğretim başlar ve kitapların baskıları çoğalır. Gazeteler önem kazanır. Gazetenin basımının gelişmesi okurlarının çoğalmasını sağlar. Pozitif bilimlerde eskiye göre daha verimli olmasını sağlar. Buhar makinelerinin uyguladığı endüstri bölümleri eskiye göre daha verimli olur.

Fatih’in İtalyan ressamı Bellini’ye resmini yaptırması, çoğrafya eserlerinin Avrupa’yı bize iyice tanıtması, Katip Çelebi’nin «Cihan-nüma»sı, XVII. yüzyıldan sonra Avrupa’ya gönderilen elçi Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet’in « Paris Sefaretnamesi» Avrupa kültürünü bize getirmekte çok büyük rol oynamıştı.
devamını okuyunuz... >>