AÖF İNGİLİZCE 6.ÜNİTE KONU ANLATIMI
İNGİLİZCE -3 6.ÜNİTE ÖZETİ
Managing life ( iş(çalışma) hayatı)
Oh, hi, Brandon. How are you?
Merhaba brandon nasılsın
good, really good. . . . No, it's OK. I'm on my way home.
İyi gerçekten iyi hayır o iyi ev yolundayım
What am I doing tomorrow night?Actually, I don't think
I'm doing anything. . . .
Ne yarın gece nemi yapacağım gerçekten düşünmedim herhangi bişey yaparım
Oh, wait. Tomorrow's Tuesday. I have my aerobics
class. That starts at 7.'00, and then I'm meeting Anna
afterwards. We're going to have dinner together.
But, yeah, I'd love to catch up with you. How about
Wednesday night?
Bekle yarın Salı benim jimnastik kursum var kursum saat 7 de başlar ve o andan sonraki zamanda da anna ile buluşacağım(then buradaki anlamı o zaman o vakit afterwards sonraki zaman)hep beraber akşam yemeğine gideceğiz.fakat evet seninle arayı kapatmak(uzun süre görüşmedikleri için özlem duyuyorlar) hoş olacak
Huh. So you're going to be out of town for a couple
of days, ... but you'll be back friday, right? So what
about Friday?
Yani sen birkaç günlüğüne(a couple of day) şehir dışında olacaksın fakat Cuma geri döneceksin doğrumu ayrıca Cuma gününe ne dersin
Uh-oh. I iust remembered. My boss is going to have
Us all work late Friday. She mentioned it last week.
We have this big deadline.
Henüz hatırladım patronum olacak biz tamamıyla Cuma geç saatlere kadar çalışacağız
O geçen haftanın değerlendirmesini yapacak.önemli bir işin son zamanlarında olacağız
Yeah, yeah. We won't be finished on time. It's along
story. uh, I'll tell you about it sometime
.evet evet zamanında bitiremiyeceğiz.o ileriye dönük(uzun süreli)bir hikaye.sana onunla ilgili konuyu bir ara anlatacağım
Tonight?Actually, I'm not doing anything!
Bu akşam gerçekten hiçbirşey yapmıyorum
That 's a fabulous Idea. I will just stop by my apartment to
change clothes, and then I will come right over to meet
you. I can get there by 7:30. And I'll call for a reservation
great so see you in about a hour bye
bu harika bir fikir .odamda elbiselerimi değişmek için sadece biraz duracağım ve sonra hiç vakit kaybetmeden(right over)seninle buluşacağım.saat 7.30 ile beraber oraya gelebileceğim.ve bir rezervasyon yapacağım(telefon ile) harika öyleyse bir saat içinde görüşürüz bye
grammar talking about the future gelecek hakkında konuşmak
Use will when you decide to do
something as you are speaking
konuşma esnasında bir şeyler yapmaya karar verdiğiniz zaman will kullanın
I'll just stop by my apartment to change clothes, and then
I'll come right overto meet you.
odamda elbiselerimi değişmek için sadece biraz duracağım ve sonra hiç vakit kaybetmeden(right over)seninle buluşacağım
Use will or going to for factual
Information or predictions based
on what you know
bilgi sahibi olduğunuz konularda tahminleri içeren veya gerçek bilgiler için will veya going to kullanın
You're going to be out of town, but you'll be back Friday?
My boss is going to make us work late Friday.
Our project won't be finished on time.
Yani sen birkaç günlüğüne(a couple of day) şehir dışında olacaksın fakat Cuma geri döneceksin patronum bizi Cuma geç saatlere kadar çalıştıracak projemiz zamanında bitmeyecek
Use the present continuous or going to (not will) for decisions you've made and fixed plans
Kararlaştırılmış planlar ve kendi aldığınız kararlar için going to veya şimdiki zaman kullanın
I'm meeting Anna after my aerobics class.
jimnastik kursundan sonra anna ile buluşacağım
We're going to have dinner together.
Birlikte akşam yemeğine g,deceğiz
I'm not doing anything tonight.
Bu akşam hiçbişey yapmayacağım
Use the simple present for schedufes
Planlanmış her zaman belirli saatlerde yapılan işler planlar için geniş zaman kullanın
I have myaerobics class tomorrow. It starts at 7:00.
Yarın jimnastik kursum var .kursum saat 7 de başlar
Make ve do arasındaki farklar
DO
Tek başına bir fiil olarak nadiren kullanılır ve anlamsal olarak çok genel bir yapmak, etmek anlamı vardır. Genellikle "do" soru sormak, olumsuz yapmak ve deyim türetmek için bir yardımcı fiil olarak kullanılır.
GENEL EYLEMLER İÇİN "DO"
I want to do something.
What are you doing this evening?
What can we do?
Do it now!
İŞLE İLİGİLİ DO" KULLANIMI
We usually use do to talk about work:
What do you do? (= What is your job?)
Who does your shopping?
I don't want to do any work today.
I hate doing the washing up.
Have you done your homework?
Bazen "do" konuşma dilinde bazı eylemler için kullanılabilir. Ancak bu çok nadirdir
Örnekler:
do the lawn (cut/mow? sow? the lawn)
do my room (tidy? paint? my room)
do the car (wash? paint? repair? the car)
DO İLE YAPILAN BAZI DEYİMLER, FİİL GRUPLARI
>> do good
>> do harm
>> do well
>> do badly
>> do a favour
>> do business
MAKE
make" bir işi eylemi yapmak, üretmek , inşaa etmek anlamında kullanılır. Make cümlelerde ana fiil olarak kullanıldığı gibi tamlama ve deyimlerde de kullanılmaktadır.
Örnekler
>> I'll make a cake for Anthony's birthday.
>> This car was made in France.
>> Did you make this table yourself?
KARŞILAŞTIRMA
>> Do the shopping. ( Birşey üretmiyoruz. sadece eylemi gerçekleştiriyoruz "Alışveriş yapmak")
>> Make a cake. (bir şey üretiyoruz. Kek Yapmak)
MAKE İLE YAPILAN FİİL GRUPLARI VE TAMLAMALAR
make an attempt
make a bed (usually this means "tidy the bedclothes" but it could mean "manufacture the furniture")
make a change/changes
make a complaint
make a decision
make a demand
make an effort
make an exception
make an excuse
make a loss
make love
make a mistake
make money
make a noise
make an offer
make peace
make a phone call
make a profit
make a suggestion
make war
Grammar whats advisable necessary preferable öğüt-gereklilik-tercih edilen nedir
What's advisable tavsiye-öğüt
You'd better do something quickly. ('d "" had)
Yapacağın birşeyşeyleri hızlı yapsan iyi olur
I'd better not add anything to my schedule,
ought to do some volunteerwork.
Planıma(program) bir şey eklemesem iyi olur
Bazen gönüllü(ücretsiz) olarak iş yapmak iyidir
You ought to let them do the talking .
Onlarla beraber konuşsan iyidir(öğüt)
You might want to take a colleague with you.
Kendinle beraber bir iş arkadaşı almayı düşünebilirsin
You had beter:bu bir kalıptır çok yararlı bir öğüt ifadesidir
Volunteer: bir işi gönüllü yapmak
Schedule:plan program
Colleague:iş arkadaşı
Ought to: bir kalıptır düşük derecede gereklilik belirtir
Might want to: bir kalıptır nazik bir şekilde öneride bulunur
What's necessary gereklilik
I'm going to have to do something about it.
Onunla ilgili bir şeyler yapmak zorundayım
I've got to decide by next week. ('ve "" have)
Gelecek hafta ile beraber karar vermek zorundayım
You don't have to spend time on this.
Onunla zaman harcamak zorunda değilsin
What 's preferable tercih edilen yeğlenen
I'd rather (not) stay in my current job. ('d = would)
Varolan işimde(şu anda) kalmayı tercih ederim
Would rather=would sooner kalıbı tercih belirtmek için kullanılır
Reduction of verbs fiilerin söylenirken kısaltılması
Aşagıdaki cümlelerde kitapta renkleri farklı gösterilen fiilerin cümle içinde konuşma esnasında kısaltılarak nasıl söylendiği gösterilmiştir
You might want to try a new instructor. (= wanna)
You 'd better study the driver's manual. (= you beller)
You're going to have to practice more. (= gonna halla)
You ought to take more lessons. (= ooghta)
youvegot to pay attention! (= gala)
do your best en iyi işini yap(yapabileceğin en iyisi şimdiye kadar)
phone habits telefon alışkanlıkları
'" Do you usually answer the phone, or do you let the answering machine take a message?
Genellikle telefonuna cevapmı verirsin veya telefondaki mesajlamı cevap verirsin
How often do you checkyour phone messages? Do you call people back right away?
Ne kadar sıklıkla telefon mesajlarını kontrol edersin.seni aramış insanlara hemen çağrı atarmısın cevap verirmisin (right away hemen-çarçabuk)
Do you have caller lD?Do you check who's calling before you answer the phone?
Telefon edeni gösteren sistem mevcutmu sizde?telefona cevap vermeden önce telefonla sizi arayanın kim olduğunu kontrol edermisiniz
,.. Do you ever make up an excuse to end a phone conversation?
Hiç(do you ever-daha önce-hiç) telefon konuşmanızı sonlandırmak için bir sebep gösterdinizmi(make up an excuse-bahane üretmek –sebep göstermek)
.. Do you mind if people talk on the phone when you're with them?
İnsanlar ile beraber olduğunuz zaman onlar telefonda konusursa rahatsız olurmusunuz
Do you mind if (sakıncası varmı) bu kalıp devamındaki fiili her zaman yalın alır
Would you mind (sakıncası yoksa-mümkünse) kibarca bir şey istemek için kullanılır
Devamındaki cümle her zaman fiil 2 hali kullanılır
,.. Do you ever talk on the phone when you're with other people?
İnsanlar ile birlikte olduğunuz zaman hiç telefonda konuştunuzmu
... Do you turn off your cell phone when you're in a movie theater?
Sinema salonunun içindeyken cep telf kapatırmısın
.. HoW' many phone numbers do you have in your cell phone's memory?
Cep telefonunuzun hafızasında kaç kayıtlı cep telefonu numarası mevcut
Getting rid of clutter karışıklıklardan(düzensizlik-dağınıklık) kurtulmak
1. get rid of _ kurtulmak atmak
2. make room for _ yer açmak temiz yer oluşturmak
3. put away _ her zamanki yerine koymak
4. store _ stok yapmak saklamak depolamak
5. donate _ birisine bir kuruma bağışta bulunmak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder