Öncü bir dahiydi. En az sanatı kadar bilimsel çalışmalarıyla da 15. yüzyıl ve sonrasını aydınlattı. Yaşamı hala tam anlaşılamayan sırlarla dolu Leonardo Da Vinci, ateşi evrendeki en büyük güç sayıyordu. Adının her hecesi de “ateş” anlamına geliyordu.
Yalnızca Rönesans’ı temsil eden bir şahsiyet değil, onun biçimlenmesini sağlayan bir yaratıcı. İlahi güzelliği, keskin zekası, çalışma azmi ile döneminin ressamlarını gölgede bırakan evrensel insan. Hala tam anlaşılamamış olaylarla dolu 67 yıllık yaşamında son sözleri, Goethe gibi “biraz daha ışık” değil “biraz daha zaman”dı. Daha yapacak çok şey vardı ve zamanın yetmediğine üzülüyordu. Yaşayışına ve işlerine bakarsak göreceğimiz şey şudur: “O zamanının çok ilerisinde yaşadı ve yaşıyor.”
“Beş duyu ruhun yöneticileridir.”
Asıl adı “Lionardo” olan ve arşiv belgelerine göre yaşamı boyunca “di Ser Piero da Vinci” olarak adlandırılan Leonardo’nun yaşamı ile ilgili rakamsal notlar ya da bağlantılar, büyükbabası Antonio’nun torununun doğum tarihini 15 Nisan 1452, Cumartesi, saat 22:30 diye not düşmesiyle başlıyor.
Leonardo doğumundan sonra annesinin evinden alınır ve annesinden ayrı, onu hiç tanımadan büyür. Varlıklı bir ailenin çocuğu olmanın tadını çıkardı diye düşünenlerin aksine çok zor bir çocukluk geçirir. Buna karşılık hayatına çocukluğu ile ilgili çok fazla şey yansıtmaz, belli ki üzerini örtmüştür. Hiçbir zaman “anne” kelimesini ağzına almayacak ve ileride kaleme alacağı notlarında ondan sadece ismiyle, kısaca “Caterina” diye söz edecektir.
Ailenin çocuğa ilgi gösteren tek üyesi Francesco Amca sayesinde büyük bir merakla doğaya ilgi duymaya başlar. Bir yandan hayal gücü, bir yandan doğa. Goethe’nin “Hayat, en iyi olarak canlı aracılığıyla öğretilir.” Sözünü amcası ona daha o dönemlerde aşılar. Yakaladıkları böcek, sinek ve kelebekleri inceleyerek canlı doğa hakkında bilmediği birçok şeyi öğrenir. Aynı zamanda ne kadar çok şey görürse, o kadar çok şey öğreneceği gerçeğini de. Kısa bir süre sonra doğduğu yerden ayrılarak ailesinin yerleştiği Floransa’ya gider. Burada edebiyat ve müzik okulunda eğitim almaya başlar.
“Göz bütün dünyanın güzelliklerini kavrar.”
Leonardo adının içindeki zengin heceleriyle çok güzel bir ritmi vardır. Taşıdığı gücü gizlice bu hecelerin içine yerleştirmiş. Bunu çözmek için küçük bir formül: “Lion-nar-do” Bu gücü anlatan üç ayrı kelime. Aslında “ateş”i anlatan eşanlamlı kelimeler. Biraz daha açtığımız zaman “lion” (aslan) ateş grubunun burcu, “nar” Arapça’da ateş, “do” (od) yine ateş anlamında. Leonardo’nun evreni dört elementle tanımlayışında ateş diğer tüm elementleri içine alan, en büyük güç olarak karşımıza çıkıyor. Leonardo’nun adı da bu evrensel gücü bize hissettiriyor.
Doğuştan solak olup da aynı zamanda sağ elini kullanabilen kaç kişi tanıyorsunuz? Peki bu özelliklere sahip kaç ressam vardır? Leonardo sahip olduğu özellikler sayesinde özgün ve etkileyici olmayı başardı. Bu yeteneğinin elbette farkındaydı ve bunun onu farklılaştıracağını, diğer pek çok ressamdan ayıracağını biliyordu. Günlüklerini sağdan sola ve tersten yazabiliyordu. Tüm bunlar zaten gelişmiş olan beyninin her iki korteksinin faaliyetlerini de hızlandırıyordu.
“Tek başınayken her şey sana aittir, yanında birisi varsa yarısı sana aittir.”
Leonardo, 1483’te bilinen ilk kompozisyonu “Kayalıklar Madonnası”na başlar. Epey karmaşık bir metafizik resmi sayılan bu eserinde alışılmışın dışında bir düzenleme yapar, yepyeni bir perspektif yaratır. Uzaysal perspektif ile dağınık ışık kullanarak konunun biçimini değiştirmeyi başarır. “Kayalıklar Madonnası”nın (1483-1486) tamamı Leonardo’nun eseridir.
Bu dönemde salgın hastalık iki yıl içinde on binin üstünde ölüme neden olur fakat Leonardo bu salgından kurtulur. Defterlerini de işte bu tarihte yazmaya başlar. Leonardo’nun notlarında iki önemli özellik göze çarpar. Birinci özellik tersten yazması, ikincisi ise yazılar ile çizimler arasında ilişki kurmasıdır. Bu defterlerden günümüze yalnızca otuz bir tanesi ulaşabilmiştir.
İlk gençlik çalışmalarının ardından kuşlara benzettiği masalsı uçan makineler çizer. Anatomi çizimleri bu tarihlerde başlar. İnsan anatomisi ile çok ilgilenir. Canlı hayvan incelemeleri yanında, insan kadavraları üzerinde diseksiyon çalışmalarına da yönelir. İleride anatomi ile ilgili 1500 çizimden oluşan muazzam koleksiyon ortaya çıkaracak Leonardo’nun kalp ve dolaşım, üreme, solunum, sindirim ve sinir sistemlerine ilişkin incelemeleriyle geçirdiği bu yıllar onun araştırma ve deneylere ayırdığı en verimli dönemdir.
“L’Ultima Cena” (Son Akşam Yemeği)
Leonardo, Milano’daki Santa Maria dele Grazie Manastırı yemekhanesi için “Son Akşam Yemeği” freski siparişini alır. İtalyanların deyişiyle “L’Ultima Cena” (Last Supper) adlı eser büyük bir talihsizlik nedeniyle günümüze sağlam ulaşamaz. Kullanılan tekniğin amacına hizmet edememiş olması en büyük talihsizliktir ve Leonardo’yu da içinden çıkılamaz bir sıkıntıya sokar. Bir dizi desen çalışmalarının ardından freske başlar, iskeleler kurulur. Gece gündüz bu resme devam eder. Şafak sökmeden uyanır, güneş batana kadar durmadan çalışır. Bazen de “Son Akşam Yemeği”nin önünde durur tek bir fırça sürmeden, sadece düşünerek gününü geçirir. Ona göre “yüce ruhlar ara sıra daha az çalışmakla daha fazla şey yaratırlar, çünkü onlar ruhlarında ide’yi ararlar.”
Aradan bir yıl geçer ama Leonardo resmi söz verdiği halde bitiremez. Fresk hızlı çalışmayı gerektirir ama onun detaycı ve titiz tavrı buna engel olur. Gölge ve ışığı birleştiren yeni tekniğini uygulamaya başlar ama kullandığı malzemeler ayrı zamanlarda kuruduğundan istediği sonuca çabuk ulaşamaz. Bitireceği tarih devamlı ertelenir. Resmin her aşamasında sabırla ve derin bir araştırmayla çalışır. Seçilmiş her bir figür için önceden kişilik analizleri yapar. Yaklaşık üç yılda tamamlanan bu resim (1495-1497) insan dehasının mucizelerinden biri olarak tarihe adını yazar.
“La Gioconda” (Mona Lisa)
Francesco del Giocondo’nun eşi Lisa Gherardini 1503-1506 yılları arasında Leonardo’ya modellik yapmasaydı, acaba “Mona Lisa” (La Gioconda, La Joconde) ortaya çıkar mıydı? Herhalde çıkardı. Çünkü Leonardo kafasında tasarladığı resim için model arayan birisi idi. O olmasaydı mutlaka başka bayana poz verdirecekti. Güzel bir kadın olan Mona Lisa’ya alışılmışın dışında bir yöntemle poz verdirdiğini bilmemizde fayda var. Modelini hoş tutmak için müzik dinletmiş, yeni enstrümanlar getirtmiş onu eğlendirmek için çeşitli oyunlar oynatmıştı. Onun tüm bu çabalarındaki amacı eserin baş kahramanı kadına ustalıkla yaklaşarak kafasındaki profili yüklemekti.
Kadınsı bir ifadeye sahip ancak ne kadın ne erkek gibi algılanabilen bir insan duruyor karşımızda. Başının büyüklüğünün ifadeyi güçlendirdiğini düşünmek mümkün. Figüre bakan kişiye göre yüzünün sol tarafı hüznü ve yaşlı birini, sağ tarafı ise mutluluğu ve genç bir insanı yansıtıyor. İki elin üst üste duruşu özellikle dikkatleri ele çekmek içindir. Bir anlamca iki elini kullanabilen bir ressamın bilinçli olarak dikkati modelin ellerine çekmesi şeklinde yorumlanabilir. Vücut duruşu ise tıpkı arka planda görünen yol kıvrılışı gibidir. Bize göre baş, sağa yani bize doğru bakar, gövde ters yöne yani sola, üstte duran sağ el sağ yöne doğru çeker bizi, sol el ise ters yöne.
Eser kimine göre dört yılda tamamlanır, kimine göre ise tamamlanmadan bırakılır. Biçilen değer ise henüz yapım aşamasında iken bile en yüksek düzeylere ulaşır.
Son Dönemleri
Yaşamı boyunca 30’u insan olmak üzere, 100’ü aşkın kadavrada yaptığı anatomik diseksiyon çalışmaları sonucunda 779 anatomik çizim gerçekleştirir. Bu çalışmalara 1506’da başlar ve 11 yıl sürdürür. En yoğun dönemi 1513 yılında başlar. Fakat ölülerle çalışmasına yasak konunca ister istemez çalışmaları yavaşlar. Gerçeğe en yakın portresi 63 yaşında iken yaptığıdır. Hayatının son yıllarını Fransa’daki Cloux Şatosu’nda geçirir. Kral François onunla çok yakından ilgilenir. Sağlığı günden güne bozulan Leonardo da Vinci’yi en çok üzen şey ellerindeki eklem iltihabıdır. Sağ elini artık kullanamaz ama çizmeye devam eder. Son günlerini cömert bir kralın sunduğu güzelliklerle geçirir.
Cloux Şatosu’nda 15 Nisan’da, 67. doğum gününün ardından vasiyetini hazırlar, 2 Mayıs günü vefat eder. Son nefesini verirken yanında Kral François ve en sadık dostu Francesco Melzi vardır. Francesco ölüm anında şöyle düşünür: “Leonardo gibi bir insanı doğanın bir daha yaratmaya gücü yok.”
Leonardo’nun İlkleri
- Sanat ve bilimin kenetlenmesi tarihte ilk kez Leonardo ile bu kadar güçlü oldu.
- Resimde klasik üslubu zirveye ulaştırdı.
- Bir doğa parçasını resmin esas konusu yapan ilk Batılı sanatçıydı.
- İlk kez resme kişiliği getirdi. Birbirine benzer yüzler yerine farklı karakterlerdeki yüzleri resmetti.
- Tutkal boya yerine ilk kez yağlıboya kullandı.
- Yeni perspektif anlayışı getirdi.
- Sfumato tekniğini ilk kez kullandı. Gölgeden ışığa doğru yeni bir geçiş yaptı, biçimlerin gizemli bir yarı gölgeden yavaş yavaş çıkmasıyla üçünü boyut yanılsaması yarattı.
- İlk kez sağdan sola ve tersten, ancak ayna tutularak okunabilecek notlar yazdı.
- “Mona Lisa”da kullandığı boyutla farklılık yarattı.
- Görmeyi fotoğraf makinesinin mantığıyla açıklayan ilk kişi oldu.
- Görme duyusuyla ilgili sinirlerin, gözün arkasından çıkıp beyine ulaştığını ilk gözlemleyen anatomici oldu.
- Modern karşılaştırmalı anatomi disiplinine öncülük etti.
- İnsan vücudunun parçalarını kesitler halinde ilk o çizdi.
- Kalbin ilk kez sağ ve sol ventrikül ayrımını ortaya koydu.
- Sol ventrikül duvar kalınlığının, sağ ventrikül duvar kalınlığına oranla yaklaşık üç kat fazla olduğunu saptadı.
- Öküz kalbi kullanarak ilk yapay kalp modelini hazırladı.
- Beynin ve kalbin odacıklarının görünüşünü ilk o ortaya koydu.
- Rahimdeki bebeğin hiç bilinmeyen bilimsel çalışmalarını o yaptı.
- İnsan vücudundaki oranları belirledi ve “altın oran” ile doğada da aynı oran dengesini buldu.
- İlk teleskopu Leonardo’nun yaptığı düşüncesi kesinlik kazanmasa da “Manuscript F” olarak bilinen cep defterindeki çizim bunu düşündürmektedir.
- Yeni makineler üretti, makinelerin doğa ile yakınlığını araştırdı.
- Çok detaylı ve gerçekçi haritalar hazırladı.
- Bitkilerde yaprak düzeni sistemini ilk tarif eden kişiydi.
- Botanik bilimine öncülük yaptı.
- Bir ağacın yaşının, gövde kesitindeki halkaların sayısına eşit olduğunu tespit etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder