AÖF EDEBİYAT 3.SINIF 16.YY EDEBİYATI 1.2.3.4. ÜNİTE KONU ÖZETİ
OSMANLI PADİŞAHLARI VE ŞİİRLERİ
-16 yy yaşamış osmanlı padişahları
-2 Bayezit – Yavuz Sultan Selim – Kanuni Sultan Süleyman – Sultan 2. Selim – Sultan3. Murat ve Sultan. Mehmet bulunmuştur.Bu yüzyıl Osmanlı Devleti’nin her bakımdan altın çağıdır.
Padişahların kullanmış oldukları mahlaslar
-2. Bayezit (Adli)
-Yavuz Selim (Selimi)
-Kanuni Süleyman ( Muhibbi)
-2 Selim (Selimi)
-3 Murat (Muradi) Şehzadelerden Cem Korkut (Harimi), Mustafa ( Muhlisi), Bayezit ( Şahi) tanınmış şaiirlerdir. Osmanlı şairlerinin şiirleriyle ölçüşebilecek nitelikte eserleri vardır.
2 BAYEZİT (Adli)
-Şehzadeliğinde görev yaptığı Amasya’nın tarihsel ve kültürel birikimin çok iyi değerlendirmiştir. Orada pek çok şair ve bilginin yetişmesini ve bunların daha sonra merkezi yönetime katılmalarını sağlamıştır.
-Amasyada yetiştiriği muhittinde yetişen şairlerin başında Taci bey’in oğlu Cafer Çelebi ile Müeyyedzade Abddurrahman gelir. Müeyyedzade Hatemi mahlasıyla türkçe, farsça ve arapça şiirler söylemesine rağmen bilgin olarak tanınır.
-Meşairü’ş Şu’ara adlı tezkirenin yazarı Aşık Çelebi olmak üzere pek çok bilgin ve sanatkarın yetişmesine katkı sağlamıştır
-Onun himayet ettiği kişiler arasında Tarihçi ve şair Kemal paşazade, Hafız-ı Acem, Necati bey ve zati gibi önemli şairler gelir.
-Adli divanı Yavuz Bayram tarafından yayınlanmıştır.
YAVUZ SULTAN SELİM (Selimi)
-Öncelikli olarak Safevi tehlikesini ortadan kaldırmak için İran’a sefer düzenlemiş ve Şah İsmail’in göçebe Türkmenler üzerindeki etkinlğini nispeten azaltmııştır.
-Memlük hükümdarı Kansu Gavriyi yenmiştir.
-Tebriz ve Kahire’yi aldığında yüzlerce sanatkarı İstanbul’a göndermiştir.
-Yavuz zamanındaki bilginler arasında Tacizade Cafer Çelebi, Müeyyedzade Abdurrahman Çelebi, Zenbili Ali Efendi ve İbni Kemal dikkati çeker
Onun , her dörtliğinin sonunda “Neyi ki şive mi ki cvr mi ki nâz mı ki “ dizesini yinelediği şu mütekerrir murabba, Ahmet muhip Dıranas’ın “Bahar Gökleri” başlıklı şiiri ile Melih Cevdet Anday’ın “Tohum” şiirine esin kaynağı olmuştur.
KANUNİ SÜLEYMAN ( Muhibbi)
-Sultan Süleyman 46 yıl süren saltanatının ilk yıllarında batıya sefer düzenlemiştir. Kanuni dönemi mimariden şiire kadar hemen her alanda Osmanlı’nın en görkemli zamandır.
-Süleymaniye medreselerini kurarak Osmanlı biliminin gelişmesinde Fadih medreselerinden sonraki en önemli atılımı gerçekleştirmiştir.
“Kanuni” ve “muhteşem” sıfatlarını hak edecek politikalar geliştirip uygulanyan Sultan Süleyman, Muhubbi mahlasıyla yazdığı şiirler ve himaye ettiği şairlerle Osmanlı şiirini zirveye taşımıştır.
Osmanlı arşive belgelerinde adlarına rastlanan şairlerin sayısı kanuni döneminde artmıştır.
Kanuni’nin himaye ettiği kişiler arasında başta Sadrazam İbrahim Paşa ve Defterdar İskender Çelebi olmak üzere
-Kınalızade Ali,
-Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi ,
-Kazasker Kadri Efendi,
-Şeyhülislam Kemal Paşazade ile Şeyhülislam Ebussuud Efendi ve Katibi mahlaıyla şirler söyleyen Seydi Ali Reis gibi bürokrat ve devlet adamları tarafından da benimsenmiştir.
-Şehzade Mustafa Osmanlı tarihinde ardından en çok mersiye yazılan kişidir. Şehzade mustafa da maiyetinde çok sayıda şair barındıran bir yönetici olup kendisi de” Muhlisi” ya da “mustafa” mahlasıyla şiiler söylemiştir.
-Kanunu’nin en küçük oğlu olan Şehzade Cihangir küçük yaştan beri zayıf ve hastalıklı bünyesi, muhtemelen de en küçük oğul olması dolayısıyla en sevdiği şahzadesidir.
-Kişisel problemlerin dile getirildiği şiirlere hasb-i hal tarzı şiir adı verilmiştir.
2. SELİM ( Selim/Selimi)
-Kütahyada şehzade vali iken çevresine yirmi civarında sanat ve bilim adamını toplayıp onlarlar meşgul olmuştur.
-1571 yılında olan kıbrsın fethi Osmanlının son büyük askeri başarısı sayılır.
-Onun hemen her antolojide yer alan ve modern şairlerce de sıkça alıntılanan şu beyti çok ünlüdür
Biz bülbül-i muhrik- dem-i gülzâr-ı firâkız
Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden
-( Biz ayrılığın gülbahçesinde yakıcı demler çeken bülbülüz; sabah rüzgarı gülbahçemizden geçse ateş kesilir.)
3 MURAT ( Muradi)
-3 Murat şehzadesi mehmet için 1582 yılında yapılan oldukça gösterişli sünnet düğünü şair ve yazarlarında dikkatini çekkmiştir. Bu düğün Gelibolulu Ali’nin Cami’u’l- Buhur Der- Mecalis- İ Sûr adlı eserinde bütün ihtişamıyla anlatılır.
-3 Murat osmanlı padişahlarının en bilginlerinden sayılabilir.
-Muhibbiden sonra en çok gazel söyleyen padişahtır. Muradi gazelinde 1567 gazel vardır.
-Şiirlerinde genellikle Muradi, bazen de Murad mahlasını kullanmıştır.
-Divanı üzerine doktora tezi hazırlayan Ahmet Kırkkılıç, seçtiği şiirler diliçi çevirileriyle birlikte Sultan 3 Murad adlı kitabında yayımlamıştır.
-Divanındaki 1567 türkçe gazel, farsça söylediği 39 gazel ve Futuhat-ı Ramazan adlı farsça eseriyle devrin üretken şairleri arsında yer alır. Sade ve samimi bir üslübla söylenmiştir.
-Şiir dışında saatçiliğe ve nakkaşlığa özel ilgisinin olduğu da kaynaklarda belirtilir.
-Gösteri sanatlarına ve meddah hikayelerine düşkünlüğüyle de bilinir
3 MEHMET
Döneminde celeli isayanlarının yarattığı çöküntü damasını vurmuştur.
Osmanlı devleti küçük veya geçisi sayılabilecek birkaç istisna dışındahiçbir önemli yenilgi yaşamamıştır.
EDEBİ MUHİTLER VE HAMİLER
-Fatih döneminden itibaren osmanlı başkenleri: Bursa, Edierne ve İstanbul ilze şahzedelerrin görev yaptığı Konya, Amasya, Manisa, Trabzon ve Kütahya gibi şerlerde vezir zadrazam, defterdar gibi üst düzey yöneticilerin himayesinde edebi mühitler oluşmuştur.
-Hamilik = sanat- saltanat ilişkisinin karşılıklı memnuniyete dayanana boyutudur.
-Hami = Osmanlı toplumu gibi statü ve mertebelerin mutlak egemen bir hüküdar tarafından belirlendiği bir toplumda, sanatçının belli bir kültür çevçevesinde sanatın ifade edebilmesine yardımcı olan kişdir
-Fatih’in İstanbulu bilim ve sanat merkezi halne getirme çabası sonraki padişahlar tarafından da kabul görmiş ve bu uygulama gelenekselleşmiştir.
-Selimnameler, Yavuz sultan selim’in saltanatını konu edinip onun dönemindeki belli başlı olayları anlatan manzum veya mensur eserlerin adıdır. Bunlar edebiyatımızda sık rastlanan gazavatname, fetihname, zafername gibi osmanlı tarihinin eksik bıraktığı noktaları tamamlayan eserlerdir.
-Bu yüzyıl türk edebiyatında Türkçe, Arapça, Farsça olmak üzere yirmi kadar Selimname yazılmıştır.
-İshak Çelebi -Keşfi -İdris-i Bitlisi -Kemal Paşazade
-Celalzade Mustafa Çelebi -Şükri -Sücudi -Şiri
-Edayi ve Hoca Sadettin belli başlı Selimname şairleridir.
-Selimin kısa saltanatından sonra osmanlı tahtına oturan Kanuni Sultan Süleyman himayesi altında yüzlerce bilgin ve şair yaşamıştır. Bunların en ünlüleri
Gazali mahlaslı Deli Birader
-Hayali Bey -Fethullah Arif Çelebi
-Taşlıcalı Yahya ve Anadolu edebiyatında bu yüzyılın en büyük şairi sayılan ve şairler sultanı ( Sultanü’ş-şuara) anılan Baki
-Fevri -Nakkaş Balizade Rahmi -Edayi -Süruri
-Gubari -Lamii Çelebi -Edirneli Nazmi -Ubeydi ve Daidir
-Süleymannameler= Kanuni sultan süleyman’ın saltanatını konu edinip onun dönemindeki belli başlı olayları anlatan manzum ve mensur eserlere verilen addır. Süleymannamelerin kaynağı
Selimnamelerdir.Türk edebiyatında bu çerçevede ele alınabilecek 50 civarında eser vardır
-Ferdi -Şemsi Ahmet -Nevi -Hadidi
-Gubari başlıca süleymanname yazan şairlerdir.
-İstanbulun sanat ve edebiyatın merkezi haline gelmesinde padişhların yanında devlet büyüklerinin de katkısı vardır bunlar şunlardır.
-Müeyyedzade Abdurrahman
-Taczade Cafer Çelebi
-Remzi mahlasıyla şiirler de yazan Pir Mehmed Paşa
-İbrahim Paşa
-Rüstem Paşa
-Şeyhülislam
-Kemal Paşazade
-Kazasker Kadri Çelebi, defterdar İskender Çelebi, nişancı Celalzade Mustafa Çelebi
-Katibi mahlasıyla şiirleri de olan Kapudan-ı Derya (kaptanı derya)
-Seydi Ali Reis
-16 yy Konya, Amasya ,Trabzon ,Manisa ,Kütahya Anadoluda birer ilim, sanat ve edebiyat merkezi haline gelmiştir.
-Akıncılık= osmanlıda hafif süvari birliklerine verilen isimdir.
-Akıncı aileleri olan Mihaloğulları, Turhanlılar, Yahyalılar ve Malkoçoğulları
DİVAN ŞAİRLERİ
-16 yy iran şairlerinin etkileri sürmekle birlikte artık Fuzuli, Hayali Bey ve Baki gibi şiire yön veren Türk şairlerince örnek alınacak şiir ustaları yetişmiştir.
-Bu yy folklorik üslup olarak tanımladığımız sade, açık ve kolay anlaşılır metinler yazılmaya devam edilişse de bunların orasında önceki dönemlere göre ciddi azalmalar vardır.
-Bu yy asra damgasını vuran şiirler ustaları Baki, Fuzuli ve Hayali dir . Azeri edebiyat çerçevesinde Nesimi, Habibi, ve Hayati çizgisinin doruk notktası olan Fuzuli, üç dilde yazdığı divanları, mesnevileri e mensur eserleri ile Türkçe’nin sadece bu yüzyılda değil bütün dönemler içinde en büyük şairlerinden biridir.
-Yy başında Sultan 2 Bayezit devrinde İstanbul’a gelen Zati, yeterli öğrenim de olmadığı halde yeteneği sayesinde 30-40 yıl boyunca bütün şairlerin hocası yol göstericisi olmuştur. Hayali Bey, Kanunu Sultan Süleyman’ın en gözde şairlerindendir.
-Nesimi’nin gazellerinde lirizm ilunus’un şiirlerindeki sadeliği Rumeli duyarlığında birleştirlip bir divan oluşturulacak kadar şiir söylemiştir .Usuli Divanı yanınlamıştır
-Yeniceli şairlerden biri de şirlerine nazire mecmualarında rastlanan Âgehi’dir. Özellikle denizcilik ve gemicilik terimleriyle ördüğü orijinal kaside çok tanınmış ve devrinden aşlayarak tanzir ve tahmis edilmiştir.
-Hayali’de gazel şaiiri olarak dikkat çekmiştir. Baki yetişip devrin şiirine hakim oluncaya kadar Osmanlı şiirinin en büyük şairi sayılmıştır.
-Anadolu sahasının en büyük şairi sayılan baki em kaside, hem de gazelde üstattır. Neşsi çoşkunluğu ve rindliğiyle Nedim’i hazırlayan şairdir.
-16 yy şiirinde kaside ve gazelde başarılıca şu şairleri görüyoruz
-Yavuz sultan selimin trabzondaki hocası olan Halimi
-Ahi Benli Hasan
-Nacak Fazıl diye anılan Nihani
-Bihişti Sinan Çelebi
-Tali’i Mehmed Çelebi
-Hayali Abdülvehhab Çelebi
-Revani gazelleri hep meyhane ve şarap üzerindedir
-Sücudir ‘de revani gibidir.
-Figani kanuni devrinin usta şairlerindendir. Şehzade mustafa ve Sadrazam İbrahim paşa için söylediği kasideleriyle tanınmıştır.
-Kemal Paşazade Şemsettin Ahmet
-Hayreti
-Sagari Kazzaz Ali de hem gazelleri hem de müsiki bilgisiyle tanınmıştır
-İshak çelebi
-Nihali Cafer Çelebi
-Yüzyılın ilk yarısında Zati doğuştan getirdiği şiir yeteneğiyle bütün şairlerin hocası ustası olmuştur.
-Edirneli Nazmi ise Türk edebiyatında en çok gazel yazan şairdir
-Bursali Rahmi
-Celili gazel ve mesnevisi ile tanınmıştır Divanı ve güli sad bergi vardır.
-Fevri
-Hamse sahibi Yahya Bey
-Nevi Baki ve Hayaliden sonraa Anadolu’da yuzyılın büyük şairi sayılmıştır.
-Gelibolu’lu Mustafa Ali gazel ve kaside söylemiş bunları dört türkçe ve farsça divanda toplamıştır. Ali çağdaşı Nazmi, Muhibbi ve Zati’nin arsından Türkçe’nin en çok şiir söyleyen dördünci şairidir.
-Yüzyıln son büyük şair Bağdatlı ruhi terkib-i bendi ile tanınır
Divan şiiri geleneği içinde kültür ve eğitim seviyesi yüksek çevrelerin dışında divan estetiğine uygun şiirler söyleyen ümmi şairler de yetişmiştir. Bunlar şunlardır.
-Ümmiliği mahlası olarak kulnan Ümmi Sinan
-Cemili -Rayi -Talibi -Siyabi -Enveri
-Meşrebi -Bidari -Valihi
-Diyarbakırlı Cemili, Gufi, Enveri gibi okuma-yazma bilmeyen kişilerin gazeller söylemesinde bir öğretim ve intikal sistemi olarak meşk geleneğinin ve nazireciliğin etkisi vardır.
-15 yy 136 yılında Ömer b. Mezid tarafından toplanmış ilk nazire mecmuasında ( Mecmuatü’n nezair ) sonra edebiyatımızın tanınmış nazire mecmuaları 16 yy ürünüdür. Bu yy ilk mecmuası Eğiridirli Hacı Kemal tarafından 1512 yılında düzenlenen Cami’ün Nezair adındaki hacimli eserdir.
-İkinci nazire mecmuası Edirneli Nazmi’nin 1523 yılında topladığı Mecma’ün Nezair’dir.
-Pervaneb.Abdullah’ın 1560 yılında meydana getirdiği Mecmu’a-i Nezair adındaki eserinde 525 şairin 7360 naziresi vardır.
- Nazire mecmuası tertip etme geleneği Budinli Hisali’nin Metalü’n Nezair vardır.
-16 yy şairlerinden Meali, Usuli, Zaifi, Aşık Çelebi, Fevri ve Muradi mahlasıyla şiirler söyleyen Sultan 3. Murat bazı şiirlerinde hece ölçüsünü tercih etmişlerdir.
(ÜNİTE 2)
-Batı oğuzcası ( Osmanlı Türkçesi) ve Doğu Oğuzcası ( Azeri Türkçesi) olmak üzere iki kola ayrılır
AZERİ SAHASI TÜRK EDEBİYATI
-15 yy Azeri sahası Karakonyunlular ve Akkoyunluar eğemenliğinde bulunuyordu
- Türk edebiyatının en büyük şairi Fuzuli’dir
-16 yy Azeri sahası klasik Türk edebiyatının Fuzuli’den sonra en önemli temsilcisi Hayati mahlasıyla şiirler söylen Şah İsmail’dir.
-16 yy kadar Azeri sahasındaki tasavvuf edebiyatının gelişiminde Şebusteri, Muhyittin Arabi, Mevlana ve Feridüttin Attar’ın görüşleri etkili olur.
-Şebusteri’nin Gülşen-i Raz adlı eserine yazılan şerhler, pek çok ilmi tartışmaya zemin hazırlayan Füsüs, ilhamını tazelemek isteyen her sufinin başvurduğu Mesnevi veMantıku’t Tayr bu coğrafyadaki tasavvuf edebiyatını biçimlendirir.
Şah İsmail ( Hatayi)
-Erdebil tekkesi’nin şeyhi ve Safevi Devleti’nin kurucuus Şah ismail 1486 yılında Erdebil’de doğmuştur.
-Akkoyunlu Elvend’i yenerek Tebriz’i ele geçirir ve taç giyerek “şah” unvanını alır.
-Şah ismail, şeyhliği ve hükümdarlığının yanı sıra Hatayi mahlasıyala şiirler söylemesine rağmen çağdaşı olan yazarlar, onun siyasal kişiliği üzerinde daha fazla vurğu yaparlar.
-Hatayi bir yandan siyasal mücadelesini sürdürüken diğer yandan da Türkçe şiirleriyle çok geniş kitellere ideolojisini yaymayı başaran bir şairdir.
- Nesimi, Habibi ve kendi muhittinde olmamasına rağmen Ali Şir Nevayi’den etkilenerek Türkçenin en güzel gazellerini yazmıştır.
- Türkçenin edebi dil olarak safevi saraylarında gördüğü itibar, hiç kuşkusuz Şah İsmail sayesinde olmuştur.
-Hatayi dini- mistik düşüncenin ideolojik dönüşümüne eserleriyle de katkıda bulunmuştur.
- Hatayi aynı zamanda usta bir mesne vi şairidir. Özellikle Dehname adlı mesnevisi konusu konunun işlenişi bakımından oldukça dikkate değer bi eserdir.
Eserleri :
- Hatayi divanı: Şah ismail’in en önemli eseri divanıdır.
- Divanın bu gün bilinen en eski tarihli nüshası Taşken İlimler Akasdemisi Şarkiyat Enstitüsü Kütüphanesinde bulunmaktadır. Hatayinin ölümünden on bir yıl sonra 1535 yılında Şah Tahmasp’ın saray hattalarından Mahmud Nişapuri tarafından istinsah edilmiştir.
- Bunlardan başka Paris, Londra, Vatikan, Tahran, Afganistan, Berlin ve Tebriz’de nishaları mevcuttur.
- Nüshaları Azerbaycan, İran ve Türkiye’deki bilim adamları tarafından değerlendirilmiştir.
- Türkiyede sadeddin Nüzhet Ergun, İstanbul Millet Kütüphanesinde bulunan nüshaya dayanarak Hatayi Divanı’nı neşretmiştir.
Dehname:
- Fars ve Çağatay edebiyatında örnekleri bilinen dehnamelerin ( on mektup ) Azeri sahasındaki ilk örneğidir.
- Mef’ülü mefa’ilün fe’ülün kalıbıyla yazılmıştır.
- Eserinde aruzu dönüştürerek sekt-i Melih yaptığı görülmektedir
- Aşk konusunu işlemiştir. 1500 beyitli olurp 1506 yılnda 20 yaşında iken tamamlamıştır.
Nasihatnem:
- Hatayinin dini görüşlerini anlattığı öğüt nitelikli küçük bir mesnevidir
- Mefa’ilün mefa’ilün fe’ülün kalıbıyla yazılmıştır.
İbrahim Gülşeni
-Molla hasanın yardımıyla medrese öğrenimi görmüş.Molla ibrahim olarak tanınmaya başlamıştır.
-Akkoyunlu sarayında yakın ilgi görmüştür. Sultan Yakup, İbrahim Gülşeni’ye büyük değer vermiştir.
-Diyarbakırda Manevi adlı eserini yazmaya başlamıştır.
-İlkin heybeti mahlasıyla şiirler söyleyen İbrahim, daha sonra mürşidi Ruşeni’nin “sen ol bağ-ı bekanın gülşenisin” demesi üzerine Gülşeni mahlasını kullanmıştır.
-Araça şiirlerinde isminin çağrışımıyla Halili mahlasını kullanmıştır.
-Gülieni’nin Türk kültür ve sanatı bakımından en önemli mirası, şiirleri ve mistik tecrübesidir.
Eserleri:
- Tükçe, Farsça ve Arapça eserler vermiş üretken bir şairdir. Manevi eseriyle türk tasavvufu edebiyatı içinde haklı bir şöhret kazanmasına neden olmuştur.
- Türkçe Eserleri :
- Divanı ; Türk edebiyatı açısından en önemli eseri Türkçe şiirlerini içeren divanıdır.
- Pendname, Razname, Kıdemname ve Çobanname
- Farsça Eserleri:
- Farsça rubailerini ise Kenzü’l cevahir adlı ayrı bir ktitapta toplayan Gülşeni’nin Farsça yazdığı en önemli eseri hiç şüphesi Manevi’dir.
- Manevi : Gülşeni’nin Mevlan’nın Mesnevisine nazire olarak Diyarbakır’da On ayda tamamladığı söylenilen 40000 beyitli Farsça bir mesnevidir.
- Halili mahlasıyla Arpça şiirlerini de ayrı divanda toplamış fakat arapça şiirleri türkçe ve farsça kadar ilgi görmemiştir.
ÇAĞATAY SAHASI TÜRK EDEBİYATI
-Çağatay edebiyatı en görkemli dönemini Timurlulardan Hüseyin Baykara zamanında bugün Afganistan’ın sınırları içerisinde bulunan Herat çevresinde yaşar.
-16 yy çağatay edebiyatı Şeybaniler ve Babürlüler tarafından temsil edilir.
-16 yy başında Şeybani Han maveraünnehir ve Horasan bölgesini ele geçirerek Timurluların yönetimine son vermiştir.
-Türk – Hint imparatorluğunu kuran Zahirüddin Babür Timurluların kültürel mirasına sahip çıkar. Babürden sonra da Çağatay edebiyatı Kamran Mirza ve Bayram Han gibi şairler tarafından devam ettirilir. Hindistan’daki Türk hükümdarlarının sarayları, daha sonra Sebk-i Hindi olarak da adlandırılan bir uslüp arayışının mayalandığı merkezlerdir.
BABÜR ŞAH
-1483 yılında Fergana’da doğmuştur. Timur’un torunlarından Ömer Mirza’nın oğludur.
-Nevayi’den sonra Çağatay edebiyatının en büyük Şairi ve yazarıdır.
-Babürname adlı eseriyle dünya çapında tanınmıştır.
-Şiir düzyazı ve kuramsal metinleriyle Ali Şir nevayi’nin en önemli takipçisidir.
-Cesur bir savaşçı ve usta bir hükümdar ollmasının yanı sıra güzel sanatlara düşkünlüğüyle de tanınır. Bazı besteler yaptığı, hat sanatında Hatt-ı Babüri diye bilinen bir tarz icat edecek kadar usta olduğu bilinir
Eserleri:
- Babürname :
- Babür’ün en ünlü eseri Vekayi adıyla da bilinen hatıratıdır. Özellikle babası Ömer Mirza, Sultan Hüseyin Baykara ve Ali şir Nevayi hakkında anlatıkları, geleneksel biyografinin sınırlarını zorlayacak kadar önemli ayrıntılar içerir.
- Eserinde hatıralarını çok samimi, yalın ve gösterişten uzak bir dille anlatır.
- Eser Farsçaya, Fransızca, Almanca, İngilizce, Rusça, Urduca ve Hintçeye çevrilmiştir.
- N. İlminskiy ve A.s Beveridge tarafından bilimsel metni yayımlanmıştır. Reşit Rahmeti Arat da Türkiye Türkçesine aktarmıştır.
- Babür Divanı :
- Babürün fazla hacimli olamayan eseridir. Şiirler klasik divan tarzında sıralanmıştır.
- Bilal yüce Babür Divanı’nın bilimsel sekiz nüshasından altısını karşılaştırarak bilimsel metnini hazırlamıştır.
- Aruz Risalesi:
- Bu eserinde aruz vezinlerini ve nazım biçimlerini Farsça ve Türkçe örneker vererek anlatmıştır
- Mübeyyen:
- Fe’ilatün mefa’ilün fe’ilün kalıbıyla Çocukları Hümayın ve Kamran’a öğüt vermek maksadıyla yazdığı eseridir.
- Risale-i Validiyye:
- Hastalıklardan kurtulmak ümidiyle çevirdiği bu eser, onun tasavvufa ilgisini de yansıması sayılır
(ÜNİTE 3)
FUZULİ (1483-1556)
-Fuzuli ömrü boyunca Bağdat ve çevresinde yaşamıştır.Onun tam olarak nerde doğduğu tartışmalıdır
-Fuzuli’in asıl adı Mehmet ve babasının adı ise Süleyman’dır.
-İlk kasidesini 1504 yılında ölen Akkoyunlu Elvende Bey’u sunmuştur
-1508 Bağdat Şah ismail’in eline geçince Fuzuli, Beng ü Bade adlı küçük mesnevisini ona takdim etmiştir.
-1534 yılında Kanuni Bağdat’ı fethettiğinde Fuzuli bu fethi tebrik amacıyla padişaha uzun bir kaside sunmuş ve sonun da “ Geldi burc-ı evliyaya padişah-ı namdar” ( Şanlı sultan büyük velilerin yattığı bağdat’a geldi) dizesini tarih düşürmüştür.
- Bu fetih Osmanlı ordusuyla birlikte bağdat’a gelen şairlerden Hayali ve Taşlıcalı Yahya bey’le Fuzuli’nin tanışmasına vesile olmuştur. Leyla ve Mecnun mesnevisinin önsözünde anlattığına göre şair, bu eserini adı geçen iki şairin teşvikiyle kaleme almıştır.
Edebi Kişiliği;
-16 yy Türk edebiyatının en büyük şairidir.
-Şiirlerinde okuyucu ile bütünleşen ve onu etkisi altına alan yalan ve içten bir söyleyiş tarzı vardır.
-Fuzuli’nin şiir dili ağırlıklı olarak Azeri Türkçesinin özelliklerini yansıtmakla beraber devrin Osmanlı Tükçesinden ve Çağatay Türkçesinden de uzak değildir.
-Üç dile şiir söylemiş ve farklı alanlarda eserle vermiştir. Arapça şiirleri orta seviyede farsça ve Türkçe şiirlerinde üstün bir kabiliyet sergilemiştir.
-Fuzuli’nin şiirinin ayrıca özelliklerinden biri de iç musikisidir.
-Onun şiirlerinde imale ve zihaf gibi aruz arızaları neredeyse yok denecek kadar azdır.
-Divan şairlerinden hiçbiri Fuzuli kadar aşkı derinden duymamış ve duyuramamıştır. Fuzuli’de aşk, sadece bir duygu değil, adeta varlık sebebidir. “Aşk imiş her ne var alemde” dizesiyle bunu ifade eder.
Fuzuli’yi Etkileyen Şairler ve Fuzui’nin Etkileri
Araştırmacılar Fuzuli’nin şiirlerinde hem Fars edebiyatın hem de Türk edebiyatının etkilerini tespit etmiştir.
-Fars şairlerinden en fazla Hafız, Molla Cami, Nizami ve Selman-ı Saveci’nin şiirlerinden ilham almıştır.
-Türk şairleri arasında ise bilhassa aynı lehçenin temsilcisi olan Habibi’nin tesiri altında dır.
-Anadolu sahasından da Ahmedi, Şeyhi, Karamanlı Nizami ve bilhassa Necati’nin izlerini görmek mümkündür.
-Ancak onun en fazla ilgi duyduğu ve birçok şiirine nazireler yazdığı şair. Çağatay sahasının büyük ismi Ali Şir Nevayi’dir.
-Hemen her cönkte ona ait Şiirlere rastlanması onun halk şairler tarafından benimsendiğini gösterir.
-Fuzuli günümüzde de ilhamını tazelemek isteyen her şairin ilk başvurduğu kaynaklardandır.
-Fuzuli’nin şiirlerini besteleyenler arasında Hüseyin Sadettin Arel, Bekir Sıtkı Sezgin ve Cinuçen Tanrıkorur gibi modern sanatkarlar vardır.
-Leyla ve Mecnun, Azerbaycan’da opera ve tiyatro oyunu olarak bir çok kere sahnelenmiştir.
Eseleri:
- Fuzuli üç dile manzum ve mensur eserler vermiştir.
- Farsça eserleri:
- Heft-cam,
- Hüsn ü Aşk diye bilinen Sıhhat u Maraz mesnevisi
- Rind ü Zahid adlı mensur eseri vardır.
- Fuzuli Türkçe eserleriyle üne kavuşmuştur. Özellikle Türkçe gazelleri, Leyla vü Mecnun mesnevisi ve Hadikatü’s- Süeda adlı Makteli beğenilmiştir.
- Fuzuli Divanı : Kasideler arasında meşhur “Su “redifli naattir. Divanda 300 yakın gazel vardır.
- Hadis-i Erbain Tercümesi: kırk hadis ezberlemenin cennete götüreceği hakkında bilgiler işlemektedir.Bu derleme ve tercümelerin en meşhurlarından biri de Molla Cami’ye ait olandır.Fuzuli bu eserinde Ali şir Nevayi’nin Çağatayca çevirisinden de faydalanmıştır.
BAKİ (1526 /27- 1600)
-Asıl adı Mahmut Abdulbaki’dir.İstanbul’da doğmuştur.Bu zatın sesinin çirkince olduğu ve bu yüzden Baki’yi çekemeyenlerin ona “Gurabzade: Kargazade” diyerek sataştıkları söylenir.
-Serrac nedir: camiler akşam ve yatsı namazları esnasında mumlarla aydınlatılmaktayı ve bu işle meşgul olan kişiye Serrac denilmektedir.
-Bakinin arkadaşları arasında :Nevi, Üsküplü Valihi, Edirneli Mecdi, Hoca Sadettin ve Karamanlı Muhyittin gibi kişiler vardır.
-Tazmin nedir : Bir şairin başkasına ait bir mısra yahut beyti alıp kendi şiirinde aynen kullanmasına tazmin denir.
-Zati’ye uğrayan ve denemelerini ona gösteren genç şairlerden biri de Baki’idi
-Zati Baki’nin bir beytini tanzim edip gazel haline getirdi.
-Culisiye : Şairlerin bir padişahın tahta çıkışı dolayısıyla yazdıkları tebrik şiiridir.
-Caize : Şairlerin devlet ileri gelenlerine sundukları övgü şiirlerine karşılık aldıkları para veya hediyeye caize denir
-Kanuni devrinde el üstüne tutuluyordu
Edebi Kişiliği
-Kanuni’nin iltifatına nail olmuş ve Sultanu’ş şuara (şairler sultanı) unvanıyla anılmıştır.
-Baki, Osmanlı şiirinde klasik söyleyişin en büyük ustası olarak kabul edilir. Çok sağlam ve kusursuz bir söyleyişi vardır.
-Şiirlerinde mana ve aruz uyumu en üst düzeye ulaşmıştır. İmale ve zihaf kusurlarını en alt seviyeye indirmiştir.
-Bakinin şiirlerinde tabiat ve İstanbul’dan çizgilere sık sık rastlanır.
-Cumhuriyet sonrası türk şiirinde baki Nedimle birlikte anılır.
Eserleri
- Baki Divanı :
- Sadece Baki dinanı’nı çoğaltarak geçinen katipler olduğunu haber veren kaynaklar da bu bilgileri teyit etmektedir.
- Baki Divanı’nın 1859 yılında taş baskısı yapılmıştır.
- Divan’ın bir kısmı Hammer tarafından Almancaya çevrilmiştir.
- Fezailü’l- Cihad :
- Muhyittin Ahmet b. İnrahim’e ait, kısa adı Meşari’u’l Eşvak olan ve cihadın faziletlerinden bahseden Arapça eserin tercümesidir.
- Fezail-i Mekke :
- Sokulunun emriyle Arapçadan tercüme ettiği bu eserini İstanbul’a döndüğünde 3 Murat’a sunmuştur.
- Mealimü’l Yakin fi Sireti Seyydi’l Mürselin:
- Mevahibü’l Ledünniyye isimli meşhur siyerin tercümesidir.
(ÜNİTE 4)
KLASİK DÖNEM DİVAN ŞAİRLERİ
-16 yy türk şiiri ses ve söyleyiş imkanları bakımından zenginleşir
-Önceki asrın sonunda Necati’nin şiirlerinde belirginleşen yerlilik eğilimini 16 yy Zati devam ettirir.
-Şiirde biçmsel mükemmeliğin Baki’den sonraki en önemli temsilcisi Nevi, Rumeli duyuş ve söyleyişini Osmanlı şirine taşıyan Hayali ve orijinal hayalleriyle Emri klasik dönemin ustaları arasında yer alır.
ZATİ(1471-1546)
-Balıkesirli zati’nin aslı adı kendi ifadesine göre Satılmış ve Bahşi’dir.
-Balıkesir’de çizmecilik mesleğiyle hayata atılan Zati 2. Bazezit döneminde İstanbula gelir.
-Salyane : yıllık olarak verilen ücret
-Tevliyet : vakıf işlerine bakma
-Remil : Kum. Sayılarla ve kum taneleriyle fal bakma, bir takım işaretler ve sayılar kullanarak gaipten haber verme oyunu.
-Remilciliği öğrenerek hayatın gizli şifrelerini çözmeyi dener.
-2 Bayezit tarafından şiirleri beğenilerek kendisine talviyetlik veriliştir.
-Zati özellikle Baki’nin yetişmesindeki yol göstericiliğiyle anılır.
-Anadolu’da Necati’nin şiirlerinde belirginleşen yerlilik arzusu ve günlük konuşma dilinin şiirsel işlev yüklenerek kullanımı Zati tarafından devam ettirilir.
-Şiirleriyle de Necati ile Baki arasında hayat köprüsüdür.
Üretken bir şair olduğu ve özellikle çok sayıda gazel söylediği doğrudur.
Zati divanında 1825 gazel yer almaktadır.
Eserleri:
- Zatinin en önemli eseri divanıdır.
- Zati mesneviler yazmıştır. Onun Edirne Şehrengiz’i Anadolu’da türün ilk örneklerinden olmuştur.
- Diyarı- Rum padişahı Jale’nin oğlu Pervane ile Çin padişahı Fağfur’un kızı Şem ile arasındaki aşk öyküsünü anlattığı Şem ü pervane adlı mesnevisi ise aynı konuyu işleyen diğer mesnevilerden daha fazla ilgi görmüş ve okunmuştur.
- Şairin bir de Letaif’i vardır.
HAYALİ(1497/99-1556/57)
-Kanuni devrinde Zati’den sorna saray çevresinde saygın bir şair olarak ilgi gören Hayali’nin adı Mehmet, lakabı ise Bekar Memi’dir.
-İstanbuldaki en büyük destekçileri İskender Çelebi ile İbrahim Paşa’dır.
-Hayali, Özellikle gazel şairi olarak Osmanlı şairlerince usta kabul edilmiştir.
-Necati ile Zati’nin tecrübesini devralmak suretiyle yerli unsuarları tasavvufi hecyecanla dönüştürdüğü görülür.
-Rumeli şairlerin eserlerinde görülen dünyaya karşı mesafeli duruş, samimi eda yerlilik arzusu ve tasavvufi heyecan Hayali’nin şiirlerinin de en belirgin özellikleridir.
-Hayali’nin bilinen tek eseri divandır. Hayali Divani, Ali Nihat Tarlan tarafından yayınlanmıştır
NEVİ ( 1533-4- İSTANBUL 1599)
-Adı yahyadır.
-Kasideler arasında bilhassa şehzade Mehmet’in sünnet düğünü vesilesiyle yazdığı suriyye meşhur olmuştur.
-Dillerde dolaşan sade, anlaşılır nitelikteki beyitlerinde ustalıını göstermiş ve bir gazel şairi olarak dikkat çekmiştir.
-Şiirlerinde oldukça yalan ma divan şiirinin estetik nizamına uygun bir dil kullanır.
-Gündelik hayattaki şiirleri oldukça sadedir.
-“ahaveyn” (iki kardeş) lakabıyla ünlü Karamani Ahmed ve Mehmed kardeşlerin öğrencisi olur Eserleri:
- Nevi’nin biricik oğlu 17 yy ünlü biyografi yazarı hamse şairi Atayi, babasınn otuzun üzerinde eser kaleme aldığını belirtir.
- Müderris kimliğiyle yazdığı eserler arasında özellikle çeşitli bilim dalalrından söz eden ansiklopedi niteliğindeki Netayicü’l Funun’u ilgi görmüştür.
- Şair olarak Nevi’nin Türk Edebiyatına kazandırdığı en önemli eseri ise hiç şüphesiz mürettep divanıdır.
- Nevi divan’ı Mertol Tulum ile M. Ali Tanyeri tarafından yayımlanmıştır.
EMRİ ( Ö.1575)
-Adı Emrullah olup Edirnelidir.
-Hayatı boyunca devletin ileri gelenleriyle yakınlık kurmaktan uzak durmuştur.
-İran şairleri geçecek kadr başarılı olan Emiri’nin muammalarının çözümünü içeren müstakil eserler kaleme alınmıştır. Onun bu özelliğinin değişik yansımalarını harf oyunları biçimiyle Emri Divan’ında görmek mümkündür.
-Kimseye övgü şiirleri yazmamıştır. Yoksul bir hayat sürmüştür
-Esrar tutkunu olduğu kaynaklarda kayıtlıdır.
-Ömrünün sonuna doğru aklnı yitirmiş ve 1575 yılında vefat etmiştir.
-Emri divan şiiri geleneği içinde daha çok muamma şairi olarak tanınır.
-Emiri divan’ı ve muammaları M.Yekta Saraç tarafından yayınlanmıştır.
-Hüner gösterisi sayılan tarih düşürme sanatındaki ustalığı beğenilmiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder