dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

James Watt ve icadı

James Watt hastalıkla bir çocuktu ve sürekli baş ağrısı çekerdi. Bu nedenle de okula gidemedi. Evde annesinden öğrenim gördü. Okumayı öğrenir öğrenmez bütün kitapları yutarcasına elinden geçirmeye başladı. On-bej yasına geldiğinde, o yıllarda fizik ve teknik alanlarda bilinen her şeyi öğrenmişti. Babası genç Watt’ı Üniversite’de doğa felsefecisi Doktor Dick’ten öğrenim görmek üzere Glas-gow’a gönderdi. Profesör Dick sonraları onun üniversitede ince mekanik ve makine uzmanı olarak yerleşmesine yardım edecektir. 1763 yılında Watt, 27 yaşındaydı. Üniversite öğreniminde kullanılan küçük model bir Newcomen makinesini onarım için ona getirdiler. Makine gereği gibi işlemiyor, pistonları da bir kaç hareketten sonra duruyordu. Makipeyi iyice gözden geçiren Jemaes Watt, buhar gücünden tam yararlanamadığını gördü. Hatta onarıisa bile yararlanma tam olamayacaktı. “Pistonları çalıştırmanın daha iyi bir yolu bulunmaz mı acaba?” diye aklından geçirdi. Olumlu bir sonuç alabilmek konusunda iki yıl çalıştı, fakat boşunaydı. Sonraları bunu şöyle anlatmıştır.

1765 yılında bir gün Öğleden sonra gezintiye çıkmıştım. Silindirin içinde sıcaklığı nasıl koruyabilirim düşüncesi aklımdan çıkmıyordu, durup durup hep bunu düşünüyordum. Su buharı yayılmayı zorlarken daha Önce havası alınmış bir boşluğa çarpma! ıy-dı, diye aklıma geliverdi. Özel bir kapta havası alınmış bir boşluk yap-tırtabilir ve kapta silindir arasında bir bağlantı sağlayabilirsem, buluşumu gerçekleştirebilirdim.”
Onun bu düşüncesi buhar makinesini yeni çağın en büyük güç kaynağı yapan ayrı kondensaiörün bulunmasıyla sonuçlandı. Bu buluş sayesinde silindir hep sıcak kalabiliyor ve önceöen soğutulup bin güçlükle yeniden ısıtılması gerekmiyordu. Watt,sıcaklık kaçırmasını önlemek için bir çeşit buhar örtüsü de icat etti. Sonuç onun bu buluşları Newcomen’in buhar makinesinden yüzde yetmiş daha az kömür tüketimi sağlamıştı. Newcomen*in açık bırakmış olduğu silindir Üst başını da kapattı; silindir başlığına bir salmastıra kutusu yerleştirerek pistonların hareketi sırasında buhar kaçmamasını da sağladı. Böylelikle, buhardan silindiri salt yukarı İtmede yararlanmakla kalmıyor, sonra aşağı itmek İçin de kullanıyordu. Buhar, pistonun her iki yanında da kullanılabilir olmuştu. İki yanlı etki gücü sağlayan buhar makinesi böylece gerçekleşmiş oldu. Daha sonraları kondensatörü soğuk suya yerleştirdi ve buharın yoğunlaşmasını hızlandırmak için bir tulumbayla da içine soğuk su fışkırttı. İkinci bir tulumba da bunu buhar kazanına vererek suyun aralıksız dolaşımını sağlıyordu.
Ne var ki, Watt’ın bu iik modeli ilkel bir denge makinesiydi ve yalnızca tulumbalarda kullanılıyordu. Fakat onun bu ilkel buhar makinesini daha pekçok ve önemli görevler beklemekteydi. Akla gelebilen bütün sanayi alanlarında itici güç olarak ve yanı sıra yüklerin ve insanların bir yerden başka yere taşınmasında kullanıldı.
Birmİng’amh bir tngiüz fabrikatörü Matthias Boulton, dünyanın buharla işleyen ilk fabrikasına VVatt’ı ortak aldı. Kısa bîr süre sonra Boulton ve Watt firması dünyanın her yanından gelen teknik adamların uğrak yeri oluverdi. Fabrikayı görenler, önlerinde yeni bir ufuk açıldığını anlıyorlardı.
Yeni makinenin yapımı istekleri karşılayamıyordu. Watt bu durumda başka yapımcılarına da yapım lisansı satmaya başladı, Doğa güçlerini insanların yararına kullanmak için ileri sürülen düşüncelere ve buluşlara karşı yüzyıllar boyu gösterilen umursamazlık (hatta düşmanlık) neden böylesine birdenbire geçip yerini doymak bilmez bîr enerji açlığına bırakıvermİşti?
Ortaçağ’ın insan gücüne dayanan ekonomisi yavaş yavaş ölmekteydi. İngiltere sanayii yeni bir biçimde gelişiyordu. İş adamları makineler satın alıp fabrikalar kuruyorlardı. Bu yeni anamalcılar, çalışanları belirli bir günlük ücretle tutuyorlardı. Ağır makinelerin ve yüklü anaparaların büyük ölçüde gerekli görüldüğü iki iş alanında, kömür madenlerinde ve dokumacılıkta çok hızlı bir gelişme oldu. Çünkü bu yeni buluşla maden ocakları su baskınlarından kurtulmuş ve dokumacılıkta büyük bir atılım gerçekleşmişti.

Hiç yorum yok: