dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi
OSMANLI PADİŞAHLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
OSMANLI PADİŞAHLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

I.AHMED DÖNEMİ

I. AHMET DÖNEMİ ( 1603 – 1617 )
 
 III.Mehmet’in ölümü üzerine I. Ahmet ondört yaşında Osmanlı tahtına çıktı.I. Ahmet ,kardeş katline son vererek “Ekber” ve “ Erşed” (hanedan üyelerinin yaşça en büyük ve en olgunun başa geçmesi) geleneğini getirdi.Bundan sonra şehzadeler,sancağa gönderilmeyip sarayda yaşadılar ve tahta geçme sıralarını beklediler.Bu durum şehzadelerin devlet yönetiminde bilgi ve tecrübe kazanmalarını engelledi.Sarayda öldürülme kaygısı yaşadıklarından ruh sağlıkları bozuldu.Bu da devlet hayatını olumsuz etkiledi.
    I. Ahmet dönemi Avusturya ve İran savaşları,Celali İsyanları olaylarla hareketli geçen bir dönem oldu.
    Osmanlı – İran Savaşları (1603-1611) :
    I. Ahmet döneminde Ferhat Paşa antlaşmasının getirdiği barış ortamı bozuldu.Bunda İran’ın Osmanlı-Avusturya savaşları ve Celali İsyanlarının oluşturduğu karışıklık ortamından yararlanmak,ayrıca Ferhat Paşa antlaşmasıyla kaybettiği yerleri geri almak istemesinin rolü vardır.
    İran Şahı Abbas’ın saldırıları sonrasında Azerbaycan ve Kafkasya kaybedildi.Savaşlar 1611 yılında Nasuh Paşa Antlaşmasının imzalanmasıyla son buldu.
    Antlaşmaya göre :
•   Ferhat Paşa Antlaşmasıyla daha önce Osmanlılar tarafından alınan topraklar İran’a geri verildi.
•   İran,Osmanlı Devletine yılda iki yüz deve yükü ipek vermeyi kabul etti.
    Antlaşmadan sonra İran’ın vaat ettiği ipeği göndermemesi,Osmanlı-İran savaşlarının yeniden başlamasına yol açtı.Savaşlar devam ederken I. Ahmet öldü(1617).
     Osmanlı – Avusturya Savaşları :
     I. Ahmet tahta çıktığında Avusturya savaşları devam ediyordu.1605 yılında Estergon ve Vişegrad kalelerinin Avusturya’dan alınmasıyla Eflak,Boğdan ve Erdel beyleri yeniden Osmanlı egemenliğini tanımak zorunda kaldılar.Erdel Beyi Bokça ,Macaristan krallığına atandı.Yalnız kalan Avusturya Osmanlı Devletinden barış istemek zorunda kaldı.Doğuda İran savaşları, Anadolu’da ise Celali İsyanları devam etmekteydi.Bu nedenle Avusturya’nın teklifi kabul edildi.Taraflar arasında Zitvatoruk Antlaşması yapıldı (1606 ).
     Antlaşmaya göre :
•   Eğri ,Estergon ve Kanije kaleleri Osmanlıda kaldı.
•   Avusturya’nın her yıl ödediği vergi kaldırıldı.
•   Avusturya savaş tazminatı ödemeyi kabul etti.
•   Avusturya Arşidükü Roma-Germen İmparatoru olarak tanındı ve protokol bakımından Osmanlı padişahına denk sayıldı.
    Sonuç :
    Bu antlaşma ile Osmanlı’nın Orta Avrupa’daki siyasi üstünlüğü ve Avusturya üzerindeki yaptırım gücü sona erdi.
    Celali İsyanları :
    Osmanlı Devleti batıda Avusturya,doğuda İran’la savaşırken Anadolu’da da Celali İsyanlarıyla uğraşmak zorunda kaldı.I.Ahmet’in sadrazamı Kuyucu Murat Paşa,aldığı sert önlemler ile bu isyanları bastırarak devlet otoritesini yeniden sağladı.Ancak ayaklanmaların gerçek nedenleri üzerinde durulmadığı için daha sonraki dönemlerde yeniden görüldü.
devamını okuyunuz... >>

II.BEYAZIT DÖNEMİ

II. BAYEZIT DÖNEMİ (1482-1512)
ÖNEMLİ OLAYLAR:
1)- Cem Sultan Olayı
2)- Osmanlı-Venedik İlişkileri
3)- Osmanlı-İran İlişkileri ve Şah Kulu İsyanı
4)- Osmanlı-Memlük İlişkileri
5)- Anadolu'da Türk Birliğini Sağlama Çabaları.
1)- CEM SULTAN OLAYI: Fatih'in ölümüyle oğulları II. Bayezıt ve Cem Sultan arasında taht kavgası
başlamış, Cem Sultan Bayezıt'a yenilmiş ve Mısır'daki Memlük Devletine sığınmıştır. Bir süre sonra
yeniden Anadolu'ya gelen Cem Sultan tekrar taht mücadelesine girişmiş, ancak yine başarısız olarak,
bu defa da Rodos adasına kaçarak, buradaki SAİNT JEAN ŞÖVALYELERİNE sığınmıştı. Şövalyeler Cem'i
Papaya teslim etmişler, daha sonra Fransa'ya gönderilen Cem burada ölmüştür.
II. BAYEZIT DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ:
Cem Sultan'ın Hırıstiyan Avrupa'nın elinde olması, II. Bayezıt döneminde Avrupa'ya karşı
Osmanlıların önemli bir sefer geliştirmesini önlemiştir. Bu yüzden II. Bayezıt Dönemi sönük bir
devir olmuştur.
CEM OLAYININ OSMANLI DEVLETİNE ETKİLERİ:
1)- Cem'in hırıstiyanların eline geçmesi, batılı devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine
karışmasına neden olmuştur.
2)- Osmanlılar'ın batıdaki fetihlerinin durmasına neden olmuştur.
3)- Cem Sultan'ın Memlükler'e sığındığı dönemde bu devlet tarafından padişah gibi karşılanıp,
himaye görmesi, Osmanlı-Memlük ilişkilerinin daha da bozulmasına sebep olmuştur.
2)- OSMANLI-VENEDİK İLİŞKİLERİ:
Bu dönemde de Venedikliler'le deniz savaşı yapılmış, Osmanlılar yenilmiştir.
3)- OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ:
İran'da Akkoyunlu Devleti'nin yerine SAFEVİ DEVLETİ kurulmuştu. Safeviler:
a)- Doğu Anadolu'yu ele geçirmek istiyorlardı.
b)- Anadolu'ya gönderdikleri dervişlerle Şii mezhebini Anadolu'da yaymaya çalışıyorlardı.
Safevilerin bu faaliyetleri sonucu 1511 yılında Anadolu'da ŞAH KULU İSYANI çıktı. O sırada Trabzon
valisi olan Şehzade SELİM (Yavuz), babası II. Bayezıt'ın Safevi ve şii tehlikesine karşı yeterli önlem
almaması üzerine Yeniçerilerin desteğiyle babasını tahttan indirerek padişah oldu.
4)- II. BAYEZIT DÖNEMİNDE OSMANLI MEMLÜK İLİŞKİLERİ:
Osmanlı Memlük ilişkilerinin bozulma sebepleri:
a)- Fatih Döneminde Hicaz su yolları meselesi. (Fatih Memlük Sultanına Mekke yolunda gerekli
önlemlerin alınarak hacıların rahatça seyahat etmelerinin sağlanmasını rica etmişti. Ancak
Memlükler bu isteği iç işlerine karışma şeklinde yorumlamışlardı.)
b)- Memlükler'in Cem Sultan'ı himaye etmeleri,
c)- Osmanlı Devleti ile Memlük Devleti arasında yeralan Güneydoğu Anadolu'daki Dulkadiroğulları
Beyliği yüzünden iki devletin çekişmesi.
SONUÇ: Osmanlı Devleti ile Memlükler arasında 8 yıl süren savaş yaşandı. Bu savaş süresince iki
taraf birbirlerine karşı üstünlük sağlayamadılar.
5)- KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİNE SON VERİLMESİ:
II. Bayezıt döneminde Cem olayına karıştığı için bu beylik kesin olarak ortadan kaldırıldı
devamını okuyunuz... >>

II.MAHMUT DÖNEMİ

II.MAHMUT DÖNEMİ VE ISLAHATLARI
TAHTA GEÇİŞİ
İyi bir eğitim görmüş olan III. Selim bu barış döneminden faydalanarak, devlet içinde, özellikle askerî alanda, ıslahatlar yapmak istiyordu. Bu maksatla, Nizâm-ı Cedit adı verilen ilk ıslahat hareketiyle, yeni bir ordu kurdu(1793). Yeniçeri Ocağı'nı kaldıramayacağını bildiğinden, öncelikle Nizâm-ı Cedid denilen bu orduyu batılı tarzda düzenleyip, başarısını kanıtlamak gerekliydi. Ancak bundan sonra Yeniçeri Ocağı lağvedilebilirdi. Fakat kendileri aleyhine ortaya çıkan gelişmelerden endişe duyan Yeniçeriler, bazı devlet adamlarını da yanlarına çekerek yeniliklere karşı çıktılar ve isyan ettiler. Üstelik bu arada Napolyon Bonapart, bir orduyla Mısır'ı işgale başlamıştı (1798). Osmanlılar, Rusya, İngiltere ve Sicilya'nın da menfaatlerine dokunan Fransız işgaline karşı harekete geçti. Ehramlar savaşıyla, Mısır'ı ele geçirip, kuzeye yönelen Bonapart, Akka'da Osmanlı savunmasını gedemedi (1799). Kuşatmayı kaldıran Napolyon geri dönerken, yerine bıraktığı ordu komutanları da mağlûp edildiler. Neticede Fransızlar Mısır'ı terk etmek zorunda kaldı(1801). Fransa'yı barışa zorlayan önemli bir sebeplerden birisi de, Akdeniz'de Rus ve Türk donanmalarının iş birliği yapmaları, İngiltere'nin Fransız savaş ve ticaret gemilerini taciz etmesiydi. Fransa'nın Akdeniz ve Orta Doğu'daki ticarî menfaatlerinin zedelenmesi onları barışa zorlamaktaydı.
1802'de imzalanan anlaşmayla Fransa bölgede yine ticaret yapma güvencesi almış ve kapitülâsyon hakkını elde etmiştir. Bu olayı bahane ederek Akdeniz'e inen Rus donanması, Osmanlı donanmasıyla birlikte Fransa'nın elindeki bazı adaları ele geçirmiş idi. Fakat halk, ebedî düşman olarak gördüğü Rusya ile iş birliği yapılmasına büyük tepki göstermiş ve bunun sonunda III. Selim'e ve ıslahatlarına karşı cephe genişlemişti. Üstelik Napolyon'un, Orta Doğu'da Araplara yönelik propagandasının da etkisiyle bölgede bazı isyanlar çıkmıştı. Böylece Bulgaristan ve Sırbistan'da çıkan isyanlara bir de Suriye'de ve Hicaz'da çıkan isyanlar eklenmiş oluyordu. Vehhabiler ayaklanarak, 1803-1804'te Mekke ve Medine'yi ele geçirmişlerdi. Osmanlıların tekrar Fransa ile yakınlaşmaları, İngiliz ve Rusları harekete geçirmiş ve sonunda Rusya Eflak ve Boğdan'ı işgal etmişti. Bu savaş sürerken Nizâm-ı Cedit'in Rumeli''ye de kaydırılmasından memnun olmayan isyancılar Şehzade Mustafa'nın tahrik ve teşvikiyle birleşerek İkinci Edirne Vaka’sı denilen büyük bir ayaklanma başlatmışlardı (1806). Neticede İstanbul'da patlak veren Kabakçı Mustafa İsyanı III. Selim'in sonunu hazırladı. Saraya giren isyancılar III. Selim'i tahttan indirerek yerine IV. Mustafa'yı tahta geçirdiler (29 Mayıs 1807). Nizâm-ı Cedid lağvedildi. Fakat III.Selim'e bağlı olan Rusçuk bayraktarı Mustafa, yenilik taraftarlarıyla birleşerek, karşı darbede bulundu. Amacı III. Selim'i yeniden tahta çıkarmaktı. IV. Mustafa'nın, sabık padişahı öldürttüğünün öğrenilmesi üzerine, kardeşi II.Mahmut başa geçirildi (28 Temmuz 1808).
Alemdar Mustafa Paşa sadareti üslenerek, III. Selim'in başlattığı ıslahatları devam ettirmeye çalıştı. Nizâm-ı Cedit'i,Sekbân-ı Cedit adı ile yeniden canlandırdı. Ancak ulemayı ve yeniçerileri memnun edemeyen Alemdar Mustafa Paşa, 1809'da çıkan bir isyanda öldü.
· Alemdar Mustafa Paşa, III.Selim’in tahttan indirilip öldürülmesini kabul edememiş ve isyan etmiştir.
· IV.Mustafa tahttan indirilmiş ve II.Mahmut tahta geçmiştir.
· Alemdar Mustafa Paşa, sadrazam olmuştur.
· Alemdar Mustafa Paşa Nizam-ı Cedid Ocağı’nın yerine Sekban-ı Cedid Ocağı’nı kurmuştur.
· Ayanlarla Sened-i İttifak imzalanmıştır (1808).
Not: Sened-i İttifak Osmanlı'da padişahın yetkilerini kısıtlayan ilk belgedir ve Osmanlı'da ilk demokratikleşme hareketidir. Bu yönüyle Magna Carta'ya (1215) benzer.

II.MAHMUT DÖNEMİ
II.Mahmut dönemini genel olarak ikiye ayırabiliriz.
Genel olarak II.Mahmut zamanında yapılan ıslahatları sıralayacak olursak;
İdari Alanda Yapılan Islahatlar
· Divan Teşkilatı kaldırılmış, yerine nazırlıklar kurulmuştur.
· Tımar sistemi kaldırılmıştır.
· Devlet memurlarına maaş bağlanmıştır.
· Memurlara fes, ceket ve pantolon giyme mecburiyeti getirilmiştir.
· Memurlar, dahiliye ve hariciye diye ikiye ayrılmıştır
· Memurların yargılanması için Dar-ı Şura-yı Bab-ı Ali adında bir mahkeme kurulmuştur.
· Müsadere sistemi kaldırılmış, mülkiyet hakkı tanınmıştır.
· Osmanlı'da ilk kez posta teşkilatı kurulmuştur.
· Askeri işleri düzenlemek amacıyla Askeri Şura oluşturulmuştur.
· İlk kez askeri amaçlı nüfus sayımı yapılmıştır.
· Taşra Teşkilatı eyalet, liva ve kazalar olarak düzenlenmiştir. İller, merkeze bağlanmıştır.
· Mahalle ve köylere muhtarlar atanmış, ayanların etkisi kırılmaya çalışılmıştır.
Askeri Alanda Yapılan Islahatlar
· Alemdar Mustafa Paşa, Nizam-ı Cedid Ocağı’nın yerine Sekban-ı Cedid Ocağı’nı kurmuştur.
· II.Mahmut, Sekban-ı Cedid Ocağı’nı kaldırmış, yerine Avrupa tarzında Eşkinci Ocağı’nı kurmuştur.
· II.Mahmut, halkın desteği ile Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmıştır (1826). Bu olaya Vaka-i Hayriye denir. Böylece:
Islahatların önündeki en büyük engel kalkmıştır.
Halkta yeniçerilere karşı düşmanlık başlamıştır.
Yeniçeri mezarları tahrip edilmiştir.
Mehter yasaklanmıştır.
Padişah yönetime egemen olmuştur.
Yeniçeri Ocağı’nın yerine Avrupa tarzında Asakir-i Mansure-i Muhammediyye adı ile yeni bir ordu oluşturmuştur.
Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar
· Özel sektör teşvik edilmiştir.
· Yerli malı kullanılması teşvik edilmiştir.
· Müslüman tüccarlara gümrük kolaylığı sağlanmıştır.
· Balta Limanı antlaşması ile İngiltere ve Fransa’ya büyük ekonomik tavizler verilmiştir.
Eğitim - Kültür Alanında Yapılan Islahatlar
· İlköğretim zorunlu hale getirilmiştir.
· Avrupa tarzında eğitim verecek okullar açılmıştır (Mekteb-i Tıbbiye, Mekteb-i Adliye vb.).
· Avrupa’ya ilk kez öğrenciler gönderilmiştir.
· Takvim-i Vakayi adlı ilk resmi gazete çıkarılmıştır.
· Avrupa tarzı müzikler serbest bırakılmıştır.
· İlk kez karantina sistemi uygulanmıştır.
· Padişah, resmini devlet dairelerine astırmıştır.
· II.Mahmut yurdu tanımak için yurt gezilerine çıkmıştır.
II.MAHMUT DÖNEMİ (1808-1839)
SIRP İSYANI (1804)
Sebepleri:
1)- Fransız İhtilalinin Milliyetçilik, bağımsızlık ve hürriyet gibi fikirlerinin Sırplar üzerinde etkili olması
2)- Savaşların Sırbistan toprakları üzerinde geçmesi ve bu savaşlar sırasında Sırbistan'ın sık sık
el değiştirmesi
3)- Sırbistan'daki Yeniçerilerin olumsuz davranışları
4)- Rusya’nın kışkırtması
İsyan:
Bu sebeplerden dolayı 1804'de KARA YORGİ liderliğinde Sırplar ayaklandı.
NOT: Osmanlı Devletinde "Milliyetçilik" akımı neticesinde ayaklanan ilk topluluk SIRPLAR'dır.
Sırplarla İlgili Antlaşmalar:
1)- 1806-1812 Osmanlı Rus Savaşı sonucunda Ruslarla imzalanan BÜKREŞ ANTLAŞMASI'nda Sırplara bazı haklar verildi.
2)- 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda Ruslarla imzalanan EDİRNE ANTLAŞMASI'nda Sırplara özerklik verildi.
3)- 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda imzalanan Ayestefanos ve BERLİN ANTLAŞMASI'nda Sırbistan bağımsızlığına kavuştu.
1806-1812 OSMANLI-RUS SAVAŞI:
Sebepler:
1)- Rusların Sırp isyanını desteklemesi ve Balkan Milletlerini kışkırtması.
2)- Rusya'nın Eflak-Boğdan'ı işgal etmesi.
Savaş:
* Rusların Eflak-Boğdan'ı işgal etmesi karşısında Fransa'nın etkisiyle Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş ilan etti. Osmanlı-Fransız yakınlaşması karşısında İngiltere Rusya'nın yanında yer aldı.
* İngilizler Ruslara destek için donanmalarını İstanbul'a gönderdiler. İstanbul'a sadece denizden yapacakları bir saldırıyla başarılı olamayacaklarını anlayarak geri döndüler. Bu defa Mısır'a saldıran İngilizleri Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa püskürttü.
* Fransa 1807'de Rusya ile "Tilsit Antlaşmasını" imzalayarak, dostluk kurdu. Yalnız kalan Osmanlı Devleti İngiltere’ye yaklaştı. İngiltere ile " Çanakkale (Kale-i Sultaniye)" antlaşmasını imzaladı.
* Bu arada Ruslar Osmanlı topraklarında ilerliyordu.
* Avrupa'da siyasi ortam yeniden değişti. Fransa ile Rusya'nın arası yeniden açıldı. Rusya'ya silahlarını çeviren Fransa bu defa Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldı. Fransa'ya güvenemeyen Osmanlı Devleti Rusya ile BÜKREŞ ANTLAŞMASINI imzalayarak savaşı sona erdirdi.
Sonuç:
Ruslarla BÜKREŞ ANTLAŞMASI imzalandı.(1812)
1)- İki devlet arasında Tuna nehri sınır olacak.
2)- Ruslar Beserabya hariç işgal ettiği yerleri geri verecek.
3)- Sırplara bazı haklar verilecekti.
YUNAN İSYANI
Sebepleri:
1)- Fransız ihtilalinin milliyetçilik, bağımsızlık gibi fikirlerinin etkisi
2)- Rusya'nın ve Avrupa Devletleri'nin kışkırtması
3)- 1804 de kurulan Etnik-i Eterya Cemiyeti'nin çalışmaları
İSYAN:
1821'de Mora'da başlayan isyan kısa sürede büyüdü. Osmanlı hükümeti Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'dan yardım istedi. M.Ali Paşa yardım karşılığında II.Mahmut'tan Mora ve Girit valiliklerinin kendisine verilmesini istedi. Osmanlı ve Mısır donanması isyanı bastırdı ve NAVARİN limanına çekildi. Ancak Yunan isyanının bastırılması Batılıların işine gelmedi. İngiltere, Fransa, Rusya ve Avusturya Osmanlı devleti'ne ültimatom vererek Yunanistan'a bağımsızlık verilmesini istediler. Bu istek reddedilince Osmanlı ve Mısır donanmasını NAVARİN de yaktılar. Rusya Osmanlı'ya savaş ilan etti.
NOT: Navarin olayı Osmanlı Donanmasının yaşadığı 4 felaketten biridir. Birincisi 1571 İnebahtı, İkincisi 1770 Çeşme, Üçüncüsü 1827 Navarin, Dördüncüsü 1853 Sinop’tur.
1828-1829 OSMANLI-RUS SAVAŞI
SEBEPLERİ:
1)- Ruslar'ın sıcak denizlere inmek istemesi
2)- Osmanlının Rusya'dan Navarin'de yakılan donanmanın zararını talep etmesi
3)- Osmanlı'nın Yunanlılar ve azınlıklarla ilgili Avrupa Devletlerinin ve Rusya'nın isteklerini reddetmesi.
SAVAŞ:
Bu sebeplerden Rusya’nın saldırısıyla savaş başladı. Ancak Osmanlı Devleti böyle bir savaşa hazır değildi.
ÇÜNKÜ:
1)- Donanması Navarin'de yakılmıştı.
2)- 1826'da Yeniçeri Ocağı kaldırılmış, ASAKİR-İ MANSURE-İ MUHAMMEDİYE ordusu yeni kurulmuştu.
3)- Yunan ayaklanmasından dolayı bütün Avrupa Osmanlının karşısındaydı.
SONUÇ:
Rusların ilerleyerek doğuda Erzurum'a, batıda Edirne'ye kadar gelmeleri üzerine Osmanlı devleti barış istedi. Rusya’yla EDİRNE ANTLAŞMASI imzalandı.(1829)
Maddeleri:
1)- Eflak-Boğdan ve Sırbistan’a özerklik verildi.
2)- Yunanistan bağımsız olacaktı.
3)- Rus ticaret gemileri boğazlardan geçebilecekti.
4)- Prut nehri sınır olacaktı.
5)- Osmanlı Devleti savaş tazminatı verecekti.
NOT: Osmanlı Devletinde bağımsızlığını elde eden ilk azınlık YUNANİSTAN'dır. Osmanlının Yunan isyanı ve Rus savaşıyla uğraşmasını fırsat bilen Fransa 1830' da CEZAYİR i işgal etti.
MISIR VALİSİ MEHMET ALİ PAŞA'NIN İSYANI (Denize düşen yılana sarılır.)
SEBEPLERİ:
1)- Yunan isyanının bastırılmasında II. Mahmut'a yardım eden Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya vaat edilen yerlerin verilmemesi
2)- Mehmet Ali Paşa'nın Navarin olayından sonra padişahtan izin almadan ordu ve donanmasını geri çekmesi.
3)- 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşında yardım istenildiği halde Mehmet Ali Paşa'nın yardım göndermemesi
İSYAN:
II.Mahmut Mehmet Ali Paşa'yı görevden almak için hazırlanırken Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa, üzerine gönderilen padişah kuvvetlerini yenerek Konya'ya ilerledi. Bu zor durum karşısında padişah yabancı devletlerden yardım istedi. İngiltere ve Fransa bu isteğe kayıtsız kaldılar. II.Mahmut son çare olarak (denize düşen yılana sarılır diyerek) Rusya'dan yardım istedi. Bir Rus donanması İstanbul boğazını geçerek Büyükdere önlerine demirledi.Osmanlı Rus yakınlaşması İngiltere ve Fransa'yı telaşlandırdı. Hemen devreye girerek Mehmet Ali Paşa ya baskı yaptılar. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa ile II.Mahmut arasında KÜTAHYA ANTLAŞMASI imzalandı.(14 Mayıs 1833)
1)- Mehmet Ali Paşa'ya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak Suriye valiliği de verilecek.
2)- Oğlu İbrahim Paşa'ya da Cidde valiliğine ek olarak Adana Muhassıllığı (O bölgenin vergilerini toplama hakkı) verilecek.
NOT: Bu antlaşma Mısır sorununu geçici olarak çözmüş fakat iki tarafta bu anlaşmadan memnun olmamıştır. Kütahya antlaşmasına rağmen kendisini güvende hissetmeyen II.Mahmut Rusya’yla HÜNKAR İSKELESİ antlaşmasını imzalamıştır.(1833)
HÜNKAR İSKELESİ ANTLAŞMASI (8 Temmuz 1833)
1)-Osmanlı bir saldırıya uğrarsa Ruslar asker ve donanma gönderecek, ancak masrafları Osmanlı ödeyecek.
2)-Rusya bir saldırıya uğrarsa Osmanlı boğazları kapatacak. (İngiltere ve Fransa'ya karşı)
3)-Bu antlaşma 8 yıl sürecek.
ÖNEMİ:
1)-Rusya bu antlaşmayla boğazlar üzerinde büyük avantaj sağlayıp,Karadeniz’deki güvenliğini artırmış oldu.
2)-Bu antlaşmayla BOĞAZLAR MESELESİ ortaya çıkmıştır.
3)-Bu antlaşma Osmanlının boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını TEK BAŞINA kullandığı son antlaşmadır
NOT: Osmanlı Devleti Mısır ve Boğazlar meselesinde İngiltere'nin desteğini kazanmak için İngiltere ile 1838 BALTA LİMANI Antlaşmasını imzalamıştır.Bu antlaşma ile İngiltere’ye çok geniş ekonomik haklar verilmiş, Osmanlı ülkesinde tekel sistemi ve iç gümrük yönetimi kaldırılmış böylece Osmanlı ekonomisinin çöküşü hızlanmıştır.
ÇIKLAMA: Kütahya antlaşması fazla uzun sürmedi. 1839'da Mehmet Ali Paşa bağımsızlığını ilan etti. Oğlu İbrahim Paşa üzerine gönderilen Osmanlı kuvvetlerini NİZİP'te yendi.İngiltere ve Fransa Hünkar İskelesi antlaşmasına dayanarak Rusya’nın boğazlara egemen olmasından çekindiklerinden hemen devreye girerek MISIR konusunda Londra'da uluslararası bir konferans düzenlendi.
NOT: Nizip yenilgisi haberi İstanbul'a gelmeden II. Mahmut ölmüş, yerine Abdülmecit padişah olmuştu.
devamını okuyunuz... >>

II.SELİM DÖNEMİ

II. SELİM DÖNEMİ (1566 – 1574 )
    Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar’da ölmesi üzerine Kütahya’da bulunan şehzade Selim İstanbul’a gelerek tahta çıktı.Cülus bahşişi nedeniyle yeniçeriler huzursuzluk çıkardılar.Kanuninin son dönemlerinde sadrazamlığa getirilen Sokulu Mehmet Paşa’nın girişimleriyle yeniçerilerin istekleri kabul edilerek huzur sağlandı.Bu durum II.Selim’in Sokulu Mehmet Paşaya güven duymasını sağladı ve devlet yönetimi büyük ölçüde Sokuluyla bırakılmasına yol açtı.
    Yemen İsyanı (1568) :
    Hint seferleri sırasında alınan Yemen doğrudan merkeze bağlanmayarak imtiyazlı eyalet haline getirilmişti.İsyan çıkması üzerine Koca Sinan Paşa ve Özdemiroğlu Osman Paşa Yemen’i doğrudan Osmanlıya bağladılar.Arap Yarımadasının Osmanlı egemenliğine girmesi tamamlandı(1570).
    Sumatra Seferi (1569) :
    Sumatra adasında hüküm süren Ace Sultanlığı Portekiz baskısı nedeniyle Osmanlıdan yardım istedi.Süveyş Kaptanı Kurdoğlu Hızır Reis komutanlığındaki Osmanlı donanması Sumatra’ya gönderildi.Ace Sultanlığına askeri ve teknik yardımda bulunuldu.Türk askerlerinin bir bölümü geri dönmeyerek bu ülkede kaldılar.
    Kıbrıs’ın Fethi (1571) :
    Amaç:
--- Kıbrıs’ın Jeopolitik konumundan yararlanma,
--- Doğu Akdeniz’de kesin egemenlik kurma,
--- Anadolu,Mısır ve Suriye arasındaki deniz yolu ticaretinin güvenliğini sağlama,
--- Güney kıyılarını güvenlik altına alma,
--- Venedik’in korsanlık faaliyetlerine son verme,
--- Adanın iktisadi imkanlarından faydalanma.
     Sokulu haçlı ittifakı kurulur düşüncesiyle adanın fethine karşı çıktı.Buna rağmen II. Selim’in isteği üzerine ,Lala Mustafa Paşa tarafından ada fethedildi.Adaya Türkler yerleştirildi.(1571)
.
     Sonuç:
--- Doğu Akdeniz’de kesin egemenlik kuruldu,
--- Mısır yolunun güvenliği sağlandı,
--- Osmanlının Akdeniz’deki üstünlüğü pekişti,
--- İnebahtı Savaşına zemin hazırlandı.
NOT: Kıbrıs’ın fethi Sokulu döneminin en önemli gelişmesidir.
     İnebahtı Yenilgisi (1571) :
    Kıbrıs’ın fethi Avrupa’yı harekete geçirdi.Venedik,İspanya,Malta ve Papalık kuvvetlerinden oluşan bir haçlı donanması kuruldu.Kumanda hatalarından dolayı,Osmanlı donanması İnebahtı da ağır bir yenilgi aldı.Sadece Uluç (Kılıç)Ali Reis filosuyla birlikte kurtulmayı başardı.
    İnebahtı yenilgisinden faydalanmak isteyen Venedik umduğunu bulamadı.Altı ay içerisinde yeni bir donanma hazırlanarak Akdeniz’e açıldı.Venedik barış istemek ve Kıbrıs’ın fethini kabullenmek zorunda kaldı.Eskiden olduğu gibi vergi vermek zorunda bırakıldı.
    
     Tunus’un Fethi(1574):
    Kaptanı Derya Kılıç Ali Reis İspanyolların eline geçmiş olan Tunus’u yeniden Osmanlı egemenliğine aldı.Böylece Fas sınırına kadar, Kuzey Afrika Osmanlı egemenliğine girmiş oldu.
    Kanal Projeleri :
   Kuzeyde Rusya tehlike haline gelmiş,güneyde ise Akdeniz ticareti önemini kaybetmişti.Bu nedenle yeni projeler üretmek gerekiyordu.


    Don-Volga (İdil) Kanalı:
    Amaç:
--- Kırım’ın güvenliğini sağlamak,
--- Rusya’nın Karadeniz’e inmesini önlemek,
--- Kazan ve Astarhan’ı Rusya’dan almak,
--- Rusları Hazar kıyılarından çıkarmak,
--- İran savaşlarında donanmadan yararlanmak,
--- Türkistan hanlıklarıyla ilişkileri geliştirmek,
--- İran engelini aşarak doğrudan Kafkaslara hakim olmak.
    Kırım Hanının taraftar olmaması,Osmanlının gönderdiği askerlerin yetersiz olması,mevsim koşullarının uygun olmayışı,erzak azlığı ve Rus saldırılarından dolayı başarılı olunamadı.Padişahın isteği üzerine kazıdan vazgeçildi(1569).
    Süveyş Kanalı:
--- Ümit Burnunun keşfiyle Baharat yolu değişti,
--- Güney Asya’daki Müslümanlar üzerinde Avrupa baskısı arttı,
--- Avrupa’nın Hint Okyanusundaki hareketi önlenmeli,doğu sınırlarının güvenliği sağlanmalıydı,
--- Basra ve Kızıldeniz güvenliği için Akdeniz donanmasından faydalanmak gerekiyordu.
    Süveyş Kanalı açma fikri ilk kez Yavuz zamanında gündeme gelmiş ,Sokulu bu fikri proje haline getirmişti.Fakat proje gerçekleşemedi.Kanal daha sonra,XIX.yüzyılın ikinci yarısında (1869) Batılılar tarafından açıldı
devamını okuyunuz... >>

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ

Kanuni son derece elverişli koşullarda tahta geçti.
Saltanatta hak iddia edecek şehzade yoktu.
Hazine ağzına kadar altınla doluydu.
Güçlü bir donanma oluşturulmuştu.
Yeniçeri birlikleri mükemmel denecek durumdaydı.
Osmanlı Devleti hem doğuda hem batıda rakipsiz bir stratejik konuma kavuşmuştu.
Memlükler tarih sahnesinden silinmiş, Saf eviler ve Venedikler sindirilmişti.
Avrupa’daki Osmanlı topraklarına komşu durumda güçlü bir rakip yoktu.
Bu nedenle Kanuni devri, Osmanlıların en parlak dönemidir.
Osmanlı Devleti’nde Fatih’ten sonra geniş kanunlaştırma hareketleri I.Sultan Süleyman zamanında gerçekleştirildiğinden kendisi Kanuni olarak adlandırılmıştır.
İÇ İSYANLAR
Kanuni Sultan Süleyman ,son derece elverişli bir ortamda tahta geçmesine rağmen,ilk yıllarına da bazı iç isyanlarla uğraşmak zorunda kaldı.
Kanuni’nin karşılaştığı isyanların başlıcaları şunlardır.
a)Canberd Gazali İsyanı
Canberd , Memlük komutanlarındandı. Mısır seferi sırasında Yavuz’a sığınınca Şam valiliğine atanmıştı.
Yavuz’un ölümü üzerine Canberd , Şam’da bağımsızlığını ilan etti. Mısır’ı almak istediğse de isyanı bastırıldı.(1527)
b)Ahmet Paşa İsyanı
Ahmet Paşa,divanda 2.vezirdi.Ulus gereğince kendisinin sadrazam olması gerekiyordu. Oysa Kanuni, boşalan
sadrazamlığa İbrahim Ağa’yı getirdi. Ahmet Paşa’yı da Mısır valiliğine atadı.
Buna kızan Ahmet Paşa, Mısıra varır varmaz bağımsızlığını ilan etti. Fakat Padişaha bağımlı komutanlar ve yeniçeriler Ahmet Paşa ile mücadele ederek onu öldürdüler.(1525)
c)Baba Zünnun İsyanı
Yozgatlı(Bozoklu) olan Baba Zünnun bir vergi işinden dolayı isyan ederek Yozgat’ı işgal etti.
Üzerine gönderilen birkaç paşayı yendiğsede sonunda yakalanarak idam edilince taraftarları dağıldı.
d)Kalenderoğlu İsyanı
Hacıbektaş soyundan gelen Kalenderoğlu, Yavuz zamanından beri sinmiş olan Şiileri etrafında toplamıştı.
Bir vergi, işinden dolayı ayaklanma başladı.
Yavuz Selim zamanında dirliklerine el konulan Dul kadirli sipahilerin de katılımıyla ayaklanma oldukça büyüdü.
Birkaç Osmanlı Paşasını yenen Kalender oğlu , sonunda Sadrazam İbrahim Paşa kuvvetlerine yenildi ve öldürüldü.(1527)
Celali ayaklanmaları içinde dinsel içerikli son ayaklanmadır.


MACARİSTAN SEFERİ
NEDENLERİ
Macaristan’ın Balkanlardaki milletleri Osmanlılara karşı kışkırtması

Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken’e güvenen Macaristan’ın Osmanlılara vermesi gereken vergiyi yollamaması
Osmanlıların gönderdiği elçinin Macarlar tarafından öldürülmesi
Kanuni önce Tuna yoluyla Belgrat üzerine bir donanma gönderdi. Arkasından,bir ordu ile Macaristan’a girdi.(1521)
Belgrat’ın alınmasından sonra dolaylarındaki bazı kaleler de (Karlofça, Salankamen,Ösek) alındı. Belgrat , bundan sonra Avrupa’ya yapılan seferlerin önemli bir üstü oldu.
MOHAÇ MEYDAN SAVAŞI (1526)
NEDENLERİ
Macar Kralının Osmanlılara karşı Şarlken’den ve
Avusturya Arşidükası'ndan destek sağlayarak bir cephe oluşturması
Şarlken’e esir düşen Fransa Kralı I.Fransuva’nın
Kanuni’den yardım istemesi.
Kanuni’nin Fransuva’yı yanına çekerek Avrupa
Hristiyan birliğini parçalamak istemesi .
SONUÇLARI
Kanuni Mohaç Ovası’nda Macar Ordusunun ağır bir
yenilgiye uğratarak Macaristan’ın başkenti Budin’e (Budapeşte) girdi.
Macaristanın bir bölümü doğrudan doğruya Osmanlı
Devletine bağlandı.
Bir kısmında ise Osmanlı Devleti’ne bağlı Erdel Beyliği
kuruldu.
(Böylece , Osmanlı Devleti ile Kutsal Roma Germen İmparatorluğu arasında tampon bir bölge oluştu)
I.VİYANA KUŞATMASI (1529)
Osmanlı müttefiki Yanoş’un krallığını istemeyen Macar
soyluları, Avusturya Arşidükası Ferdinand’ın yardımını istediler.
Bunun üzerine Ferdinand Yanoş’a savaş açarak
Budin’e girdi.
Kanuni tekrar Macaristan seferine çıkmak zorunda
kaldı. Budin’i geri aldı. Yanoş’u tekrar Macar krallık tahtına oturttu.
Kanuni, Ferdinant’la bir meydan savaşı yapmak
istiyordu. Bu nedenle Ferdinand’ı izlemeye karar verdi.
Viyana önlerine geldi. Kenti derhal kuşattıysa da çok iyi
korunmuş olan Viyana’yı almadı.
ALMAN SEFERİ
Viyana seferinden sonra Ferdinand bir yandan İstanbul’a elçiler göndererek Macar Kralı olarak
tanınmasını istedi, isteği kabul edilmeyince Budin’i kuşattı.
Bunun üzerine Kanuni tekrar sefere çıktı. Budin’i kurtardı.
Ferdinand, Andrea Dorya aracılıyla Akdeniz’de bazı girişimlerde bulunduysa da bir sonuç elde edemedi ve Osmanlıdan barış istemek zorunda kaldı.
İSTANBUL ANTLAŞMASI (1533)
Ferdinand, Kanuni’nin üstünlüğünü kabul
etti. Avusturya Arşidükası protokol bakımından Osmanlı sadrazamına eşit sayılacaktı.
Ferdinand, Macar topraklarından elinde kalan yerler
için yıllık vergi vermeyi kabul etti.
Ferdinand, Yanoş’un Macar krallığını tanıdı.
Barış süresi Avusturya’nın arzusuna bırakıldı.
Kanuni; Ferdinand, barışı bozmadıkça bu antlaşmanın yürürlükte kalacağını bildirdi.
Macarista’nın Osmanlı Ülkesine Katılması
Macar Kralı Yanoş öldükten sonra Ferdinand antlaşmayı bozup Macaristan’ı işgal etti.
Bunun üzerine Kanuni Macaristan’a yeni bir sefer yapmak zorunda kaldı.
Sonuçta Macaristan üç parçaya bölündü.
Bir kısmı doğrudan doğruya Budin Beylerbeyliği adıyla Osmanlı Devletine bağlandı.
Bir kısmı Yanoş’un oğluna Erdel Beyliği olarak bırakıldı.
Kuzey Macaristan ise Avusturulya’nın elinde kaldı.
1551’de Ferdinand’ın Erdel işlerine karışması üzerine Osmanlı-Avusturya savaşları yeniden başladı. Bu savaşlar Kanuni’nin ölümüne kadar sürdü.
OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ
Osmanlı-Fransız ilişkileri Fransa kralının Kanuni’den yardım istemesiyle başladı.
Kanuni, Fransızları Avrupa birliğinden uzaklaştırmak
amacıyla onlarla 1535’te bir dostluk ve ticaret antlaşması imzaladı.
Bu antlaşma ile Fransızlara kapitülasyonlar diye bilinen birçok ticari imtiyazlar verildi.
Kapitülasyonlarla Fransız tüccarlarına gümrük indirimleri vergi ayrıcalıkları ve hukuksal güvenler sağlamıştı.
KAPİTÜLASYONLAR NİÇİN VERİLDİ
Daha önce de I.Murat’tan itibaren yabancı tüccarlara bu tür ayrıcalıklar verilmiş. Fatihte de Venediklilere bazı ticari haklar tanınmıştı.

O dönemde,yabancı tüccarlara bu tür ayrıcalıkların verilmesi son derece olağandı .
Kanuni, bu kapitülasyonları vermekle ,
Sönmeye başlayan Doğu Akdeniz ticaretini canlandırmayı
Yabancı tüccarlara ayrıcalıklar tanıyarak onlara Doğu Akdenize çekmeyi amaçlıyordu.
Kapitülasyonlar Nasıl Zararlı Hale Geldi?
Kanuni,Fransızlara bu ayrıcalıkları verirken bu ayrıcalıkların,(anlaşmayı imzalayan hükümdar sağ kaldığı
sürece geçerli olacağım)belitmiştir. Nitekim Fransızlar, her padişah değiştikçe,yeni padişaha ve önemli devlet adamlarına hediyeler vererek bu imtiyazları yeniden aldılar.
(1740)’ta kapitülasyonlar birçok devlete daha verildi ve sürekli hale getirildi.
Osmanlı Devleti’nin ekonomik yapının ve dönemin gereği olarak Avrupalılara kapitülâsyonlar vermesinde hiçbir sakınca yoktu. Tersine birçok yarar vardı. Ekonomik yapı değişip ayrıcalık verme politikası artık geçerliliğini kaybedince bu tür uygulamalara baş vuran Avrupa ülkeleri, verdikleri ayrıcalıkları kaldırdılar.
Osmanlılarda ise gelişmeler bunun tersine oldu. Giderek güçlenen Avrupa ülkeleri Osmanlı Devleti üzerindeki siyasal ve ekonomik baskınlarını artırdılar.
Sonuçta Osmanlı ülkesi Avrupa devletlerine bir açık pazarı haline geldi ve yarı sömürge durumuna düştü.
B-DOĞUDA GELİŞMELER
Şah İsmail’in ölümünden sonra yerine geçen oğlu,Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki en büyük düşmanları olan
Alman İmparatoru Şarlken ve
Avusturya Arşidükü Ferdinand
İle ittifak kurdu.
Bunun üzerine Kanuni,İran üzerine üç sefer düzenledi.
Birinci seferde Bağdat alındı.(1534)
İkinci seferde Kanuni’nin Avusturya seferinden yararlanarak Safevilerin ele geçirdiği yerler(Tebris,Nahcivan,Van)geri alındı.
Üçüncü seferde meydan savaşı yapılacak bir kuvvetle karşılaşılmadı. Erivan,Nahcivan,Karabağ feth edildi.
Bu savaş her iki taraf içinde zararlı oluyordu.
Bunun üzerine İran Şahı elçi göndererek barış istedi.
Amasya Antlaşması (1555)
İranlılarla yapılmış olan bu ilk resmi antlaşmaya göre;
Bağdat,Tebris ve Doğu Anadolu Osmanlılarda kalacaktı.
C-DENİZLERDE GELİŞME
Rodos’un Alınamsı (1522)
Rodos Adası,Akdeniz'in deniz yolları üzerinde önemli bir üs durumundaydı. Burada örgütlenmiş olan Sen Jan Şovalyeleri ticaret gemilerine saldırmaktaydılar.Şarlken ve Ferdinand’ın desteklediği bu korsanlar birilği Osmanlıların Akdeniz’deki ticari çıkarlarını her fırsatta zedeliyorlardı.
Kanuni, Rodos üzerine büyük bir donanma gönderdikten başka kendiside büyük bir ordu ile adya geçti.
Karada ve denizde çok şiddetli çarpışmalardan sonra şovalyeler adayı boşaltmak zorunda kaldılar.(1522)
Şarlken bu şovelyelere Malta Adası’nı vererek onların dağılmalarını önledi.
Akdeniz’de Egemen Mücadeleri
Kanuni’nin Avrupa içlerine kadar nüfuz etmesi üzerine Şarlken, Osmanlıları Akdeniz’den vurmak istedi.
Osmanlılar o dönemde karada çok kuvvetliydiler.Bu nedenle Şarlken, Kanuni doğrudan doğruya karşı karşıya gelmekten kaçınıtordu.
Ancak, Osmanlılar denizde henüz karadaki kadar kuvvetli değildiler.
Şarlken; Venediklileri, Papa’nın güçlerini, İspanya ve Malta şovalyelelerini bir araya getirdi.Bu birlik bir yandan Mora kıyılarına saldırırken öte yandan Osmanlı ticaret gemilerini vuruyordu.
Bu durum karşısında Kanuni, Akdeniz’in ünlü denizcilerden Barboros’u Kaptan-ı Derya’lığa getirdi.Ayrıca kendisine Cezair Beylerbeyliği verdi.
Barboros, Adalar Denizi’ndeki hemen hemen bütün adları ele geçirdi. İtalya ve İspanya kıyılarını vurdu, bazı adları aldı.
Preveze Deniz Savaşı(1538)
Akdeniz’deki bu egemenlik mücadelesi kaçınılmaz olarak, büyük bir hesaplaşmaya yol açtı.
Venedik, Ceneviz, Malta, İspanya ve Portekiz’in birleşik donanması Preveze Körfezi önlerinde Osmanlı Donanması ile karşı karşıya geldi.
Barboros kendisinden üstün olan bu birleşik güce karşı büyük bir zafer kazandı. Zaferin kazanılmasından Turgur,Murat ve Salih reislerin de büyük katkıları oldu. Birleşik Donanmaya da Andrea Dorya komuta ediyordu.
Şiddetli bir deniz savaşından sonra Osmanlılar üstün geldiler.
Sonuçları
Venedikliler, Akdeniz’deki ticari çıkarlarını sürdürebilmek için Osmanlılarla anlaşma yolunu seçtiler.
Venedikliler ağır bir savaş zarar ödentisi vermeyi kabul ettiler.
Bu büyük zafer, Osmanlılar’a Orta Akdeniz’de üstünlük sağladı. Bu üstünlük İnebahtı Savaşı’na (1571) kadar devam etti.

Trablusgarp’ın Fethi Ve Cerbe Savaşı
Trablusgarp, Malta Şovalyaleri'nin elindeydi. Turgut Reis, burayı kuşatarak ele geçirdi (1551) ve buraya beylerbeyi olarak atandı.
Malta Şovalyeleri'nin hazırladığı Haçlı donanması bu sefer ,Cerbe adası önlerinde Turgut Reis’in komutasındaki donanmayla çatıştı ve büyük kayıplar verdi. Cerbe Savaşı, Preveze’den sonra kazanılmış en önemli deniz zaferidir.
Bu savaştan sonra Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da Osmanlı üstünlüğü tartışılmaz hale geldi.
Malta Adası’nın Kuşatılması (1565)
Rodos’un alınmasından sonra şovalyeler Malta Adası’na yerleşmişlerdi. Burası hem Osmanlı ticareti hem de Osmanlıların Kuzey Afrika’daki toprakları için bir saldırı üssü haline getirilmişti.
Bunun üzerine Kanuni, adanın alınmasına karar verdi.
Kale kuşatıldı. Ancak çarpışmalar esnasında Turgut Reis’in şehit düşmesi ve adanın alınamayacağının anlaşılması üzerine kuşatmaya son verildi.
HİNT SEFERLERİ
Portekizliler, Ümit Burnu yoluyla Hindistan’a varmışlardı.Daha sonra bu yolu geliştirip tekellerine aldılar ve Müslüman tüccarların ticaretini engellemeye başladılar.
Bunun sonucunda Süveyş, İskenderiye, Basra ,Halep, Tripoli ve İran Körfezi’ndeki tıcaret merkezlerinin yolu kapandı.Buralarda büyük bir ticari bunalım başladı.
Osmanlılar buna seyirci kalamazlardı.
Kanuni, saltanatının ilk yıllarında genelde Avrupa’yla ve Akdeniz’e yöneldi.Portekizlilerin Hint Okyanusu’ndaki varlığı fazla önemsemedi.Ancak bölgeden günden güne sesler yükselince buraya da yönelmek zorunda kaldı.
Kanuni; Batı Hindistan’daki Gücerat hükümdarından yardım istediği de alınca Hint Seferleri başlatıldı.
Hint seferleri 1538’de başladı ve 15 yıl devam etti.
Hadım Süleyman Paşa (Mısır Valisi), Piri Reis, Murat Reis, Seydi Ali Reis gibi ünlü komutanlar Hindistan’a sırasıyla dört büyük sefer yaptılar.
SONUÇLARI
Bu seferden beklenen sonuç elde edilemedi.Bunun en önemli sebebi Osmanlıların; Hint Okyanus’unda,
Portekizlilere karşı güçlü bir donanma oluşturamamaları ve Portekizlilere üstün gelememeleridir.
Yardım isteyen Müslümanların Osmanlılara yardım
etmemesi de başarısızlıkta etkili olmuştur.
Bu başarısızlığa rağmen;
Yemen ve Aden alındı.
Basra Körfezi ve Kızıldeniz nispeten denetim altına alındı.
Arap Yarımadası ve Habeşistan Osmanlı denetimine girdi.
KANUNİ’NİN ÖLÜMÜ (1566)
Kanuni,son seferini Avusturya üzerine yaptı. Zigetvar Kalesi kuşatıldı. Kuşatma devam ederken Kanuni öldü.Kanuni’nin ölümü Kale alındıktan sonra açıklandı.

    
devamını okuyunuz... >>

II.MURAT DÖNEMİ

II. MURAT DÖNEMİ 1421 / 1451 
Paylaş | - Bizans’a sığınmış olan Mustafa Çelebi II. Murat’a karşı isyan etti. Ancak başarılı olamadı ve yakalanarak idam edildi.
- II. Murat’ın kardeşi Küçük Mustafa Çelebi’de isyan etti. O da yakalanarak idam edildi.
- Anadolu üzerine sefer yapıldı ve Candaroğulları, Hamitoğulları, Menteşeoğulları, Aydınoğulları Osmanlıya bağlandı.
- Balkanlarda elde edilen bazı başarısızlıklar üzerine 1444 Edirne Segedin Antlaşması imzalandı. Buna göre:
• Bulgaristan Osmanlı toprağı olacak.
• Sırbistan bağımsız olacak ancak Osmanlıya vergi verecek.
- Tahtı oğlu II. Mehmet’e bırakan II. Murat Haçlı birliği kurulunca tekrar tahta geçti. 1444 Varna Savaşı’nda haçlıları yendi.
• Bu zafer ile Balkanlardaki Osmanlı hakimiyeti daha da sağlamlaştı.
- 1448’de II. Kosova Savaşı’nda haçlılar bir kez daha yenildi.
• Artık Osmanlıları Balkanlardan atacak bir güç kalmadı.
• Bu zafer ile Avrupalılar savunmaya geçerken, Osmanlılar taarruza geçmiştir.
• Avrupalılardan yardım alma imkanı kalmayan Bizans’’ın da artık yıkılması an meselesi olmuştur.
devamını okuyunuz... >>

YILDIRIM BEYAZIT DÖNEMİ

1451’ de II.Murat’ın vefatından sonra II.Mehmet Osmanlı hükümdarı oldu.
II. Mehmet’e İstanbul’u fethettikten sonra, Fatih ünvanı verilmiştir.
İlk seferini Karamanoğulları üzerine yaptı.
II. Mehmet’in asıl amacı İstanbul’u fethetmekti.
İSTANBUL’UN FETHİ
A) İstanbul’un Fethinin Nedenleri
Bizans’ın Osmanlı Devletine ait Anadolu ve Rumeli topraklarının bağlantısını kesecek bir konumda bulunması
Bizans imparatorlarının Selçuklulardan itibaren Avrupa devletlerini Haçlı Seferleri için kışkırtması
Saltanat iddiasında bulunan Osmanlı şehzadelerinin Bizans tarafından korunması
İstanbul’un kara ve deniz yolları üzerinde bulunması nedeniyle ekonomik bakımdan önem taşıması
Peygamberimizin fethe dair müjdeleri ve İstanbul’un Hıristiyanlığın doğudaki son kalesi olması
İstanbul’un çeşitli kavimler tarafından kuşatıldığı halde fethedilememesi (Avarlar, Persler, Müslüman Araplar, Bulgarlar, Osmanlılar)

B) İstanbul’un Fethi İçin Yapılan Hazırlıklar
İstanbul’un fethi için geniş ve teknik bakımdan üstün bir plan hazırlandı
Boğazın en dar yerinde Anadolu Hisarının karşısına Rumeli Hisarı (Boğazkesen) yaptırıldı
Boğazları korumak ve İstanbul kuşatmasında yararlanmak üzere 400 parçalık bir donanma hazırlandı
Akıncı komutanlarından Turhan Bey Mora üzerine gönderildiği gibi Avrupa’dan gelebilecek yardıma karşılık Balkanlarda bir ordu toplandı
Edirne’de büyük kuşatma topları döktürüldü
Bizans İmparatorluğunun elinde bulunan Saray ve Vize Kaleleri fethedildi
C) Bizans’ın Durumu
Bu sırada Bizans İmparatorluğu İstanbul şehrinden ibaret kalmış parti ve mezhep kavgalarıyla uğraşmaktaydı.
İstanbul’un kuşatması 6 Nisan 1453’ de başladı.
Osmanlı donanması Haliç’ e indirilmesi Bizans’ın bütün ümitlerini sona erdirdi. 29/5/1453 günü İstanbul’un fethi gerçekleşti.
D)İstanbul’un Fethinin Türk Tarihi Açısından Sonuçları
Boğazlar tamamen Osmanlı egemenliği altına alındı
Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli toprakları birleştirildi
Osmanlı Devleti Merkeziyetçi Mutlak İmparatorluk haline geldi
İstanbul, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar devlet merkezi oldu
Doğu Ticaret Yollarının kontrolü Osmanlıların ellerine geçti
Osmanlı Devletinin Kuruluş Devri sona erdi, Yükselme Devri başladı
E) İstanbul’un Fethinin Dünya Tarihi Açısından Sonuçları
1058 yıllık Bizans İmparatorluğu yıkıldı
Orta Çağ sona erdi, Yeni Çağ başladı
Batı Avrupa kıyısındaki ülkeler açık denizlere çıkma ihtiyarcını duydular bu durum Coğrafi Keşiflerin başlamasında etkili oldu.
.Ortodoks Patrikhanesi Osmanlı İmparatorluğunun koruyuculuğu altında varlığını devam ettirdi. Osmanlı Devleti Ortodoks Patrikhanesi’nin devamını sağlamakla;
Hıristiyan devletler topluluğunu bölmeyi
Yönetimi altındaki Hıristiyanlara hoşgörü ile davranıldığını göstermeyi
Ortodoks Kilisesinin hareketlerini kontrol altında tutmayı
Katolik Kilisesine karşı bir güç oluşturmayı
Avrupa’ da yapılacak savaşlarda Ortodoksların desteğini sağlamayı amaçlamıştır.
İstanbul’ un fethinden sonra İtalya’ya giden Bizans bilginleri Rönesansın gelişmesinde etkili oldular
İstanbul’un fethi topun yaygınlaşmasında etkili oldu. En güçlü surların bile yıkıla bileceği anlaşıldı. Bu durum feodalitenin yıkılmasına ve Orta Çağ Avrupa’sının siyasi yapısının değişmesine neden oldu
Kara ve deniz kuvvetlerinin işbirliği yapmalarının önemi anlaşıldı
Osmanlı Devletinin öneminin artması Avrupalı devletlerin ilk sürekli elçiliklerini İstanbul’da kurmalarına neden oldu.
ANADOLU FETİHLERİ
A)Amasra’nın Fethi:
İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in amacı Karadeniz kıyılarını denetim altına almaktı
Bu amaçla Amasra’yı kuşatan Fatih, şehri Cenevizlilerin elinden aldı.(1459)
B) Sinop’un Fethi:
Fatih Amasra’dan sonra Candaroğulları’ nın elinde bulunan Sinop’un fethini gerçekleştirdi.(1460)
C)Trabzon’un Fethi:
IV. Haçlı seferi sonunda İstanbul Latinlerin işgaline uğrayınca Trabzon’da Trabzon Rum İmparatorluğu kuruldu
Fatih Trabzon’u karadan ve denizden kuşatarak burayı fethetti.(1461)
D)Karamanoğulları İle Mücadeleler:
Karamanoğlu İbrahim Bey’in ölümünden sonra Karamanoğulları Beyliği’nde iç mücadeleler başladı. Bu durumdan yararlanan Fatih Karaman Seferine çıktı
Bu sefer sonunda:
Konya ve Karaman fethedilerek Osmanlı toprağı haline geldi
Karamanoğulları üzerindeki nüfuz mücadelesi Osmanlı Devletini Akkoyunlular’ la karşı karşıya getirdi
E) Otlukbeli Savaşı (1473)
Uzun Hasan gönderdiği Yusufça Mırza adlı komutanına Tokat’ı yakıp yıktırdı, Venedikliler’le de anlaştı.
Candaroğulları ve Karamanoğulları Beylerinin de kendisine sığınması üzerine kendisini “Timur” olarak görmeye başladı.
Fatih bu gelişmeler üzerine Akkoyunlulara karşı sefere çıktı. 1473’te yapılan Otlukbeli Savaşının kazanılması:
Akkoyunlu Devleti’nin yıkılmasına zemin hazırladı.
Osmanlı Devleti, Doğu Anadolu’ya kadar genişledi.

RUMELİ FETİHLERİ
Fatih devrinde Anadolu’da fetihlerin yapıldığı sırada Rumeli fetihleri de devam ediyordu.1453-1459 yılları arasındaki mücadeleler sonunda Sırbistan Osmanlı ülkesine katıldı. Yalnız Belgrat alınamadı. Şehir Macarlıların elinde kaldı.
Mora halkının başlarında bulunan despotlardan şikayette bulunmaları üzerine Mora despotları ortadan kaldırıldı(1460). Modon, Koron, Pilos, Argos limanları ise Venediklilerin elinde kaldı.
Eflak beyinin vergilerini göndermemesi üzerine Eflak alındı (1462).
Eflak’ın alınmasından bir süre sonra Boğdan beyliği de Osmanlı topraklarına katıldı(1476)
Sırbistan’ın fethinden sonra Bosna ve Hersek Beylikleri Osmanlı topraklarına katıldı.
(1463-1465)
Osmanlı - Venedik Savaşı(1453-1479):
İstanbul’un fethinden sonra Venedikliler, Osmanlı Devletinin en büyük rakiplerinden biri haline geldiler. Bu rekabet Venedik Devletinin yıkılmasına kadar devam etti.
Osmanlı Devletinin Mora ve Sırbistan’ı fethetmesi Arnavutluk’ da faaliyetlerde bulunması Ege Denizine hakim olmak istemesi Osmanlı - Venedik Savaşını başlattı.
16 yıl süren savaş sonunda Venediklilerle Osmanlılar Barış antlaşması yaptılar.
DENİZLERDE VE DENİZ AŞIRI YERLERDEKİ FETİHLERİ

Ege Denizindeki Fetihler:
Fatih devrinde güçlenen donanma sayesinde İmroz, Taşoz, Bozcaada, Semendrek ve Limni (1456), Midilli(1462) ve Eğriboz(1470) adaları fethedildi.
B)Kırım’ın Fethi:
Fatih Trabzon’un Fethinden sonra Karadeniz’in kuzey kıyılarını özellikle Kırımı almayı amaçladı.
Kırım tarihi, ekonomik, askeri, jeopolitik açıdan büyük bir önem taşıyordu.
1475 yılında Gedik Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Kırım’ın Kefe Limanını aldı. Daha sonra Azak ve Menkup Kaleleri alındı. (1475)
Kırım’ın fethiyle:
Kırım Hanlığı Osmanlı Devletine bağlandı.
Doğu Ticaret Yolları (İpek Yolu) Osmanlı Devletinin kontrolü altına girdi
Kara Deniz bir Osmanlı gölü haline geldi
C)İtalya Seferi
Fatih’in en büyük hedeflerinden birisi İtalya’yı fethetmekti.Bu amaçla hazırlanan Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma ile Kefalonya, Zanta ve Ayamavra Adaları fethedildi
Gedik Ahmet Paşa daha sonra İtalya Kıyılarındaki Otronto’ yu kuşatarak fethetti (1480)
Fatih Devrinin Genel Özellikleri
Osmanlı Devleti kuruluş devrini tamamlamış yükselme devrine geçmiştir.
Osmanlı Devleti Fatih devrinde İmparatorluk haline gelmiştir.
Bu dönem içerisinde iki imparatorluk dört krallık 11 prenslik ve dükalık ortadan kaldırılmıştır
Osmanlı geleneklerinin toplanmasıyla Fatih tarafından bir kanunname hazırlanmıştır.
Fatih devrinde Osmanlı mimarisinde klasik Osmanlı-Türk Mimarisi meydana geldi.

Fatih Devrinin Genel Özellikleri
Osmanlı Devleti kuruluş devrini tamamlamış yükselme devrine geçmiştir.
Osmanlı Devleti Fatih devrinde İmparatorluk haline gelmiştir.
Bu dönem içerisinde iki imparatorluk dört krallık 11 prenslik ve dükalık ortadan kaldırılmıştır.
Osmanlı geleneklerinin toplanmasıyla Fatih tarafından bir kanunname hazırlanmıştır.
Fatih devrinde Osmanlı mimarisinde klasik Osmanlı-Türk Mimarisi meydana geldi.
Fatih camiinin yanında Sahn-ı Seman Medresesi yapılmıştır.
Fetihleri ve siyasi olaylar
Fatih Sultan Mehmet
Fatih, İstanbul’un fethi sırasında, Bizans yanlısı tutum içinde olduğu gerekçesiyle Çandarlı Halil Paşa’yı 10 Temmuz 1453 tarihinde Edirne'de idam ettirdi.
Çandarlı Halil Paşa fetihten sonra Yedikule'de Altın Kapı'da kırk gün hapis edildi, 10 Temmuz'da gözlerine mil çekildi ve idam edildi. Daha sonra kemikleri oğlu İbrahim Paşa tarafından İznik'e ***ürülüp türbesine gömüldü. Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.
Yeni fetihler
Sırbistan seferleri
İstanbul'un fethinden sonra Osmanlılara bağlılığını bildiren ve ele geçirdiği bazı kaleleri geri veren Sırplar, Macarlar ile iş birliği yaparak yeniden düşmanlıklarını göstermeye başlamışlardı. Bunun üzerine 1454 -1457 arasında üç kez peşpeşe Sırbistan'a sefer düzenlendi. Belgrat dışındaki bütün Sırp toprakları ele geçirildi.
Sırp Kralı Bronkoviç'in ölümüyle başlayan taht mücadelelerinden faydalanan Osmanlılar, Sırpları vergiye bağladılar. Taht kavgalarının yeniden alevlenmesi üzerine, Mora seferinde bulunan Fatih, Sırp meselesine son verilmesini emretti. Mahmut Paşa, 1459'da başkentleri Semendire'yi ele geçirilerek Semendire Sancakbeyliği'ni oluşturdu. Böylece Sırbistan'da 350 yıl sürecek Osmanlı hâkimiyeti başlamış oldu.
Mora seferleri
İstanbul'un fethinden sonra Bizans İmparatoru XII. Konstantin'in oğulları, rakipleri Kantakuzen ailesine karşı Mora'da, Osmanlıların yardımını istemişlerdi. Turahanoğlu Ömer Bey, akıncıları ile duruma müdahale etti ve muhalifler bertaraf edildi. Fakat bu sefer iki kardeş arasında mücadele başlamıştı. Bölge ülkelerinin Mora'yı istilâ niyetlerini bilen Fatih 1458'de harekete geçti. Korent'i ele geçiren Fatih, Mora'nın bir kısmını merkeze bağla*****, burada bir sancak oluşturdu. Atina ve diğer bölgeler ise Osmanlı yönetimini kabul etti. Kardeşi Dimitrios'a karşı Arnavutların desteğini alan Tomas'ın Osmanlılarla yapılan anlaşmayı bozması üzerine 2.kez Mora'ya sefer düzenlendi. Tomas, Papa'nın yanına kaçmak zorunda kaldı. Bölgeye çok sayıda Türk yerleştirildi. Venedikliler bölge halkını Osmanlılara karşı ayaklandırmaya çalışıyorlardı. Ancak bunda başarı kazanamayan Venedik, Osmanlı kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı (1465).
Mora seferleri ( devam )
Anadolu seferine çıkan Fatih Cenevizlilerin önemli üslerinden Amasra'yı, Candaroğulları'nın elindeki Sinop'u aldı.
Fatih Sultan Mehmed 1477'de Kırım Hanlığı'nı Osmanlı Devleti'nin egemenliği altına aldı. 1479'da bir antlaşma yaparak Venedik'le 16 yıllık savaşa sona verdi. Venedik Arnavutluk'taki kaleleri Osmanlılara bıraktı, karşılığında Mora'daki bazı iskelelerden yararlanma hakkı elde etti. Fatih Venedik'le anlaşmaya varınca, İtalya'nın öteki önemli kent devletlerine savaş açtı. 1480'de İtalya'nın güneyindeki Otranto limanını ele geçirdi. Otranto, Roma'ya giden yolda bir köprübaşı olduğu için bu olay Avrupa’da büyük yankı uyandırdı.
Bosna-Hersek seferleri ve Bosnalıların Müslüman oluşu
Osmanlılara vergi yoluyla bağlı olan Bosna Kralının, anlaşmalara riayet etmemesi üzerine Üsküp'ten harekete geçen Fatih, Sadrazam Mahmut Paşa ve Turahanoğlu Ömer Bey'e Bosna'nın tamamen fethedilmesi emrini vermişti. 1463 yılındaki seferle Bosna Kralı Osmanlı hâkimiyetini yeniden tanıdı. Ancak şeyhülislamın da fetvasıyla sonra öldürüldü ve bu topraklarda Bosna Sancakbeyliği oluşturuldu. Fakat ordunun İstanbul'a dönmesi üzerine aynı yıl, Macar kralı Bosna'ya girdi.
Bosna-Hersek seferleri ve Bosnalıların Müslüman oluşu
(Devam)
İkinci kez düzenlenen seferle Osmanlılar, Yayçe dışındaki bütün kale ve şehirleri yeniden ele geçirdiler. Bosna seferleri esnasında Hersek Kralı Stefan da ülkesinin bir kısım toprağının Osmanlılara doğrudan bağlanması şartıyla tahtında bırakılmıştı. Ancak 1483 yılında Hersek tamamen Osmanlı toprağı hâline gelecektir. Fatih, Bosna'yı Osmanlı topraklarına kattığı zaman "Bogomil" mezhebindeki Bosnalılara çok iyi davranmıştı. Hem Katolik hem de Ortadoksların kendi kiliselerine almak için baskı yaptıkları Bogomiller bu sebeple Osmanlı yönetimine sıcak bakmışlar ve kendilerine sağlanan din ve vicdan hürriyetinden etkilenerek zamanla Müslüman olmuşlardı. Bu Müslüman Bosnalılara "Boşnak" denilmektedir.
Fatih devrinde Osmanlıların karada en güçlü komşusu ve rakibi Macarlar, denizde ise Venedik idi. Macarlar bu dönemde tek başlarına Osmanlılarla baş edemeyeceklerini bildiğinden, doğrudan bir savaşı göze alamamış, Fatih de tabiî sınır olan Tuna'yı geçmeyi düşünmemiştir. Ancak akıncılar vasıtasıyla, Macaristan'a güvenliğin sağlanmasına yönelik yüzlerce başarılı akın düzenlenmiştir. Keza Venedik Cumhuriyeti de Osmanlılarla doğrudan karşılaşmaktansa Balkanlardaki diğer devletleri kışkırtmayı yeğ tutmuştur. Güçlü donmasıyla Mora ve Ege'deki adalara sahip olmak isteyen Venedik, Osmanlılar karşısında istediği sonucu alamamış, aksine pek çok ada ve kıyı kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir.

Eflak ve Boğdan seferleri
Yıldırım Bayezid zamanında vergiye bağlanan Eflâk Prensliği'nin başına Fatih tarafından Vlad (Kazıklı Voyvoda) getirilmişti(1456). Osmanlılara bağlı görünen Vlad aslında gizliden gizliye düşmanlık ediyordu Vlad'ın Fatih'in elçilerini kazığa oturtarak öldürmesi üzerine 1462 yılında Fatih, Eflâk'a bir sefer düzenledi.
Boğdan'dan da yardım alan Osmanlı kuvvetleri voyvodayı uzun süre takip etti.
Neticede, sığındığı Macarların, Osmanlılarla yaptığı anlaşma üzerine Vlad'ı esir etmeleri ile mesele çözüldü. Fatih voyvodalığa Radul'u getirdi ve Eflâk bir Osmanlı eyaleti hâline geldi.
1455'ten itibaren Osmanlı Hâkimiyetini tanıyan Boğdan Prensliği'nin Kefe'nin fethinden sonra izlediği düşmanca siyaset üzerine Osmanlı kuvvetleri 1476'da Boğdan'a girdi. Fatih'in bizzat başında olduğu Osmanlı kuvvetleri Boğdan ordusunu büyük bir bozguna uğrattı. Böylece Boğdan da yeniden Osmanlı hâkimiyetini tanımış oldu.
Arnavutluk seferleri
Papalık ve Napoli krallığının desteği ve kışkırtmasıyla harekete geçen Arnavutluk hâkimi İskender Bey, vurkaç taktiği ile Osmanlı kuvvetlerine baskınlar düzenlemekteydi. Bunun üzerine Fatih, bizzat sefere çıkmaya karar verdi. 1465 yılında gerçekleşen I.seferde,
İlbasan Kalesi'ni yaptırıp, içine asker yerleştiren Fatih, Balaban Paşa'yı bölge için görevlendirerek, geri döndü. Ancak, Papa ve diğer devletlerden aldığı kuvvetlerle Türklere saldıran İskender Bey, Balaban Paşa'yı şehit etti ve İlbasan kalesi'ni kuşattı. Bunun üzerine Fatih II. Arnavutluk Seferi'ne çıktı (1467). Ele geçirilen topraklarda yeni garnizonlar oluşturuldu. Bu sırada İskender Bey ölmüş ve yerine oğlu Jean geçmişti.
Arnavutlukta başlayan kargaşa sebebiyle Fatih 3. kez Arnavutluk seferini başlattı. Arnavutların elinde kalmış olan Kroya ve İşkodra kuşatıldı. Nihayet 1479'da Arnavutluk da bir Osmanlı vilayeti haline gelmiş oluyordu.

Pontus Rum Devleti'nin yıkılışı
1461'de Pontus Devleti'nin (Trabzon İmparatorluğu) başkenti Trabzon'u ele geçirdi ve bu devletin varlığına son verdi. 1462'de yeniden Rumeli seferine çıktı. Eflâk’ı Osmanlı Devleti'ne bağladı ve 1463'te Bosna'yı tamamen ele geçirdi. Aynı yıl Ege Denizi'ndeki Midilli Adası'nı alınca Venedikliler'le arası açıldı. Bu olay, 1479'a kadar sürecek olan savaşın da başlangıcı oldu. Fatih'in Ege'de ki fethettiği adalar; Taşoz, Eğriboz, Limni, Semadirek, İmroz, Midilli ve Tenedos'dur. 1465'te Hersek'in büyük bölümünü, 1466'da da Arnavutluk'taki bazı kaleleri fethetti.
Fatih'e karşı Karamanoğulları ve Akkoyunlular ittifakı
Osmanlı Devleti'nin gelişen bu gücü karşısında Karamanoğulları, Doğu Anadolu'daki Akkoyunlular'la ittifak kurdu.
Fatih, 1466'da yeni bir Anadolu seferine çıktı. Karamanoğullarının başkenti Konya'yı ele geçirdi. Ama İstanbul'a dönünce Karamanoğulları, Osmanlılara geçen yerleri geri aldılar. Sonradan sadrazam olacak olan Gedik Ahmed Paşa 1471'de Karamanoğullarını bir kez daha yenilgiye uğrattı. Akkoyunlular, Karamanoğullarını desteklemeye devam ettiler. 11 Ağustos 1473'te Otlukbeli Savaşı’nda Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı ağır bir yenilgiye uğrattı. Ertesi yıl da Karamanoğulları beyliğini tamamen ortadan kaldırdı.

KIRIMIN FETHİ ve KARADENİZ
Fatih Sultan Mehmed, Karadeniz'e de hakim olmak istiyordu. Venedik ve Cenevizlilerin İslam dünyasının aleyhine yaptıkları esir ticaretini önlemek, İstanbul'a gelen ticari malların taşınmasında esas rolü oynayan Kırım sahillerini ele geçirmek, Karadeniz'i bir Türk Gölü haline getirmek amacıyla hareket eden Fatih, işe 1459'da Amasra'yı fethederek başladı. 1460'da Candaroğulları Beyliği'ne son verildi. 1461'de Trabzon'un, 1475'de de Kırım'ın fethiyle Karadeniz bir Türk gölü haline geldi. Bu sayede Karedeniz'deki Ceneviz üstünlüğü sona erdi ve İpekyolu'nun tüm denetimi Osmanlı Devleti'ne geçti.

DENİZLERDE DURUM
İstanbul'un fethiyle ticaret yollarının hakimiyeti Osmanlılara geçmişti. Ancak denizlerde Venedik ve Cenevizliler'in etkinliği devam ediyordu. Fatih ticaret yollarının güvenliğini sağlamak ve korsanlardan kurtulmak için Ege adaları üzerinde siyasetini ağırlaştırdı. Ege adalarına seferler düzenlendi. Yeni tersaneler ve gemiler inşa edildi.

İDARİ DÜZENLEMELER
Fatih Sultan Mehmed, klasik manada Osmanlı devletinin idari kurucusu sayılabilir. İstanbul'un fethinden sonra kendisini Kaiser-i Rum (Doğu Roma İmparatoru) ilan etmiş ve devlet müesseselerini yerleştirmiştir. Fatih Kanunnamesi ile Atam-Dedem Kanunu dediği gelenekleri yazılı hale getirmiş ve buna Kanunname-i Ali Osman denmiştir. Divanın idaresini sadrazamlara bırakarak, işleri kafes arkasından takip etmeye başlamış, mutlak vekilim dediği sadrazamı geniş yetkilerle donatmıştır.
Ayrıca defterdar, kazaskerler ve diğer üst düzey devlet erkanının görevleri tarif edilmiştir. Yeniçeri ordusu 10.000'e çıkarılarak güçlü bir merkezi ordu teşkil edildiğinden uç beylerinin önemi azalmış, böylece merkezi idare sağlamlaştırılmıştır. Anadolu ve Rumeli'nin en kudretli devletinin hükümdarı olarak "Han" ünvanını ilk defa o kullamıştır.
İstanbul'un fethinden sonra Yıldırım Bayezid zamanında elden çıkan topraklar yeniden kazanılmış, hatta Rumeli ve Karadeniz kıyılarında yeni yerler fethedilmiştir. Kırım'ın fethi ile Karadeniz bir Türk gölü haline getirilmiş, Anadolu birliği tamamlanmış ve Rumeli'deki Türk varlığı Belgrad'a kadar uzanmıştır. İstanbul, Fatih zamanında bir ilim ve sanat merkezi haline gelmiş, Fatih medreseleri klasik Osmanlı medreselerinin temelini oluşturmuştur. Şairler ve ilim adamları için bir cazibe merkezi haline gelen İstanbul'a bütün İslam dünyasından bilginler gelmeye başlamıştır.

FATİH'İN İNSAN HAKLARI AHİDNAMESİ
Fatih Sultan Mehmed, Bosnayı fethettiği zaman Osmanlı devlet politikasının sonucu olarak bölge halkına dini serbestiyest getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in buradaki latin papazlarına verdiği 883 (1478) tarihli ferman suretinde; "Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir.
Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir.
Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir." Bu ferman suretinde de görüldüğü gibi azınlıklar tam bir hürriyet ortamı içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir.

Ölümü
Fatih 1481’de, Anadolu’ya doğru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481’de Gebze'deki ordugâhında öldü. Gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de söylenir. Ölümünden sonra oğlu Bayezid tahta çıktı. Fatih Camii'nde ki Türbesinde tek başına yatmaktadır.
devamını okuyunuz... >>

YILDIRIM BEYAZIT DÖNEMİ

-Beyliklerler mücadele ederek Anadolu'nun siyasi birliğini sağladı.

-İstanbul iki kez kuşatıldı fakat başarı sağlanamadı.

-İlk kuşatmada Bizans Avrupa'dan yardım istedi ve Haçlı ordusu harekete geçti.
-1396 Niğbolu Savaşı ile Haçlı ordusu bozguna uğratıldı.
UYARI: Bu savaş sonunda Mısır'da bulunan Abbasi Halifesi I. Mütevekkil, Yıldırım Bayezit'e gönderdiği mektupta ona "Sultan-ı İklim Rum" diye hitap etmiştir.
-Bu savaşla Bulgaristan ele geçirildi, Eflak ve Bosna Osmanlı Himayesine girdi.
-İkinci İstanbul kuşatması sırasında Boğaz'ın Anadolu yakasına Güzelcehisar da denilen Anadolu Hisarı inşa edildi.
-Bu kuşatma Timur'un Anadolu topraklarına girdiği haberi üzerine kaldırıldı.

-Anadolu beylikleri üzerine yürüyerek Saruhan, Aydın, Menteşe ve Germiyanoğulları Beyliklerini  Osmanlıya bağladı.(1390)
-Kütahya merkez olmak üzere Anadolu Beylerbeyliğini kurdu.
-Karamanoğulları ve Kadı Burhaneddin Beyliğine son vererek, Anadolu Türk Birliğini sağladı.
-Anadolu Hisarı’nı yaptırarak İstanbul’u kuşattı. (1391)
-1396 Niğbolu Savaşı ile Mora Despotluğu’nu hakimiyeti altına aldı ve Bulgar krallığına son verdi.
-Anadolu Türk Birliğini Kurma Çalışmaları üzerinde çok durmuştur.

-Taht değişikliğinden faydalanarak Osmanlı aleyhine faaliyetlere girişen Anadolu beylikleri üzerine yürüyen Yıldırım Bayezit 1390’da Germiyan, 1391’de Aydın, Saruhan, Hamit ve Menteşeoğulları’nı, 1392’de Candaroğulları’nı (Sinop hariç) 1397’de Akçay Savaşı’yla Karamanoğulları’nı, 1398’de Kadı Burhanettin Devleti’ni topraklarına katarak Anadolu Türk Birliğini ilk kez kurmuştur.
Not : Anadolu Beylerbeyliğini kurarak beylerbeyliği sayısını ikiye çıkarmıştır.
-Yıldırım Bayezit İstanbul’u ilk kez kuşatan Osmanlı padişahıdır. İstanbul’u birkaç kez kuşatmış ve bu amaçla Anadolu Hisarı’nı yaptırmıştır. Fakat Karamanoğulları’nın saldırıları, Niğbolu Savaşı ve Timur tehlikesi yüzünden kuşatmalara ara vermek mecburiyetinde kalmıştır.
devamını okuyunuz... >>

I.MURAT (HÜDAVENDİGAR)DÖNEMİ

I. MURAT DÖNEMİ (1362-1389)
Orhan Bey'in ölümüyle yerine oğlu I.Murat (Hüdavendigar) geçti.


I. MURAT DÖNEMİNDE ANADOLU'DA GELİŞMELER:
1)- Ankara Karamanoğullarından geri alındı.
2)- Oğlu Yıldırım Bayezıd'ı Germiyan Beyi'nin kızıyla evlendirerek onlardan Kütahya, Tavşanlı, Simav ve dolayları çehiz olarak alındı.
3)- Hamitoğullarından Eğridir ve çevresi satın alındı.
4)- Karaman Beyi Alaaddin Ali Beyle kızını evlendirerek dostluk kurmaya çalıştı. Ancak Karamanoğullarının düşmanca tavırlarını sürdürmeleri üzerine harekete geçerek, Karamanoğullarını yendi. Alaaddin Ali Bey'i affederek barış yaptı.




I. MURAT DÖNEMİNDE BALKANLARDA GELİŞMELER:

1)- Edirne(1362) ve Filibe'nin Fethi,
2)- Sırpsındığı Savaşı (1364)
3)- Çirmen Savaşı (1371) Sırplarla yapılan bu savaşı Osmanlılar kazandı.)
4)- I. Kosova Savaşı (1389)

EDİRNE VE FİLİBE'NİN FETHİ: I. Murat'ın ilk hedefi Edirne olmuştur. Lala Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu 1362 yılında Edirne'yi fethetmiştir. Ardından Filibe alınmıştır.

NOT: Edirne'nin Fethinin Önemi: Sırp ve Bulgarların Bizans'la bağlantısı kesildi.

SIRPSINDIĞI SAVAŞI (1364):

Sebep: Edirne ve Filibe'nin Osmanlıların eline geçmesi Sırp ve Bulgarları rahatsız etmiş, bunların papaya başvurmaları üzerine Balkan Devletlerinden oluşan (Sırp, Bulgar, Macar, Eflak-Boğdan ve Bosnalılar) bir Haçlı ordusu kurulmuştur.
Savaş: Haçlı Ordusunu HACI İLBEY komutasındaki bir akıncı birliği ani bir baskın sonucu yok etmiştir.
Önemi: a)- Bu zaferle Balkan Devletleri üzerindeki Macarların etkisi kırılmış, Türklerin Balkanlardaki ilerlemeleri hız kazanmıştır.
b)- Zaferden sonra Edirne başkent yapılmıştır.



I. KOSOVA SAVAŞI (1389):
Sebep: Osmanlıların Balkanlarda ilerleyişini durdurmak için Sırp Kralı LAZAR'ın öncülüğünde Haçlı Ordusunun kurulması.
Sonuç: I. Murat komutasındaki Osmanlı Ordusunun zaferiyle sonuçlandı. I. Murat şehit oldu, yerin oğlu Yıldırım Bayezıd geçti.

I. MURAT DÖNEMİNDE DEVLET TEŞKİLATINDAKİ GELİŞMELER:

1)- Divan teşkilatı sistemli ve sürekli hale getirildi.
2)- Kapıkulu Ocakları kuruldu.
devamını okuyunuz... >>

ORHAN GAZİ DÖNEMİ

Orhan Gazi Dönemi (1324-1362)

Babası : Osman Gazi
Annesi : Mal Hatun
Doğumu : 1281
Ölümü : 1360
Saltanatı : 1326 - 1359
Devlet Sınırları : 95.000 km2
Hayatı
Orhan Gazi 1281 yılında doğdu. Babası Osman Gazi, annesı Kayı aşiretinin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatundu. Orhan Gazi, sarı sakallı, uzunca boylu, mavi gözlüydü. Yumuşak huylu, merhametli, fakir halkı seven, ulemaya hürmetli, dindar, adaletli, hesabını bilen ve hiçbir zaman telaşa kapılmayan, halka kendisini sevdirmiş bir beydi. Sık sık halkın arasına karışır, onları ziyaret etmekten çok hoşlanırdı.
Orhan Gazi, babası Osman Gazi'nin 1326'da vefatı üzerine beyliğin başına geçti. Orhan Gazi 1346'da Bizans İmparatoru VI.Yoannis Kantakuzinos'un kızı Teodora ile evlendi.
Ayrıca, Yarhisar Tekfur'unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla evlendirilirken, düğün basılıp Holofira esir alındı ve Orhan Gazi ile evlendirildi. Müslüman olduktan sonra adı Nilüfer Hatun olarak değiştirildi; bu evlilikten, ileride Osmanlı Devleti'nin üçüncü hükümdarı olacak Murad Hüdavendigar doğdu.
Erkek çocukları: Süleyman Paşa, Murad Hüdavendigar, İbrahim, Halil, Kasım
Kız çocukları: Fatma Hatun
Askeri Başarılar
Savaşlarda daima ordusunun başında bulunan Orhan Gazi'nin siyasi ve askeri en önemli başarısı, kuşkusuz Bursa'nın 6 Nisan 1326'da alınmasıydı. Alaüddin Ali Bey'i kendine vezir atayan Orhan Gazi, Orhaneli kazasını ele geçirerek, Bursa önlerine geldi ve şehri kuşattı. Şehir, ciddi bir çatışmaya girmeden teslim alındı. Devletin merkezi Bilecik'ten Bursa'ya nakledildi.
Akçakoca, Karamürsel, Abdurrahman Gazi gibi öncü komutanlar ise Kandıra, Aydos ve Semendire kalelerini aldılar. Böylece Osmanlı sınırları Karadeniz ve İstanbul Boğazı'na doğru genişletildi. 15 yaşından beri hayatı savaşlar ve zaferlerle geçen Orhan Gazi askeri bir düzenleme yaparak 1328 yılında "Yaya" ismini verdiği bir ordu kurdu.
Osmanlıların Kocaeli yarımadasındaki kaleleri alarak, İstanbul Boğazı'na kadar gelmeleri, Bizans İmparatorluğu'nu telaşlandırdı. İmparator III. Andronikos, hem fethedilen kaleleri geri almak, hem de kuşatılmış olan İznik'i kurtarmak için bir ordu hazırladı. Orhan Gazi İznik'te bir miktar kuvvet bırakarak Bizanslılara karşı harekete geçti. İki ordu Palekonon'da (Maltepe) karşılaştı, yapılan Palekonon Savaşı'nda Bizans ordusu yenildi (1329).
Kazanılan bu önemli zaferden sonra Orhan Gazi, İznik kuşatmasına devam etti. Bizans İmparatorluğundan ümidini kesen İznik kumandanı bazı şartlarla teslim olacağını bildirdi. Orhan Gazi ileri sürülen şartlara uyulacağına ve halka iyi davranılacağına dair söz verdi. Hıristiyanlığın en önemli kentlerinden biri olan İznik böylece Türk hakimiyetine girdi (1330).
Orhan Gazi fetihlere devam ederek; 1331'de Taraklı, Göynük ve Mudurnu'yu, 1333'de Gemlik'i Osmanlı topraklarına kattı. Orhan Gazi 1337'de önemli bir ticaret merkezi olan İzmit'i ve çevresini (Koyunhisar, Hereke, Yalova, Armutlu) fethetti ve buranın idaresini oğlu Süleyman Paşa'ya verdi.
1342 yılında Balıkesir yakınlarındaki Rumlara ait Kirmasti, Mihaliç ve Ulubat kaleleri fethedilince Karesioğulları Beyliği ile sınır komşusu olunmuştu. Orhan Gazi Karesioğulları beyliğindeki taht kavgalarından yararlanarak bu beyliğin topraklarını ele geçirdi (1345). Karesi Beylerinden Hacı İlbey ile Evrenos Gazi, Osmanlı hizmetine girdiği gibi, Beyliğin donanması da Osmanlı Devletine katıldı. Marmara Adaları, Üsküdar ve Kadıköy fethedildi(1352). 1354 yılında ise Gerede Beyliği ele geçirildi ve Ankara ilk kez fethedildi.
İdari düzenlemeler
Orhan Gazi, babası Osman Gazi'den 16.000 km.kare olarak aldığı devlet topraklarını oğlu Murad Hüdavendigar'a 95.000 km.kare olarak devretti. Orhan Gazi devletin bir idare sistemi olması gerektiğini düşünüyordu, bu amaçla teşkilat işini Alaeddin Paşa ile Şeyh Edebali'nin bacanağı Çandarlı Kara Halil Paşa'ya verdi.turkeyarena.com
Orhan Gazi devlet teşkilatı içinde üç önemli nokta üzerinde duruyordu; para, ordu ve kıyafet. Fethettiği yerlere adli ve idari işler için kadılar, askeri işler için subaşılar tayin etti. İlk Osmanlı parası, 1326 yılında Orhan Gazi tarafından basıldı.
Mimari Eserler
Orhan Gazi imar ve şehir planlamasına da önem veren bir padişahtı. İznik'in fethedilmesinden sonra, 1331 yılında İznik'teki meşhur Ayasofya Kilisesi camiye çevrildi. Ayrıca 1333'de yine İznik'te Osmanlı tarihinin ilk camisi olan Hacı Özbek Camii yaptırıldı.
Orhan Gazi'nin yaptırdığı diğer eserler şunlardır;
İznik Hacı Hamza Camii ve Kümbeti,
İznik Yeşil Camii,
Bilecik Orhan Camii,
Bilecik Orhan Gazi İmareti,
Gebze Orhan Camii,
Bursa Orhan Camii,
İznik Nilüfer Hatun İmareti.
Bilime ve eğitime büyük önem veren Orhan Gazi Bursa Medresesini de yaptırdı.
devamını okuyunuz... >>

OSMAN GAZİ DÖNEMİ

Hayatı
Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi 1258'de Söğüt'te doğdu. Babası Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Hatun'dur. Osman Gazi uzun boylu, yuvarlak yüzlü, esmer tenli, ela gözlü ve kalın kaşlıydı. Omuzları arası oldukça geniş, vücudunun belden yukarı kısmı aşağı kısmına oranla daha uzundu. Başına kırmızı çuhadan yapılmış Çağatay tarzında Horasan tacı giyerdi. İç ve dış elbiseleri geniş yenliydi.
Osman Gazi değerli bir devlet adamıydı. Dürüst, tedbirli, cesur, cömert ve adaletliydi. Fakirlere yedirip, giydirmeyi çok severdi. Üzerindeki elbiseye kim biraz dikkatlice baksa, hemen çıkartıp ona hediye ederdi. Her ikindi vakti kendi evinde kim varsa onlara ziyafet verirdi.
Osman Gazi, 1281 yılında Söğüt'te Kayı Boyu'nun yönetimine geçtiğinde henüz 23 yaşındaydı. Ata binmekte, kılıç kullanmakta ve savaşmakta çok ustaydı. Aşiretin ileri gelenlerinden Ömer Bey'in kızı Mal Hatun ile evlendi ve bu evlilikten ilerde Osmanlı Devleti'nin başına geçecek olan oğlu Orhan Gazi doğdu.
Osman Gazi, Ahi Şeyhlerinden Edebali'nin görüşlerine değer verir ve ona saygı duyardı. Sık sık Şeyh Edebali'nin Eskişehir Sultanönü'ndeki Dergahına gider ve misafir kalırdı.
Osman Gazi bir gece Şeyh Edebali'nin dergahında misafirken, bir rüya gördü. Sabah olunca hemen Şeyh Edebali'ye koşup, ona şöyle dedi:
"Şeyhim, rüyama girdiniz. Göğsünüzden bir ay çıktı. Yükseldi, yükseldi, sonra benim koynuma girdi. Göbeğimden bir ağaç büyümeye başladı. Büyüdü, yeşillendi. Dal, budak saldı. Dallarının gölgesi bütün dünyayı tuttu. Rüyam ne manaya gelir
Şeyh, bir süre sustuktan sonra ona şöyle dedi:
"Müjdeler olsun ey Osman! Hak Teala, sana ve senin evladına saltanat verdi. Bütün dünya, evladının himayesinde olacak, kızımda sana eş olacak."
Bu olaydan sonra Şeyh, kızı Bala Hatun'u Osman Bey'e verdi. Bu evlilikten de Alaeddin doğdu.
Anadolu'da kurulup, 600 yıllık bir tarih diliminde ve üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, 1326'da Bursa'da Nikris hastalığından öldü. Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı: Bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kaşıklık.
Erkek çocukları: Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey
Kız çocukları: Fatma Hatun
Kuruluş
Osman Gazi, siyasi ve askeri faaliyetlerine Bizans toprakları üzerinde başladı. 1281 yılında Kayı Boyu'nun Beyi olduğunda, ilk iş olarak birçok Türkmen boyunu etrafında topladı. Osmanlı tarihinin ilk savaşı, Bursa'nın İnegöl kazasına 10 km uzaklıkta bulunan Hamzabey köyünde gerçekleşen Ermeni-Beli savaşıdır (1284). Bu savaşta Osman Gazi'nin yeğeni Baykoca şehit düştü. Osmanlı tarihindeki ilk kale fethi olan Kulaca Hisar'ın fethi ise 1285 yılında gerçekleşti.
Bu sıralarda Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubad, Eskişehir ve İnönü taraflarını Osman Gazi'ye verdi. Osman Gazi 1291 yılında İnegöl Tekfuru ile savaşıp Karacahisar'ı aldı. Sakarya taraflarına akınlar düzenledi. Amcası Dündar Bey Bizans Tekfurları ile ilişki kurduğu için 1298 yılında öldürüldü. Osman Gazi'nin yoğun siyasi ve sosyal faaliyetlerinin devam ettiği bu yıllarda, İlhanlılar Anadolu Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubat'ı sürgüne göndermişler ve Selçuklu Devleti tahtsız kalmıştı. Osmanlı başkentinin Bilecik'e taşındığı, Selçuklu tahtının boş kaldığı 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin kurulduğu kabul edilmektedir. (Bazı kaynaklarda Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 27 Temmuz 1301 olarak geçmektedir. Bu tarihte Osmanlı kuvvetleri Bizans ordusunu Bafeus Savaşı'nda yenilgiye uğratmış ve bağımsızlığını kazanmıştır). 1300'de fethedilen Yenişehir kalesi, bir yıl sonra Osmanlı Devleti'nin başkenti yapılacaktır.
Osman Gazi, eski Türk geleneklerine bağlı kalarak, elde edilmiş olan yerleri kardeşine, oğluna ve silah arkadaşlarına dirlik olarak bölüştürdü. Kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i, oğlu Orhan Gazi'ye Karacahisar'ı, Hasan Alp'e Yarhisar'ı, Turgut Alp'e İnegöl bölgesini verdi. Buralar Osmanlı'nın uç bölgeleriydi. Böylece sınırların genişletilmesi düşünüldü. Osman Gazi'in silah arkadaşlarından Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Samsa Çavuş, Konuralp, Aykutalp gibi komutanların yeni yerlerin fethedilmesinde çok büyük hizmetleri oldu.turkeyarena.com
1302'de Bizans İmparatorluğu Ordusu'na karşı Koyunhisar'da yapılan savaştan Osmanlılar galip çıktı. 1303'de İznik kuşatıldı, Marmaracık kalesi fethedildi. Osmanlıların irili ufaklı fetihleri devam ediyordu. 1306'da yapılan Dinboz Savaşı sonunda Kestel, Kete ve Ulubad kaleleri fethedildi ve Osmanlı Tarihi'nin ilk askeri antlaşması imzalandı. 1308 yılında ise Karahisar fethedilip, bölgenin önemli ticari ve sosyal merkezlerinden olan İznik sıkıştırılmaya başlandı. Osman Gazi'nin siyasi dehasını gösteren önemli bir olay da, Bizans'ın ticari yollarına hakim olarak, Bizans'ı zor durumda bırakmasıydı. Zaman zaman Bizans halkından ve tekfurlarından müslüman olanlar vardı. Harmankaya tekfuru Köse Mihal de bunlardan biriydi. Müslüman olup, kalesiyle Osmanlılara katıldı. Lefke, Mekece ve Akhisar dolayları onun gayretleriyle ele geçirildi. Osman Gazi padişahlığı döneminde Bursa'yı da kuşattı (1315), Karatekin, Ebesuyu, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci kalelerini fethettip, Akçakoca ve Kocaeli diyarını Osmanlı topraklarına kattı (1317).
Osman Gazi yaşlanıp hastalandığı için 1320 yılından sonraki faaliyetlere katılmadı. Yerine vekil olarak bıraktığı oğlu Orhan Gazi; 1321'de Mudanya ve Gemlik, 1323'de Akyazı ve Ayanköy, 1324'de Karamürsel ve Karacabey, 1325'de de Orhaneli'yi Osmanlı topraklarına dahil etti. Osman Gazi babası Ertuğrul Gazi'den 4800 km.kare olarak devraldığı toprakları oğluna 16000 km.kare olarak devretti.
Osman Gazi fetihlerle meşgul olmaya devam ettiği sıralarda, fethedilen yerlerin idareleri ve İslamlaştırılmaları için gerekli teşkilatları da kuruyordu. Osman Gazi ihtiyaçlara göre kanun mahiyetinde birtakım emirler veriyor, bu konuda Selçuklu kanunlarından da yararlanıyordu. İlk vergi Osman Gazi zamanında alındı. Pazara getirilen, toptan kabul edilen "yük" cinsinden mallar "Bac" denilen vergiye tabi tutulmuştu. Köylünün satmaya getirdiği bir iki tavuk, uç beş kilo yağ gibi mallardan Bac alınmazdı. Selçuklular zamanında geçerli olan tımar usulü Osman Gazi zamanından itibaren sürdürüldü. Kendisine Tımar verilen sipahi, bulunduğu köyün vergisini toplar, buna mukabil de savaş zamanı atı, zırhı ve yardımcısı ile birlikte sefere giderdi.
Özet Bilgiler
1)Bilecik, Yarhisar ve İnegöl (1298), Karacahisar, Yundhisar ve Yenişehir (1300) alındı.
2)Not: Bilecik alınarak başkent yapıldı. Bilecik, Osmanlıların ilk başkenti oldu.
3)Karacahisar’ın alınması üzerine Selçuklu devleti tarafından beylik sembolleri gönderildi.
4)1299 Yılında Bağımsızlığını ilan etti.
5)1302 Yılında Bizansla Koyunhisar savaşını yaparak Bizans’ı yendiler.
Not: Osmanlılar ilk kez Bizans’ı kuvvetleriyle bu savaşta karşılaştılar.
6)İlk Osmanlı parasını Akçeyi bastı.
7)Ahi Şeyhi Edebali’nin kızı ile evlenerek Anadolu’daki Ahilerin desteğini aldı.
devamını okuyunuz... >>