dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

ŞİKAYET YOK..

Son günlerde yakınlarımda gözlemlediğim olaylar kendime hayata ve olanlara yeni bir gözle bakmayı hatırlattı.hatta kimi zaman kendimi tanıyamadığım düşüncelere bile sürüklendim.çünkü insanlar ve yaşamın bi tarafı ve bi takım düşünceler hem beni o tanıyamadığım hale getirdi hem de bazı şeyleri daha iyi anlamamı sağladı.
insanoğlu ne kadar zayıf ve maalesef ne kadar kör.kendimizin ve sahip olduklarımızın farkında değiliz.kendimin de çok zaman yaşadığı bu durumu bu şekilde yeniden fark edip birbir gözlemlemek içinde bulunduğumuz bu halin ne kadar iç karartıcı ve bizim bu halimize şahit olanlar içinde belki bi süre sonra can sıkıcı ve bunaltıcı olabileceğini fark ettirdi.neydi bu durum peki....
kendi zayıflığımız,ve bu zaaflarımızın ortaya koyduğu bunalımlar ve bu bunalımların ortaya çıkardığı istemsiz bir çözünürlük.bu hem dilimizle hem bedenimizle ortaya koyduğumuz belki bilinçsiz ama kesinlikle mantıklı,tutarlı ve hoş olmayan bir teşhir hali..
işin aslı şu...biz insanlar hayatımız boyunca çeşitli sıkıntılarla Allah'ın bize hazırladığı çeşitli sınavlardan geçiyoruz.ama kaçımız hakkıyla ve layıkıyla geçebiliyoruz bu sınavdan.belki çok azımız.çünkü gerçekten çok azımız..sahip olduklarının ve en önemlisi yaşamının anlamını bilerek ve gerçekten farkında olarak yaşıyor ve tabi mükafatını da alıyor. nedir o mükafat..tabi ki farkındalığın ışığında bahşedilen derin huzur ve sonsuz bir saadet ve tabi o beklenen ve arzulanan gerçek.
olan şu ki insan kendine dönüp baktığında nelerle meşgul olup nelerin şikayetiyle hayatı kendine zindan ettiğini gördüğünde bir an durup kendi kendine yabancılaşıyor ve o yabancılaştığı kendinden utanıyor..habire kafamızın içinde dolaşıp duran kuşkular içimizi kemiren vesveseler gördüklerimiz karşısındaki duyarsızlığımız ve ya körlüğümüz, umutsuzluğumuz ,gerçeği unutmuş bir bedende hapsolmuş bir mahkum gibi çaresiz ve aciz ,neyim var demekten çok neyim yok endişesiyle yaşıyor olmak ve bu sebeple de bulunduğumuz halin ve zamanın değerini bilememek insanı kendisi ve gerçekler karşısında utandırıyor ve mahçup ediyormuş.kendi iç karartıcı halimizi birilerine ya da bir şeylere bağlamak ve yakınımzıdakileri de bu özünde anlamsız şikayetlerimizi anlatmak ve ortak etmek yerine önce kendimize dönüp şu soruyu sormalıyız..ben kimim ne için yaşıyorum amacım ne ve bana bahşedilen güzelliklerin ve sıkıntılarım içinde saklı aydınlığın farkında mıyım.bunu kaçımız sorabiliyoruz.kaçımızın gerçekten o sihirli aynın karşısına geçip ne halde olduğumuzu görecek cesareti var.hala o aynanın karşısına geçememişken ve bu sebeple varlığımızından bile emin değilken bu neyin kavgası neyin şikayeti.niçin bu memnuniyetsizlik anlayamıyorum..işin aslı o aynanın varlığını bildiğim halde karşısına geçmekten ve göreceklerimden ben bile korkuyorum.
şuna eminim güzel ve gerçek olan tek bişey var o da tek ve gerçek olanın kendisi bizler sadece suretiyiz.o en yegane en güzeller güzeli yine varsandığımız bedenimizin sol yanındaki ve en derinlere hapsolmuş hazinenin içinde..yapacağımız şey o sihirli sözleri söyleyip hazinenin saklı olduğu kapıyı açabilmek.(.AÇIL SUSAM AÇIL..!!!! demek gibi )
bunları yazmak söylemek veya düşünmek çok kolay ama gerçekleştirebilmek çok zor biliyorum.boşuna dememişler herşey dile kolay diye..bilmiyorum ama biryerlerden başlamak lazım geç olmadan.usanmadan usandırmadan..
keşfetmek,savaşmak,inanmak,umut etmek,özgürlük için hep yeniden diyebilmek deneyebilmek lazım.kazanacağımız şey için
DEĞMEZ Mİ?
aşacağımız en büyük engel kısır kalmış düşüncelerimiz,yüreğimizden gelen asıl sesi duymamıza mani olan dilimiz,bozuk kalmış niyetlerimiz,istekleri bitmek bilmeyen nefsimiz yani" KENDİMİZ."
bu mücadele başkalarına karşı yaptığımız değil kendimizle-nefsimizle olan mücadelemizdir.dünyada değil maneviyatta ne kazanacağımızın hesabı adına yapılmalı matematik.kazanç kapısı dünyadır elbet ama ne için harcama yapacağını çok iyi bilmeli insan.helal olmayan kazanç , yerini bulmayan her mal ve gereğini aşan her harcama her anlamda israftır.talep edilenin tasarrufu arz edilene ulaşıyorsa kar vardır..dünya bilançosunda zarar görünen gönül bilançosunda kardır aslında.
bunları düşünebildiğime ben bile inanamıyorum.ama acı olan düşündüğün ve bildiğin şeyleri gerçekleştirememek.belki de en büyük ayıp ve en acı kayıp bu.ALLAH BU MÜCADELEMİZDE CÜMLEMİZİN YOLUNU AÇIK ETSİN...AMİN.

Hiç yorum yok: