merhaba ey dost!
bu şekilde size suallerimi, düşüncelerimi,anlamaya çalıştıklarımı ve bilmek istediklerimi iletmek istedim uygun görürseniz.her ne kadar sizin beni benden daha fazla bildiğinize inansam da karşınızda iken veya bir şekilde bunları size aktarma ve söyleme ihtiyacı içinde oluyorum.karşınızda iken bu mümkün olmuyor.bir kainatın içinde insan ne ise sizin karşınızda olmak da benim için öyle oluyor.sanki nutkum tutuluyor.konuşmayı unutuyorum hatta düşünemiyorum bile..sadece karşınızda nasıl bir edep ile nasıl bir hal ile durmam gerketiğini düşünmek ve kendimi nizama sokmak noktasında kalıyorum.bu sebeple de muhabbetinizden ve kaynağınızdan istifade etmekten büyük ölçüde eksik kalıyorum.bu bir nasipszilik mi yoksa isteksizliğin ve uzaklığın doğurduğu bir kayıp mı o da ayrı bir soru oluyor.netice de sizden bize ulaşan her kelimenin bize birşeyler işaret ettiği,bize bir ihsan bir lutuf olduğu bir gerçek.bu sebeple söyledikleriniz biz farkında olmasak da çok çok önemli.peki ama biz nasıl bundan bu denli gafil oluyoruz.çünkü hep herşey düşünce boyutunda takılı kalıyor ve ötesine geçemediği içinde bizdeki yerini bulmuyor sanki..soruyoruz kendimize ne kadar tefekkür ettik. söylenenleri bize yaşatılanları..zaman zaman kitap okuyoruz,tasavvuf kanallarını izliyoruz, kuran okuyoruz,kendi aramızda sobet ediyoruz.diyebiliyoruz ki bunlar da bir yol bir işaret.ama bizden nasıl zuhur edecek..çünkü öyle ki herkesin vasıtası ve bu yolda gidişi ve duruşu farklı.tüm bu öğrendiklerimizden kendi adımıza bir yol bulmak gayretiyle kendi kendimize birbirimizle istişareler yaptık.şu 5 duyu organımızla bize ulaşan ne varsa hepsi bir ayetti ve bir teklifti..bunu öğrenmiştik.peki biz bu ayetlerin kaçını anlayabilmiştik ..hangi davede icabet edebilmiştik..daha doğrusu edebilmiş miydik..kısacası sadece bunları bildik..ama aslını anlamak,idrak etmek ve yaşamak noktasında bir sorun vardı.düşün düşün düşün nereye kadar...bu böyleymiş!..şu şöyleymiş!bak hiç bunu bilmiyorduk..bak aslında neymiş diyorduk ama..bu hayretlerimiz okuduğumuz ve düşüncelerimizde sınırlı kaldığı için de etkisi uzun sürmüyor..işte bu nokta da tıkandık.eğer allahın izniyle birşeyleri bilmek nasip olduysa bildikleriyle de amel etmeye çalışmalıydı insan..tabi bu arada bize tüm bunların bize birşekilde tesir ettiği ve edeceği bir gerçek olmalıydı..çünkü hiçbir şey boşa veya tesedüfi olamazdı.öyleyse bizim bu konuda iyi tasarruf etmemiz ve bundan kendi adımıza istifade etmemiz gerkemez miydi.ama tabi ki yine sizin himmetiniz ve yüce allahın izniyle..işte herşeyin başında bir istek olması meselesi hasıl oluyordu..
bunu biz yapamazdık allah sonsuz ilim ve hikmet sahibi ise biz ancak bunu ondan talep edebilirdik bizim tek başımıza bir talebimiz ve gerçekleştirme güzcümüz olabilir miydi..
biz aslında bize sunulan davete icabet etmemişmiydik ..kendi adıma söylemem gerekirse bu tamamen bilinçli değildi benim için.ama şunu da sormuştum sonradan. gerçekten ben farkında olmadan istemiş dilemişmiyidim rabbimi..çocukluğumdan bugüne hayatımı düşündüm..kendime sorduğum soruları..allaha olan inacımı ..korkularımı..ve dedim ki sanki birşeyler varmış benim farklında olmadığım ve bu da beni bir şekilde kaynağa davet edene ulaştırdı..bu çok ama çok güzel bir şeydi..bu benim hayatımca aradığım ve istediğim şeymiş aslında..o dost olmasaydı siz olmasaydınız ne olurdu halim diye düşündüm..ben yaradılış amacımı bilmeden ve o sırra ermeden mi ölecektim..verdiğiniz ve öğrettiğiniz herşeye ,o sonsuz sevgiye,rabbime şükürler olsun..ne halde olursam olayım..inşallah ben bu yol üzereyim ve öyle kalayım diye düşünürüm..
o günden bugüne öyle bir güzel anlatıldıki bize o öyle güzel öyle güzeldi ki oraya varmayı ona kavuşmayı istememek mümkün değildi..bir şekilde gitmeliydik o güzelin yanına o güzeli görmeye..o güzel öyle bir surete bürünmüştü ki..kimbilir o süretin ardında ne güzellikleri vardı ve zuhur etmekteydi.biz ki bu büründüğümüz örtülerden sıyrılıp o dağın arkasındaki o gizli cenneti
o muhteşem hazineyi görmekten hep mahrum ve aciz bırakmıştık kendimizi.çünkü bir türlü afetlerinden kurtulamadığımız bir nefsizmiz vardı..nasıl birşyedi bu nefis..nasıl bu kadar yapışmıştı ve perdelemişti bizi..nasıl unutabilmiştik geldiğimiz yeri ve verdiğimiz sözü..nefsimiz terbiye ve tezkiye etmeliydik..ama bunun içinde nefsmizi iyi bilmeliydik ki onula mücadele edelim ve onu terbiye edebilelim..insan bir anda düşününce ve bu konuda kendine bakınca sanki bu afetleri çok azmış gibi geliyor..kolaymış gibi görünüyor.bazen öyle bir noktaya kadar geliyoruz ki sanki herşey tamam.. ve bir imtihan..bitmediğini anlıyorsun..kaybetmişsindir bu imtihanı..o ne acı ve ne ızdırap verici bir duygudur allahım..bizleri affet..
herşey iyi bir insan olamakla bitiyor muydu..oysa biz kendimie göre iyi bir insandık ve iyi olmaya çabalıyorduk..namazını kılmaya, orucunu tutmaya,zikrini çekmeye,sadakasını ve zekatını vermeye çalışan insanları seven kusurları örtmeye çalışan iyilik etmeye gayret eden ,öfkesine hakim olmaya çalışan,affetmeyi öğrenen, gönül almayı isteyen ve allah rızası için çaba gösteren birileriydik ya da öyle olduğumuzu sandık nefsimizce ama galiba daha bilmediğimiz ve yapamadığımız daha önemli şeyler vardı..bu kadarı bizi gerçeğe hakikate rabbimize götürebilecek miydi.oysa tüm bunları yapan milyonlarca insan vardı..bu yeterli olsaydı tüm bu insanlar gerçek mana da hakikate varabilmeliydiler.ama yüce kuran da pek azı iman edecekler diye buyruluyor ve yüce allah ben dilediğimi doğru yola ulaştırırım diyor..yüce kuran sırlarla dolu..bir hidayet rehberi,öğüt ve ibret verici bir klavuz..rabbimin kendisine ulaşmak isteyenlere gönderdiği bir mucize o hakikate açılan kapı..yolun ta kendisi..dosdoğru yol..bu yüzden o yolda dosdoğru olmak gerek..işte şeytanın vesveseleri ve nefsin istekleri bizi dosdoğru olmak konusunda yanıltmaya çaılışıyor.yollarımız üzerinde oturup bize tuzaklar kuruyor..kandırmak için uğraşıyor..gözümüz bir an için yoldan şaşsa uçuruma düşmemek mümkün değil..allah korusun..bu nokta da rehberimiz sizsiniz..çünkü siz daha önce o yollardan geçtiniz o tuzakların neler olduğunu nasıl olduğunu biliyorsunuz. nasıl dosdoğru kalacağımızı ancak sizden öğrenebiliriz..düşmemek ve şaşmamak için..çok şey söylüyorsunuz elbette ama biz zavallılar ne kadarını anlıyoruz ki..
birşekilde bizim seviyemizden anlatın bize..söylenenler orada kalmasın hayat bulsun can olsun nefes olsun ...
biz sizin izinizden gidersek doğruyu buluruz..çünkü hala ne görüyor ne duyuyor ne de hissediyoruz..birşeyler var elbet ama bunlar yeterli olmuyor.eksiğimz kusurumuz yanlışımız pek çok..mümkün olduğunca kendimizi bilmeye bulmaya tamamlamaya ihtiyacamız var..kör topal nereye varabiliriz ki..dayanağımız sizsiniz..gayretimizi artırın..
insan kendini nefsini nasıl bilir..o kendim dediğim benmiyim ki..o kendim dediğim birilerinin adımın altına kayıtladığı manalar.kocamın eşiyim..anne ve babamın çocuğu..çocuklarımın annesi,birilerinin komşusu,arkadaşı,..peki ama ben kimim..ben hangisiyim..ya da hiçbirimiyim..ya da hepsinin toplamımıyım..ama yine de beni ben yapan birşeyler olmalı..kim nederse desin o benim işte ben diyebildiğim kendim olmalı.kendimin bile bilmediği bir sürü kendim var gibi.onca yıl sonra hala bu sorunun cevabı net değil işte..BEN KİMİM..evet ben allaha kul olmaya çalışan bir kulum..ben bir müridim..ona giden yolun yolcusuyum..ben dediğim varlık ondan bir cüz ve onun esmasının bir tecellisi..o hangi cüz ve hangi esma..ben dediğim varlığım hangisine hizmet ediyor..bu düzen ve işleyiş içinde insan vücudunda olduğu gibi her varlığın ve zerrenin bir görevi var..eğer ben görevimi ve neye hizmet ettiğimi bilmezsem bunun bir anlamı olur mu benim için..tam bu nokta da mı ne olduğum ortaya çıkıyor bunu bilmek istiyorum..ne olduğumu bilmeye ihtiyacım var.her varlığın bir merkezi bir çekirdeği bir toplanma merkezi..bu anlamda yüzey de kalmak özümü görmeme engel değil mi.işte o odak noktaya varmak ve oradan yola çıkıp etki almak ve göstermek gerekmez mi..
kişinin olgunlaşması için ateşe ihtiyacı olduğunu ve bunun içinde o ateşi aramak ve bulmak gerktiğini söylediniz.yine bu nokta da insanın kendini ve nefsini bilmesi gerçeği karşımıza çıkmıyor mu..insanın birşeyi arayabilmesi için önce ne aradığını bilmesi lazım...yanacağım ve pişeceğim ateş..bu çok soyut kalıyor..beni ne yakar diye mi düşünmeliyim..doğru cevabı bulmak içi doğru soru sormam gerekmez mi..aslında o ateş belli ve adı da AŞK değil mi..o ateşi yakacak bir unsur olmalı..elektrik düğmesine basmazsak ampul yanmaz ve aydınlatmaz..ayrıca mumun aydınlığı da kendi kadardır..neden ampul varken mumla aydınlansın insan.ya güneş o herşeyi aydınlatıyor.demek ki o aydınlatacak olan düğmenin yerini bulmak gerek.bu benim kendi evimse gözü kapalı bulurum yerini..ama bilmediğim bir yerse bulmam çok zor olur..ama bunun cevabı yine ben de..içimde..kendimi ne olduğumu bilmem de yatmıyor mu..
bazen kendimden öyle eminim ki..bu böyle diyorumm..böyle olmalı..bak herşey ne harika ne güzel..ama sonra bir söz bir olay..hooop yine başa dönüyorumm..ben hiçbirşey öğrenmemişim..aslında bu kadarı yeterli değilmiş..ne kadar safım..ne kadar akılsızım..ne cahilim diye dövünüyorum..tabi ki bu normal..ilmin sonu yok.elbette hiçbir yetmeyecek..çünkü o her an yeni bir şan da..benim kızdığım..kendimden emin olmayışımla yüz yüze kalmam.hani sen şöyleydin hani böyleydin..hani bu senin için doğruydu..böyle olmalıydı..ne oldu şimdi...hani şu adı var olan bunu neresinde bul bakalım..yok..yok..yok...adı var kendi yok..
kusura bakmayın.aslında tek bir soru da odaklanan durumumu çok fazla uzattım..bütün sorular ve cevaplar nefsimi bilmek ve kendimi bulmak noktasında..çok fazla aceleci olmamak konusunda kuran da uyarılar var.ama insan sevdiğine ve sevmeyi dilediği o güzele koşmak ve kavuşmak istiyor..dualar dilekler hep bu yönde..size rehberliğinize çok ihtiyacımız var..o güzel gözlerinizle bakmaya..sizin sevginizle sevmeye ve hissetmeye ihtiyacımız var..tek bir gün boşa geçmemeli bu büyük bir
israf olmaz mı..yarınımızı bilmiyoruz bu sebeple bugünümüzün ve her anımızın kıymetini bilmeliyiz..bu konu da da yardımcımız sizsiniz.kendi kendine sordun kendi kendine cevapladın demeyin. bunlar benim için bir cevap değil..bunlar kendi gücüm nispetinde anlayabildiklerim..bu nedenle sizden işin aslını yine bize gücümüz nispetin de anlatmanızı diliyorum..
her zor gibi görünen şeyin bir de kolay tarafı olmalı diye düşünüyoruz..belki amacımız doğrultusunda o kolay tarafı yakalayabilirsek herşey daha net ve anlaşılır olabilir.adım atmak ilerlemek mümkün olabilir..belki anahtar bizde ama gerçeğe açılan kapı sizsiniz.eğer o kapıyı açacak anahtarı bulamazsak ve siz kapıyı açmazsanız halimiz nice olur..tıkandık kaldık..kitap yüklü eşek olmak istemiyoruz..puzzle'ın parçaları mevcut olsa bile onu doğru yerlere oturtup ne olduğunu ortaya çıkarmamız lazım değil mi..yoksa hiçbir anlamı olmayacak mı bize nasip edilen ilmin..
ey dost! aynı şeylerle karşınıza çıkıyorum belki..ne olur ama ne olur cevapsız bırakmayın.eğer öyle ise tıkandığım noktadan çıkıp sıçaramamı sağlayın..ben sizi rahatsız etmek istemediğimden telefon açıp bunları anlatamıyorum zaten o anda konuşmak bile çok zor oluyor benim için. buraya gelmeniz konusunda da ısrarcı olmamam gerketiğini anladım.en azından bu yolla bana bir el uzatın.size gerçekten layık olmak ve mahçup etmek istemiyorum..bu yüzden de kendimi yiyip duruyorum..ama sizden de uzak kalamam bir bitki güneş ve su olmadan yaşayamaz.siz yakınsız ama ben değilim..bir gün o yakınlığa ulaşmayı diliyorum.eksik kalsam da dileğim nasip edilenlerin hakkını vermek için..Sizin dualarınız ve ALLAH'IN İZNİYLE...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder