dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

FECR-İ ATİ DÖNEMİ

Fecr-i Ati Döneminin Genel Özellikleri
1. 20 Mart 1909′da Hilal Matbaası’nda toplanan Şahabettin Süleyman,Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Faut, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910′da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar.
2. Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (beyannameyi) yayımlayan topluluktur.
3. Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.
4. Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur.
5. ‘Sanat şahsi ve muhteremdir.’ (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar.
6. ‘Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.’ görüşüne sahiptirler

 Fecr-i Ati Döneminin Önemli Sanatçıları

Dönemin belli başlı temsilcileri şunlardır: Ahmet Samim, , Ahmet Haşim, , Emin Bülent Serdaroğlu, , Emin Lami, , Tahsin Nahit, , Celal Sahir, , Cemil Süleyman, , Hamdullah Suphi Tanrıöver, , Refik Halit Karay, , Şahabettin Süleyman, , Abdülhak Hayri, , İzzet Melih Devrim, , Ali Canip Yöntem, , Ali Süha Delilbaşı, , Faik Ali Ozansoy, , Fazıl Ahmet Aykaç, , Mehmet Behçet Yazar, , Mehmet Rüştü, , Fuat Köprülü, , Müfit Ratip, , İbrahim Alaettin Gövsa
Ahmet Haşim (1884-1933): Fecr-i Âtî şiirinin en önemli ismidir. Sanat için sanat yapmıştır. Sembolizmin en önemli temsilcisidir. İşlediği başlıca temalar tabiat ve aşktır. Şiirlerinde hayalle birlikte musikiye önem vermiştir. Lirik bir şairdir.
Tamamen aruzu kullanmıştır. Dili süslü ve sanatlıdır. En çok serbest müstezadı kullanmıştır. Ona göre şiir anlaşılmak için yazılmaz, şiirde anlam aranmaz; şair bir hakikat habercisi, şiir dili de bir açıklama vasıtası değildir. Şiir duyulmak için yazılır ve okunur; şair tabiatın kendine hissettirdiklerini sembollerle şiirine yansıtır, okuyan da kendi hayal dünyasına uygun olarak algılar; şiir dili de telkin görevindedir.

Şirin dili musiki ile söz arsında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Şiirde musiki anlamdan daha önemlidir. Haşim’e göre şiirin kaynagi şuuraltidir. Şiirlerinde diş dünyayi, kişinin iç dünyasinda, ruhunda aldigi şekillerle yansitmaya çalişir. Diş dünyaya ait izlenimleri kendi dünyasinda şekillendirerek ve renklendirerek ortaya çikarir. Şiirlerindeki tabiatla ilgili kavramlar, akşam, gurup, şafak, gece, mehtap, yildizlar, göller, ormanlardir. Şairin şahsinda var olan içe dönüklük, şiirlerinde realiteden kaçiş olarak ortaya çikar.Şiirlerini Piyaleb ve Göl Saatleri adli eserlerinde toplamiştir.
Nesirleri: Gurabahane-i Laklakan, Bize Göre, Frankfurt Seyahatnamesi.
Fecr-i Ati topluluğunun en başarılı santçısı olan Ahmet Haşim topluluk dağıldıktan sonra çalışmalarına bireysel olarak devam eder. Şairin yaşamı santını derinden etkiler. Bu nedenle şiirlerinde çocukluk anıları, aşk ve doğa konularında yoğunlaşır. Karamsar yaklaşımı onun belirgin özelliğidir. Şiirlerinde ağır ve süslü bir dil kullanmasına rağmen nesirlerinde daha açık ve nispeten yalın bir dil vardır.
Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir anlayışını şöyle açıklar: ‘Şiirin asıl özelliği ‘duyulmak’tır. Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Yani bu dil, bir açıklama vasıtası olmaktan ziyade bir telkin vasıtasıdır ve şiirde musiki anlamdan önce gelir. Bu bakımdan kelimeler, şiire, anlam değerlerinden çok musiki değerleriyle girerler. Şiirin anlam bakımından açık olması zaruri değildir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir’.

Şiirde musikiyi ön plana alan, anlam açıklığını ikinci plana atan, mısralarda geniş ve akıcı bir telkin yeteneği arayan ve şiirin kaynağını bilinçaltında bulan bu anlayış ile sembolizmin şiir anlayışı arasında yakınlıklar vardır. Ancak sembolist şiirin asıl unsur olan sembol, Haşim’in şiirlerinde yoktur. Onun, anlamı anlaşılmayan veya değişik yorumlara elverişli bulunan şiirleri pek azdır. Bu bakımdan Haşim’i sembolist bir şair olarak kabul etmek pek güçtür. Haşim’in şiirine en uygun anlayış tarzının, empresyonizm olduğu kabul edilebilir. Gerçekten şiirlerinde dış dünyaya ait gözlemlerinin kendi iç dünyasında yarattıığı izlenimleri aksettirmesi bu anlayışın en açık göstergesidir.

Göl Saatleri’nin küçücük ve manzun ‘Mukkadime’si de empresyonizmin özlü bir ifadesinden başka bir şey değildir.

Şiirleri: Göl Saatleri, Piyâle

Nesirleri: Gurebâ-hane-i Lâklâkan, Bize Göre

Gezi Notları: Frankfurt Seyahatnamesi



Refik Halit Karay (1888-1965): Fecr-i Âtî’den sonra Millî edebiyat hareketine katılmıştır. Eserlerini de bağımsız bir şahsiyet olarak vermiştir. Edebî hayatı köşe yazarlığı ile başlamıştır. Sonra da sırayla hikâyeciliği ve romancılığı gelir. İlk yazılarında günlük hayatı ele almış, sosyal hayattaki çarpıklıkları, zekî ve nükteli bir üslûpla dile getirmiştir. Hayatın gülünç yanlarını karikatürize etmiştir. Sade ve temiz bir dille yazdığı Memleket Hikâyeleri’nde Anadolu insanının hayatını bütün canlılığı ile yansıtmıştır. Gözlem yeteneğinin üstünlüğü dikkat çeker. Eserlerinde kişilerin ruh tahlillerine fazla değinmez.İnsanların dürüst olmayan, kurnazlık ve menfaatçilikle ilgili yönlerini ortaya kor. Bunu mizah ve eleştiri ile yapar. Hiciv, eserlerinde önemli bir unsurdur. Şahısları kendi sosyal çevreleri ile birlikte anlatır. Konuşma dilinin bütün canlılığını ve tabiiliğini ortaya kor.
Romanları: İstanbul’un İç Yüzü, Çete, Sürgün, Nilgün, Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Anahtar
Hikâyeleri: Memlekete Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri (Hatay’da sürgünde yazdığı eseridir).
Hiciv ve Mizah Yazıları: Kirpinin Dedikleri, Deli, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Tanıdıklarım.

Hiç yorum yok: