Rus Edebiyatı
Rus Edebiyatı, 11. yüzyılda Ruslar’ın Hıristiyanlık’ı benimsemesinden sonra yazılan yapıtlarla başlar. Doğu Slav toplulukları ilk kez 10. yüzyılın hemen başında Kiev’de merkezi bir yönetim altında bir araya gelmişlerdi. Aynı yüzyılın sonlarında Kiev prensi tarafından benimsenen Hıristiyanlık’ın halkın arasında yayılmasıyla okuryazarlık gelişebilme olanağı buldu. Bu yeni dinle birlikte Rusya’ya Yunanca ya da Slavca dinsel yapıtlar girdi. Yunanca’dan çeviriler yapılmaya başlandı.
Rus edebiyatının Batı edebiyatına entegrasyon süreci I. Petro’nun çarlığı döneminde (1689-1725) başlar. Rus edebiyatında öykü türünde başarılı ilk örnekler XVIII. yüzyılın ikinci yarısında verilmiştir. Sentimentalist akımın en önemli temsilcisi olan Nikolay Mihayloviç Karamzin (1766 – 1826) Batılı ölçütlerde yazdığı uzun öykülerle Rus okurların dikkatini çeker. Tefrika halinde yayımlanan bu öykülere okurların gösterdiği ilgi, düz yazı türlerini yasaklayan klasisizm akımının temsilcilerini ürkütecek derecede yoğundur. XIX. Yüzyıl genel olarak Rus edebiyatının Batı edebiyatlarına entegrasyon sürecini tamamladığı dönemdir. Rus edebiyatında poema (epik şiir) türünün ilk örneklerini Puşkin vermiştir. Gogol biçim açısından yaptığı en önemli denemesini Ölü Canlar adlı eserinde gerçekleştirir. Ölü Canlar, Dante’nin İlahi Komedya’sından yola çıkılarak kaleme alınmış ve grafiksel görüntü olarak düz yazı biçiminde, içerik olarak da Rus öğelerle donatılmış çok başarılı bir poema denemesidir. Ayrıca İ. A. Bunin (1933), B. L. Pasternak (1958), M. A. Şolohov (1965), A. İ. Soljenitsın (1970) ve son olarak İ. A. Brodski (1987) Nobel Ödülü sahibidirler.
ALEKSANDRE PUŞKİN (1799 – 1837)
Modern Rus edebiyatının kurucusu sayılır. Yapıtlarında Rus toplumunun toplumsal özelliklerini yansıtan tipler oluşturmakla Rus edebiyatında ulusal ve gerçekçi çığırın öncüsü olmuştur. Şiirlerinde romantizmin izleri görülür. İlk şiirleri toplumsal içerikli eleştiri niteliğindedir. İsyankâr şiirleri dolayısıyla sürgün cezasına çarptırılmıştır. Sürgündeki üç yıl içinde şiir yazmaya devam etmiş, “Yevgeniy Onegin” adlı şiir-romanının ilk bölümlerini kaleme almıştır. “Boris Godunov” adlı oyununun sahnelenmesi yasaklanmıştır. 18. yüzyılın ikinci yansında Rusya’yı tehdit eden Kazak ve köylü isyanlarını anlattığı “Yüzbaşının Kızı” adlı romanı en yetkin yapıtıdır.
Eserleri: Yüzbaşının Kızı: roman Yevgeniy Onegin: Şiir-roman Maça Kızı: öykü Çingeneler: Şiir Boris Godunov: Oyun
GOGOL (1809-1852)
Realizmin etkisinde yapıtlar ortaya koymuştur. Mizahi yönü ağır basan bir üslubu vardır. “Müfettiş” adlı oyunu ve “Palto” adlı öyküsündeki, Rusya’nın siyasi ve toplumsal sorunlarına yönelik eleştirileri büyük bir övgü toplamıştır. “Ölü Canlar” adlı romanında, kapitalizme geçiş sürecindeki Rusya’da, çürümekte olan, köhneleşmiş toprak köleliği sisteminin insan onuruna aykırılığını gözler önüne sermiştir.
Eserleri: Ölü Canlar, Taraş Bulba: roman Müfettiş: Oyun Palto: öykü
TURGENYEV (1818-1883)
Realist Rus romancılığının kurucularındandır. romanları, Rus aydın ve yazarları tarafından sert bir biçimde eleştirilmiştir. romanlarında güncel ve sosyal olayları dile getirmiştir. En tanınmış ve yetkin yapıtı “Babalar ve Oğullar” adlı romanını, gericiliği temsil eden liberal soylularla, ilericiliği temsil eden demokrat aydınlar arasındaki görüş ayrılığını ve savaşını göstermek için yazmıştır.
Eserleri: Babalar ve Oğullar, Rudin, Duman: roman
ANTON ÇEHOV (1860 . 1904)
Durum anlatımına dayanan, “Çehov tarzı”, modern öykücülüğün kurucusudur. “Altı Numaralı Koğuş” adlı yapıtında özgürlükçü düşünceleri savunmuştur. Oyunlarında ihtilal öncesi umutsuzca yaşayan soyluların ve aydınların iç dünyasını başarılı bir biçimde yansıtmıştır. tiyatro alanındaki ününü, yeni bir çığır açan “Martı” adlı oyunuyla kazanmıştır. Bu oyunu “Vanya Dayı”, “Üç Kız Kardeş” ve “Vişne Bahçesi” adlı oyunları izlemiştir.
Eserleri: Martı, Vanya Dayı, Üç Kız Kardeş, Vişne Bahçesi: Oyun Köylüler, Altı Numaralı Koğuş, Hikâyeler: öykü
MAKSİM GORKİ (1868 – 1936)
Toplumcu gerçekçi romanın öncülerindendir. Yapıtlarında, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı acılan, Rusya’daki yoksulluk yıllarını anlatmıştır. İlk romanı “Foma”da sağlam bir olay örgüsü kuramadığından ve yaşamın anlamı üzerine uzun tartışmalara girdiğinden, roman, başarısız sayılmıştır. 1906′da yazdığı ve Rus Devrimi’ne adadığı “Ana” adlı romanı en başarılı yapıtıdır.
Eserleri: Ana, Foma, Küçük Burjuvalar roman İtalya Hikâyeleri: öykü
DOSTOYEVSKİ (1821 -1881)
Realizmin güçlü temsilcilerindendir. Dine ve geleneklere bağlı kalmış, yapıtlarında ruh tahlillerine yer vermiştir. Adını duyurduğu, ilk romanı “İnsancıklar” Rusya’nın toplumsal romanı sayılır. İkinci romanı “Öteki” yeterli ilgiyi görmemiş, ünü giderek kaybolmuştur. Daha sonra yazdığı “Ev Sahibesi”, “Beyaz Geceler”, “Yufka Yürekli” adlı romanları beklenen ilgiyi görmemiştir. Genç liberallere katılmasıyla yaşamının akışı önemli ölçüde değişmiş, ölüm cezasına çarptırılmış ve cezası sürgüne çevrilmiştir. Sürgünden sonra yeniden yazmaya başlamış; “Karamazof Kardeşler”, “Ecinniler”, “Suç ve Ceza” gibi en ünlü yapıtlarını kaleme almıştır. Yapıtlarında, kuşakları rahatsız eden ahlaksal, dinsel, siyasal konuları çarpıcı bir söyleyişle dile getirmiştir.
Eserleri: İnsancıklar, Öteki, Suç ve Ceza, Karamazof Kardeşler, Budala, Ezilenler, Beyaz Geceler, Ecinniler, Kumarbaz, Yeraltından Notlar, Ölüler Evinden anılar: roman
SUÇ ve CEZA / Dostoyevski
Sefalet içinde yaşayan, üniversite ile ilişkisi kesilmiş genç Raskolnikov, kendince bir kuram geliştirir ve hem kendisinin hem de yakınlarının sıkıntısına bir anda son vermek için, yaşamayı hak etmediğini düşündüğü, yaşlı, hastalıklı, insafsız, kaçık bir tefeci kadını öldürmeye karar verir. yazar, ilk bakışta bir polisiye romanını çağrıştıran bu metinde, insan ruhunu bir kez daha büyük bir sınav ile karşı karşıya getirir. Bizce yaşamayı hak etmediğine inandığımız bir insanı, kendi açımızdan geçerli nedenlerle öldürmek, aklın gerekçeleri ile ruhun sesini susturmak mümkün müdür? Bir çıkış yolu arayan yalnız insanlann yolunu aydınlatmaya çalışan yazar, Raskolnikov’un işlediği suçun peşinde, varoluşun derinliklerinde dolaştırır okuru.
TOLSTOY (1828 -1910)
Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştır. Bir çok Avrupa ülkesine geziler düzenleyerek o ülkelerin eğitim sistemlerini incelemiş, ülkesinde eğitim dergisi ve ders kitapları yayımlamıştır. Dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alan “Savaş ve Barış” ve “Anna Karenina” adlı romanlarını bu dönemde yazmıştır. sanatta ahlakçı bir anlayışı savunmuş, yapıtlarını bu doğrultuda oluşturmuştur.
Eserleri: Savaş ve Barış, Anna Karenina, Diriliş, Hacı Murat, Kazaklar, İvan İlyiç’in Ölümü: roman İnsan Ne İle Yaşar, halk İçin Hikâyeler, Efendi İle Uşak, Sivastopol Hikâyeleri: öykü
SAVAŞ ve BARIŞ – Tolstoy
Yazar, Çarlık Rusyası aristokrasisinin zaaf ve çelişkilerini, Rus halkının bakış açısından, ele alır. Savaşın yıkımlarını, soylu sınıfın geçirdiği sarsıntıyla bağlantılı olarak sunarken, tarih-birey ilişkisinde (Nikolay Rostov – Nataşa – Sofia – Piyotr Bozukov – Prens Andrey), bireye hep acıların düştüğünü söyler. Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar… Hep aykırı bir tıp olan Bozukov ve onun şahsında iyiliğin üstünlüğü… Kadınların genel konumları ye çıkar çevrelerinin ince hesaplan… “Kanlı sargılar içindeki bütün bu bozuk insan etleri…” sözüyle özetleyebileceğimiz ‘savaş”, balolar, partilerle süslenen ‘barış’.” Napolyon Savaşları sırasında yazılan roman, yaşanma sunulan bir destan olarak nitelendirilir. romanda geniş bir süreçten bahsedilmesi, beş yüzü aşan kişiyi içermesi, öykünün dallanıp budaklanarak ilerlemesi romanı başyapıtlardan biri haline getirmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder