dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

SINAVDA BAŞARINIZI ARTTIRACAK 60 ETKİLİ TELKİN

SINAVDA BAŞARINIZI ARTTIRACAK 60 ETKİLİ TELKİN
M. Abdullah YILMAZ •Sınava başlamadan önce soru kitapçığıma göz gezdiririm.
•Sınava en iyi olduğum alandan başlarım, zaten sınava girinceye kadar sınav stratejim belirginleşmiştir, sınavda farklı bir strateji geliştirmeye kalkarak maceraya atılmam.
•Sınavda zaman sorunu yaşamam, girdiğim deneme sınavlarında kendime özgü, değiştirerek ve geliştirerek uyguladığım ve son haline getirdiğim zaman organizasyonumun dışına çıkmam, sınav esnasında yeni bir zaman organizasyonu denemek gibi bir gaflete düşmem.
•Olur ya, benim kitapçık türümde ilk sorular zor gelebilir. (Çünkü bir kitapçık türü yok ki birçok kitapçık türü var, kitapçık türünde cevaplar ya da sorular değiştirilmez, soruların yerleri değiştirilir.) Sınav başladığında heyecandan ilk soruyu defalarca okuduğum halde soruyu anlayamama gibi bir krize de girmem, bunun yanında diğer öğrencilerin ne kadar soru çözdükleriyle de ilgilenmem, böyle bir durum karşısında nefes alma egzersizleriyle hemen kendime gelirim.
•Bir soruya takılıp kalmanın bir anlamı yok, çünkü zor soruyla kolay soru arasında bir puan farkı yok ve ben bunu biliyorum.
•Soruyu çok fazla okuyarak zihni karıştırmak da neyin nesi? Bir kere okuyarak da çok iyi anlayabilirim.
•Gereksiz ayrıntılarda boğulmam. Soruda benden ne isteniyorsa sadece onun üzerinde yoğunlaşırım. Benden "elma" isteniyorsa, asla elma bahçesiyle uğraşmam.
•Bütün seçenekleri okumadan asla cevabı işaretlemem, özellikle seçeneklerde anlamını bilmediğim sözcük varsa daha da dikkat ederim.
•Sınavlarda, cevapları cevap kâğıdına geçirirken kaydırma yapmak çok aptalca bir şey, niye böyle bir hataya düşeyim ki, dikkatli olmam, her işaretleme esnasında kitapçıktan ve cevap kâğıdından soru numarasına bakmam yeterli.
•Soruyu hazırlayanlar, ilk şıkkı neredeyse doğru cevap gibi gösterip beni aldatmaya çalışabilirler, bütün şıkları okurum ve böyle bir yanılgıya düşmem

M. Abdullah YILMAZ •Çözemeyeceğim soruların olabileceğini de asla unutmam, ben bu soruyu nasıl çözemem diye bir takıntım yoktur
•Sınavda mutlaka turlama tekniğini kullanırım. (Turlama tekniği: yapamadığımız soruları çok fazla boğuşmadan, işaretleyip, ikinci kez gözden geçirmek üzere sonraya bırakmaktır.) Yapamadığım ve şüpheli olduğum sorulara belli bir işaret koyarak, birinci turdan sonra tekrar kontrol ederim.
•Önceden bildiğim bazı soruları sınav esnasında hatırlayamayabilirim, ümitsizliğe kapılmama gerek yok, ikinci turda büyük bir ihtimalle hatırlarım.
•Anahtar sözcüklerin altını çizmenin ne kadar işe yaradığını biliyorum. Soruyu çözerken anahtar sözcükler üzerinde yoğunlaşıp daha az zamanda daha isabetli yaklaşımlar sergilerim.
•İki şık birbirine benziyorsa, büyük bir ihtimalle ikisi de doğru cevap değildir. Onun için bu soruyu turlama tekniğini kullanarak sonraya bırakırım ve son turda tekrar ele alırım.
•İki şık birbirinin zıttıysa, bunlardan birinin doğru cevap olma ihtimali çok yüksektir. Bunu göz önünde bulundurmam beni avantajlı duruma getirir
•Yanlış olduğundan emin olmadıkça ilk tahminde bulunduğum cevabı değiştirmem.
•Eğer şıklarda hepsi, her zaman, hiçbiri gibi genellemeler varsa bu şıkların yanlış olma ihtimalinin yüksek olduğunu göz ardı etmem.
•Şıklarda, bazen, çoğunlukla, bazıları gibi ifadeler geçiyorsa bu şıkların doğru olma ihtimalinin yüksek olduğunu bilerek hareket ederim.
•Doğru cevabı bulamıyorsam, yanlışları elemenin, soru çözme yollarından biri olduğunun farkındayım.

M. Abdullah YILMAZ •Uzun soruları cevaplandırmanın çok kolay olacağını biliyorum. Uzun sorular benim için birer can simidi. Uzun gördüğüm soruda, "Uf kim okuyacak?" yerine "İşte kek bir soru." diye yaklaşırım.
•Bazen şaşırtmak için de çok basit sorular sorulabilir. Bu kadar basit soru sorulamaz diye kaygılanmak yerine, "Bana ne? Ben,bana verilen soruyu çözerim." derim.
•Soru zor geldiyse, başka bir açıdan da bakmayı denerim, çözemiyorsam da ne üzülürüm ne de soruyla boğuşurum, hemen bu soruyu ikinci tura bırakırım. Öteki soruları okurken çözemediğim bir önceki soruya takılarak kendimi yiyip bitirmem.
•Her on soruda bir durup gözümü kapatıp sadece burnumdan derin bir nefes alacağım, birkaç saniye tutup ve yavaş yavaş vereceğim. Oksijen beynime giden kan damarlarını genişletecek ve zihnim daha iyi çalışacaktır. Kaybettirdiği vakitten çok kazandıracaktır.
•Bir soruya takıldığımda kafamı (bu başka bir organ da olur) ritmik bir şekilde müzik dinler gibi sallarım. Kafamın farklı çalıştığının ve odağımı koruduğunun farkındayım. Bazı sorular vardır ki ilk etapta konsantre olamayınca vakit geçer sonra da ipin ucu kaçar. Bu uygulama, bu gibi durumlarda etkilidir. Her gün  belirli bir süretest çözmeye zaman ayırıyorum ve bu süreyi git gide arttırıyorum. Saatli çalışarak da gittikçe daha kısa sürede bitirme oyunları oynuyorum.
•Sınavda dikkatim dağıldığında soruyu tekrar okumak yerine 10-15 sn dinlendikten sonra tekrar bakarım. (Bu dinlenme esnasında gözlerimi kapatıp derin derin nefes alıp veririm.)
•Soruyu çözerken kendime özgü bir işaretleme sistemi kullanırım, mesela yanlış şıkların başına özel bir işaret, doğru cevap için başka, daha sonra bakmak istediğim sorunun başına başka bir işaret gibi…
•Yanlışın doğruyu götürdüğünü asla unutmam, gelişigüzel işaretleme yaparak kendimi komik duruma düşürmem.
•Soruyu çözerken, kendi yorumlarımı katmam, soruyu hazırlayan kişinin nasıl düşünmüş olabileceğine yoğunlaşırım, bir anlamda soruyu hazırlayan kişiyle özel bir diyaloğa girerim.
•Her zaman önce soru kökünü okurum, sonra bana verilen verileri sonra da şıkları… Bu düzenin bana çok şey kazandırdığını bilirim.

M. Abdullah YILMAZ •Sınava girmeden sınav süresi, anlama, dikkat, hız egzersizleri yaparım ve gerçek sınavda benim için en uygun olanını kullanırım, maceraya gerek yok.
•Her insanın, kaygı ile başa çıkma taktikleri geliştirmesi gerekir. Benim bu türden sorunlarım yok, zaten olsaydı, yardım alarak ve kendim taktikler geliştirerek bunların üstesinden gelebilirdim çünkü kendimi tanıyorum.
•Sınav sırasında, benimle ilgili olmayan dış etkenlerden dolayı, dikkatimi dağıtmam, moralimi bozmam, sadece sınavımla, çözeceğim soruyla ilgilenirim.
•Olumsuz soru köklerindeki olumsuz sözcüklerin "değildir, olamaz…" altının çizili olduğunu ve bu olumsuzluğu göz ardı etmemem gerektiğini unutmam.
•Sınav esnasında kalemimi ve silgimi en iyi şekilde kullanırım, işlem yapılması gereken yerlerde işlemi yaparım, yanlış yaptığım işlemi hemen silerim, altını çizmem gereken yerlerin altını çizerim.
•Soruları çözerken gereksiz çizim ve yazma işlerinden uzak dururum. İşlem yaparken soruyu ikinci kez okunmaz hale getirmek gibi bir hata yapmam
•Hayatım boyunca hayata olumsuz bakan insanlardan uzak durmuşumdur, olumlu yaklaşımlar sergileyen insanlarla birlikte olmuşumdur ve hayata ben de olumlu bakan bir insanım, olumsuz yaklaşım tarzlarının insanı veya insanları olumsuz etkilediğini, insanın psikolojisini bozduğunu bilirim.
•Doğru nefes almak, doğru bedensel duruş, doğru hareketlerin beni olumlu yönde etkilediğini göz ardı etmem, soru çözerken, sınavlarda oturmama ve nefes almama özen gösteririm.
•Güzel bir duşun insana zindelik kazandıracağını unutmam, hayatımda önem taşıyan bir işi yapmadan önce güzel bir duş alırım.
•Sınav görevlisi on dakikanız kaldı dediğinde, telaşlanmama gerek yok, diyelim ki zamanı iyi kullanamadım, on dakika içinde o anda ne yapılabilirse onu yaparım, bu on dakika içinde daha uzun sürede yapılabilecek bir eyleme girişmem

M. Abdullah YILMAZ •Beni motive edecek şeyleri biliyorum ve bunları hayatımdan eksik etmiyorum. Mesela bazılarını çok sevdiği birinin hediye ettiği kalem motive eder. Beni de…(Burada  sizi motive edecek olan şeyi söyleyin.)
•Sadece sınavlarda değil, her zaman bilimsel, akıcı ve pratik düşünürüm. Bu beni mutlu ediyor.
•Hayatım boyunca araştırmacı ve sorgulayıcı bir kimliğe sahip oldum, sınava hazırlanma esnasında da bu yönümü kullanıyorum.
•Bilgiyi kullanmayı ve paylaşmayı kendime düstur edindim; çünkü kullanmak ve paylaşmak, üretmek ve çoğaltmak demektir.
•Her zaman değişik kaynakları kullanarak çalışırım, tek bir kaynağa bağlı kalmam, bu benim eleştirel yönümü geliştiriyor, eleştirel yönü gelişen insanın daha da başarılı bir insan olacağını biliyorum.
•Her sorunun kendine özgü bir mantığı vardır, benden isteneni okumayı bitirmeden cevabı düşünmem, önce benden isteneni okurum, ardından cevabı düşünürüm.
•Ön yargılardan uzak dururum. Soru, benden ne istiyorsa sadece onu düşünürüm ve verilen bilgi üzerinde yorum yapmam. Soru cümlesi ve verilen bilgi benim değer yargılarıma ters gelebilir. Bu beni ilgilendirmez. Ben, benden istenene bakarım.
•Her testte bilgi düzeyimin altında ve üstünde sorularla karşılaşacağımı biliyorum. Testin genelini standart bilgi birikimi ve yorum gücü ile çözülebilecek sorular oluşturur. ÖSS, SBS ve KPSS… gibi  sınavlarda soruların %10'u çok zor/çok kolay, % 20'si zor/kolay ve % 40 Normal bilgi düzeyindedir. Bunları hiçbir zaman unutmam.
•Bir soruya verebileceğim zamanı belirledim. Konu ile ilgili bol miktarda alıştırma yapıyorum. Gereksiz yere bir soru üzerinde inatlaşmak, o soruyu çözmeye çalışmak benim için zaman kaybı ve moralimin bozulması demektir. Bazı sorulara belki bir buçuk dakika, bazı sorulara otuz saniye zaman ayırıyorum. Bu, soruya ve benim durumuma göre değişir.
•Hatalı okuma alışkanlıklarımın büyük bir kısmını hallettim, geriye kalanları da sınava kadar halledeceğim. Olumsuz bir ifadeyi olumlu olarak okumak soruyu veya cevabı hatalı düşünmeme sebep olabilir. İnsan psikolojisi soru içindeki ifadeleri olumlu yönde algılamaya eğilimlidir. Bu nedenle soru formlarında altı çizili veya kalın yazı karakterli ifadeleri daha dikkatli okuyorum. Soru içinde geçen ipuçlarından yararlanmayı biliyorum. Bunlar; (altı çizili, koyu puntoyla yazılmış, tırnak içinde olan, değildir, olamaz, her zaman, hiç bir zaman, bütün, zaman zaman, yoktur, vardır, birbirinden farklı, birbirine benzer, eşdeğer, birden fazla, ayrı ayrı, iç içe, yan yana,ikisi bir arada, ana düşünce, yan düşünce, benzer düşünce, asla, genellikle, çoğu, vb.) benim için çok önemli ipuçlarıdır.
•Cevap şıklarından sorunun çözümüne gitmek de test tekniğinde önemli bir yoldur. Yüzde yüz emin olmadığım sorularda şıkları eleyerek doğru cevaba yaklaşıyorum.
•Test çözerken sorunun doğru cevabını bulmak kadar önemli bir diğer yol da cevap olamayacak şıkların tespit edilmesidir. Böylece çözüm alternatiflerini daha netleştiriyorum ve doğru şıkka ulaşabilme hızımı daha da artırıyorum.
•Her derse ait test içeriği o dersin özelliklerini taşır. Bu nedenle her ders için aynı test çözme mantığını kullanmak yanlış olabilir. Her ders için uygun test çözme mantığı geliştiriyorum,  bu da test tekniğimin daha da gelişmesini sağlıyor.
•Soru hakkında fazla bilgiye sahip değilsem şıklardan yararlanıyorum. Şıkları tek tek değerlendirerek eleyip içlerinden doğru cevabı kestirmeye çalışıyorum. Eğer çok çelişkide kalırsam boş bırakırım. Çünkü her yanlış cevap hem kendini hem de doğru cevaplarımı götürür. Bu da netlerimi düşürür. Unutmamalıyım ki her soru, her net önemlidir. Bir net beni on binlerce kişinin önüne geçirecek, tabi ki yaptığım bir yanlış da on binlerce kişinin gerisinde bırakacak ve ben bunu çok iyi biliyorum.
•Soruları okurken, hızımı kesecek şeylerden (dudak okuması, iç tekrar, her okuduğum sözcüğün altını çizmek gibi…) uzak dururum. Önemli gördüğüm sözcüklerin altını çizerim. Bu yol önemli ayrıntıları yakalamamı sağlar.
•Okurken siperlikli şapka takmak konsantrasyonu bozucu dış etkenlere karşı iyi bir önlemdir. Şapkanın ön siperliği görme alanımı daraltır ve okuduğum metne yoğunlaşmamı kolaylaştırır, bu nedenle çalışırken ve soru çözerken siperlikli şapka takarım. Siperlikli şapka sıkacak olursa, üstü açık olanını kullanırım.
•Konsantrasyon sorunu yaşayacağımı hissedersem, koyu renkli bir kağıt (siyah, mavi, yeşil…) bulundururum. Bu kağıdı soru çözmediğim sütunları kapatacak şekilde tutarım, bu da konsantrasyon ve verimliliğimi arttırır.
•Bazen cevap kâğıdında, iki veya üç doğru cevap art arda gelir (asıl sınavda bu üçten fazla olmaz) Zamanım kalırsa üçten fazla art arda gelmiş doğru cevabı olan sorulara tekrar bakarım. Dört veya daha fazla şık arka arkaya gelmişse bu, sorulardan bir kısmını yanlış yaptığım anlamına gelir.
•Sınavda bana tanınan süreyi son saniyesine kadar en iyi şekilde değerlendiririm çünkü sınavda verilen sürenin benim için en uygun süre olduğunu bilirim.
•Cevaplama bittiğinde cevap kâğıdımı kuşbakışı şöyle bir kontrol ederim. Yanlışlık veya eksiklik var mı, işaretlemeleri tam yapmış mıyım, vb. hataları  anlamanın en iyi yolu bu…




ETKİN DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ
Çalıştığınız dersin etkili olabilmesi için belirlenmiş amaçlar ve saptanmış öncelikler doğrultusunda, zamanı programlı olarak kullanmak gerekir.
Etkin ders çalışma programı içinde dinlenmeye, eğlenmeye, aileye, sevdiklerine zaman ayırmaya ve hobilere daima yer vardır. Etkin ders çalışabilmek için hedefin:
açık ve net bir biçimde tanımlanmış olması,
kişinin buna inanması ve bu hedefe yönelik yıllık, aylık ve haftalık programların düzenlenmesi gerekir.
YANLIŞ ÇALIŞMA
•Hedefiniz yoksa,
•Plan ve programsız çalışıyorsanız,
•Evin değişik yerlerinde çalışıyorsanız,
•Yatarak, uzanarak çalışıyorsanız,
•TV karşısında ya da müzik dinleyerek çalışıyorsanız,
•Ezberleyerek öğrenmeye çalıyorsanız,
•Kaynaklardan yararlanmıyorsanız,
YANLIŞ ÇALIŞIYORSUNUZ !
DOĞRU ÇALIŞMA
•Planlı ve programlı çalışıyorsanız,
•Zamanınızı iyi kullanıyorsanız,
•Çalışma ortamınız hep düzenli ise,
•Not tutuyorsanız,
•Derslerde iyi bir dinleyiciyseniz,
•Verimli okuma yapıyorsanız,
•Özet çıkarıyorsanız,
•Hedefinize odaklanmışsanız,
•Derse hazırlıklı geliyorsanız,
•Düzenli tekrar yapıyorsanız
DOĞRU ÇALIŞIYORSUNUZ !
HEDEFE ODAKLANMA VE GÜDÜLENME
•Bir hedef belirleyin.
•Belli bir zaman süreci içinde çalışmayı alışkanlık haline getirin.
•Çalışma düzeninizi size iyi hizmet edemiyorsa, hemen değiştirin.
ZAMANIN İYİ KULLANILMASI VE PLANLANMASI
•Hangi dersinizi hangi saatte çalışacağınızı önceden planlayın,
•Çalışma sırasında her derse belirli bir süre ayırın,
•Ara vererek çalışma yapın (örn. 40 dakika çalışıp,10 dakika dinlenin),
•Birbirine benzeyen dersleri, üst üste çalışmayın.
DÜZENLİ ÇALIŞMA ORTAMI
•Çalışma odanızı iyice havalandırın ve uygun bir ısıya sahip olmasını sağlayın,
•Çalışma masanızın etrafında dikkatini-zi dağıtacak resimler, posterler bulun-durmayın,
•Çalışma odanız, sakin ve gürültüsüz olsun,
•Sadece masanızda ders çalışın,
•Çalışmanız için bağımsız bir odanız yoksa, evinizin bir köşesini çalışma köşesi yapın,
Masanızın üzerinde sadece ders çalışma kitap ve araçlarınız bulunsun.
İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMA
•Öğretmenin anlattıklarından yola çıkarak daha sonra neler söyleyebileceğini tahmin edin.
•Öğretmen konuyu anlatırken ip uçları verebilir, bunlara dikkat edin.
•Derse aktif katılın.
•Anlaşılmayan noktaları mutlaka öğretmenize sorun.
•Not tutarak dinlediklerinizi tekrar edin, böylelikle devamlı uyanık kalabilirsiniz.

ETKİN OKUMA ve ANLAMA
•Bölüm içinde neler olduğunu öğrenmek için ana başlıklar, resim ve şekilleri gözden geçirin.
•Göz atma sırasında kendinize konuyla ilgili sorular sorun.
•Kafanızda oluşan genel fikre ve çıkardığınız sorulara göre metni okumaya başlayın.
•Metne ya da notlara bakmadan konuyu kısaca (4-5 dk.) tekrarlayın.
NOT ALMA
•Derste not alarak derse katılımda bulunun ki ,dikkatiniz dağılmasın,
•Notlarınızı not tuttuğunuz günün akşamı veya bir sonraki dersten hemen önce yeniden gözden geçirin,
•Anlatılanları bire bir yazmayın, önemli kısımları, ana düşüncelerinizi kendi cümleleriniz ile yazın,
•Aldığınız notlarınızı, eve gelince temize çekin ki, hafızanıza daha iyi yerleşsin.
ÖZET ÇIKARMA
Kitapların bölüm sonlarındaki özetleri okuyarak, metin ile özeti karşılaştırarak, bu konudaki becerinizi geliştirin.
TEKRAR
•Sürekli ve belirli aralıklarla tekrar yapın,
•Haftanın belirli saatlerini ve ayın belirli günlerini tekrar yapmak amacıyla belirleyin,
•Tekrarlar sonunda konuyu ne derece bildiğinizi ölçmek için çokça soru çözün.
BAŞARININ DÖRT BASAMAĞI
1. Ne istediğini bilmek,
2. Harekete geçmek,
3. Yaptıklarının sonuçlarını fark etmeyi öğrenmek,
4. Peşinde olduğunuz sonuçları alana dek davranışlarınızı

HAFIZA VE TEKRAR
CİHAN YEŞİLYURTHafızayı devamlı dolup boşalan bir otobüs terminaline benzetebiliriz. Nasıl ki terminale otobüsler bir taraftan dolup bir taraftan boşalıyorsa,bilgiler de hafızamıza bir taraftan dolarken bir taraftan da boşalır. Özellikle de bizim işimize yaramayan,gereksiz olduğu kanısında olduğumuz,üzerinde durarak tekrar etmediğimiz bilgiler daha çabuk unutulmaktadır.
NASIL HATIRLARIZ?
Genellikle;
•Okuduklarımızın % 10'unu,
•İşittiklerimizin % 20'sini,
•Gördüklerimizin % 30'unu,
•Görüp-işittiklerimizin % 50'sini,
•Görüp-işittiklerimizin-söylediklerimizin % 80'ini,
•Görüp-işittiklerimizin-söylediklerimizin-yaptıklarımızın % 90'ını hatırlarız.
Hatırlamayı güçlendirmek için aşağıda belirtilen aralıklarla tekrar yapmak faydalı olur.
AYNI GÜN: Öğrenilenler aynı gün içinde tekrar edilmelidir.
24 SAAT SONRA: Araştırmalar tekrar edilmeyen bilginin büyük bir kısmının 24 saat sonra unutulduğunu göstermektedir. Bu nedenle öğrenilen bilgiler 24 saat sonra kısa bir tekrarla gözden geçirilmelidir.
BİR HAFTA VEYA BİR AY SONRA: Küçük bir tekrar bir hafta veya bir ay sonunda yapılırsa bilgiler uzun süreli hafızaya kaydedilmiş olur.
Düzenli tekrar edilen bilgilerin 9 hafta sonra % 75'lik kısmı hatırlanırken,tekrar yapılmaması durumunda bu bilginin 9 hafta sonra ancak % 20'si hatırlanabilmektedir.

SINAVA NASIL HAZIRLANMALIYIZ?
CİHAN YEŞİLYURTPLANLI ÇALIŞMAK
Eğer siz de "derslerimi yetiştiremiyorum, okul dersleri ile sınav hazırlığı bir arada gitmiyor, zaten yazılılar da üst üste geldi, yetişemiyoruuum!!!" diyorsanız, plansız çalışıyorsunuz demektir.
Peki böyle bir sorunu nasıl çözümleyebiliriz? Tabi ki plan yaparak! Plan, yapılacak işlerin belli bir süre ve düzene sokulmasıdır.Yani hangi derse ne zaman ve ne kadar çalışacağınızı belirlemektir. Hedefe Ulaşmada Planlı Çalışmayı Engelleyen Etmenler:

•Bu kadar çalışma yeter.
•Ben yapamam ki!
•Bugün çok yorgunum
•Benim çalışmaya ihtiyacım yok.
•Bu konu çok zor.
•Bu konular hayatta lazım olmaz.
•Bugün zamanım yok.
Yukarıdaki cümlelerden bazıları ya da hepsi sizin de sık sık kullandıklarınız arasındaysa artık plan yapmaya başlamalısınız demektir!
İşte size plan yapmanın bazı püf noktaları:
•İlgilerinizi ihtiyaçlarınızı gözönünde bulundurun.
•Derslerle sosyal etkinlikler arasında mantıklı bir denge kurun.
•Kendinize mutlaka serbest zaman ayırın.
•Mümkün olduğu ölçüde günün aynı saatlerini ders çalışmaya ayırın.
•Uykunuzu mutlaka almaya çalışın ve bu konuda ödün vermeyin.
•Plana uyma konusunda kararlı davranmaya çalışın.
•İhtiyaç duyduğunuz takdirde,planlarınızı güncelleyin.

Planlı çalışmak;
Zamanı etkili şekilde kullanmanızı,
Neyi,nereden başlanacağına karar vermenizi,
Güven ve motivasyonunuzun artmasını sağlar.
Bir dersin en iyi kavrandığı ortam dersliktir. Zaten, iyi bir uyku düzeni ve gıdaya dikkatin de gerekliliği sınıftaki kavrayışı en üst düzeye taşımak içindir.

DERSİ DERSTE ÖĞRENMEYE ÇALIŞIN
Dersin derste öğrenilmesinin önemini ortaya koymak için size bir örnek vereyim: Bir öğretmenin matematik konularından birisi olan "sayılar" konusunu öğrencilerine aktardığı süreye -mesela- altı saat diyelim. Bir öğrencinin öğretmeni olmaksızın, kendi başına bu altı saatlik dersi öğrenme süresi yaklaşık bunun 4-5 katıdır (bu süre dahi konunun yapısına göre az gelebilir).
"Neden" diyeceksiniz? Çünkü öğretmen usta bir öğreticidir. Ders öğretmeninin bilgiyi öğretme, algılatma ve yorumlama gücü, sınavdaki soru tiplemelerine olan alışkanlığı ve hangi noktaların üzerinde durulması gerektiğine dair bilgi ve tecrübeleri elbet ki bir öğrenciye oranla çok ama çok daha fazladır (bu yüzden tarih dersinde gizlice matematik sorusu çözen ve "nasılsa tarih dersini evde okur, anlarım" diyen öğrencileri hiç anlamamışımdır). Bir öğrencinin konuyu öğrenirken öğretmenini dikkatlice dinlemesi ve öğretmenin yönlendirmesine uygun çalışma düzeneği oluşturması başarılı olması adına çok önemlidir.
Derste başka şeylerle uğraşmak oldukça hatalı bir davranıştır Ders esnasında başka derslerle uğraşmak, başka derslerden soru çözmek, cep telefonuyla mesajlaşmak, çevresindekilerle sohbet etmek ve diğer derslerle ilgili defterleri temize çekmek gibi davranışlar öğrencilerin sıklıkla yaptığı hatalı davranışlardır. Bu hatalı davranış sırasında sınavda çıkabilecek bir konunun "püf noktası" anlatılıyor olabilir. Bir sorunun yanlış işaretlenmesi veya yapılmamasıyla, sınırda puanlarla üniversite kayıplarının yaşandığı bir sınav sisteminde, bu tür hatalı davranışlardan uzak durulmalı, derse gereken ilgi ve dikkat verilmelidir.
Derste aktif olun, "başkaları ne der" diyerek soru sormaktan korkmayın Maalesef, çoğu öğrenci dersi anlamaktan çok, derse girmiş olmayı yeterli görmektedir. Derse girmek sorumluluğunun yerine getirilmiş olması, başarı için gerekli ama yeterli değildir. Başarılı öğrenciler, yüksek bir konsantrasyonla dersi dinlediği gibi, anlamadıkları yerlerde medeni cesaretlerini kullanarak soru sormasını da bilirler. Dolayısıyla, bilmediğiniz veya anlamadığınız yerlerde öğretmeninizden yardım istemekten çekinmemelisiniz; unutmayın, sınavı kaybetmenin vereceği sıkıntı, sınıfta soru sormanın verdiği sıkıntıdan oldukça fazla olacaktır.

TEKRARIN ÖNEMİ
Başarılı ve etkin öğrenmenin vazgeçilmez unsurlarından birisi de öğrenilen konuların gününde tekrar edilmesidir. Tekrarsız yapılan soru çözümleri beklenen faydayı sağlamaktan uzaktır.
Tekrar, öğrenme sonrası oluşan unutmanın önündeki en büyük engeldir.
Öğrenme ve unutma arasındaki ilişkiyle ilgili insanların genel kanaati, zaman geçtikçe öğrenilen bilgilerin daha hızlı unutulduğu yönündedir. Oysa, psikolojide öğrenme üzerine yapılan çalışmalardan elde edilen bulgulara göre, en fazla unutma ilk gün sonunda gerçekleşmektedir (%60-80 aralığında). Kısaca, öğrenilen bilginin yarıdan fazlası ertesi güne kadar öğrenen kişinin hafızasından çıkmaktadır. Öğrenmenin yapıldığı günün içinde yapılan tekrarlar, bu öğrenme kaybını azaltan en güçlü çalışmadır.
Haftalık veya aylık değil, günlük tekrara önem verin.
Birçok öğrenci, tekrarı maalesef bir zaman kaybı olarak görür. Tekrar etmek yerine soru çözmeyi tercih eder; ya da "nasılsa hafta sonu tekrar ederim" mantığıyla günlük tekrarı ileri tarihlere atarlar. Halbuki, hafta sonuna veya ay sonlarına taşınan tekrarlar, elden çıkmış olan bilgilerin tekrar elde edilmesi için yapılan verimsiz çabalardır; öğrenene ciddi fayda sağlamayacaktır.
Günlük yapılan tekrarlar ise, o günkü çalışmaların zihinde tekrardan yaşatılmasıdır; öğretmenin verdiği bilgiler, yaptığı vurgular, önem verilen noktalar bu tekrarda tekrardan yaşanır. Böylece kalıcı bir öğrenmenin en önemli adımları atılmış olur.
Tekrar için ne kadar süre gereklidir?
40 - 50 dakika aralığında işlenmiş bir dersin tekrarı, dersin yapısına göre, yaklaşık beş ile on dakika civarında olmalıdır. Tabii ki bu süre, dersin niteliğine, öğrencinin o dersi anlama düzeyine ve konunun içeriğine göre doğal olarak değişir. Örneğin, 50 dakika anlatılmış bir tarih dersinin tekrarı beş dakika alıyorsa, aynı sürede işlenmiş bir matematik dersi 10 dakika alabilir. İşlem içeren dersler, doğal olarak sözel derslerden daha fazla süre alacaktır ama tekrar süresi dersin süresinin yarısını ve daha fazlasını alıyorsa, o konuyla ilgili ders öğrenilmemiş anlamına gelir.
Tekrar ederken nasıl bir yöntem kullanılmalıdır?
Sözel derslerin tekrarında, edebi bir metni okur gibi tekrar etmek yeterlidir. Özellikle, öğretmenin vurguladığı noktalar üzerinde düşünülmelidir. Sayısal derslerin tekrarında ise, dersin anlatıldığı atmosfer zihnen canlandırılmalı, vurgu yapılan noktalar hatırlanmalı, sebep-sonuç ilişkisinde öğretmenin anlattıkları hatırlanmaya çalışılmalı ve son olarak da sınıfta çözülen bazı soruların çözüm kısmı kapatılarak tekrar çözüm yapılmalıdır. Çözümde yapılan hatalar kontrol edilerek unutma düzeyi ölçülmelidir. Sağlıklı bir uyku düzeni, günü olumlu kılmada oldukça etkilidir; bu etkiyi artırmak için de gıdaya dikkat etmek gerekir. Nasıl ki en pahalı ve güçlü araba bile yakıtı olmadan hareket edemez işte kahvaltısız güne başlayan bir öğrenci de benzer bir durumdadır.

GIDANIZA DİKKAT EDİN!
Özellikle sabah kahvaltısına önem verin.
Kahvaltısız başlayan bir öğrenme başarılı olamaz. Günlük plan yaparken özellikle sabah kahvaltısına dikkat edin. Sabah kahvaltısı yoğun bir şekilde yapılmalı ve günlük yemek ağırlığı buraya verilmelidir. Sabah kahvaltısının verdiği enerji, öğrenmeyi etkinleştirdiği gibi öğrenmenin oluşumunu da kolaylaştırır.
Öğle ve akşam yemeklerinde ne yapmalı?
Kahvaltı harici öğünlerin hafif olması öğrencinin yararınadır. Özellikle bu öğünlerden sonra ders aktivitesi varsa fazla, ağır ve yağlı yemeklerden kaçınılmalı, özellikle yoğurt ve ayran türü uyku getirici yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
Akşam yemeği hafif bir öğün olmalıdır. Uyku vaktinin yaklaştığı bir zamanda ağır yemekler yemek vücut sağlığı açısından da olumsuzluklar taşır. Akşam yemeğini evdekilerle anlaşarak erken bir saatte yapmaya çalışın, böylelikle akşam çalışmalarında daha dinamik olursunuz.
Hangi tür yiyecekler alarak çalışmayı etkinleştirebiliriz?
Kahve ve kola gibi içecekler kafein içerir ve bu tür içecekleri sık tüketenlerde kan basıncı artar, kalp atışı hızlanır, stres hormonları salgılanır ve yüksek düzeyde hareketlilik ortaya çıkar. Bunun sonucunda ortaya çıkan kaygı durumundan dolayı vücuttaki vitaminler daha hızlı tüketilir. Özellikle B ve C türü vitaminler taşıyan yiyeceklerin tüketilmesinde fayda vardır, mevsim sebzelerine ağırlık vermek, hormonlu yiyeceklerden kaçınmak gere

UYKUNUZA DİKKAT EDİN!
Uyku düzeni neden gereklidir?
Yapılan araştırmalarda, beynimizin algılama ve öğrenme kapasitesiyle uyku düzenimiz arasında yüksek korelasyona sahip bir ilişki olduğu, düzenli uykusunu alan öğrencilerin daha etkin öğrendiği ve hatırlama düzeylerinin oldukça yüksek çıktığı verisi araştırmalarla elde edilmiştir. Uyku düzeni sağlıklı olmayan bireylerde öğrenmenin yeterli düzeyde olmadığı ve unutmanın yüksek düzeyde gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Uyku düzeni nasıl oluşturulur?
Öncelikle, en verimli uyku aralığının saat 22:00 ile 07:00 aralığında, ortalama 7-8 saat uzunluğunda olduğuna (mevsime göre değişimler yaşanabilir) dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu aralıkta olmak koşuluyla 22:00-06:00 veya 23:00-07:00 aralığında kurgulanacak bir uyku düzeni etkin öğrenme için oldukça faydalıdır. Bu uyku düzenini sadece okul veya dershaneye gittiğiniz günlerde değil eğitimin olmadığı çeşitli tatil günlerinde dahi uygulamanızda yarar var. Sizin dışınızda gelişen bazı durumlar bu uyku düzenini bozabilir ama bu gibi ekstra durumlar sık olmamak koşuluyla uyku düzenine zarar vermezler.
Çözülmesi gereken testler varsa, yine de uykuyu mu tercih edeceğiz?
Bu sorunun net bir cevabı vardır: Evet! Eğer belirli saatte uyumaya alışmış iseniz zaten o saatten sonra anlama güçlüğü çekeceksiniz, uykuyla boğuşmak yerine uyumayı tercih ediniz; eksikliklerinizi sabah biraz daha erken kalkarak tamamlamaya çalışınız.

sınıf2010

Hiç yorum yok: