Kaynaklarda «Türk filozofu» diye anılır. Babasının bir kumandan olduğu kendisinin de bir süre kadılık yaptığı söylenir. İbni Sina ve İbni Rüşd onun manevi öğrencileridir ama Farabi’nin ünü onlar kadar yayılamamıştır. İlk öğrenimini Farab’da medrese öğrenimini Tahran ve Bağdat’ta gördükten sonra Harran’da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı Yuhanna bin Haylan’la birlikte Aristoteles’in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi. Sistemi Aristoteles mantığına dayanan akılcı bir aaaafizikten oluşan Aristoteles’in sistemini Plotinos’un görüşleri yardımıyla İslam inancı ile uzlaştırmaya çalisan Farabi Tanrı’nın varoluşunu kanıtlarken Aristoteles’in akılyürütme çizgisini takip etmiştir.
Halep’te Hemedani hükümdarı Seyfüddevle’nin konuğu oldu. El- henüz bazılarını tanıdığımız doğa bilimleri ve felsefe tarihi alanında yaklaşık 100 eser yazdı. Arap ülkelerinde yaşamış Türk kimliğini ve Türk törelerini ölünceye kadar bırakmamış olan Farabi’yi anlatan kitaplar İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki İbn-el-Kıfti İbn Ebu Useybiye İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi’nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar birer araştırma olmaktan çok Farabi’yle ilgili söylenceleri derliyorbir felsefeciyle değil bir ermişi açıklıyordu.Aristotales’in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen eşyanın oluşumunda yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören Farabi’nin fiziği de metafiziğe bağlıdır. Buna göre evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak hava ateş su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır. Söz konusu dört öğe birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar.
Farabi ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv mantık beyan üçüzlü ilimlere; matematik geometri musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ilimleri; fizik matematik aaaafizik ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi.
Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi bu konuda çişitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı.
Farabi insanı tanımlarken alem büyük insandır; insan küçük alemdir diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının temeli ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır. İnsan için en yüksek erdem olan bilgi insan beyninin çalışması sonucu elde edilemez; çünkü tanrısaldır doğuştandır (Vehbi). Bilimin ise üç kaynağı vardır: Duyu; akıl; nazar.
Farabi’nin felsefi görüşlerinin analizi için onun biliminin bölümlerini incelemek gerekir. El-Farabi şöyle yazar : “Bütün bilimlerin başı olarak eşyalara isim veren yani cevher kazandıran dilbiliminin olduğunu iddia ediyorum. İkinci bilim gramerdir : O belirtilen eşyalara nasıl isim verileceğini konuşma ve sözün nasıl oluşacağını cevher durumunun ve bu sonuçtan çıkan aksanın nasıl ifade edileceğini öğretir. Üçüncü bilim mantıktır : O mantık figürlerine göre bilinmeyeni bilmemiz ve neyin gerçek neyin yalan olduğunu anlamamız sayesinde onlardan yargı çıkarmak için hikâye cümlelerinin nasıl kullanılacağını öğretir. Dördüncü bilim şiirdir.” Sonra El-Farabi öğretim bilimlerini sayar ayı bilimleri (teorik ve pratik) Geometri Seyir bilimi Astroloji Ağırlık bilimi.
Beşinci bilim fiziksel cisimler ve olayların (fiziksel cisimler gök toprak ve onların arasında bitkiler ve hayvanlardır) bilimi olan fiziktir. Onda doğal ahengini sürdüren 7 kısım vardır : Gök toprak ölüm mineraller bitkiler hayvanlar ve ruh. Altıncı bilim üç kısımdan oluşan aaaafiziktir : Gerçek eşyalarla oluşan gerçek dünyanın incelenmesi özel teorik bilimlerde kanıt prensiplerinin incelenmesi cisimden oluşmayan ve cisimde son bulmayan gerçek nesnelerin incelenmesi.
Yedinci bilim çeşitli hareket tiplerini ve insan isteklerinin hareketlerini hareketi oluşturan ve gelenekleri kullanan belirli amaçları inceleyen devlet bilimidir. Bu bilim iki kısımdan oluşur : Mutluluğun belirlenmesi karakter özelliklerinin hayat ve hareket yapısının belirlenmesi.
Sekizinci bilim Müslümanlık hakkı ve dokuzuncu bilim de ilahiyattır.
Ona göre bu dünyadaki nesneler hareket etmekte değişmektedirler. Dünyadaki nesneler hareketlerini bir ilk Hareket Ettiriciden almak durumundadırlar. Bu ilk Hareket Ettirici ise Tanrı’dır. Farabi varlık anlayışında mümkün ya da olumsal varlıklar adını verdiği nesneler ile Tanrı arasındaki farklılık ve ayrılığı mümkün varlıkların Tanrı’dan ilk varlıktan sudur ettiklerini söyleyerek açıklamaya ve temellendirmeye çalışır.
Farabi’ye göre ilk varlık Tanrı varlık taşkını yoluyla evrendeki bütün varlık düzenini ‘doğal bir zorunlulukla’ meydana getirir. Evren Tanrı’nın değerine hiçbir şey katmaz. Yetkin bir varlık olan Tanrı’nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Tanrı’yla evren arasındaki ilişkiyi evrenin Tanrı’dan sudur türüm yoluyla ve zorunlulukla çiktigini söyleyerek açıklayan Farabi’ye göre evren aynı zamanda Tanrı’nın sonsuz cömertliğinin bir sonucudur. Tanrı Farabi’nin sisteminde herşeydir. Tanrı seven sevilen ve sevgidir. O bilen bilinen ve bilgidir. Tanrı herşey olduğuna ve hiçbir şeye ihtiyaç duymadığına göre Farabi bu noktada mümkün varlıkların varoluşları için Tanrı’nın yalnızca kendisini konu alan bilme faaliyetine başvurur. Buna göre yaratıklar Tanrı’ya en yakın ‘akıllar’ halinde Tanrı’dan çikip varlığa gelirler. Onun sudur türüm anlayışına göre Tanrı’nın kendi tözünü bilmesinden birinci akıl doğar; bu aklın Tanrı’yı bilmesinden ise ikinci akıl türer. Böylelikle ortaya sırasıyla 10 akıl çıkar; onuncu akıl etkin akıldır (aklı faal). Birinci aklın varlığı Tanrı dolayısıyla zorunlu ama kendi özünde mümkündür; ilk akıl kendini bu niteliğiyle bildiği için onun maddesinden birinci gök katı formundan da (suretinden de) o gök katının ruhu sudur eder. Böylelikle on akıldan her birinin karşılığı olarak bir gök katı türer. Madde de Tanrı’dan sudur etmiştir. Belirsizlik demek olan madde Tanrı’ya en uzak olan varlıktır.
Etkin Akıl insan ruhunun da nedenidir. İnsan anlayışında Farabi insanın ruh ve bedenden meydana geldiğini söyler. Bedenin yetkinliği ruhtan ruhun yetkinliği ise akıldan kaynaklanmaktadır. Ruhun başlıca görevleri eylem anlama ve algılamadır. Ona göre bitkisel hayvani ve insani olmak üzere üç tür ruh vardır. Bitkisel ruhun görevi bireyin yetişme ve gelişmesi ile soyun sürdürülmesi hayvansal ruhu görevi iyinin alınıp kötüden uzak durulması insani ruhun görevi ise güzelin ve yararlının seçilmesidir. Farabi ahlak anlayışında insanın akıl yoluyla iyi ve kötüyü ayırt edebileceğini savunur. İnsan için amaç mutluluk en büyük erdem de bilgeliktir. Farabi’ye göre en yüksek iyi olan mutluluk etkin akıl ile birleşmek yoluyla gerçekleşir. Zira insan kendisini anlamak için evreni anlamak evreni anlamak için de evrenin amacını kavramak durumundadır. Evrenin esas ve en yüksek amacını anlamak insan için gerçek mutluluktur.
İnsanın kendisini ve evrenin amacını anlamaya kalkışması ise bilim ve felsefe yapmakla ilgili bir şeydir. İnsan aklının en yüksek düzeyde yetkinleşmesi insan aklını Etkin Akıl’a yaklaştırır. Etkin akıl insan aklının yönelebileceği en yüksek hedeftir. Etkin akıl’a ulaşmak bu dünyada Gerçek Doğru İyi ve Güzeli ortaya çikaran felsefe bilim ve sanatla uğraşmak yoluyla olur. Böylelikle insan ruhunu temizler saflaştırır. İşte bu insan için ölümsüzlükle eşanlamlıdır. Bu yol Tanrı’ya yöneliş Tanrı’ya varış yoludur. Bu ise insan tadabileceği en yüksek mutluluktur. Farabi’ye göre etkin akıl’a yönelmek durumunda olan şanslı insanlar filozoflar bilim adamları peygamber ya da gerçek yönetici ve sanatçılardır. Demek ki doğrulara ulaşan filozof ve bilim adamı iyilikler meydana getiren gerçek yönetici güzellikler yaratan sanatçı ona göre birbirlerinden çok farklı olmayan insanlardır.
Filozof ve bilim adamı gerçeği ve doğruyu bilimsel yöntemle tanır. Yani o etkin akıl’a kendi yolundan giderek varır. Peygamber ve gerçek yönetici gerçeği ve doğruyu vahiy yoluyla bilir. Yani o da etkin akıl’a kendi yolundan giderek ulaşir. Farabi’nin bu düşüncesine göre bilim din ve felsefe birbirlerini ortadan kaldırmak yerine birbirlerini tamamlayan disiplinlerdir. Onlar yalnızca aynı gerçeğe ve doğruya etkin akıl’a ulaşmanın farklı yollarıdırlar.
FARABi:
“Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü nedenin kendisi oluşandan öncedir.”
“Hiç bir şey kendiliğinden yok olmaz böyle olsaydı var olmazdı.”
“Erdemlerin en büyüğü bilimdir.”
“İnsan bazen bir tesadüfle güzel işler yapar. Bazen de bu güzel işleri isteyerek değil herhangi bir baskı altında yapmış olur. Böyle yapılan işler mutluluk getirmez.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder