Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve dergi yazılarına röportaj denir. Röportaj kelimesinin kökeni, Latincede 'toplamak', 'getirmek' anlamlarında kullanılan "reportare" kelimesine dayanır.
Röportaj yapacak kişide üstün bir görüş, anlayış ve gözlem yeteneği olmalıdır. Röportaj, bir çeşit haberdir. Fakat, röportajda bilgiden başka, yazarın izlenimleri, düşünceleri, görüşleri de yer alır. Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır. (S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 283)
Röportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, röportaj, özellikle gazetecilerin uyguladığı bir türdür. Günümüzde radyo ve televizyon da çok önemli bir röportaj aracı konumundadır. (H. F. GÖZLER, Örnekleriyle Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s. 561)
Röportaj, bir gazete yazısı olmasına karşın, gezi türüyle iç içe olması, bazen sanatsal kaygılarla kaleme alınması, sıradan bir aktarma değil de özel bir yorum değerlendirme değeri taşıması gibi özellikleriyle, edebiyat türü olarak da kabul edilmektedir.
Röportaj hem gezi yazılarının hem makalenin özelliklerini taşır. Makale gibi dayandığı sağlam bir düşünceyi, bir tez vardır. Yazar; sorunu yerinde inceleyerek, gezip görerek, halkla, varsa mağdurla ve yetkili kişilerle konuşarak; fotoğraf, belge, istatistik bilgiler. gibi bilgilerle destekleyerek okuyucunun bilgisine sunar. En çok kamuoyu toplayan gazete yazısıdır. Çok yönlü anlatım olanakları vardır. Bu yönüyle diğer düşünce yazılarından zengindir. Uzunluğu çoğu zaman makaleden çoktur. Bazen bir röportaj yazısı gazetenin iç sayfalarından birinde dizi halinde günlerce yayınlanır. Okuyucunun sıkılmadan, merakla, okuduğu bir yazı bir türüdür.
Röportaj yazarının toplumsal sorumluluğu diğer yazarlardan daha çoktur. Röportaj yazarlığı ayrı bir ustalığı ve yan alan becerilerini gerektirir. Yazar evindeki köşesine çekilip yazmaz yazdıklarını. Röportaj yazarı eline ayağına çabuk olmak zorundadır. Yazar bir yandan evinde çalışırken bir yandan kütüphanede, arşivde, devlet dairesinde, iş yerlerinde araştırma yapacak; diğer yandan da olay yerinde incelemeler yapacaktır. Hem fotoğrafçı titizliği ile çalışacak; hem de yerine göre kimi zaman sevecenlikle, kimi zaman ısrarlı ama hiçbir zaman sırnaşık ve terbiyesiz olmadan, haddini bilerek, insan haklarını da çiğnemeden soruşturma yapacaktır. Bütün bunların yanında röportaj yazarı, okuyucu ile bağını koparmamak zorundadır.
Röportaj türünün belirleyici özellikleri:
. Röportaj da düşünsel plânla yazılır.
. İşlenen konu; toplumsal, sanatsal olay ya da olgu olmalıdır.
. Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma, bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
. Röportaj yazarı; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanmalıdır.
. Röportaj yazıları zamanla tarihsel belge olabilir.
. Fotoğraf ya da belge kullanılabilir.
Röportaj, başlangıçta "sorular" ve "yanıtlar"dan oluşan "mülakat"tan farklı değilken, gazeteciliğin gelişmesi ve ünlü edebiyatçıların röportaj türünde de yapıtlar ortaya koymaya başlamasıyla, daha çok, araştırmaya, incelemeye, soruşturmaya dayanan ve bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcı olan bir dal haline gelmiştir.
Yapısına daima öznellik hakimdir ve bu öznellik bütünüyle gerçeklere odaklı basit haberin ve de hemen hemen aynı derecede yalın biçimlendirilmiş karmaşık haberin aksine aranan bir özelliktir.
Röportaj, gerçekleri, öznel yaşantılarla harmanlar. Yalın biçimde kaleme alınmış basit haberden, gerçekleri yansıtan karmaşık haberden daha ayrıntılı, daha canlı bir anlatım biçemine sahiptir. Ama anlatımın renkliliği, bir dizi niteleme sıfatının kullanımıyla değil, daha çok içerikle sağlanmalıdır. Röportajlar genellikle birinci tekil şahsın ağzından yazılır.
Eylemler ve yaşantılar, gerçek olaya ilişkin haberlerle bağlanır. Ama bu iş olduğunca canlı yapılmalıdır.
Bir röportajda insanların da söze katılmaları (olası ise doğrudan anlatımla) önemlidir. Bu, anlatımı canlandırır ve aktarılan yaşantıya doğrudan bağlantıyı sağlar.
Bir röportaj asla yazı işlerinin dört duvarı arasında kurulan bağlantılarla araştırılamaz. Kaleme alınan olay bizzat yaşanmış olmalıdır (olduğunca çok not alınmalı).
Bir röportaj, öykünün doğal anlatımına elverişli bir yapıya sahip olmalıdır. Aralara olayın hızını yavaşlatan an'lar da (düşünceler, yansımalar, yargılar) serpiştirilebilir. Kesinlikle bir okul kompozisyonunun biçemi yeğlenmemelidir (genelden özele). Bunun tersini uygulamak daha uygundur (özelden genele).
Salt tarihsel bir yapı, çok ender kullanılır. Ana düşünce kaybolmadığı takdirde bir röportaj konusal açıdan da yapılandırılabilir ama olaydaki iç bağlantı korunmalıdır. Röportaj -haber gibi- hiyerarşik düzen içinde değil, bir oyun gibi kurgulanır (W. Schneidet).
Bir röportajın biçemi heyecan yaratmalıdır ve bu heyecanın ölçüsü genelde şimdiki zaman kullanımıyla arttırılır. Yaşanmış olanlar doğrudan olduğu gibi aktarılır. Sıyga değişikliklerinin yerinde kullanımı metine ilginçlik kazandırır. Heyecan yaratılması gereken durumlarda aşırılıklara yer yoktur. Heyecan için tempo gerekir. Tempo da kısa cümlelerle sağlanır. Gereksiz sözcük ve tümce öğeleri kullanmaktan sakınılmalıdır. Okurun kendiliğinden eklemeler yapabileceği yerler anlatılmamalıdır. Kaynak belliyse (örneğin alıntılar) usul gereği sürekli kaynağa yönelik gönderme yapmaya gerek yoktur. Biçem renkli ve canlı olmalı, ama anlatımın renkliliği bir dizi sıfat ve zarf kullanımıyla değil, içerikle sağlanmalıdır.
Betimlemek (atmosfer, duygular, görünümler) anlatmak (süreçler, eylemler) alıntılamak (etkili ifadeler) ve yansıtmak (düşünmek, sonuçlar çıkarmak): Bir röportajda bu dört öğe iyi dağıtılarak kullanılmalıdır.
Röportajlar, yurtiçi ya da yurtdışı siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel, vb. bir konuda olabilir. İyi bir röportaj yazarının ele aldığı konuyu enine boyuna araştırması, incelemesi, ilgililerle görüşmesi, konuyla ilgili yerleri gezip görmesi, gerekli belgeleri toplaması gerekir. Yani röportaj, yalnızca gözlemlerin, izlenimlerin ya da konuşmaların aktarılması değil, bunların ötesinde bir yorum ve değerlendirme yazısıdır.
Röportaj, gazete ve gazetecilikle birlikte gelişen bir türdür. Dünyadaki aşağı yukarı bütün gazete ve dergilerde görülen röportajlar, konuyla ilgili olarak çekilen fotoğraflarla desteknelerek okuyucuya sunulur.
Dünyada pek çok ünlü edebiyatçı, aynı zamanda röportaj yazarlığı da yapmıştır. Bunlar arasında Jack London, Hemingway, Ehrenburg, Şolohov, Sartre vb. anılabilir. Malaparte ile Raymond Cartier de, gazetecilikten yetişme röportaj yazarlarındandır.
Türkiye'de röportaj
Türk basınında röportaj türü, başlangıçta mülakat niteliğinde gelişmiş, özellikle 1960'tan sonra, Türk toplumunun çeşitli sorunları kamuoyuna duyurulurken, edebiyatçılarımızın röportaj türünden oldukça başarılı bir biçimde yararlanmaları, aynı zamanda da röportaj tekniğinin gelişmesini, röportajın gazetelerin vazgeçilmez bir birimi haline gelmesini sağlamıştır.
Basınımızda röportaj türünde başlıca yapıtlar veren gazeteci ve edebiyatçılar:
Ruşen Eşref Ünaydın
Hikmet Feridun Es
Mustafa Baydar
Gavsi Ozansoy
Falih Rıfkı Atay
Abdi İpekçi
Yılmaz Çetiner
Nurullah Berk
Fikret Otyam
Necmi Onur
Dursun Akçam
Yaşar Kemal
Hikmet Çetinkaya
Mete Akyol
Mustafa Ekmekçi
Halit Çapın
Röportajın Başlıca özellikleri;
1- Yazar bilgiden başka izlenimlerini, görüşlerini, düşüncelerini yazmalıdır.
2- Röportajdaki konu iyice öğrenilmeli, gerekli incelemeler yapılmalı, gerekli belgeler toplanmalıdır.
3- Röportajda öznellik hakimdir. Gerçekleri öznel yaşamla harmanlar.
4- Birinci tekil kişi ağzından yazılır.
5- İnsanların söze katılmaları anlatımı canlandırır.
6- Kaleme alınan olay bizzat yaşanmış olmalıdır.
7- Röportajda öykülemeye ağırlık verilmelidir. Okuyucuda heyecan yaratmalı, özelden genele gidilmelidir.
8- İyi bir röportajda gezip görülen yerlerin yorumlanması ya da değerlendirmesi olmalıdır.
Dünya edebiyatında; Jack London, Heming Way, Selohow Sortre, röportaj örneği vermiş sanatçılardır.
Türk edebiyatında: Rujen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay, Abdi İpekçi, Fikret Otyam, Yaşar Kemal, Mete Akyol, Mustafa Ekmekçi, Halit Çapın, Dursun Akşam röportaj örneği vermiştir.
Röportajda konularına göre üç’e ayrılır:
1- Bir yeri konu alan röportajlar; Bu röportajlarda ya da tanıtılan yeri, yaşamı her yönüyle bilinir. Farklı yönleri fotoğraflarla filmlerle kanıtlanır.
2- Eşyayı konu alan röportajlar; Eşyanın dikkat çekici özelliği, düşündürücü özellikleri ele alınır.
3- İnsanı konu alan röportajlar; Belli bir üne kavuşmuş kimselerin, dikkat çeken ve düşündüren yönleri belirtilir. Fotoğraflarla desteklenir.
* Röportajlarda ses kayıtları, fotoğraflar, filmler vb. teknolojik aletler inandırıcılık kazandıran öğelerdir.
* Röportaj metinlerinde öyküleyici, betimleyici, öğretici ve açıklayıcı anlatım türleri kullanılır.
Röportaj’ın Diğer Edebi Türlerden Farkları
1- Haber Yazısı ile Röportaj arasındaki fark
Haber yazılarında haber, olduğu gibi objektif yansıtılır. Röportajda yazarın kişisel görüşleri vardır. Haberin genişletilmiş halidir.
2- Röportaj ile Gezi Yazısı’nın farkı
Gezi yazılarında fotoğraf, resim gibi belgeler bulunmaz. Röportajlarda resimlere, fotoğraflara yer verilir.
Gezi yazılarında insan konuşmalarına (diyaloglara) yer verilmez. Röportajda konuşmalara yer verilir.
Gezi Yazısı ile Röportaj’ın Benzer Yönleri
1- Her iki tür de bilgilendirme amaçlıdır.
2- Her iki tür de haber yazısıdır.
3- Gözlem önemlidir.
Röportaj ile Biyografi’nin Farkı
Röportajlarda konuşmalara yer verilirken biyografide yoktur.
Röportajlarda kişisel yorum varken biyografilerde yoktur.
Röportajlar yaşayan sanatçılarla yapılır. Biyografiler belgelere dayandırılarak yapılır.
Röportaj Sunuş Biçimine Göre İki’ye Ayrılır
1- Amerikan Röportajı: Bu tür röportajlarda giriş bölümünde okuyucu beklenmedik bir giriş karşılaşması yapılır. En son söylenmesi gereken sözcükler en önce söylenir. Okuyucu adeta bir şok yaşar, böylece bir dikkat çekilir.
2- Alman Röportajı: Yazar, konuyu anlatırken yazıya kendini katar. Konuyu kendi eksininde anlatır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder