Anlamam gereken birşey var insanları olduğu gibi kabul etmek ama gerçekten bilmek değil amaç içine sindirerek.kimin ne yaptığının değil kendimizin ne yaptığının önemi büyük.katlanabilirlik dayanıklılık metanet cesaret ve inanç.hangisine sahibim.amacım görevim ne hala ne olduğumun zerre kadar farkında değilim.küçük tesellilerle kendimi avutacak değilim.herşeye rağmen bir kum tanesi kadar bile değilim..neye ne kadar çabaladığım tartışılır.sahip olduklarımın değerinin ne kadar farkındayım.ve onları korumak için ne yapabiliyorum.hayatı ne derece ciddiye almalıyım ve hangi nokta da hiçe saymalıyım.hayatı yaşananları yorumlamak kendimizin olmadığını farkettiğimizde fazlaca saçma ve anlamsız geliyor o vakit düşünürsek konuşacak çokta birşey kalmıyor.yapılması gereken yaşatılan herşeyi açık yüreklilikle ve cesaretle v e olgunlukla kabullenip taşımak.mağazalar vitrinler hayatı renklendiren ticari yanılsamalar kimi zaman fazlasıyla gözümüzü kamaştırıyor hatta onlarsız hiç de mutlu olamadığımız hissine kapılıyoruz.dizginlerimizi bu gösterişin içine bıraktık mı nasıl kurtulacağımızı bile düşünecek aklımız kalmıyor.oysa hepsi koca bir yalan gibi kalıverdiğinde kendimizin de bu çarkın içinde bir hayal ve koca bir yalan olduğumuz gerçeği ortaya çıkıyor.o zaman gerçek apaçık kendini göstermeye başlıyor ve insan ben ne ile uğraşıyorum bunların benim için önemi ne diye sormaya başlıyor..işte dünyanın küçücük kaldığı ve sizin ise görünmeyecek kadar kaybolduğunuz bir an..
her an her yerde yiyip içerken konuşurken ve hatta uyurken nerede olursak olalım aklımı gönlümüzü kemiren sorular ve düşüncelerle dolu zamanlar.her anın ve her şeyin muhasebesini yapmaya iten o içgüdü.insanı kendinden soğutan ve insanı daraltan o kendi varlığı..ben ne yapıyorum ki dedirten ilhamlar ve deneyimler..bir an gelir ne oturan ne yiyen ne konuşan siz olmuyorsunuz..üzerinizde o ilahi dokunuşu ve etkiyi hissettiğinizde yaşayanın bile siz olmadığınızı idrak edip koskoca bir boşluğa dalıyorsunuz.bir düşünce ve duygu fırtınası içinde konuşacak mecaliniz bile kalmıyor çünkü olanlar insana konuşacak şey bırakmıyor..o ne büyük bir hayrettir..pencereden dışarı baktığında gördüğün o hareket o hava o yaşamsallık insana tek bir nefes tek bir hayat ve tek mutlak gerçeği hissettiriyor...o an şunu düşünüyorsun bir an o nefes kesiliverse yani o hava çekiliverse işte mutlak ve ilahi güç işte tek hayat ve tek varlık..hakikat bu..fiziksel bir acı duymadan yaşıyor olmanın mucizesi sarıyor heryanımı.şükretmenin bile yetmeyeceği bu lutfu hissedince..tüm bu olanlar acizliğimi ve çaresizliğimi birkez daha gözümün önüne seriyor ve benim boynumu ve gönlümü eğiyor..her çaresizlik beni kendimden uzak ederken aslında yine kendime içimdekine yaklaştırıyor..onun rızası olmadan yaşamanın imkansızlığını düşünüyorum..onun sevgisi olmasa ne olurdu diye düşünüyorum..bana ait olduğunu düşündüğüm ve başkalarına duyduğum sevginin bile onun sevgisine aracı olduğunu görüyorum..ne sevenim ne de sevilen..çünkü hem seven hem de sevilen kendisi..o hepimizin aradığı sevginin ve sevgilinin ta kendisi..O Kİ BİZİ YARDAN BİZE HAYAT VEREN VE TÜM KAİNATI KUŞATAN VE BİZE KENDİNİ ARATAN..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder