dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

islamiyet öncesi edebi dönem

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri


a)    İslam'ın doğuşundan ve Türk Boylarının Müslümanlığı kabul edişlerinden önceki zamanlarda olmuştur. Eski Türk dini (Gök Tanrı dini) ile yer yer Budizm, Maniheizm gibi Asya dinlerinin inanç esaslarından etkilenmiştir.

 b)    Yabancı etkilerden oldukça uzaktır. Üç ana dönemin, “yerlilik” ve “millilik” açısından en önde olanıdır.

c)     Dil Türkçedir. Yabancı sözcük yok gibidir. “Halk dili-seçkinlerin dili” biçiminde bir bölünme yoktur. Dönemin sonlarına doğru Göktürk ve Uygur şiveleri birbirinden ayrılmaya yüz tutmuştur.

d)    Genellikle sözlüdür. Yazılı eser azdır.



e)    Genellikle anonimdir. Pek az eserin sahibi bellidir.

f)      Genellikle manzumdur. Düzyazı daha az kullanılmıştır.

g)    Türk nazmının geleneksel biçim özellikleri, bu dönemde belirginleşmiş görünür. Hece ölçüsü, dörtlük birimi, yarım uyak ve redif kullanılmıştır.

h)    Şiir ve edebiyat, müzikle iç içedir. Genellikle kopuz eşliğinde uygulanır.

i)       Atlı göçebe hayatının izlerini taşır.

j)      Yiğitlik, yurt sevgisi, doğa sevgisi, ölüm, töreler ve inançlar, işlenen başlıca tema ve konuları ve temaları oluşturur.

k)     “Şaman, baksı, oyun, ozan, kam” adı verilen din adamları yanı zamanda şair, edebiyatçı ve müzisyendir.

l)       En çok rastlanan ürünler; destanlar sagular, koşuklar ve savlardır.


“Destan” çok yaygın olduğundan bu döneme Destan Devri Türk Edebiyatı adı da verilir.
Alp Er Tunga Destanı:
İran kaynaklarında adı “Afrasiyab” olarak geçen Saka Hakanı Alp Er Tunga’nın hayatı ve savaş-ları etrafında düzenlenmiş bir destandır.
 Şu Destanı: Saka Türklerinin Hakanı Şu’nun hayatı, Büyük İskender ile savaşması konusunda düzenlenmiş bir destandır.
Oğuz Kağan Destanı: (Hun Türklerine ait.) Büyük Hun kağan’ı “Mete” olduğu sanılan Oğuz Kağan’ın hayatını, savaşlarını, ülkesini oğulları arasında pay edişini anlatır. Diğer Türk destanları üzerinde etkisi vardır. İslami dönemde de değişerek, Oğuzname adıyla devam etmiştir. (Hunlar MÖ VI. yüzyıl ile MS III. Yüzyıl arasında devlet kurdular.)
Bozkurt Destanı: (Göktürklere ait.) Göktürklerin, bir savaşta yenilip yok edildikten sonra, bir dişi kurttan yeniden türediklerini anlatır.
Ergenekon Destanı: (Göktürklere ait.) Düşmanlarına yenilip bir dağa (Ergenekon’a) sığınan  Göktürklerin burada çoğalıp, demirden bir dağı eriterek yol açıp dışarı çıkışlarını, eski yurtlarını ele geçirişlerini anlatır. (MS VI-VII. yüzyıllar)
Türeyiş Destanı: (Uygur Türklerine ait.) Uygurların türeyiş inancını işler.
Göç Destanı: (Uygur Türklerine ait.) Uygurların, Tanrı’nın buyruğuyla yurtlarından göç edip bugün yaşadıkları Doğu Türkistan’a yerleşmelerini anlatır.
İslâmiyetlin Kabulünden Önceki Dönemde Yazılı Edebiyat
Çeşitli Türk boylarının milattan önceki dönem-lerde de yazı kullandıklarına dair bilgiler varsa da, bu yazıların örnekleri bulunamamıştır. Bilinen ilk “yazılı Türkçe metin”, Kazakistan’ın başkenti Almatı (Alma Ata) yakınlarında bulunmuş, MÖ V. ya da VI. yüzyıla ait olduğu sanılan bir mezardan çıkmış tek satırlık bir yazıttır. MS IV. ve V. yüzyıllarda Yenisey Irmağı dolaylarında Kırgız Türklerinin diktikleri “Yenisey Yazıtları’nda da benzer bir yazının kullanıldığı görülür. Bu yazının daha gelişmiş
biçiminin Göktürkler tarafından, MS VIII. yüzyılda dikilmiş Göktürk Kitabelerinde (Orhun Anıtları) kullanıldığını görüyoruz. Genellikle sözlü olduğunu belirttiğimiz İslam Öncesi Türk Edebiyatı’nın yazılı dönemi, bu kitabelerle başlar.
Göktürk (Orhun) Kitabeleri             
(MS VIII. yüzyıl)
Doğu Göktürk (Kutluk Kağan’ı Bilge Kağan ve veziri Bilge Tonyukuk tarafından diktirilen bu anıtlar, Türk edebiyatının ilk yazılı metni kabul edilir. Türk buluşu olan 38 harfli Göktürk alfabesi ile yazılmış, gelişmiş bir edebiyat dili niteliği taşıyan Göktürk Türkçesi ile yazılmış bu anıtlar Türk tarihine, Türk töre ve inançlarına, toplum ve devlet yapısına da ışık tutar. Anıtlarda benzetmeler, aliterasyonlar, deyimler ve atasözleri ile dikkat çeken gelişmiş bir edebiyat dili kullanılmıştır.
Söylev ve anı türlerinin edebiyatımızdaki ilk örnekleri olmaları açısından da önem taşırlar.
Orhun Irmağı bölgesinde Göktürkler tarafından dikilmiş pek çok yazıt bulunmakla birlikte bunlardan üçü önemlidir:
Bilge Tonyukuk Anıtı: (MS 720-725)
Yazarı, Göktürk Başveziri Bilge Tonyukuk’tur. Kendi adına  hazırlayıp diktirdiği bu taşta II. Göktürk (Kutluk) Kağanlığı’nın kuruluşunu ve gelişmesini bir tarihçi uslubuyla anlatır. Kendi anılarını da sunar. Tür olarak tarih ve anı özellikleri taşır. Bilge Tonyukuk, bilinen ilk Türk yazarı, tarihçisi, ilk Türk anı yazarı sayılabilir. Dil yönünden sadedir. Atasözleri ile dikkati çeker.
Kültekin Anıtı: (MS 732)
Kutluk Kağanlığı ordularının komutanı Gültekin (Kül Tigin)in ölümünden bir yıl sonra, ağabeyi Bilge Kağan tarafından diktirilmiştir. Yazarı Yolluğ Tigin (Uluğtekin)dir. Söylev türündedir. Bilge Kağan’ın ağzından, dönemin tarih olaylarını, Kül Tigin’in seferlerini ve kahramanlıklarını da zaman belirterek anlatır. Tonyukuk anıtına göre daha sanatlı bir anlatımı vardır.
Bilge Kağan Anıtı: (MS 735)
Bilge Kağan’ın ölümünden sonra onun adına dikilmiştir. Yazarı Yolluğ Tigin’dir. Konu, tür ve anlatım yönünden Kül Tigin anıtının tekrarı gibidir.
13. yüzyıldan beri, Orhun Irmağı bölgesinde birtakım yazılı taşlar bulunduğu bilinmekle birlikte, bilim dünyası bu anıtları 18. Yüzyıldan itibaren tanımaya başlamıştır. 1893’te Danimarkalı Thomsen, anıtlardaki yazıyı çözmüş, Alman bilgini Radloff, çevirisini yaparak metinleri dünyaya tanıtmıştır

Hiç yorum yok: