AÖF EDEBİYAT CUMHURİYET NESRİ 4.ÜNİTE KONU ÖZETİ
NÂZIM HiKMET RAN: YAŞAMI VE ADI ETRAFINDAKİ TARTIŞMALAR
v Nâzım Hikmet Ran , Selanik’te doğdu. istanbul’da Nişantaşı Sultanisi’ni ve Bahriye Mektebi’ni bitirdi .
v Şiirleri üzerindeki ilk etki, aynı zamanda bir Mevlevî ve şair olan dedesi Nazım Paşa’dan gelir.
v 17 yaşında yazdığı “Serviliklerde” isimli yayımlanmış ilk şiirini Yahya Kemal düzeltmiştir..
v 1918’den itibaren Yeni Mecmua, Kitap, Alemdar, Ümit gibi gazete ve dergilerde yayımlanan ilk şiirlerinde mütareke dönemi ve Millî Mücadele atmosferi içerisinde ulusal duygular işlenmiştir.
v Nâzım Hikmet’in yaşamını ve düşünce dünyasını etkileyen önemli olaylardan birisi 1921 yılında Millî Mücadele’ye katılmak üzere bir grup arkadaşıyla birlikte geçtikleri İnebolu’da gerçekleşmiştir.
v İneboluda , Ankara hükümetinin iznini beklerken Almanya’dan gelen Spartakistlerle tanışır. Bu grup içerisindeki Sadık Ahi’nin (Mehmet Eti) anlattığı Bolşevik Devrimi , Marks, Engels, sosyalizm, sınıf çatışmasına dair görüşlerden etkilendiği anlaşılan Nâzım Hikmet bu düşünceleri benimsemiştir.
v Nâzım Hikmet, Rusya’da Marksizme bağlanmış, insana, topluma, insan ilişkilerine bakışı Marksizm’in diyalektik ve tarihsel materyalizm kuramına göre biçimlenmiştir. Bu yıllarda Vladimir V. Mayakovski başta olmak üzere Rus fütüristleri ile konstrüktivistlerinin sanat görüşlerini tanır ve şiir anlayışı bu yönde değişir. Vezinsiz ve basamaklı dizelerden oluşan şiir biçimini ilk defa bu yıllarda denemeye başlar.
v Spartakistler; adını M.Ö. 73 yılında Roma imparatorluğu’na karşı ayaklanan kölelerin lideri Spartaküs’ten alan ve önderliğini Rosa Luxemburg ile Karl Liebknecht’in yaptığı Almanya’da kurulan Bolşevik bir örgüttür. 1915’te kurulan bu örgüt 12 Ocak 1919 tarihleri arasında Berlin’de ayaklanmış ve güvenlik kuvvetleriyle çarpışmışlardır. işçi sınıfına dayanan Bolşevik bir rejim getirmek isteyen Spartakistler, bu çatışmalarda yenilmiş ve liderleri Liebknecht ile Luxemburg öldürülmüşlerdir.
v 1924 sonlarında gizlice Türkiye’ye gelir. Aydınlık ve Orak-Çekiç dergilerinde çalışmaya başlar. Yasadışı Türkiye Komünist Partisi’ne üye olur. Parti üyelerinin tutuklanmaya başlaması üzerine Haziran 1925’te yeniden Moskova’ya gider.
v İstiklâl Mahkemesi tarafından gizli örgüt üyesi olmak suçlamasıyla gıyabında yargılanıp on beş yıl hapse mahkum edilir. 1926’da Viyana’da Komünist Parti Kongresi’ne katılır.
v İlk şiir kitabı Güneşi İçenlerin Türküsü Bakü’de basılır.
v Resimli Ay dergisinde çalışmaya başlar. 835 Satır ve Jokond ile Si-Ya-U adlı kitaplarını yayımladığı 1929 yılında edebiyat çevrelerinin dikkatini çeker.
v Resimli Ay dergisinin Haziran ve Temmuz 1929 sayılarında “Putları Yıkıyoruz” başlığı ile yayımladığı iki yazıda Abdülhak Hâmid ve Mehmet Emin Yurdakul’u yıpratıcı bir biçimde eleştirir.
v 1929-1933 yılları onun sanatsal faaliyetleri açısından verimli bir dönem olur; bu süreçte Varan 3, 1+1=Bir (Nail V. ile birlikte), Sesini Kaybeden Şehir, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Gece Gelen Telgraf adlı şiir kitapları ile Kafatası, Bir Ölü Evi adlı oyunları basılır.
v 1933-38 yılları arasında bir yandan Portreler, Taranta Babu’ya Mektuplar, Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, Yolcu gibi kitaplarını yazıp yayımlar.
v Cezaevindeyken Kuvayi Milliye Destanı, Memleketimden insan Manzaraları, Saat 21-22 şirleri, Rubailer adlı şiir kitaplarını ve Ferhat ile Şirin, Sabahat adlı oyunlarını yazar.
v 1949 yılından itibaren yurt içinde ve yurt dışında “Nâzım’a Özgürlük” kampanyaları başlatılır.
v 14 Mayıs seçimlerinde iktidara gelen Demokrat Parti’nin çıkardığı af yasasından yararlanarak serbest kalır.
v Fütürizm, italyan şair Filipo Tommasso Marinetti’nin 1909’da Paris’te Le Figaro gazetesinde yayımladığı bir bildiri ile ortaya çıkan edebiyat, resim, heykel, müzik gibi birçok sanat türünde etkili olan bu akım italya’da Faşizm’le özdeşleşerek 1920’lerin ortalarına doğru etkisini yitirmiş olmasına karşın, Rusya’da 1917 devrimi ile gelen rüzgârla Mayakovski, Hliebinikov gibi sanatçılar tarafından kendi bildirilerini yayımlayarak izlenmiştir.
v “Gelecekçilik” anlamına gelen Fütürizm, sanatta geleneksel değerleri reddeden, mantıklı cümle kuruluşlarına karşı çıkan, şiirde sokak dilinin kullanılmasını öneren ve yıkıcı olmakla kendisini niteleyen bir akımdır.
v Konstrüktivizm, “yapılandırmacılık” ya da “kuruculuk” anlamına gelen ve daha çok plastik sanatlarda etkili olan bir akımdır. Teknik ve malzemenin yüceltilmesi ilkesini benimseyen bu akımın Fütürizmle ortak yanı geçmişle tüm bağların koparılmak istenmesidir. Bu akım da Sovyetler Birliği’nde 1934 Yazarlar Birliği Kongresi’nde Toplumcu Gerçekçiliğin resmi sanat anlayışı olarak belirlenmesinden sonra etkisini yitirmiş, temsilcilerinin bir kısmı Batı ülkelerine göç etmişlerdir.
v 5 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu kararıyla şaire, Türk vatandaşlığı iade edilmiştir.
v Nazım Hikmet yaşamını ve sanatını sosyalist düşünceye adamıştır. Bunun yansıması, ömrü boyunca hem eylem hem de düşünce olarak Rusya’daki Bolşevik devriminin bir benzerinin Türkiye’de de gerçekleşmesi ve proleter (işçi-köylü) sınıfın iktidarını hedefleyen bir mücadele olmuştur.
v Nâzım Hikmet portresi üç ayrı algı çerçevesinde çizilmektedir.
v Birincisi sosyalist düşüncenin dünya çapında temsilini yapmış başarılı bir Türk şairi
v İkincisi vatanına ihanet etmiş bir komünist
v Üçüncüsü ise aşkları, evlilikleri, memleket özlemi gibi motiflerle çizilen bir popüler kültür imgesidir.
NÂZIM HİKMET’İN ŞİRİ VE TÜRK ŞİİRİNDEKİ YERİ
v Nazım Hikmet’in şiirlerinin en önemli özelliği ritmik ve zengin ses yapısıdır. Etkili kafiyeler, durakların dinamik bir biçimde kullanılması bu ses yapısının başlıca özelliğidir.
v Şair, Mayakovski’nin şiirini ilk defa Batum’da bir gazetede gördüğünü, Rusça bilmediği için anlamadığı halde bu şiirin biçiminden etkilendiğini; yine bu şehirde gördüğü aç insanlarla ilgili bir şiir yazmak istediğinde hece vezninin kendisine yetersiz geldiği için, bu şiirin biçimini taklit ettiğini söyler. 1922’de yazdığı “Açların Gözbebekleri” adlı bu şiir, özellikle biçimiyle Türk edebiyatında bir yenilik öncüsü olarak karşılanmıştır.
v Hececilerden gelen konuşma dili imkânlarını genişletmesi; yer yer öykülemenin ve konuşma dilinin getirdiği yüzeyselleşmeye, sözün kışkırtmasına kapılarak sözcük tasarrufundaki aksamalar onun şiirinin en çok dikkati çeken yönüdür.
v Eleştirmenler tarafından en başarılı eserleri kabul edilen Şeyh Bedrettin Destanı, Memleketimden İnsan Manzaraları gibi epik şiirlerinde, döneme uygun bir biçim ve dil kullanmıştır.
v Şiirlerden bir kısmında öyküleme tekniğinin (Memleketimden insan Manzaraları gibi örneklerde), kiminde ise lirizmin ağır bastığı (Saat 21-22 Şiirleri) görülür.
v Nâzım Hikmet’in şiirinin Türk edebiyatındaki en dikkat çekici yanı, biçim ve içerik arasındaki örtüşmedir.
v Şiirlerinin , Ahmet Hâşim, Yakup Kadri, Nurullah Ata(ç) gibi o yılların otoritesi olan isimlerin ilgisini çekmesinin sebebi öz ile biçim arasındaki uyumda yatar.
v Ona göre önemli olan özdür ve bu öz politik bir nitelik taşır. Yani dünyaya, topluma ve bireye üretim tüketim ilişkileri, sınıf farkları çerçevesinde bakmak, realiteyi Marksizmin yorumladığı biçimiyle diyalektik maddecilikle ele almaktır asıl olan.
v “San’at Telakkisi” adlı şiirinde açıkladığı görüşleri onun şiir anlayışını ortaya koyar..
v Maddeye ve teknolojiye övgüler sunan bu şiir, şairin fütürist ve konstrüktivist akımların açık etkisinde bulunduğunu göstermektedir. Teknoloji, hız, doğallığın ve lirik duyarlılığın reddedilmesi, şehrin ve kalabalıkların övgüsü bu akımlardan gelen modernist öğelerdir.
v Nâzım Hikmet’in şiiri Şeyh Bedreddin Destanı’na kadarki süreçte Rus modernist akımlarının “yıkıcılık” özelliğini; bu kitabından itibaren ise Divan ve halk edebiyatının geleneksel öğelerinden yararlanan bir özellik taşır.
v Nazım Hikmet şiirinin ana özellikleri :
1. ) Şiirin görünüşünü (basamaklı dizeler, büyük-küçük harfleri geleneksel anlayıştan farklı kullanma, aynı sayfa ve şiirde farklı puntolardaki harfleri bir arada kullanma) özel bir dikkat ile örme.
2. İçeriğe uygun bir ses düzeni oluşturma (“Makinalaşmak” şiirindeki “trrrrrum/trrrrrum/trrrrum/trak tiki tak” gibi makine taklidi ses öğelerini kullanması )
3. Sinemotografik bir anlatımı benimseme .
4. Şiir, roman, öykü, tiyatro, senaryo gibi edebiyat türlerinin birbirine zıt özellikler taşıyan öğelerini bir araya getirme; hem birimi (mısra-ı bercesteyi), hem de bütünü gözeten, hem solo hem de orkestra oluşturmayı amaçlayan yapı.
5. Şiirlerinin bütünü açısından bakıldığında hem modernist, hem geleneksel öğeleri kullanmaktan kaçınmama .
6. Bütün bunları birleştiren bir zemin olarak biçim ve içerikte Marksist dünya görüşünü şiir anlayışının temeline oturtmak.
v Halkın sorunlarına yönelen ilgi Nâzım Hikmet’teki ideolojik güdümlülük bir yana bırakılırsa Tevfik Fikret, Mehmet Emin, Mehmet Âkif gibi şairlerin şiirlerinde bulunur.
v Söyleyiş özellikleri bakımından Nâzım Hikmet’in şiirlerinin de en önemli niteliğini oluşturan hitabet üslûbu, konuşma dili canlılığını şiire yansıtma, şiirde öyküleme tekniği Fikret ve Âkif’te belirgindir.
v Nâzım Hikmet yaşayan Türkçeyi şiirinin ana malzemesi olarak kullanmış , biçim öğeleriyle içeriği kaynaştırmış, hareketli bir söyleyişe ulaşmış ; buna karşılık modern Türk şiirinin akışında öncü ya da yol gösterici bir etkiye sahip olmamıştır.
TOPLUMCU GERÇEKÇİ EDEBİYAT ANLAYIŞI
v Edebiyatta gerçekçilik anlayışı; gözlemci gerçekçilik, eleştirel gerçekçilik ve toplumcu gerçekçilik olarak üç ayrı çizgide gelişmiştir.
v Gözlemci gerçekçilik dış gerçeğin olduğu gibi esere yansıtılmasını, eleştirel gerçekçilik gözlemin eleştirel bir nitelik taşımasını içerir .
v Toplumcu gerçekçilik tezli oluşu, gerçekliği Marksizm düşüncesi çerçevesinde yorumlamasıyla ötekilerden ayrılır.
v Toplumcu gerçekçilik, Marksizm’in sanat-edebiyat alanına yansımasıdır.
v 1934’te Moskova’da toplanan Yazarlar Birliği Kongresi, Maksim Gorki tarafından dört ilkeyle toplumcu gerçekçiliğin ölçütlerini ortaya koymuştur. Buna göre:
1) Toplumcu gerçekçilik , eleştirel gerçekçilikten farklı olarak pragmatik bir edebiyattır ve bir tezi savunur.
2) “Sosyalist bireysellik ancak kolektif emek içinde gelişebilir.” Edebiyatta insanı belirleyen en temel öğe kolektivizmdir.
3) Yaşam eylemdir ve yaratmaktır. Yeryüzünde yaşayan insanın ulaşmak isteyeceği en son amaç yeryüzünde yaşamak mutluluğudur.” Yani yaşam, maddesel ve doğal olanla sınırlıdır.
4) Sosyalist bireyselliğin geliştirilmesi bu edebiyatın ana amacıdır.” Toplumcu gerçekçilik didaktik bir amaç taşır.
v Toplumcu gerçekçi anlayışın ilk ve en önemli temsilcisi Nâzım Hikmet’tir.
v Nâzım Hikmet ile birlikte serbest şiirin öncüsü kabul edilen Ercüment Behzat’ da toplumcu-gerçekçi anlayış içerisindedir.
v Belirli bir ideolojiye bağlanamayan Lav, yerleşik değerleri inkâr eder ve daha çok bir başkaldırı şairi özelliği taşır. Şiir işçiliği özellikle biçim üzerinde yoğunlaşır.
v Lav şiirlerini S.O.S. , Kaos , Açıl Kilidim Açıl , Mau Mau , Üç Anadolu adlı kitaplarda toplamıştır.
v Nâzım Hikmet’in etkisindeki şairlerin ilki İlhami Bekir’dir . Nâzım’ı izleyen ilk kuşak şairler arasında en başarılısıdır. Birçok şiirinde Nâzım Hikmet’in sözcük, imge ve biçim özelliklerini taklit etmiş görünür. 24 Saat adlı kitabındaki şiirlerle Türk edebiyatında işçileri konu edinen ilk şairdir.
v Başlangıçta hece vezniyle yazan ve daha sonra toplumsal içerikli serbest şiire geçen Hasan izzettin Nâzım Hikmet etkisi altında yazdığı toplumcu şiirlerini Deniz Feneri adıyla kitaplaştırmıştır.
v Şiirlerini 1+1=Bir (N.Hikmet’le birlikte) ve Daha Çok Onlar Yaşamalıydı (Bütün Şiirleri) adlı kitaplarda toplayan Nail V. ise 1945’ten sonra şiir yayımlamayı bıraktı ve asıl dikkatini mimarlığa yöneltti.
TOPLUMCU GERÇEKÇİ ANLAYIŞI TEMSiL EDEN ŞAİRLER: 1940 KUŞAĞI
v Nâzım Hikmet’in şiirlerinden ve düşüncesinden etkilenerek yazan 1940 Kuşağı Toplumcu Gerçekçileri denilen şairler ; Rıfat Ilgaz , Cahit Irgat , A. Kadir , M. Niyazi Akıncıoğlu , Ömer Faruk Toprak , Enver Gökçe , Mehmet Kemal , Arif Damar , Ahmet Arif , Şükran Kurdakul’dur .
v Bunlara Hasan izzettin Dinamo ile Attila İlhan da katılır.
v Eserlerini 1938’den sonra vermeye başlayan bu kuşak şairlerinin ortak özelliği Nâzım Hikmet’in izleyicisi olmalarıdır.
v Rıfat Ilgaz , Hababam Sınıfı adlı mizah romanını yazar ve toplumcu tarzdaki şiirlerini Yarenlik ,Sınıf ve Yaşadıkça kitaplarında toplar. Söyleyiş ve yapı bakımından Garip anlayışına yakın bulunan bir şairdir. Şiirlerinde öyküleme ve ironi ile yer yer yaşamdan gelen yoksul sahnelerin lirizmi vardır.
v Cahit Irgat , Bu Şehrin Çocukları , Rüzgârlarım Konuşuyor , Ortalık ve Irgadın Türküsü adlı kitaplarında topladığı şiirleriyle toplumcu gerçekçi şairler arasında yer alan , toplumcu dünya görüşü ile Garip şiiri arasında gidip gelen ürünlere imza atmıştır. Şiirlerinde Necip Fazıl’ın metafizik duyarlılığını andıran imgeler de kullanmıştır.
v M. Niyazi Akıncıoğlu, ilk ve tek kitabı Haykırışlar’dan sonra şiirden uzaklaştı. Ürünlerinde Divan ve halk edebiyatından gelen özellikler görülür.
v İlk kitabı Tebliğ ile Nâzım Hikmet çizgisinde bir çıkış yapan Kadir’in şairliği bu kitapla sınırlıdır. Özellikle çevirmenliği ile dikkat çekmiştir.
v Hece vezniyle ve bireyci duygusal bir söyleyişle yazan Ömer Faruk Toprak, özellikle II. Dünya Savaşı ile birlikte toplumcu edebiyat anlayışına yönelmiştir. Gerçekçi gözlem ile didaktik eda, toplumcu tarzda yazdığı şiirlerinin belirgin özelliğidir.
v Bu kuşak şairleri arasında tek şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim ile büyük bir ilgi gören Ahmet Arif, meydanlarda okunacak yüksek sesli, öfke, isyan, kavga gibi sert bir söylemi içeren ürünlere imza atmıştır.
MAVİ HAREKETİ
v Adını Kasım 1952-Nisan 1956 tarihleri arasında Ankara’da 32 sayı çıkan Mavi adlı dergiden alan hareket , asıl 19. sayıdan itibaren Attilâ ilhan’ın dergiye katılması ile oluşmuştur.
v Edebiyatımızda Orhan Duru, Ferit Edgü, Tarık Dursun K., Tahsin Yücel, Demir Özlü gibi imzaların ortaya çıkmasını sağladığı için öykü türüne yaptığı katkı bakımından dikkati çeken derginin toplumcu gerçekçi bir yayın halini alması özellikle Attilâ ilhan ile Ahmet Oktay’ın yazıları ile gerçekleşmiştir.
v Attilâ ilhan “Sosyal Realizm Münasebetleri Yahut Başlangıç” adlı yazısında bir taraftan Garip şairleri Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet’i; bir taraftan toplumcu gerçekçi şairleri; bir taraftan da Fazıl Hüsnü, Cahit Sıtkı, Cahit Külebi ve Behçet Necatigil gibi şairleri eleştirir.
v Hem “bopstil” (züppe) olarak nitelendirilen Orhan Veli ve arkadaşlarının, hem 1940 kuşağı toplumcularının eleştirilmesi Attilâ ilhan ile birlikte derginin de edebiyatımızda bir yer edinmesini sağlamıştır.
v Attilâ ilhan’ın ikinci Yeni akımına öncülük ettiği iddiası doğru kabul edilebilir.
v Şiirin poetik değerlerine vurgu yapması toplumcu gerçekçileri, imgeyi öne çıkarması Garip şiir anlayışını yıpratmıştır.
v Bu hareketin şiir damarını oluşturan şairler arasında Attilâ ilhan, Ahmet Oktay, Özdemir Âsaf, Arif Damar, Hasan Hüseyin Korkmazgil adları sayılır.
v Attilâ ilhan 1946 yılında CHP şiir yarışmasında “Cebbar Oğlu Mehemmed” adlı şiiriyle ikincilik (birinci eser Cahit Sıtkı’nın “Otuzbeş Yaş”, üçüncü eser ise Fazıl Hüsnü’nün “Çakır’ın Destanı” adlı şiirleri olmuştur) kazanmış olmakla edebiyat ortamına adeta ünlü bir şair olarak giriş yapar.
v Şiirinin ilk kaynaklarından birisi Nâzım Hikmet’tir.
v Solculuğu Atatürk düşüncesi ile milli bir zemine oturtmak istediği gibi şiirde de toplumcu gerçekçilik anlayışı ile Divan şiiri estetiğini birleştirmek ister.
v Attilâ ilhan şiirine genel olarak üç dönem halinde yaklaşmak mümkündür: Toplumcu gerçekçi dönem (Duvar ve Sisler Bulvarı kitapları), bireyselliğin varoluş içinde algılanılmaya çalışıldığı dönem (Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum, Bela Çiçeği ve Yasak Sevişmek kitapları), Divan şiiri birikimine yöneldiği dönem (Tutuklunun Günlüğü ve daha sonraki kitapları).
v AHMET OKTAY ; İlk dönem şiirlerinde Ahmet Arif’ten etkilendiğini belirten Ahmet Oktay, 1960’tan sonraki şiirlerinde ikinci Yeni şiir akımı ile toplumcu gerçekçi anlayışın etkisi altındadır.
v Dr. Kalligari’nin Dönüşü ve Yol Üstündeki Semender adlı kitaplarındaki şiirleri şiir çizgisinde öne çıkan ürünlerdir.
v Destansı söyleyişten imgeyi benimsemiş toplumsal duyarlılığa uzanan tavır ve sözcük çeşitliliği şiirlerinin belirgin özellikleri arasındadır.
v Ahmet Oktay’ın şiirlerinin yanı sıra deneme-inceleme türünde yazdığı eserler ile de önemli yer edinmiştir. Kısacası, Mavi girişimi olarak adlandırılan edebiyat olayı özellikle eleştirel yönüyle etkili olmuş, dönemin genel kabul gören anlayışlarının yıpranmasına yol açmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder