Her 4 çocuktan biri geceleri uyku sorunu yaşıyor ve bu sorun, 4-5 yaşına kadar devam edebiliyor. Uyku problemi yaşayan bir çocuğun, önceki yıllardaki uyku düzenine bakıldığında, bu sorunun genellikle bebeklikten itibaren devam ettiği biliniyor. Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç annelerin uyku ile ilgili sorularını cevaplıyor.
Nasıl bizim uykularımız gün içinde yaşadıklarımızdan, genel duygu durumumuzdan etkileniyorsa, aynı şekilde bebekler ve çocukların uykuları da etkilenir.
ODASINI NE ZAMAN AYIRMALI?
Bebek ve çocukların 2-3 aylıktan itibaren ayrı odaları olabilir ve onlar buna alışabilirler.
Yeni doğan bebekler günlerinin üçte ikisini yani 16-17 saatini, 3-3,5 saatten uzun olamayan uyku periyotları ile geçirirler.
6. ayında ise bebek gününün hemen hemen yarısını uykuda, diğer yarısını da uyanık geçirir.
UYKUSU NE ZAMAN DÜZENE GİRECEK?
Bebeğin uykularının düzenli bir rutine girmesi ise ancak 12-16. haftada söz konusu olabilir. Bebeklerin yüzde 70'i 3. aydan sonra düzenli bir şekilde uyumaya başlarken; 9. aydan sonra bu oran yüzde 90’a çıkar. Uyku bozukluğu şayet biyolojik bir nedene dayanmıyorsa, psikosomatik; yani kaynağı psikolojik kökenli bir problemdir.
NE ZAMAN UYKU PROBLEMİNDEN SÖZ EDEBİLİRİZ?
Richman, eğer bebek ya da çocuk geceleri 5 ya da daha fazla kez uyanıyorsa ve uyandığında en az 20 dakika uyanık kalıyor ya da anne babasının yatağına gidiyorsa ve bu durum en az 3 aydır devam ediyorsa, burada uyku probleminden söz edebileceğimizi belirtir.
Zuckerman ise, bebeğin geceleri 3 seferden fazla uyanıp, yeniden uyumasının en az 1 saati aldığı durumlarda uyku problemi olduğunu belirtir.
Özellikle doğum öncesi ve sonrası stresli günler geçiren annelerin bebeklerinin uykuda sorun yaşadıklarını görürüz.
Bebek uyuyamayarak, ağlayarak, uyanarak, sürekli annenin varlığını arayarak, aslında kendisi ile ilgili bir sıkıntıyı dile getirir.
UYKU AYRILABİLMEKTİR!
Genel anlamda baktığımızda aslında uyku bir ayrılma, bir veda ediştir. O yüzden de bebek ya da çocuk için “iyi geceler” ile “hoşçakal” aynı anlama gelir. Uykuda sorun yaşayan bebeklerin özellikle annelerine bağımlılık geliştirerek her türlü ayrılmaya da tepkili olmaları sadece bir tesadüf değildir. Ayrılamama, bağlılık yerine bağımlılık geliştirme, başta anne ve bebek arasında değişik nedenlerle geliştirilememiş olan “bağlanma” ile ilgilidir. Bağlanma deneyimi, anne ve bebek arasında doğumdan hemen sonraki ilk haftalarda geliştirilmesi beklenen güven ilişkisidir.
Uyku problemi olan bebeklerin büyük bölümünün anne ya da babalarının, ya çocukluklarında ya da halihazırda uyku problemlerinin olması da üzerinde durulması gereken bir başka anlamlı noktadır.
Önemli olan bebek uyandığında ne yapılması gerektiğinden çok, bebeğin uyumasına engel olan faktörlerin anne-baba tarafından fark edilmesidir.
HER UYANDIĞINDA MEME VERMEYİN!
Bebeğin hayatında beslenme ve uyku birbirini etkileyen çok önemli iki temel etkinliktir. Bazı durumlarda anne babalar bebeğin uyanarak aslında neye ihtiyacı olduğunu karıştırırlar. Bebeğe acıkmadığı halde memenin verilmesi bu kez bebeğin sonraki gün ve haftalarda beslenme düzenini de etkiler.
BEBEĞİ UYKUYA HAZIRLARKEN...
- İdeal olan sadece ilk haftalarda bebeğin yatağının anne babasının odasında olmasıdır. Çünkü bebeğin anne babanın varlığını hissetmeye onların seslerini, soluk alışverişlerini duymaya ihtiyacı vardır. Ancak ilk haftalardan sonra bebek mutlaka kendi odasına alınmalıdır.
- Bebek her ağladığında yanına giderek yatağından almak yerine, bebeğe kendi kendine yeniden uyuyabilmesi için zaman verilmesi gerekir. Şayet bebek yine uyuyamamışsa yanına giderek onunla konuşmak, varlığınızı ona hissettirerek bebeğinize bağımsız bir şekilde uykuya dalabilmesi için gerekli olanağı ona vermiş olursunuz.
- Uyku konusunda bir başka önemli nokta da uykuya gidişin bir seremoniye dönüştürülmesidir. Belirli bir uyku saatinin ve rutinin sağlanması bebeğin bir sonraki davranışı öngörerek kendisini bir sonraki adıma hazırlamasını sağlar.
- Uyku vakti ve bebeğin uyuduğu oda daha çekici bir hale getirilebilir. Uyku öncesi yapılanlar bir tür seremoniye dönüştürülebilir: Banyo, pijamaların giyilmesi, öykü okunması gibi…
- Uykudan hemen önce geçirilen hazırlık sürecinin huzurlu ve sessiz olması sağlanabilir. Bebeğin en sevdiği oyuncak ya da battaniyesi gibi bir objeyi kendisini güvende hissetmesi için bebeğinizin yanına koyabilirsiniz.
- Eğer bebeğinizin huzursuz olduğunu düşünüyorsanız, gün içinde bebeğinize daha fazla ilgi verip keyifli zaman geçirmeye çalışın. Etkili olabilecek bir başka yöntem de bebeğinizin rahatlamasını sağlayacak bebek masajı yapmanızdır.
- Sallayarak uyutmayı ise, kesinlikle yapmayın. Çünkü bu şekilde bebek, hem sersemliyor, hem de kendi kendine uyumayı öğrenmesine imkan tanınmamış oluyor. Bebek, ne kadar doğal yolla ve kendi kendine uyursa, o kadar sağlıklı… Üstelik, bebek sallanmayı oyun olarak da algıladığından, anne karnındayken bu deneyime aşina olduğundan bundan keyif duyuyor, bunu oyun sanıyor. Ve kendi kendine uyuma disiplinini edinmesi de gecikmiş oluyor.
“YANIMDA YATMAK İSTİYOR?!”
Çocuğun gece uyanarak yanınıza gelmesi halinde, yeniden yatağına dönmeden önce yanınızda ne kadar kalacağına en iyi siz karar verebilirsiniz.
Çocuğun uyku problemi yaşamasının nedeni uygun olmayan fiziksel koşullar (fazla ışık, gürültü) ve yalnız kalmaktan korkması gibi nedenler olabilir.
Çocuğun anne babanın yatağına gelmesi yeni bir durumsa, çocuğun hayatında neler olduğuna bakmak gerekir.
Asıl yardım alınması ya da harakete geçilmesi gereken durum, çocuğun sürekli olarak anne babayla yatması kendi başına uyumayı reddetmesidir.
AYRILAMAYAN SİZSİNİZ!
- Çocuk,yatağında tek başına uyumayı ve uyandığında da yine kendi kendine uykuya dalmayı öğrenmelidir. Her ağladığında yanına giderek yatağından almak yerine, ona yeniden uyuyabilmesi için zaman tanınması gerekir.
- Fakat, çocuğun kendini terkedilmiş hissetmemesi için de ihtiyacı olduğunda yanına gidip, sakince yanında olduğunuzu söylemelisiniz. Ve ardından da odasından çıkmalısınız.
- Çocuğunuzun sallanmadan, emziksiz, biberonsuz, televizyon seyeretmeden uykuya dalabilmesi çok önemlidir.
- Uykuya gidişin bir seremoniye dönüştürülmesi, belirli bir uyku saatinin ve rutinin sağlanması çocuğun bir sonraki davranışı öngörerek kendisini bir sonraki adıma hazırlamasını sağlar. Banyo, pijamaların giyilmesi, öykü okunması gibi…
YALNIZ UYUYAMAMA BİR ANLAMDA UYKU BOZUKLUKLARININ DA BİR PARÇASIDIR!
Kısacası nörolojik sebeplerle başlayıp daha sonra bu sebepler kendiliğinden geçse de psikolojik olarak devam edegelen yalnız uyuyamama problemleri vardır. Psikolojik olgunlaşma ve gelişimin doğal bir parçası olarak yalnız uyuyamama ve uyku bozuklukları da mevcuttur.
Kaygı ve tedirginlik karşılıklı olarak çocuktan anne ve babaya, anne ve babadan çocuğa geçer.
15 aylıktan itibaren çocuk hem bilişsel hem dil hem de duygusal gelişiminin sonucu olarak, anneyi “ayrı bir insan” olarak algılamaya başlar bununla birlikte kendisini de “ayrı bir birey” olarak algılamaya başlar. Bu durum onda üzüntü ve kızgınlık da yaratır, çünkü anne ve o artık iki “ayrı” insandır. Bu bilinçlenme onda huzursuzluklara da sebep olur.
17-18. aylarda 7-9. aylardakine benzer başka insanları yabancılama vb. şeyler yaşayabilir. Bu ileriki aylarda 18-24 aylar arasında anneye bazen yapışma bazen de isyan tepkileri verme halini alır. Çocuk bu dönemde yalnız uyuyamama, uykuya dalma sıkıntıları çekebilir. Çünkü ayrılma ve bireyselleşme bu dönemde yoğun değişimleri gerektirir. Çocuk ve anne çok huzursuz ve adeta bir savaş alanında gibidir, kimi anne-çocuk bu savaşı daha kolay kimi daha zor atlatır. Zor atlatanların pek çoğunda yalnız uyuyamama kalıcı bir hal alır.
Anne-bebek ilişkisinde psikolojik veya fiziksel (prematüre doğum, ilk bebeklik döneminde ameliyatlar, çok sık hasta olan bebek ve çocuklar) sebeplere dayalı sorunlar mevcutsa bu da yalnız uyuyamama sorununu beraberinde getirecektir.
Çünkü bir ömür boyu süren bu “ayrılma-bireyselleşme süreci” iki temel dönemde yüklü işlerle doludur biri 15-24 aylık dönem, diğeri ergenlik dönemidir. Ergenlik dönemi zorlu geçiyor ise yalnız uyuyamama ya da uyku bozuklukları sıklıkla ortaya çıkar.
ANNENİN KAYGISI ÇOCUĞA GEÇİYOR...
Kronik tek başına uyuyamama muhakkak bir uzman tarafından ele alınması gereken bir belirtidir. Dönemsel olanların bir kısmı büyümenin bir parçasıdır ve anne ve babanın psikolojik gelişim hakkında bilgilenmeleri ilk adımdır. Anne ve babaların kendi kaygı ve korkularını farketmeleri gerkirse, kendileri için yardım almaları gerekmektedir. Çok kaygılı ve tedirgin bir annenin çocuğunun rahat rahat tek başına yatabileceğini beklemek pek de makul değildir.
Anne ve baba olarak aranızda çeşitli sebeplere dayalı (cinsel, iletişimsel, ailevi vb.) sorunlar var ise kuvvetle muhtemel bu çocukta da sorunlar yaratacaktır.
Çocuğun psikolojik olgunlaşması hakkında detaylı bilgi edinin. Doğal gelişimin bir parçası olarak zaman zaman kısa dönemlerle uyku bozuklukları çıkabilir. Bundan telaşa kapılmayın.
UYKUYA DALMA NESNESİ SİZ OLMAYIN!
Okul öncesinde uyumadan önce muhakkkak kitap okuyun. Bebekliğinden itibaren uykuya geçişte bir oyuncağı yastığı veya battaniyesi olsun: Siz uykuya dalma nesnesi olmayın.
Çoğu çocuk annesinin kulak memesini okşayarak, saçına dokunarak, yanağını tutarak uykuya dalıyor. Bu anne ile çocuğun yeterli derecede ayrılamamasına sebep oluyor. Uykuya dalmanın genelde çocuklar için çok da kolay birşey olmadığını bilelim. Çünkü tek başınalığını yoğun bir şekilde duyumsadığı bir alandır uyku. Ama gelişim için olmazsa olmaz bir alandır. Güven verici destekleyici olun. Çocuğun kaygı ve korkularından etkilenmeyin. Anlayış ve kabul gösterin, ama siz de kaygılanmaya başlamayın. Bu zincirleme reaksiyon doğurur. Olay kronikleşmeye doğru gidiyorsa gecikmeden bir uzmana danışın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder