dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi
TÜRKÇE DİL BİLGİSİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TÜRKÇE DİL BİLGİSİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

YGS - PRATİK DİLBİLGİSİ


PRATİK DİL BİLGİSİ-(PÜF NOKTALARI)


1.Sözcüğün türü, görevi, işlevi, çeşidi sorulursa sözcüğün isim mi, zarf mı, sıfat mı,zamir mi ,edat mı… olduğuna bakılacağını;

2.Sıfatların isimleri, zarfların genellikle fiilleri nitelediğini
(güzel kız: sıfat ; güzel konuş:zarf );

3.Sıfatların mutlaka ilgili olduğu isimden önce gelmesi gerektiğini ( kötü insan: sıfat);

4.Niteleme sıfatlarının önündeki isim düşerse sıfatın adlaşmış sıfat olduğunu ( kötülerle arkadaşlık yapmayın:adlaşmış sıfat)

5.Yüklemi ekeylem almış fiilimsiden oluşan cümlelerin isim cümlesi olduğunu (Tek amacım, sizleri gelecekte iyi yerlerde görmektir.)

6.İsmin –e , -de ,-den hal ekleriyle biten öğelerin genellikle dolaylı tümleç olduğunu, ismin –i  haliyle biten öğenin her zaman belirtili nesne olduğunu, 3. tekil iyelik ekiyle ( -(s) i) biten öğenin özne olduğunu ( yolda gördüm: dt ) (bahçeyi gezdim: b.n) (babası geldi: öz.);

7. –den ekiyle biten öğe cümleye bir sebep anlamı katarsa o öğenin zarf tümleci olduğunu (hastalandığından gelemedi:zt);

8.-de ve –den çekim eklerinin sıfat tamlaması kurduklarında yapım eki özelliğini kazandığını (sıradan insanlar ,candan arkadaşım, gözde öğrenci: önündeki isme “nasıl” sorusunu yöneltebiliyoruz öyleyse altı çizili ekler sıfat yapmıştır ve bu yüzden artık yapım ekidir.);

9.İyelik eklerinin bir ismin sonuna gelerek onun kime ait olduğunu bildirdiğini, iyelik eklerini daha kolay bulabilmek için ismin başına “benim, senin, onun, bizim,sizin,onların” getirebileceğimizi (kitabım, yavrusu…);

10.İyelik eki almış bir isimin başında iyelik zamiri (benim,senin,onun…) kullanılmamışsa bunların tamamının “tamlayanı düşmüş isim tamlaması”  olduğunu (pantolonum,annesi…) ;

11. Her  – im ekinin aynı ek olmadığını
(* telefonum nerede? :1.tekil iyelik eki  “benim telefonum”,
*çok iyiyim: ekfiilin geniş zamanı ;çünkü isme gelmiş ve onu yüklem yapmıştır,
*bizim çocuklarımız: tamlayan eki,
*ölümden korkma: fiilden isim yapım eki
*yanına geleceğim:Şahıs ekidir, bütün şahıs ekleri mutlaka kip ekinden sonra gelir);

12.İsim (ad) tamlamalarında ilk sözcüğe tamlayan ikinci sözcüğe tamlanan  dendiğini (yüreğinin    sesi ) ;
tamlayan    t.nan
13. İsim tamlamalarında tamlayanla tamlananların yer değiştirebileceğini
(içini gıdıklıyordu bütün erkeklerin);
tamlanan                                                        tamlayan
                                                                                                                      14.Belirtili isim tamlamalarında her iki unsurun da ek aldığını ve tamlanana “neyin, kimin” sorularını yöneltebildiğimizi (bahçenin kapısı  :neyin kapısı)
belirtisiz isim tamlamalarında sadece tamlananın 3.tekil kişi iyelik eki aldığını tamlayanın hiçbir ek almadığını ve hem daha kolay bulabilmek hem de sıfat tamlamalarıyla karıştırmamak  için tamlanana “ne” sorusunu  sorduğumuzu (bahçe kapısı : ne kapısı?);

15.Belirtili ad tamlamalarında araya sıfatların girebileceğini ya da tamlayanın sıfatlarla nitelenebileceğini (Sütçü İmam’ın kahraman torunları );

16. –İn tamlayan ekinin yerine bazen –den ekinin de kullanılabileceğini (aşağıdakilerden hangisi…);

17.Takısız isim tamlamalarında iki unsurun da ek almadığını
tamlananın neye benzediğini ya da neyden yapıldığını, ayrıca sıfat tamlamalarıyla karıştırmamak için araya “den” ya da “gibi” getirmemiz gerektiğini (altın (dan) yüzük ,ipek (gibi) saç )
     Takısız isim tamlamalarıyla niteleme sıfatlarını birbiriyle karıştırmayın, niteleme sıfatlarının arasına “gibi” “den” getiremezsiniz. (yorgun adam :sıfat tamlaması );

18.Bir sıfatın birden çok adı niteleyebileceğini (yeni ev ve araba );

19.Bir ismin birden çok sıfatının olabileceğini (zeki, çalışkan, dürüst , bir öğrenciydi);

20.Kurallı birleşik sıfatların , -lı, -li eki almış sıfat tamlamalarının ismi nitelemesiyle ve sıfat tamlamasında isimle sıfatın yer değiştirmesi ve isme getirilen 3. t.k. iyelik ekini almış söz grubunun ismi nitelemesiyle oluştuğunu (uzun saç: sf. Tm. ~  uzun saçlı erkek : birleşik sıfat ; bozuk yol: sf. Tm. ~ yolu bozuk köy :birleşik sıfat );

21.Belirtisiz isim tamlamalarının da sıfat olarak kullanılabileceğini (altın sarısı saç );

22. Zamirlerle de isim tamlaması kurulabileceğini (benim üniversitelerim, senin dünyan, kendi insanlarımız, kimin nesi)Msn   Öğretmen  öss  kpss   Gazeteler   Sohbet  hazır mesajlar  ders izle  Belirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir

23. Geçişli fiillerin yani neyi, kimi sorularını yöneltebildiğimiz fiillerin kılış fiili (atmak, delmek, açmak),
     Bir hareket bildiren, geçişsiz olan ve hareketin kişinin kendi isteğiyle gerçekleştiğini ifade eden  fiillere durum fiili (yürümek, güldü, oturmuş)
      Bir hareket bildirmeyen, eylemin kişinin kendi isteği dışında gerçekleştiğini ifade eden ve geçişsiz olan fiillere oluş fiili (kararmak, sararmak,solmak,büyümek)dendiğini ;

24.Fiil kiplerinin haber kipleri (-di, -miş,-yor, -ecek , -ar,-mez)
ve dilek kipleri (-ayım, -alım, -a ,-malı, emir ekleri) olmak üzere ikiye ayrıldığını ;

25.Basit zamanlı fiillerin tek ;birleşik zamanlı fiillerin iki kip eki aldığını (gelmiş: basit zamanlı ~ gelmişti:birleşik zamanlı)

26.Bir fiil birleşik zamanlı ise orada mutlaka bir ekfiilin olduğunu (çalışmalıymışım ~çalışmalı imişim);

27.Bir cümlede eğer isim soylu bir sözcük yüklem olmuşsa orada mutlaka bir ekfiilin olduğunu (sınıf temizmiş, her şeyim sensin, bu yaptıklarım senin içindi, o da iyidir.);

28. Fiil çatısı denince, fiillerin özne ve nesneye göre aldığı durumun sorulduğunu;

29.Öznesine göre fiil çatısının etken,edilgen,dönüşlü,işteş
olarak dört grupta incelendiğini;

30.Bir fiilin edilgen olabilmesi için mutlaka –l ,-n çatı eklerini alması gerektiğini ve öznesinin (eylemi yapanın) belli olmaması gerektiğini (Sokaklar temizle-n-di) (kim tarafından temizlendi? Cevap yok)

31.Bir fiil edilgen çatılı ise öznesi mutlaka sözde öznedir. (çaylar içi-l-di ) (çaylar:sözde öznedir)

32.Bir fiilin dönüşlü olabilmesi için –l, -n çatı eklerinden birini alması, öznenin belli olması ve kendi kendine olma anlamı vermesi gerektiğini (kadın aynanın karşısında süsle-n-di ) (kadın: gerçek özne)

33.Bir fiilin işteş çatılı olabilmesi için “–iş”  çatı ekini mutlaka alması , öznenin en az iki kişi olması ve eylemin birlikte ya da karşılıklı yapılma anlamı vermesi  gerektiğini (çocuklar döv-üş-tü :karşılıklı ~ kadınlar gül-üş-tü: birlikte);

34.Etken fiillerin öznesinin belli olduğunu yani öznesinin gerçek olduğunu ve –l , -n ,-ş  çatı eklerinden birini almaması gerektiğini ( çocukları dövdü)

35.Fiillerin nesnesine göre “geçişli, geçişsiz, oldurgan, ettirgen” olduğunu,

36.Bir  fiillin başına “onu” zamirini getirebiliyorsak o fiilin geçişli, getiremiyorsak geçişsiz olduğunu (“ sevdi” geçişli bir fiildir; çünkü “onu sevdi” diyebiliriz.) (“oturdu” geçişsiz bir fiildir çünkü “onu oturdu” diyemiyoruz.yani geçişliler nesne alabilirken geçişsizler alamıyor);

37.Geçişsiz bir fiilin –r , -t ,-tır ekleriyle geçişli yapılabileceğini ve geçişsizken geçişli yapılan bu fiillere oldurgan fiil dendiğini (adamı öl-dür-dü)

38.Geçişli fiillerin –t, -tır, -r ekleriyle yeniden geçişli yapılarak geçişlilik derecesinin artırılabileceğini ve bu tür fiillere “ettirgen” çatılı fiiller dendiğini(Bir de kitap al-dır-dı. );

39. Sıfat fiil ,zarf fiil ve isimfiil eklerinin üçüne birden fiilimsi(eylemsi)  dendiğini (sıfatfiil ekleri:an-ası-mez-ar-dik   - ecek -miş)
(zarffiil ekleri:-arak, -ıp ,-madan, -ınca, -dıkça ,-dığında…)
(isinfiil ekler:- ma ,-ış ,-mak) ;

40. Her  -acak, -mez , -ar ,-miş  eklerinin sıfat fiil olmadığını,sıfatfiil olabilmesi için genellikle sıfat tamlaması kurması gerektiğini, söz konusu ekler eğer temel cümlede fiili yüklem yapmışsa zaman ekleri olduğunu ( geçmiş günleri yad ettik :sıfat fiil eki) (günler ne çabuk geçmiş:geçmiş zaman eki)

41.Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar yan cümle olduğunu (bir gülüşün ölmem için yetecek: iki fiilimsi eki olduğu için iki yan cümle vardır.);

42.Bir cümlede eğer fiilimsi varsa o cümlenin girişik birleşik bir cümle olduğunu ve cümle yapısına göre sorulursa önce şıklarda fiilimsi olup olmadığına bakacağımızı
(gülerek yanıma geldi :girişik birleşik bir cümledir; çünkü
 –erek  fiilimsisi ekini almıştır );

43. Birleşik fiillerin iki fiilin birleşmesinden ( öpüver , bakakaldı, yapabildi…), bir isimle bir yardımcı fiilin birleşmesinden ( mutlu olmak, fark etmek, emretmek, etkili kılmak…) ya da deyimin cümlede yüklem olmasıyla (baltayı taşa vurdu) oluştuğunu ;

44.Fiil kipinde anlam kaymasının bir zaman ekinin ya da dilek kipinin bir başka zaman eki ya da dilek kipi yerine kullanılması olduğunu ( Sabahları yürüyorum (yürürüm) ,Nasrettin hoca eşeğe ters biner (binmiş) );

45.Yapım eki almamış sözcüklerin basit (geldi, çaylar ,seviyorum..), yapım eki almış sözcüklerin türemiş ( taşlık, ışık, sevgi…) olduğunu ;

46.Yapım eklerinin sözcüğün anlamını ve türünü  değiştirdiğini (uç-ak , göz-lük, çiz-gi );

47.Çekim eklerinin sözcüğün anlamını ve türünü değiştirmediğini, adlara gelen çekim eklerinin  durum ekleri,iyelik ekleri, çoğul eki, tamlayan eki ; fiile gelen çekim eklerinin ise kip ve şahıs ekleri olduğunu;

48.İkili kökün (ortak kök, kökteş) anlam değişikliği olmadan hem isim ,hem fiil kökü olarak kullanılabilen kökler olduğunu  (Boya  aldım :isim) (evi boyamış: fiil ),  “Ortak köklü”   sözcüklerle  “sesteş, eşsesli”  sözcüklerin farklı olduğunu, sesteş sözcükler arasındaki ses benzerliğinin tesadüfi olduğunu ve aralarında hiçbir anlamsal bağ olmadığını  oysa ortak köklü sözcüklerde anlamsal bağ olduğunu ( Gül: “Gül.” dedi bülbüle: Bu cümlede geçen ilk “gül” sözcüğü isimdir, ikincisi ise fiildir; dikkat ettiyseniz aralarında hiçbir anlamsal bağ yok, öyleyse bunlar sesteş) ;

48.İkilemelerin ve edat öbeklerinin de sıfat ,zarf , isim olarak kullanılabileceğini ( çocuk gibi  ağlıyordu: edat öbeği zarftır.
Deste deste  para: ikileme sıfat görevindedir);

49.Cümle öğelerine ayrılırken önce yüklemin tam ve doğru  olarak bulunması ve hemen ardından yükleme “kim ,ne” sorularını yönelterek  öznenin bulunması gerektiğini, özne bulunmadan nesnenin bulunmaması gerektiğini;

50.Cümlenin öğeleri bulunurken isim tamlamalarının, sıfat tamlamalarının, deyimlerin, ikilemelerin, birleşik sözcüklerin  bölünemeyeceğini ;

51. Anlatım bozukluğu sorularında ;
a) Cümlenin dil bilgisi kurallarına uygun olup olmadığına,
b)Ortak öğelerden kaynaklanan bir yanlışlığın olup olmadığına,
c)Tamlama yanlışlarına,
d)Yan cümlenin yüklemi ile asıl yüklemin çatı uyumuna,
e)Sözcüğün cümlede doğru yerde kullanılıp kullanılmadığına,
f)Bir sözcüğün yanlış  anlamda kullanılıp kullanılmadığına,
g)Sözcükler ya da düşünceler arasındaki anlam çelişkisine,
h)Cümlenin duru, akıcı, açık olup olmadığına ve gereksiz sözcük olup olmadığına ,
i)Özne- yüklem uyumuna bakılacağını ;

52.Duru cümlenin içinde gereksiz sözcük bulunmayan cümle
olduğunu

53.Akıcı cümlenin kolay okunur, anlaşılır bir cümle olduğunu

54.Yalın cümlenin söz sanatlarından arınmış cümle olduğunu

55.Ara sözlerin iki virgül, iki kısa çizgi ya da iki parantez arasında söylenen açıklama niteliğinde bir söz olduğunu ve ara sözün cümleden çıkartıldığında cümlenin anlamının bozulmadığını (Ayşe ,evin en büyük olanı, dün gelin oldu.);

56.Ara sözün görevi sorulduğunda aslında cümlenin hangi öğesini oluşturduğunun sorulduğu (Yukarıdaki cümlede ara söz özne görevindedir.);

57.Eksiltili cümlenin yüklemi söylenmemiş cümle olduğunu (Karşımıza birdenbire çıkıveren bir deniz…);

58.Cümlenin kuruluşuna (dizilişine) göre ya kurallı (düz) ya da kuralsız (devrik) olduğunu, yüklemi sondaysa kurallı, sonda değilse devrik olduğunu (Yarın size geleceğim :kurallı)
(Yarın geleceğim size :devrik)

59. Bir cümlenin yükleminde, “-me, -ma, -mez, -maz, -sız, -siz ekleri ya da “yok” , “değil” sözcükler varsa o cümlenin olumsuz bir cümle olduğunu ;

60.Sözcüklerin yanlış yazılmasının , sözcüklere getirilen eklerin yanlış olmasının yazım yanlışı olduğunu ;

61.Özel isimlerin hepsinin büyük harfle başlaması gerektiği ;aksi taktirde bir yazım yanlışlığı yapılmış olacağını (Yaban, Milliyet gazetesi, Karabaş, Meydan Mahallesi ,Kenan)
62. “f,s,t,k,ç,ş,h,p” sert ünsüzleriyle biten bir sözcüğe “c,d,g” yumuşak ünsüzüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzler eğer “ç , t ,k” ye dönüştürülmezse orada bir yazım yanlışı yapılmış olacağını ve bu dönüşümden sonraki ses olayına ünsüz benzeşmesi (sertleşmesi) dendiğini (kitapcı :yanlı ~kitapçı: doğru ve aynı zamanda bir ünsüz benzeşmesi vardır)

63. “p,ç,t,k” sert ünsüzlerle biten kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzlerin yumuşadığını buna da ünsüz yumuşaması dendiğini ,özel isimlerde bu yumuşamanın olmadığını ( ağaç –ı  ~ ağacı ,  Zonguldak’ı )

64. Özel adlara , sayılara, kısaltmalara getirilen çekim eklerinin kesme işaretiyle ayrılması gerektiğini ;aksi taktirde bir yazım yanlışlığı yapılmış olacağını (Ayşe’yi ,TDK’nin,5’te)

65. Bağlaç olan “de ,da” nın ayrı yazıldığını ,kesinlikle “te,ta” biçimi olmadığını, cümleden çıkartıp cümleyi yeniden okuduğumuzda cümlenin yapısının bozulmadığını  (Sana kitap  da alacağım.) ;

66. Özel isimden sonra  gelen “de ,da” bağlacının kesinlikle kesme işaretiyle ayrılmayacağını( sizinle Ahmet de gelecekti.);

67. “ki”nin  çekimli bir fiilden sonra geliyorsa bağlaç      olduğunu ve  mutlaka ayrı yazılması gerektiğini (duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini)

68. “ki” eklendiği isimi sıfat yapmışsa yani önündeki isme
 “ hangi”  sorusunu yöneltebiliyorsak  o  -ki’nin  sıfat yapan
“-ki” olduğunu, sıfat yapan –ki’lerin genellikle –“da ,-de” ekinden sonra geldiğini  ve bitişik yazıldığını (duvardaki resim: hangi resim ; üzerindeki elbise :hangi elbise? );

69. “ki” eğer bir ismin yerini tutmuşsa ve “ki” den sonra “ler” çokluk ekini getirebiliyorsak o “ki”nin  ilgi zamiri olduğunu ve bitişik yazılması gerektiğini (Seninki geliyor   ~ Seninkiler geliyor );
70. “mi” soru edatının her zaman ayrı yazıldığını ,hangi ögeden sonra geliyorsa o  ögeyi buldurmaya yönelik olduğunu
,- ma ,-me olumsuzluk ekinin darlaşmış biçimiyle karıştırmamak gerektiğini  (Siz mi geleceksiniz? :soru ekidir ve özneden sonra geldiği için özneyi buldurmaya yöneliktir.)
(Beni niçin dinlemiyor? :Burada –me olumsuzluk ekinin darlaşmış biçimidir ve bitişik yazılmalıdır.)

71.Büyük ünlü uyumuna “kalınlık –incelik uyumu” , küçük ünlü uyumuna ise “düzlük –yuvarlaklık uyumu” dendiğini ;

72.İçinde cümleyi kuran kişinin yorumu ,beğenisi olmayan, herkesçe kabul edilen yargıların “nesnel” ; kişinin kendi beğenisini, yorumunu dile getiren ve kanıtlanamayan yargılara ise “öznel” dendiğini (Dünyanın en uzun nehri Nil nehridir :Nesnel ) (Nil’i seyretmeye doyum olmaz :öznel )

73.Bir sanatçının anlatım biçimiyle ilgili cümlelere üslup cümlesi dendiğini (Yazar, bu romanında uzun cümleler kullanmış, yöre insanının konuşma dilinden yararlanmıştır.);

74. “Dolaylı anlatım”la  “dolaylama” nın  farklı  kavramlar olduğunu;

75.Birinin cümlesini hiç değiştirmeden kendi cümlemiz içinde aktarmaya “doğrudan anlatım” ,birinin sözünü kendi cümlemiz içinde eriterek, az çok değiştirerek vermeye “dolaylı anlatım” dendiğini (Öğretmenim:“Bu olmamış.” dedi. :doğrudan anlatım) (Öğretmenim bunun olmadığını söyledi.
:Dolaylı anlatım ),

76.Tek bir sözcükle anlatılabilecek bir sözcüğün birden çok sözcükle anlatılmasına  “dolaylama” dendiğini (Bu yıl bacasız sanayinin yüzleri güldüreceği söyleniyor :Turizm kastedilmiş)

77.“İçin” edatının “-mek için” şeklinde kullanıldığında “amaç- sonuç”  ; “-dığı için” şeklinde kullanıldığında “ neden – sonuç” bildirdiğini  (seni görmek için geldim: amaç-sonuç)
(çalışmadığı için kazanamadı: neden- sonuç);

78.Belgisiz zamir ve sıfatların iki sözcükten oluştuğu durumlarda bitişik yazılması gerektiğini (birkaç insan, biraz sevgi, birtakım medya…);

79. “Etmek, olmak” yardımcı fiilleriyle oluşmuş birleşik fiillerde isim unsurunda bir ünlü düşmesi ya da ünsüz türemesi olmuşsa bitişik, olmamışsa ayrı yazılması gerektiğini
(reddetmek ,emretmek ,terk etmek);

80.Birleşik fiillerde isim unsuru tek başına kullanılamıyorsa düşüm olmasa dahi bitişik yazılması gerektiğini (defetmek,defol, vazgeçmek …);
 ( Not: Bu yazıyı edebiyatogretmeni.net dışında başka bir yerde okuyorsanız bilin ki edebiyatogretmeni.net'ten alınmıştır.)
81.Ünlü daralması sorulunca önce –yor ekini arayacağımızı kelimeden –yor’u çıkartınca daralma olup olmadığını anlayabileceğimizi, daralma olabilmesi için mutlaka –yor
ekinin olması gerektiği ;ancak her –yor ekinin olduğu yerde daralma olmayabileceğini (bekliyor ~ bekle-yor :ünlü daralması var) ( seviyor ~sev-iyor :daralma yok );

82.Dilimizde sadece “de-” ve  “-ye” fiillerinde -yor eki olmadan  da daralma olabileceğini. (diye ,yiyecek);

83.Virgül ve noktalı virgülden sonra gelen sözcüklerin –özel isim değilse- küçük harfle, diğer noktalama işaretlerinden sonra gelen sözcüklerin büyük harfle başlaması gerektiğini (Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik;ancak çok basit bir sanatı unuttuk:İnsanca yaşamayı…)

84.Sıfat ve isim tamlamalarında tamlayanla tamlananın arasına virgül  getirmenin bir noktalama yanlışlığı olduğunu;

85.-ip, -ıp, -up, -üp bağfiil (zarf fiil) ekini almış fiillerden sonra virgül getirilemeyeceğini (kitaplarını alıp çıktı) ;

86. “ Mademki, halbuki, sanki, oysaki” sözcüklerinden sonra gelen “ki”lerin bağlaç olduğu halde kalıplaştığı için bitişik yazılması gerektiğini ;

87. Dilimizde üç ayrı  türde “o” sözcüğünün olduğunu;

88.“O” sözcüğü , bir ismin önüne gelir ve önündeki isme “hangi” sorusunu yöneltebilirsek buradaki “o” nun işaret sıfatı olduğunu ( o insanlarla konuşma)( hangi insanlar?)

89. “O” sözcüğünden sonra –lar ekini getirebiliyorsak buradaki “o”nun zamir olduğunu, bu zamirin eğer bir insanın yerini tutarsa “şahıs zamiri” ,insan dışı bir varlığın yerini tutarsa “işaret zamiri” olduğunu (Onlar mı söyledi?: şahıs zamiri) (o çok acı olmuş. :işaret zamiri)

90. “Niçin” sözcüğünün her zaman soru zarfı olduğunu, niçin anlamında kullanılan “ne, neden, niye, ne diye” sözcüklerinin de soru zarfı olduğunu ;

91. Türkçede soru zarfı , soru zamiri, soru sıfatı ve bağlaç olmak üzere dört  çeşit “ne” olduğunu,
a) “ne” sözcüğü “niçin” anlamında kullanılmışsa soru zarfıdır. ( Yüzüme ne bakıp duruyorsun?)
b)Önündeki  ismi belirtmişse, yani önündeki isme “hangi” sorusunu yöneltebiliyorsak  “soru sıfatıdır.” (Ne tür romanlardan hoşlanırsın?) (hangi tür)
c)Bir ismin yerini tutmuşsa yani “ne” den sonra “ler” ekini getirebiliyorsak “soru zamiridir.” (Bana ne(ler) aldın?)
d)Bağlaç olan “ne” ise sözcük ya da sözcük gruplarını birbirine bağlar  ,“ne…ne” olarak kullanılabilir, cümleye olumsuzluk anlamı katar. (Ne ders çalışıyor ne okula gidiyor)
Not:Bir cümlede “ne… ne”  bağlacı kullanılmışsa yüklem olumsuzluk eki almamalıdır; aksi taktirde bir anlatım bozukluğu yapılmış olur.;

92. “En” sözcüğünün birkaç istisnası dışında  cümlede her zaman zarf olduğunu; (İçimizden en adamı oydu: burada “en” sıfattır.) (en güzel şarkıyı o söylerdi:burada “en” sıfatın zarfıdır);

93.Cümledeki yargı sayısının, çekimli eylemlerin, eylemsilerin ve ekeylem alarak yüklem olmuş ad soylu sözcüklerin toplamı olduğunu (Bir şiir istersin içinde benzetmeler olan, kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok)  (bu dizelerde altı çizili sözcük ya da sözcükler birer yargıdır dolayısıyla burada  toplam altı  yargı vardır);

94. “Betimlemenin (tasvir etme)”, gözlemlerin okurun gözü önünde canlanacak  biçimde olması gerektiğini, bu anlatım biçiminde niteleme sıfatlarının, durum zarflarının çokça kullanıldığını,bir yerin ya da bir kişinin genellikle dış görünüşünün anlatıldığını,hareketin olmadığını, kısaca betimlemenin sözcüklerle resim çizme işi olduğunu
(Adamın üzerinde açık mavi bir pardösü vardı.Kirli ve biraz da eski bu pardösünün üzerindeki açık kırmızı ve temiz atkı bir çelişki gibi görünüyordu.)

95. “Öykülemede” ise bir olay, bir hareket  olduğunu
(Öğretmen sınıfa girdi, defteri imzaladı, yerinden kalkarak dersi anlatmaya başladı….);

96. “Açıklamada” yazarın asıl amacının okuyucuyu bilgi sahibi yapmak olduğunu

97. “Tartışmada” ise yazarın okuyucunun var olan bilgilerini değiştirmeye çalıştığını , kökleşmiş bir düşünceye karşı çıktığını ve okuyucuya kendi düşüncesini kabul ettirmeye çalıştığını (Bizde şiir kesinlikle çevrilemez görüşü hakimdir.Bugün gidin  yazın alanında gelişmiş toplumların yazın tarihine bakın, sanatçıların önce bu işe çeviriyle başladığını  görürsünüz ayrıca orijinalinden daha güzel çevirileri göreceksiniz orada.Bu da şiirin çevrilebileceğinin bir kanıtı değil midir? )

98. “Örnekleme” nin  sözü edilen soyut bir düşüncenin kafamızda daha iyi canlanması ,somutlaştırılması için başvurulan bir düşünceyi geliştirme yöntemi olduğunu;

99. Tanık göstermenin (alıntı yapma) ise yazarın düşüncesini daha inandırıcı kılmak için sözünü ettiği  konuda ,alanında uzman birinin sözünü tırnak içerisinde olduğu gibi alma olduğunu;

devamını okuyunuz... >>

ANLATIM BOZUKLUKLARI PRATİK BİLGİLER

ANLATIM BOZUKLUKLARI
 1.Gereksiz Sözcük Kullanım(duruluk ilkesine aykırılık ) Önemli Notlar Gereksiz Sözcükler:
 İşteş eylemlerde karşılıklı ve birlikte sözcüğü kullanılmaz.
 Birlikte–kaçışmak, doluşmak, bekleşmek gibi
 Karşılıklı-yazışmak, tartışmak, selamlaşmak
 Yağan—kar, yağmur, dolu Esen --- rüzgâr, yel, tipi
 Yağmak ve esmek eylemleri yüklem görevindeyse kullanılır. Yağmur yağdı. Rüzgâr esti.
 gibi e-bilme ihtimali, olanağı a-bilme becerisi, yeteneği şeklinde ifadeler birlikte kullanılmaz. Kardeşimin resim yapabilme becerisini keşfettik.
 Sık Görülen Gereksiz Sözcük Kullanımları Gündelik yevmiye, yan profil, envai çeşit, Gizli parola, beklenmedik sürpriz, gizli sır Geri iade temek, yaya yürümek, daha henüz Taşıt aracı, yoğun izdiham,yaşanmış deneyim İkili diyalog, hazır formül, mesire yeri Satış bayiliği, sıfırın atında eksi gibi
* Kısaltmalardaki Gereksiz Sözcükler
 GAP projesi, BJK kulübü, ÖSS sınavı ÖSYM merkezi, CHP partisi CMUK kanunu, ÇEK kurumu Neden bildiren sözcüklerle –den,-dan ekinin Kullanımı: …..nedeni…………………..dandır. …sebebi…………………..dendir. gibi Beni aramasının asıl nedeni bana olan saygı ve sevgisindendir.(saygı ve sevgisidir.) herhalde…… olsa gerek, olmalı olacak bence....olsa gerek,sanıyorum…..olsa gerek İfadeleri gereksiz kulanımdır e-karşılık ise, ama ise, bunun nedeni ise ama ise,ancak ise,oysa ise gibi ifadeler gereksiz kullanımdır.
 *Eşanlamlı sözcüklerin ya da aynı anlamı sağlayan sözcüklerin bir arada kullanımı
 - Hür ve özgür düşünceden yana olanlar şimdi nerede? - Hepinize neşeli, sağlıklı, şen günler dilerim. - Zengin ve varlıklı insanların eğitime katkıda bulunması gerekir. - O, faydalı ve yararlı bir araçtır. - Evden dershaneye yaya yürüyerek gidiyorum. - İnsan zaman zaman ara sıra yanlış yapabilir. - İnsan; şuurlu, bilinçli davranmalıdır. - O günleri daha henüz dün gibi hatırlıyorum. - Toplantı zamanı yaklaştıkça konuşmacının heyecanı gittikçe artıyor. - Konuyu uzun uzun karşılıklı tartıştılar. - İşini zamanında günü gününe yapar. - Yoksul ve fakirlerden vergi alınmamalı. - Herkesin şartları ve koşulları eşit değil. - Her insan, sorumluluğunu ve mesuliyetini bilmelidir. - Babanıza saygı ve hürmetimi sunarım. - Arzu ve istekleriniz bizim için emirdir. - Başarılı olmak için sağlıklı bir plan ve program uygulanmalı. - Galiba onun akıllanacağı yok gibi görünüyor. - İşimi bitir bitirmez ve hemen döneceğim. - Buraya ilk önce ben geldim. - Bu asılsız iftiralar hepimizi üzdü. - Ülkemiz yurt dışına ihraç ettiği mallarda çok fazla kar yapmış. - Sokaktaki tinerciler bir kadına zorla tecavüz ettiler. - Gizli sırlarımı kimseye söylemem. - Yaşanmış deneyimlerden yola çıkarak bu kitabı yazdı. - Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi on derece. - Bu iki model arasında küçük bir nüans farkı var. - Askerdeki abim bize beklenmedik bir sürpriz yaptı. - Ömrü hayatımda böyle bir olayla karşılaşmadım. - Kaç defa ona ikili diyaloga girme dedim. - Beyaz eşya mağazasında yoğun izdiham yaşandı. - GAP projesi, ÖSS sınavı, ÖSYM merkezi gibi - Kapalı spor salonunda konser vardı. - Yanımızdan hemen uzaklaşıverdi. - Olası bir savaş ihtimaline karşı hazırlıklı olalım. - Uzun bir maraton koşusuna hazırlanıyordu. - Dışarıdan ithal etmek, dışarıya ihraç etmek gibi - Size önereceğim tavsiye şu olabilir. - Bana yaklaşım tarzınız yanlıştı. - Toplu katliamlara kim dur, diyecek? - İngilizce dışında başka hiçbir dil bilmez. - Afganistan’a on bin tane asker gönderdik. - Yangında iki dükkân maddi hasar gördü. - Ticari bir taksiye atlayıp eve vardık. - Yarın ne olacağını kimse önceden bilemez. - Organize suç örgütlerinin sayısı giderek artıyor. - Bu maç, anında naklen yayınlanacak. - Filmin sonu kötü bitti. - Yazma becerisini iyice geliştirdi. - Daha henüz onu tanışmadık. - Bu konuda hazır formüller bulma çabası içinde. - Dağcı olduğu için hep yüksek zirvelere çıkardı. - Ağaçtan aşağı inen çocuk ağlamaya başladı. - Onunla ilk tanışmamız enteresan olmuştu.
 *Sözcüğün anlamını eklerin vermesi
 - Depodaki mevcut stokların dökümünü bilgisayardan aldım. - Elektrikler kesildiğinden dolayı asansör çalışmıyor. - Ancak ne var ki annemle böyle konuşmalısın. - Geleceğini belki de düşünmüş olabilir. - Bizimle birlikte sen de gelir misin? - Düğüne katılmayacaksan hiç olmazsa bari bir kutlama telgrafı çek. - Bunu sana anlatmamın nedeni seni çok sevmemdendir. - Adam başı beşer milyon toplandı. - Türkçede Arapça ve Farsça dillerinden birçok sözcük var. - Köylü yumurtası bulunur. - Beni görmemezlikten geldi. - Gemideki mürettebatlar kıyıya çıktı.
 *Gereksiz yardımcı eylem kullanımı
 - Seçimlere onun etki etiğini ileri sürdü. (seçimleri onun etkilediğini ileri sürdü.) - Önce arkadaşımdan kuşku etim. (önce arkadaşımdan kuşkulandım. ) - Yağmur yağınca sular bulanık hale geldi. ( yağmur yağınca sular bulandı. ) - Çocuk, hasta oldu. (çocuk hastalandı. ) - İyi, kötü günlerimiz oldu; ama kanımca bizden memnun olarak ayrıldı. - Bu evrakları müdürün imza etmesi gerekirdi. (bu evrakları müdürün imzalaması gerekirdi. ) - Son günlerde hava erken karanlık oluyor. ( bugünlerde kararıyor. ) - Yaklaşık olarak iki ay sürecek bir proje var. - Turist sayısında çok artış oldu.(arttı.) - Polis bekleme yapmayın, dedi sürücülere(beklemeyin.) Umut etmek-ummak, kuşku etmek, kuşkulanmak, etki etmek-etkilemek, bekleme yapmak-beklemek, yanıt vermek – yanıtlamak,alkış almak-alkışlanmak,hedef edinmek-hedeflemek gibi ifadeler gereksiz eylem kullanımıdır.
 2.Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanımı
 - Ağrısız kulak delinir. - İzinsiz inşaata girilmez. - Tutuklu, ikiye karşı bir oyla serbest bırakıldı. - Cesetler, çok denizde kaldığı için şişmişti. - Burası tarihi güzellikler ve doğal eserler bakımında eşsiz bir şehir olan İstanbul’ dur. - ( burası doğal güzellikler ve tarihi eserler bakımından… ) - Çok okumaktan olacak, birkaç yıl içinde iyice çocuğun gözleri bozulmuş. - Herkes, izinsiz kursa giren öğrenciye şaşkınlıkla bakıyordu. - Salona girer girmez ilk gözüme çarpan şey bir birinde güzel çiçeklerdi. - Bugüne dek ilk kez yediğim yemekten şişmanladığımı itiraf ettim. - Ali, ikinci hayatının yanlışını yaptı. - Pencereyi açınca keskin bir soğuk bıçak gibi yüzümüzü yaladı. - Böyle durumlarda ilk akla gelen polisi aramaktır. - Babama telgrafla geleceğimi bildirmiştim. - Meydana kısa çıkan tüm yolları biliyoruz. - Dil yanlışları konusunda kısaca bildiklerimi size anlatacağım. - Yılan gibi düz ovada kıvrıla kıvrıl akan Kızılırmak köyümüzden geçiyordu. - Yanız ağlayan sen değilsin bu karanlık şehirde. - Bu konuyu fazla kafana takıyorsun.
 3.Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması
 - Dostlukların bozulmasına sizin sözleriniz katkıda bulundu. ( neden oldu. ) - Bu gençlerin suç işlemesini işsizlik sağladı. ( neden oldu. ) - Dedenin bahçeye diktiği maydanozlar yeşerdi. ( ektiği ) - Aile düzeninin bozulmasını kumara borçludur. - Toplantıda kalkınmanın nedenlerini savundu. ( açıkladı ) - Bana yardım yapılmasını sağladı. ( neden oldu. ) - Çürümüş yiyecekler yaradan çok zarar sağlar. ( verir ) - Tırnakların büyümüş, kimse göremeden kes ( uzamış ) - Ev sahibinin eleri bağlanarak cebinden paraları çalındı. ( alındığı-gasp edildi ) - Zamanında ekilmeyen fidanların tutması zordur. ( dikilmeyen ) - Sınıfa yeni gelen öğrenci dersinde çok çekimserdir. (çekingendir) - Okullar 15 Eylül’de öğrenime başlayacak.(öğretime) - Vatandaşlarımız arasında dil, din, ırk ayrıntısı yapılmayacak.(ayrımı) - Kendimi izleyicilere tanıştırdıktan sonra konuşmamaya başladım.(tanıdıktan) - Cumhurbaşkanı’nın konuşması olumlu tepki yaratır.(etki) - Uzun ve yorucu çalışmamızı başarıyla sonlanmıştır.(sonuçlamıştır) - İşçi sorunları altında kalkınamaz boyutlara ulaştı.(kalkılamaz) - Tartışılacak konuların başında anayasal sorunlar ve buna bağımlı olarak da başkanımın görevleri gelmektedir.(bağlı) - Her futbolcu, maçı kazanmak için üzerine düşen görevi yerine getirmiyordu.(hiçbir) - Hasta kardeşimin nefes alış verişleri gece yarısına doğru çok güçlendi.(güçleşti) - Bazı dostlarınız özle yaşantınız hakkında çeşitli dedikodular çıkarmışlar.(yaşamınız) - Ne diye uğraşıyorsun, memleketi sen mi düzenleyeceksin?(düzelteceksin) - Yol ayrılığında bir süre ayaküstü söyleştik.(ayrımında) - Öğretmen, biraz soruyu güçlendirmek istiyorduk.(güçleştirdi) - Can güvenliğini korunması için polise başvurdu.(sağlanması) - Aldığımız malın fiyatını ödeyip çıktık. - Bestelerindeki doğallık aşırı dikkat çekiciydi.(son derece) - Borsa endeksi yine arttı.(yükselmek) - Kitabı, kitaplığımda nereye koyduğumu bir türlü bulamadım.(hatırlayamadım) - Çalışanlar arasında bir süredir başlayan tartışma sona erdi.(devam eden) - Asker terörü bitirmek bahanesiyle bir operasyon başlattı.(gerekçesiyle) - Polisin vatandaş karşısındaki görevi sınırlandırıldı. (yetki)
 4. Anlamca Çelişen İfadelerin Kullanımı
 - Kesinlikle bu olaydan sonra bize kızabilir. - Hiç şüphesiz bu listedeki kitapları okumuş olmalılar. - Mutlaka beni arayan Ahmet olacak. - Buranın nüfusu aşağı yukarı tam 35 bin. - Beni hiç unutma, arada bir hatırla. - Kesinlikle beni affedeceğini sanmıyorum. - Bu binanın yüksekliği diğerinin tam on katı kadardı. - Eminim hastalanmasaydı, belki sizinle gelirdi. - Babam sigarayı kuşkusuz bırakacak gibi görünüyor. - Arada bir durmadan sağa sola bakıyordu. - Sabah işlediğimiz konuyu ayrıntılı bir biçimde akşam yüzeysel olarak tekrar edeceğiz. - Güneşin batışını er akşam burada gün aşırı izlerim. - Bu yarışmaya birer yıl arayla üst üste üç kez katıldım. - Arada bir yanıma gelir onunla sık sık dertleşiriz. - Kısmen de olsa kendimi tümüyle sorumlu hissediyorum.
 5. Sıralama ve Mantık Hataları
 - Gelecek haftaki programı hatırlatıyorum. - Yürümek şöyle dursun spor bile yapmıyor. - Yarınlara, gelecekteki günlere özlem duyuyorum. - Erken seçim kararı 257’ye karşı 196 oyla kabul edildi. - Bir hafta önce dünya evine giren sanatçı geçen hafta ayrıldı. - Değil sana bir söz söylemek dayak bile atmayacağım. - Martıları sayarken hiç mi hayal kurmadık? - Tam en güzel 144 renk burada. - Türkiye ABD, İsveç ve Fransa’nın ardından üçüncü oldu - Eğrisiyle doğrusuyla çok doğru şeyler anlattı. - Son turda atlet ardındaki sporcuyu hızla geçti.
 6. Anlam Belirsizliği (açıklık ilkesine aykırılık)
 *Cümlede birden çok anlamın olması, iyelik ekinin belirsizliği, zamir eksiliği.
 - Karikatürü senden daha çok severim. - Serhat Kenan’dan çok para aldı. - Dün kardeşini bir partide gördüm. - Çiçeklerine bolca su vermelisin. - Bugünlerde bana hasta gibi davranıyor. - Aslan nasıl avlanır, bilmiyorum. - Sesim Tarkan’dan daha iyi. - Başarılarının devamını diledi. - Kardeşiyle eşini öldüren kadın tutuklandı. - Yedi aylık iş adamı sevgilisinden ayrıldı. - En son getirdiği taştı. - Çok düşünceli bir adam. - O, sizinle eğlenir. - Deliler gibi, yazı bekliyoruz.
 7. Deyim ve Atasözlerinin Yanlış Kullanımı
 - Bize gönül koydu, iyice bağlandı. - Sonunda bu konu da güneş ışığına çıktı. - Gönülsüz yenen yemek ya karın ağrıtır ya kafa. - Atı alan Kadıköy’ü geçti. - Birini al, ötekine vur. - Eski arkadaş düşman olmaz. - Biti deve yapmana gerek yok. - Verilmeyecek hesabım yok başım açık her zaman.
 8. Noktalama Yanlışları - Yaralı adamı bir yerlerden tanıyor gibiydi. - Küçük çam ağacının arkasına saklandı. - Bir grup korsan gösteri yaptı. - Gen kız arkadaşına yetişmek için koşuyordu. - Misafir odasına doğru yürüdü. - Kader arkadaşına yine oyun oynadı. - Boğa adamı yerden yere sürüyordu. - Yabancı çocuğa bir şey uzattı.
 9. Özne-yüklem Uyuşmazlığı Özne çoğul Yüklem Eylem adları Soyut kavramlar Organ adları Zaman adları Cansız varlıklar Bitki ve hayvanlar Belgisiz sıfat ve zamirler Tekil İnsan tekil İnsan çoğul Eğer eylem tek tek yapılıyorsa Eğer eylem birlikte yapılıyorsa Tekil Çoğul ( Askerler hedeflenen bölgeyi aldılar.) Tekil (İşçiler fabrika çıkışında grev yaptı.) Özne çok kişiden oluşursa Ben, sen, o Ben ve sen Sen ve o Biz (1.çoğul şahıs) Biz (1.çoğul şahıs) Siz (2. Çoğul şahıs)
 Not: Özne çoğul olup kişileştirilmiş varlıklar olursa yüklem çoğul olur. (Ağaçlar hüzünle yapraklarını döktüler.)
 - Dizlerim dünden beri çok ağrıyorlar. - Nemrut’a gelince sürüler her yeri kaplarlardı. - Birkaç kişi tepede bizi bekliyorlardı. - Adamlardan birkaçı koşup ormana daldılar. - Her biri birer tavuk yediler. - Kartallar yüksekten uçarlar. - Çiğdemler ve laleler birbiri ardınca solup gittiler. - Ayla, Ayten ve sen iyi oynadılar. - Orhan’la sen gün doğmadan sandalı hazırlarsın. - Bu romanda kavgalar, çekişmeler, ihtiraslar anlatılırlar. - O kurumda herkes, saygılı, hoşgörülü ve başarılı olmayı öğrenmişlerdi. - Seyircilerle biz eleştirenler bir kez daha ters düştü sanırım. - Üç kişi kapının önünde bekliyorlar - Bazı yazarlar kendi yaşamını anlatırlar. - Murat’la ben yarın Karadeniz’e gidiyorum.
 10. Çatı Uyuşmazlığı(bileşik cümlelerde meydana gelen bozukluk)
 *Cümledeki eylemsilerle cümlenin yükleminin çatı bakımından uyuşmamasıdır. - Okuldaki öğrenciler toplanıp pikniğe gidildi. - Her ne kadar şehrin dışında bir ev tutmuşsa da istenilen rahatlığa kavuşulmamıştır. - Raflardaki kitaplar bir kenara ayrılarak depoya taşıdı. - Bahçedeki zararlı otlar yolarak bir yere yığılmalıdır. - Hükümet tabibine muayene edilerek sağlık raporu alacaksınız. - Çöp tenekesinde ve küllüklerde yırtıp atılmış bir müsvedde yoktu. - Senaryo genç bir asistan tarafından yazıldı, üç kişilik bir kurul inceledi. - Okul yönetimlerine direktif vererek, sorun çözülmek istendi. - Biraz dikkatli bakınca bu tablonun sahte olduğu kolayca anlaşılır. - Şiirlerinde kullandığı sözcüklere biraz dikkat ederse şairin dile verdiği önem hemen fark edilir.
 11.Tamlama Yanlışları
 *Sıfat ve isim tamlamalarının birlikte kullanımından kaynaklanan bozukluk.
 - Komşumuz en çok serüven ve tarihi romanları okurdu. - Ekonomik ve kültür açısından güzel bir projeye imza attık. - Teknolojik ve işgücü yetersizliği ekonomiyi çökertir. - Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi. - Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik - İhaleye birçok yerli ve yabancı firma katıldı. - Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. - Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.
 *Tamlayan ve tamlanan eki eksiliği ve fazlalığından kaynaklanan bozukluk.
 - Ahmet Bey derneğimizin üye ve ikinci başkanıdır. - Yeni sözcükler yaratmak isteyen her ulus dilinin sunduğu imkânlardan yararlanması gerekir. - Bu futbolcu, takma yaralı olması için sürekli çalışası gerekiyor. - “Her insan çevreyi korumak ve doğanın kirletilmesini önlemek için gerekli duyarlılığı göstermesi gerekir. - Küllük, Tekin'in birbiri ardınca yaktığı sigara izmaritleriyle dolmuştu.
 12. Öğe Eksikliğinden Kaynaklanan Bozukluklar Sıralı ya da bağlı cümlelerde meydana gelen bozukluk A)Özne Eksikliği:
 - Kitabın baskısı eylülde bitecek, ekim ayında piyasaya çıkacak. - Hiçbiri bana inanmamış, beni yalancılıkla suçlamıştı. - Kimse bir yere kıpırdamasın, yere yatsın. - Bu konuda herkes konuşur ama bir öneride bulunmaz. - Vatandaşın en büyük güvencesi basındır ve ondan çok şey beklemektedir. - Sınıfta kargaşa yok, bugün oldukça sakin. - Bağıran çocuğa engel olunarak odadan çıkarıldı.

 Not: Cümlelerden biri hiçbiri veya herkes ile başlarsa diğer cümlede kimse ya da hepsi sözcükleri kullanılır.

 B) Nesne Eksikliği
 - Derslerine çalışmayıp ihmal ediyordu. - Buna ancak öğretmen karar verir ve uygular. - Çocuğun gözlerindeki yaşı silip, yerine oturttu. - Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.
 C)Tümleç Eksikliği
 - Alanya’yı çok sevmişti, dönmeyi düşünmüyordu. - Beni hiçbir zaman unutmadı, her zaman mektup yazdı. - Sana her konuda güveniyor ve yardım bekliyoruz. - Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz? - Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir. - Her zaman senin yanındayım, seni yalnız bırakmayacağım. - Akşamları kitapçıya uğrar, saatlerce sohbet ederdi. - Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?
 D)Yüklem Eksikliğ
i - Ekşi yiyecekleri az, acıyı ise hiç yemezdi. - Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi. - Ülkenin koruyucu hekimliğe olan ihtiyacı tespit ve giderilmeye çalışılıyor. - Bülent çok samimi ve ona çok yakınlık göstermişti. - Masayı ben, sandalyeleri eşim yerleştirdi. - Ben kırmızıyı, eşim yeşili sever. - O mutlu günde kızlar halay; erkekler türkü söyledi.
 13.Eylemsi Yanlışları
 - Vergilerin yeni sisteme göre toplanacağını sağlayacaklar. - Onu buraya gelmeden önce mi, sonra mı aradın - Görevlilerin beyaz kravat ve koyu ren ceket giymesi emri verildi. - Beni en çok sevindiren senin buraya geldiğindir. - Hem arkadaşım hem meslektaşı olmaktan çok mutluyum.
 14.Eklerin Yanlış Kullanımı
 - Birçok seneler geçti, dönen yok seferinden. - Biraz işlerim var. - Fazla konular nedeniyle soru çözememiş. - On iki ülkenin dış işleri bakanı Ankara’da toplandı. - Her çeşit özel kurumlar için ayrı yasa çıkmalı. - Bunca acılardan sonra hayat ona gülmeyi de öğretti. - Katiyen evet, hayır kelimesini kullanmayacaksın. - Koca adam konuşmasını bilmiyor. - Sergide tanıtılan eşyalar geçmişte insanların inançlarını ve beğenilerini yansıtıyor. - Muğla yöresindeki çıkan yangınlar hala kontrol altına alınamadı. 15.Ekeylem Eksikliği
 - Sınav sonucunda Ali başarılı, Ayşe başarılı değilmiş. - Akıllı bir insan; fakat şansı pek açık değildi. - Orhan Veli’nin dili halk dili ancak sıradan bir değildi. - Önce komşularımız bize gelecek, sonra biz de onlara gidecekmişiz.
devamını okuyunuz... >>

ANLATIM BOZUKLUĞU ÖRNEKLERİ

» Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yaban adlı romanında, Yunanlıların Türklere yaptığı zulmü çok ayrıntılı bir şekilde anlatmış ve bazı Türk köylülerinin Yunanlılara kucak açmasını eleştirmiştir.
» Kalp Arapça bir sözcüktür ve bu sözcüğün sonu sert ünsüzle bitmektedir.
» Ağlayan kadın, yaşlı gözlerle kendisine sorulanları cevaplıyordu.
» Zaman zaman şiir yazıyor ve yayımlıyorum; ama ben şiiri hiçbir zaman köşe yazarlığı olarak görmüyorum.
» Yeni yapılan bir müze törenle hizmete açıldı.
» Adana’da otobüs bileti fiyatları yeniden ayarlandı.
» Bütün gün anlattığın o işi düşündüm.
» Mehtaplı pırıl pırıl bir gecede çiseleyen yağmur altında dolaşıyorduk.
» Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
» Birçok seneler geçti dönen yok seferinden
» Seçim döneminde her çeşit siyasal etkinliklerin yasaklanması gerekir.
» Bahçe sahibi gelince yavaş yavaş kaçıverdik.
» Son yazdığı romanına, isim bulmakta bir hayli zorlandı.
» Bu ayrılık hasreti canıma yetti.
» Politikacıların çoğu taraftarlarının oylarını cepte keklik sayıyorlar.
» Ankara, bir zamanlar surlarla kaplı bir şehirdi.
» Televizyon bize çok ucuza patladı.
» İşlediğin cezaların sonucuna katlanman gerekiyor.»»
» Bölgedeki yangınların sabotaj sonucu çıktığı öngörülüyor.
» Takımlar son final maçının hazırlıklarını tamamladı.
» Bu konuda değişik alternatiflerimiz de vardı.
» Deriden yapılmış meşin bir çanta vardı elinde.
» Giyiminize ve kuşamınıza dikkat edin.
» Evleri denize karşıydı; fakat güzel bir evdi.
» Sergideki resimlerimin hepsi benim eserimdir.
» Geçen hafta kaybolan Ahmet’in kalemi bulundu.
» Babası istedi diye başka bir semte taşınan komşularına yardım ediyordu.
» Ağır ağır uzandığı yerden kalkarak balkon kapısını araladı.
» Her zaman için açıkça düşündüklerini ifade eder.
» Bu yemeğin kokusu fırında pişmiş köfteyi andırıyor.
» Seni kardeşim kadar seviyorum.
» Bana benziyordu oğlumun gözleri.
» Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.
» Bu adam ortanca oğluna benziyordu.
» Annem ve babam aynı gün evlenmiş.
» Öldüğü günden beri onu hiç görmedim.
» Elleri bir yılanınki kadar soğuktu.
» Kitabımı komşunun oğluna verecektim ;ama onu evde bulamadım.
» Çocuklar üstlerini başlarını batırmışlar ,onları yıkamalıyım.
» Arkadaşımla gezerken babam telefon açtı,işim olduğunu söyleyip ondan özür diledim.
» İnsanlık, deprem ve sel gibi beşeri afetlerden çok zarar gördü.
» Yemekler yenildi çaylar içildi.»»
» Benim buraya geldiğimi kimse istemiyor.
» Olay, arkadaşlarının ters davrandığından kaynaklandı.
» İki yılda şirketin karını dört kat arttırdık.
» Kadının saçları ağarmış olmasına rağmen hala güzeldi.
» Tavanın sapı çıktığı için artık kullanılamıyor.
» Herkes içeri girsin dışarı çıkmasın.
» Ay bir yandan sen bir yandan sar beni.»»
» Çok çalışmaktan yorgun düşmüş ,sağlığım bozulmuştu.
» Saksı 2. kattan aşağı düştü.
» Kardeşini bulmak için bir aşağı bir yukarı çıkıyor.»
» Suçlunun evini bastılar yakalayıp polise teslim ettiler.
» Bu adamların ve kadınların çocuğu da bizim okuldaydı.
» Dayımın üç kız çocuklarından biri liseye gidiyor.
» Dün yağan yağmur ekinlere zarar verdi.
» Araba çekilmeye çalıştıkça daha da batıyordu çamura.
» Marmara’da ölmüş bir kadın cesedi bulundu.
» Yüzme en iyi denizde öğrenilir.
» Hem kendinde hem de arabada epey hasar varmış.
» Parayı önemserim ;ama gereğinden fazla da değer vermem.
» Bana unut dediler seni, unuttum.
» Bu şehrin üç yerinde üç ayrı gözyaşım var: Biri seni ilk gördüğüm yerde, biri beni ilk öptüğün yerde, biri de ya beni terk edip gideceğin ya da daima seveceğin yerde.
» Dünyaya yoksul geldim, yoksul gideceğim.
» Kimi insanlar odaya girdiğinde aydınlatır kimisi çıktığında
» Yıllar sonra doğduğu kasabaya gitmeyi hiçbir zaman istemedi.
» Hangi işe elimi atsam yüzüme gözüme bulaştırıyorum.
» Sen doğdun herkes güldü, bir tek sen ağladın.Öyle yaşa ki sen öldüğünde herkes ağlasın ,yalnız sen gül.
» Senin gibi çok duyarlı bir insanın aşk ile sevgi arasındaki farkı anlamaması beklenemezdi.
» Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra , hayata bakış açılarında önemli değişiklikler olmuştur.
» Meyveler çok dolapta kaldığı için tatları değişmiş.
» Sen bunca zorluğa nasıl dayandın,nasıl başa çıktın?
» Bu durumda karşıdan gelen araçlar bizi,biz de onları görürüz.
» Sanatçı eserlerine duygularını katarak ölümsüzleştirebilir.
» Komisyon başkanının açıklamaları hiç şüphesiz olayın aydınlanmasına yardımcı olabilir.
» Koltuğuna oturmuş soğuk kanlı bir biçimde heyecanla maçı izliyordu.
» Bu tür kazalar ölüme hatta yaralanmalara yol açabilir.
» Konuyu çok değişik farklı kaynaklardan araştırdım.
» İnsanlar arasında sevgi tohumları dikmek için uğraşıyor.
» Herkes birbirini tanıyor;ama birbiriyle konuşacak konu bulamıyordu.
» Bu olay hepimizin ilgisini çekti ve derinden sarstı.
» Türk ve yabancı basında sinema üzerine yazıları ilk kez 1947 yılında yayımlandı.
» Her kuruluş bu konuda gereken önlemi alması gerekir.
» Ali’yi top oynarken gördüm.
» Kimi rüyalar insanların gelecekleri hakkında önemli ipuçları verebilirler.
» Eski eserlere önem vermeli,gelecek kuşaklara tanıtmalıyız.
» Kitapçıdaki sorular incelendi ve öğrencilere dağıtıldı.»
» Herkes bu davanın çok uzayacağına inanıyor ,kısa sürede sonuçlanacağına ihtimal vermiyordu.
» Onları görmek istemediğini dolaylı yoldan ima etti.
» Galiba hepimiz güncel hayatın karmaşası içinde sevdiklerimizi ihmal ediyoruz.
» O yıllarda evimizin bütün gerekli ihtiyacını amcam karşılıyordu.
» Bundan sonra ek ilave önlemlerin alınmasını sağlamalıyız.
» Boş vakitlerimde korku romanları okumasını çok seviyorum.
» Büyük şairlerin eserleri ne düşünce dünyasıyla ne de hayal dünyasıyla tam olarak bağdaşmaz.
» Öğretmenin yüksek sesle bağrışı,sınıfta bir sessizlik yarattı.
» Hayat herkes için kıymetlidir ;fakat anlamı kişiye göre değişir.
» Henüz uçak kazasından daha hiçbir haber alınmadı.
» Bu uçsuz bucaksız çölün ortasında bir atım ,bir de ben varım.
» Evin balkonundan akan insan selini büyük bir dikkatle izliyordu.
» Bir topluluk olarak onlar bizi ,biz de onları önemsemiyoruz.
» Pencereden uçan kuş sürülerini seyrediyorum.
» Bazı olayları sıcağı sıcağına hiç bekletmeden aktarmak gerekir.
» Bizimle birlikte sinemaya gelenler el kaldırsın.
» Bahçeye çam fidanı ,tarlaya buğday ekeceğiz.
» Bu lekeler çiçek hastalığının ilk belirtileriydi.
» Öğrencisinin başarısını övmek için yaptığı konuşmada sözünü esirgemedi.
» Çocukları aşağılık duygusuna iten ve güvensizlik veren davranışlardan sakınmalıyız.
» Annem sokağa çıkarken eşarbını ve yakası kürklü mantosunu giyer ,öyle çıkardı.
» Seni uyarmamın nedeni çok sevdiğimdendir.
» Bu sorunları sosyal ve hukuk devleti kurallarıyla çözümleyeceğiz.
» Ekmeğini ve suyunu içtiğim bu insanlara ihanet edemem.
» Yaşamı boyunca ülkesini tanıtmak ,yararlı olmak amacıyla çalıştı.
» Sanatçı yazın yaşamına şiirle başlamış ,romanla sürdürmüştür.
» O ,iş dönüşünde bize uğrar, beş on dakika sohbet ederdi.
» Hiçbiri düzenli çalışmamış,bu nedenle de sınıfta kalmıştı.
» Bazı öğrenciler bahçede toplanmışlardı.
» El dokuması kilimlerimiz,dünyanın büyük müzelerinde sergilenmesi beni mutlu ediyor.
» Şairin şiir yazdığı ortam rahatsa daha güzel şiirler yazar.
» Onunla ilgili yaşadığım anıları hatırladıkça kendimi gülmekten alıkoyamıyordum.
» Ben ansiklopedileri,arkadaşım da bilim teknik dergilerini inceliyordu.
» Birçok okuyucu bana bu konuda katılıyorlar.
» Seni bu kadar sevdiğimi bu kadar bağlandığımı bilmiyordum.
» Hazırlıksız öğrencilerin karşısına çıkmak yeni bir öğretmeni zor durumda bırakır.
» Yaşlı kadın kapıdaki çocuğa senden büyük ağabeyin var mı diye sordu.
» Gazetedeki çalışan herkes aylığının az olmasından şikayetçiydi.
» Çocuğu yönlendirirken sık sık öğüt vermek yanlıştır.
» Bana yanlış ithamlarda bulunuyorsunuz.
» Haberi hem gazetelerden hem de televizyondan izledim.
» Koca salonda ben ve bir yabancı kalmıştı.
» Ülkemizi yarın ziyarete gelen Fransa devlet başkanı iki gün sonra geri dönecek.
» Herkes sorumluluğunun bilincinde olması gerekir.
» Ülkemizdeki oto yedek parçalarının büyük bir kısmı yurt dışından ithal ediliyor.
» Ülkemizde çıkarılan bor mineralleri yurt dışına ham olarak ihraç ediliyor.
» Öğretmenler bilgiye ulaşmada öğrencilere rehber olup yol gösterendir.
» Uzanıp tutuver elimi, ne olur geri dön.(Sezen Aksu)
» Bir çizik attın gönlüme, kanattın(Tarkan)
» Eğer yazdığım şiirler tarafsız bir gözle incelenirse gerçek değeri anlaşılır.
» Bu küçük çantadan tomar tomar paralar çıktı.
» Yarışmada hepinize bol şanslar diliyorum.»
» Gerektiğinde susmasını bilmek gerekir.»
» Eldeki verilere bakarak eğitimin daha da kötüye gideceğini savundu.
» Ülkemizdeki enerji yetersizliğinden, bazı yörelerimizde elektrik kısıntısı başlayacak.
» Yaptığı resimleri ve karikatürleri bize gösterdi.
» Yazar bu romanda köy gerçekliğini ele almış.
» Testleri bizim öğretmenler hazırlamış, bir kurul tarafından da denetlenmiş.
» Eski dostları ara sıra aramak ve sohbet etmek iyi oluyor.
» Dün konuştuklarımızı anlattığını sanmıştım.
» Futbolda ortaya çıkan bu skandal nedeniyle birçok futbolcuların takımdan uzaklaştırılacağı söyleniyor.
» Bütün eski kitapların ciltlerini yeniledikten sonra raflara dizdik.
» Ben şiiri senden daha çok severim.
» Müdürümüz, sizin ve yeni işe başlayan Aslı Hanımın raporunu çok beğendi.
» Mahalledeki fakirlerle ilgilenen ,yardım eden bu adamı kimse tanımıyordu.
» Depremin olacağını herkes biliyor ama önlem almayı düşünmüyordu.
» Yemeğe arkadaşını da yanında getirdi.
» Arkadaşım eve ben sinemaya gittim.
» Başkaları için de olsa çalışmak bize zarar getirmez ,aksine yüceltir.
» Onların Orhan adında bir çocukları doğdu.
» Beğendinizse herkese, beğenmedinizse hiç kimseye söylemeyin.
» Ülkemiz giderek, Batı’ya yaklaşıyor mu, uzaklaşıyor mu bu bir tartışma konusu.
» Bilime ne denli önem verirseniz, o ölçüde yararlanırsınız.
» Dinleyicileri coşturdu,neşeli dakikalar yaşattı.
» Adlaşmış sıfat ve zamirlerden sonra virgül kullanılır.
» Yeni evleri biter bitmez taşınacaklarmış.
» Adamı tanımadığım birine benzettim.
» Müdür beyin sinirleri bir hayli bozulmuş ve ziyadesiyle üzülmüştü.
» Çocuğun elindeki balonlar patladılar.
» Sanatçı Avrupa kültürüne hayran olmuş, yakından tanımıştı.
» Türkçede sayı ve belgisiz sıfatlardan sonra gelen adlar çoğul eki almaz.
» Herkese başarılarını anlatır, kendine hayran olmasını isterdi.
» Geçirdiğim rahatsızlığı büyük bir başarıyla ameliyat ederek sağlığıma kavuşturdu.»
» O kurumda eğitim görmüş herkes,saygılı ,hoşgörülü ve esnek olmak gibi çok önemli erdemler kazanmışlardır.»» öss
» Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti.öss
» Ozan, 1940 yıllarında yeni şiirimizin başta gelen adlarından biriydi.» öss
» Ekonomileri daha çok, yetiştirdikleri hayvancılığa dayalı.» öss
» Birçok okullarda on yıl süreyle öğretim görmüştü.
» Bu tembellik onun sınıfta kalmasına hatta zayıf almasına sebep olacak.
» Ne sen onu ne o seni anlıyor.
» Ne sen beni unut ne de ben seni.
» Ne onlar beni aldattı ne de ben onları.
» Otobüs yoğun sis yüzünden karşıdan gelmekte olan kamyonla çarpıştı.
» Sanır mısın ki bu sözleri millet dinler ve inanır.
» Genç yabancıya doktorun evini tarif etti.
» Üç saat süreyle görüştükten sonra basına bir açıklama yaptılar.
» Seni ömür boyu seveceğim ve değer vereceğim.
» Yaklaşık olarak tam üç yıl kaldık o şehirde.
» Yeni kurulan üniversite rektörleri cumhurbaşkanınca atanır.
» Onun tanıklığı ticari itibarımı sarsabilir, belki de hapse attırabilir.
» İyi romanlar yazmak isteniyorsa, bu romanların dil ve anlatımına özen gösterilmelidir.
» Bir işin yapılmasını istiyorsan kendin ,yapılmasını istemiyorsan başkasını gönder.
» İnsanlığın nefretine yol açan nükleer silahsızlanma görüşmeleri çıkmaza girdi.»»
» Fen ve askeri liselere hazırlık kurslarımız başlamıştır.
» Spor kulübünün en iyi ciritçisi ,kulübünde branşının en iyisi olmaya çalıştığını söyledi.
» Gençlik sorunlarını iyi biliyor.
» Genel Kurul, bu kararı 68′e karşı 59 oyla almıştır.
» Arkadaşını kutladı ve tebrik etti.
» Siyasal düşüncelerinde ısrarlı ama inatçı değildi.
» Onu ne gördüm ne de bir şey söyledim.
» Arkadaşını çağırdı ve teşekkür etti.
» Asıl yanılgısı romanla öykü arasındaki ayrıcalığı göremeyişinden doğuyor.
» Sorumluluğunu kötüye kullanıp kullanılmadığı araştırılıyor.
» Üniversitelerimizin durumu düzelmedikçe, çağdaş üniversite olma niteliklerini büsbütün yitirebilir.
» Görevliler halka hizmet etmeli ve hor görmemelidir.
» İşveren, işçilerin bu çok haklı itirazlarına da göz yummuştu.
» Yazarın yetişmesine elverişli ekonomik ve kültür ortamı hazır mıdır?
» Anne ve çocuk ölümlerinde büyük ilerlemeler kaydedildi.
» Biz okula, onlar eve gidecekler.
» Harf devrimi 3 Kasım 1928 yılında yapıldı.
» Kar yağışının durması üzerine ulaşıma kapanan köy yolları açıldı.»»»
» Pislikten ve her türlü sağlık koşulundan yoksun olan lokanta kapatıldı.
» Çocuğu ailesi serbest bırakırsa ,çevresindeki kötü kişilerle arkadaş olabilir.
» Bu yıl ÖSS sınavı iptal edildi.
» Arkadaşım bir ,bense iki tost yedim.
» Yokuşa gelince trenin hızı yavaşlar.»
» Bu yüzden hepimiz yorgun düşer,çoğumuzun sağlığı bozulurdu.
» Tehlikenin boyutları kavranmış ve alınan tedbirlerle önlenmişti.
» Bazı gıda maddelerinin fiyatları gün geçtikçe artıyor ,önlenemez oluyor.
» Kıldığımız namazları ve oruçları kabul et,dedi.
» Çocuğu bir süre bekleyip gitti.
» Arkadaşımla, tiyatroya gitmek için akşam 20.30′da buluşacağız.»»
» Kardeşim, toplantıdan hemen ayrılmak istediğini kulağıma yavaşça fısıldadı.
» Bu yıl da yine sınıfta kaldı.
» Ne engel ne sınır tanımaz.
» Uzun yıllardan bu yana bu köyde yaşardı.
» Giderken ders notlarını da yanında götürdü.
» Bundan böyle artık evin içinde sigara içmeye ve kitap okumak için daha çok zaman ayırmaya karar verdim.
» Korkunç bir patlama sesi duyuldu.
» Çok yetenekli bir çocuk ama bir o kadar da yetenekli.
» Fedakar öğretmenimiz, öğrencilerine tüm bildiklerini ve bilmediklerini öğretmeye çalışıyordu.
» Burada gördüklerini sen birine anlatmadığın sürece aramızda bir sır olarak kalacaktır.
» Bu çocuk eninde sonunda bu işi başaracak.
» Ne kadar ayrılık şarkısı varsa bu gece benim için çal.
» Bu bizim için önemli bir başarıdır ,öteki partiler de bundan ibret almalıdır.
» Tarihte bu uluslar, öteki ulusların arasına kaynaşmışlardır. ( ÖSS 2004)
» Çok çalıştığımız için başarı grafiğimiz ister istemez yükseliyor. (ÖSS 2004)
» Çayı demledikten sonra biraz bekletirseniz, ham olmaz.
» Nöbetçiyi çağır da şu bulaşık bardakları yıkayıversin.
» Seni üzen ve acı çektiren herkesten hesap soracağım.
» Başarılı bir öğretmen ,öğrencilerine bilgi verir ve başarabilecekleri alanlara yönlendirir.
» İddiaları yersiz ve bence pek doğru da değil
» O yaz birlikte birçok seyahat , birçok konser izlemiştik.
» Bütün sebzeler iki günde ,sanırım soğuktan, kurudular.
» Tam olmasa da altı yıl kadar orada çalıştım.
» Hem işi bırakmış hem de üstüne üstlük adamı mahkemeye vermiş.
» Dün de benimle bir buçuk saat süreyle görüştüler.
» Elimizdeki mevcut bilgiler bu işi halletmemiz için yeterli.
» Bugün ülkemizde yeni yeni insanlar sporun yararına inanıyor.
» Bu sanatçımız kendisinden on üç yaş küçük komşusunun oğluyla evlenmiş.
» Güzel güzel konuşuyor biz de onu dinliyorduk.
» Hafta sonlarında değil sadece bayram ve özel günlerde dinleniyordu.
» Gözlerinde büyük bir korkunun tedirginliği var.
» Öğleden sonra 15.45′te okulda mı yoksa daha önceden gittiğimiz çay bahçesinde mi buluşalım?
» Bayatlamış olan ekmeklerinizi de inek sahiplerine vererek ziyan etmemiş olursunuz.»»
» Hasta olanlarla yaşlı olanlar bu kaplıcaya mutlaka gitmeliler bence.»
» Hükümetin deniz kenarında fabrikalar kurulması eleştiriliyor.
» Bu soruyu ne sen ne de ben çözebilirim.
» Türkler en zor koşullarda bile gülmesini ihmal etmiyor.
» Sanki birileri engellemeye çalışıyorlar bizi.
» Ağzından çıkan dumanlar gökyüzüne doğru yukarılara yükseldi.
» İnsanlar şu sıralarda çok satan kitaplara yöneliyorlar.
» Onun bu söylediklerini kulaklarımla duymasam kesinlikle inanmazdım.
» Ne kadar ayrılık şarkısı varsa bu gece benim için çal!..
» Meydanın kenarına kurulmuş olan kürsüye çıkan birinin işaret vermesi üzerine,yüz binlerce işçi, bir dakika ölen çocukların anısına saygı duruşuna geçiyor.
» Bütün bildiklerimi ve bilmediklerimi oğluma öğreteceğim.
» Kaderde bir köşe başında ölü olarak uyanmak da var.
» Baharın en güzel aylarından biridir nisan, mayıs.
» Beni duymayan arkadaşlar lütfen ellerini kaldırsın.
» Trafik kazasında hayatını kaybedenlere baş sağlığı dilendi.
» Cenazede sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.
» Galatasaray 2 – 0 yenilgiden 3 – 0 öne geçti.
» Geçtiğimiz hafta otelin toplantı salonunda saatlerce süren bir toplantı yapıldı;ancak arkadaşlarımdan hiçbiri katılmamıştı. (çöz çözebilirsen :) )
» Bu yıl karınızı ortaklarınızla paylaştınız mı?
» Arabada hava yastığı varsa hiçbir şey olmaz.
» Dün hastalandığımda arkadaşlarımın hiçbirisi bu duruma aldırmamıştı.
» Küllük, Tekin’in birbiri ardınca yaktığı sigara izmaritleriyle dolmuştu.
» Kısaca öğrendiklerimi beni dinleyenlere anlatacağım.
» Müzikli toplantıların düzenlendiği yerlerde gençlerden çok orta yaşlı insanlara daha fazla rastlarsınız
» Genel kurul Doğu Karadeniz’in bölgesel sorunlarını gündeme getirdi.
» Derginin ikinci cildi 12. sayfadan itibaren başlıyor.
» Herhalde hiçbirimizin başka çaresi yok gibi görünüyor.
» Onun çekimser yapısı, ilk gözümüze çarpan özelliğiydi.
» Birçok kişiler çevre sağlığı konusunda bilinçli değil.
» Bucağın beş sınıflı bir ilkokulu, bir mescidi, sayısız hocaları vardı.
» Çalıkuşu, Yaban, Vurun Kahpeye romanı Kurtuluş Savaşı yıllarını yansıtır..
» Bunlar aslında pek basit, çözümlenmesi oldukça kolay problemlerdi.
» Ne yalan söyleyeyim, biraz senden kuşku ettim.
» Arkadaşımla, tiyatroya gitmek için akşam 20.3′da buluşacağız.
» Kardeşim, toplantıdan hemen ayrılmak istediğini kulağıma yavaşça fısıldadı.
» Ahmet,hiç dersine çalışmıyor,bu yıl da yine sınıfta kaldı.
» Ne engel ne sınır tanımaz.
» Uzun yıllardan bu yana bu köyde yaşardı.
» Giderken ders notlarını da yanında götürdü.
» Bundan böyle artık evin içinde sigara içmemeye ve kitap okumaya daha çok zaman ayırmaya karar verdim.
» Her sağlığına önem veren insan,her gün spor yapmalıdır.
» Çocuğu bir süre bekleyip gitti.
» .Amaç ve ereklerini saptamış bilinçli gençler yetiştirmeliyiz.
» Yaşlı,düşen çocuğun yüzüne baktı ve onu ellerinden tutarak yerden kaldırdı.
» Genç bakkal amcasının bütün şekerlemelerini yiyip bitirmişti.
» Yabancı diller arasında İngilizce dilini hep merak etmişimdir.
» İçinizden hiçbirinizin bu duygularımı anlayabileceğini zannetmiyorum.
» Suçlu olduğuna öylesine emindim ki;bütün hareketlerinden kuşku duymuyordum.
» Daha ilk yanıma geldiğinde kafasının bozuk olduğunu anlayabilmiştim.
» Korkunç bir patlama sesi duyuldu.
» 1983′te kurulan azınlık hükümetine başbakan olarak görev yapmıştı.
» Ola ki senin düşüncelerine belki katılmaz,sen yine de ısrar et.
» Kadın misafirlerine Hoş geldiniz!dedikten sonra kolonya tuttu.
» Küçük yaramaz,dün ağaca tırmanayım derken merdivenden aşağı düştü.
» Müdür,bayan memurları odasında toplayıp onlara işyerinde nasıl giyinmelerini anlattı.
» Senin buraya geldiğini eminim ki o da duymuş olmalıdır.
» Bu sözlerini ciddiye alsaydım elbette böyle olmazdı.
» Takımımızın aldığı mağlubiyet ve yenilgiler taraftarları çileden çıkarıyor.
» Marmara, nüfus sayısı bakımından Türkiye’nin en kalabalık bölgesidir.
» Bana armağan edilenler benden çok, kardeşlerimin işine daha fazla yaradı.
» İnsan bir haksızlık karşısında ister istemez elinde olmadan tepki gösteriyor.
» Üzerimdeki pantolonu geçen ay çarşıdaki pazardan satın almış.
» Bu konuyu birbirimizle görüşerek halletmeliyiz.
» Her cuma yaklaşık sabah on sularında Atike’yle ders yaparız.
» Adana’da ilk defa başlattığımız bu kampanya ile ürünlerimizi beş taksitle vereceğiz.»»»
» İnsanı konu edinmeyen yapıtların gelecekte yaşama şansı yoktur.
» Bu romanların hepsi farklı türde yazılmış eserlerdir.»»»
» Onur,başını çevirdi,sisli gökyüzüne baktı,iri iri kar tanecikleri ağır ağır,döne döne sanki birbirleriyle dans ediyormuşçasına yağıyordu.
» Arkadaşımla üç saat süresince anılarımızdan bahsettik.
» Bakanımız bir hafta içinde petrol üreten ülkeleri gezecek
» Sınav tarihi yaklaştıkça ailelerin heyecanı artıyordu.
» Son zamanlarda durmaksızın,devamlı çalışıyor sınıfını geçmek için uğraşıyordu.
» Tsunami faciasında ölenlerin sayısının çok olması bizi düşündürüyor.
» Yaşadığı bunca olaydan sonra anasından doğduğuna pişman oldu.
» Sanat adına bir yenilik getirmeyen,eskiden beri alıştığınız biçimdeki bir yapıtı uğraşmaksızın anlamakla yetiniyorsanız sanatı gerçekten sevmiyorsunuz demektir.
» Yirmi katlı bu bina, çevredeki küçük binaların yanında dağ gibi kalıyordu
» Arkadaşıma Cağaloğlu’nda bir kitapçıda tesadüfen rastladım.
» Hangi işe elimi atsam yüzüme gözüme bulaştırıyorum.
» Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat ona yetişip geçer.
» S. D. in vücudunda estetik (ameliyat) var mı?
» 80 bin civarında göz taramasından geçirilmiş ( ) hastamız var.
» Alkollü araç kullanmayın. (Aracı, alkollü kullanmayın.)
» En doğal vatandaşın ( ) hakkını koruyamıyorlar.
» Mobilyalarınız ücretsiz evinize ( ) teslim edilir.
» Y. Dershanesi herkesi ücretsiz üniversite sınavına ( ) hazırlıyor.
» Su gibi şarapların ( ) içildiği düğünde olay çıktı
» Yeni eve ( ) geldim. (evin sıfatı söylenmek istenmiyorsa)
» Çırılçıplak gazetecilere ( ) yakalanan M.U. olay çıkardı. (gazeteciler çırılçıplak değilse)
» Mazeretsiz sınava ( ) girmeyenler az değildi.
» Dünyanın ilk üç bıçaklı ( ) tıraş makinesi
» Komutan gidince askerler kafasız kaldı. (baş)
» Küllük, Tekin’in birbiri ardınca yaktığı sigara (-ların) izmaritleriyle dolmuştu. (Tamlayan eki kullanılmazsa yakılan, sigara izmaritleri olur.)
» Allah misafiri. (Tanrı misafiri)
» Beni de düş kırıklığına uğrattın. (hayâl)
» Ne hayâllerle başlamıştık bu işe. Birlikte az mı çile paylaştık. (çektik)
» Reklâm aramız var şimdi onu izleyelim.
» Talihsiz bir kaza sonucu araba devriliyor.
» Çok üzgün bir haberle bültenimizi sonluyoruz.
» Mehmet Âkif ölümünün 15. yılında törenlerle kutlandı.
» Dinleyicilerimiz bu programları tepkileriyle desteklesinler.
» Tevfik Fikret yaşantısının son dönemlerini bunalım içinde geçirmiştir.
» Bu olay onun hasta olmasını sağladı.
» O gece şehrin ortasında bir ölü ölmüştü.
» Atalarımız zaman, nakittir demişler. (vakit)
» Sütten dili yanan ayranı üfleyerek içer. (yoğurdu, yer)
» Matematikten geçtiğini öğrenince etekleri tef çalmaya başladı.(zil)
» Kurt kocayınca ayının maskarası olurmuş. (köpeğin)
» Anlayana sivrisinek az. (Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.)
» Hoşça kalın diyorum size.
» Bir cümle daha söylemek isteyeyim. (Bir cümle daha söyleyeyim.)
» Kurumuş olan çiçekleri vazodan çıkardım.
» Ne kadar ayıp, kulaklarımla duymasam inanmazdım.
» Karşılıklı selâmlaşıyoruz.

Fazlalık, genellikle eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılmasından kaynaklanır:
» Yarı karanlık, loş bir yerde oturdular.
» Henüz sınava daha var.
» Size bir örnek daha vereyim meselâ.
» İptal edilen sınav yinelenecek ve tekrarlanacak.
» Hayat bir yaşam mücadelesidir.
» Problemi çözebilecek alternatif seçenekler sunulabilir aslında.
» Çocukların eğitim ve terbiyesiyle ilgilenmeliyiz.
» Eğer merak etmezseniz anlatmayayım.
» Yaklaşık iki yıla yakın bir zamandır Konya’da oturuyorlar.
» Sorunlarımızı çözmeden meselelerimizi halledemeyiz. İşte bütün problemimiz bu!.

Kısaltmalardan sonra, kısaltmaya dahil kelimenin tekrar söylenmesi fazlalıktır: ÖSS sınavı (Öğrenci Seçme Sınavı sınavı), ÖSYM merkezi (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi merkezi), GAP projesi (Güneydoğu Anadolu Projesi projesi), TBMM meclisi (Türkiye Büyük Millet Meclisi meclisi), ÜNTV televizyonu (Üniversite » Televizyonu televizyonu) gibi.
» Geçen Ramazan Bayramında Oktay’ı, Oktay’ın köydeki amcasını ve Oktay’ın büyük kardeşini de ziyaret ettik.
» Bu yıl okuyacağımız dersler arasında ortak dersler denen dersler de varmış.
» Televizyon kanallarında yeni program arayışı, aslında programlardan değil program içeriklerinden kaynaklanmaktadır.
» Burkay’ın dayısının oğlunun çantasının fiyatı.
» Selçuk Üniversitesinin Fen-Edebiyat Fakültesinin Doğu Dilleri ve Ede¬biyatları Bölümünün Urdu Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalının öğretim üyesi.
» Merdiveni dayayıp, kayısı ağacına çıkıp, kalınca bir dala oturup, kayı¬sıları koparıp, sepetine doldurup, sepeti aşağı sarkıtıp yerdeki kovayı istedi.
» Sekretere sormadan, izin almadan, kapıyı vurmadan içeri girdi.
» Yerinden hızla kalkarak, pencereyi açarak, aşağıya bağırarak kardeşini çağırdı.
» Biraz önce hışımla içeri giren, müdür yok mu diye bağıran, masaya vuran, yerinde tepinen sen değil miydin?
» Bütün bildiklerimi ve bilmediklerimi oğluma öğreteceğim.
» Kaderde bir köşe başında ölü olarak uyanmak da var.
» Baharın en güzel aylarından biridir nisan, mayıs.
» Beni duymayan arkadaşlar lütfen ellerini kaldırsın.
» Trafik kazasında hayatını kaybedenlere baş sağlığı dilendi.
» Cenazede sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı.
» Galatasaray 2 0 yenilgiden 3 0 öne geçti.
» Geçtiğimiz hafta bir toplantı yapıldı. (Zaman yerinde duruyor biz mi geçiyoruz yoksa geçen zaman mı? Doğrusu geçen hafta olmalıdır.)
» İfade kesinliği de bazen cümlelerin düşünce veya bilgi bakımından yanlışlığına yol açar:
» Yahya Kemal’in Han Duvarları adlı şiir kitabı çok güzeldir. (Han Duvarları Faruk Nafiz Çamlıbel’in bir şiir kitabıdır.)
» Selçuk Üniversitesinde 75.000 öğrenci (?) okuyor.
» Arabada hava yastığı varsa hiçbir şey olmaz.

Kesin olarak bilinmeyen durumların veya olayların ifadesinde galiba, yanılmıyorsam, herhalde, zannedersem gibi ihtimal anlamı taşıyan bir kelime söylenirse yalancı durumuna düşülmez: Selçuk Üniversitesinde, yanılmıyorsam, 75.000 öğrenci okuyor. gibi.
» Konunun olumlu ve olumsuz yönleri göz önünde bulundurularak bütün, daima, en çok, hepsi, herkes, hepsi, her zaman, hiç, hiç kimse gibi genel anlamlı kelimeler dikkatli kullanılmalıdır:
» Herkes müzik dinlemekten hoşlanır.
» Okulda başarılı olan herkes hayatta da başarılı olur.
» Sen beni hiç dinlemezsin ki.

Dilimize Arapçadan çokluk biçimiyle giren beyanat (beyanlar), efkâr (fikirler), erzak (rızıklar), enbiya (nebiler, peygamberler), evliya (veliler), maruzat (arz edilenler) gibi kelimeler zaten çokluk olduklarından bunların Türkçe çokluk ekiyle (-lar, -ler) tekrar çokluk yapılması yanlıştır.
» Aybike’nin tehlikede olduğunu ben de biliyordum ve (onu) uyardım. (nesne eksikliği)
» Yaralılarla konuşan ve (gazetecilere) bilgi veren Sağlık Bakanıdır. (dolaylı tümleç eksikliği)
» Erbay ve Gürdal bu yıl sınava girecek.
» Karahanlı Türkçesi, XIV. yüzyılda gelişerek, Cengiz Han’ın ikinci oğlunun adı ile Çağatay devletini kurarak, Çağatay Türkçesi ismi altında, Çağatayca ve edebiyatını meydana getirir.
» Resmi ve İş Mektupları (Resmî Mektuplar ve İş Mektupları)
» Hangi tür konuşma olursa olsun herhangi bir konuşmada başarılı olmak için bir takım hazırlıklar yapmak ve bazı kurallara uyulmalıdır.
ne…….ne bağlama edatı kullanılan cümlede yüklem olumsuz olursa anlatım bozukluğu meydana gelir:
» Çocuğun ne annesi yokmuş ne babası.
» Dahası, ne o nezahet ve nükte ne de edep ve terbiye artık kalmamış; argo, yerini yavaş yavaş küfürlere bırakmıştır.
» Nesne alması gereken (geçişli) fiilden önce nesnenin kullanılmaması hâlinde, nesne-yüklem uyumsuzluğu olur. Sıralı veya bağlı cümlelerde geçişsiz (nesne almayan) fiili takip eden cümlenin geçişli (nesne alan) fiille kurulması hâlinde nesne mutlaka kullanılmalıdır:
» Trafik kurallarına uyun, (uymayanları) uyarın.
» Herkes uyanıkken siz uyumayın, (uyuyanları) uyandırın.
» Sıfat tamlamalarında sıfat ile nitelenen veya belirtilen isim arasında anlam bakımından mutlaka bir uyum olmalıdır:
» Bunlar akıllı işlerdir. (akıllı sıfatı, iş ismine uygun değildir)
» Geçen yıl sıfır kollu elbiseler modaydı.(kolsuz elbise)
» Sıfır hatayla projesini tamamladı. (Projesini hatasız tamamladı.)

Sıfatların veya zarfların derecesini göstermek üzere kullanılan çok, daha… gibi zarfların yerine korkunç, dehşet… gibi olumsuz anlamlı kelimelerin kullanılması yanlıştır:
» Babam manyak para gönderiyor.
» Korkunç güzel bir programdı. (korkunç olan güzel değildir)
» Şarkılarınızı inanılmaz güzel buluyorum.
» Müthiş konserimize bekliyoruz. (müthiş: dehşetli, korkunç)
» Birkaç, her, herhangi bir gibi kelimeler veya sayı isimleri sıfat tamlamasının tamlayanı olursa isim mutlaka teklik olmalıdır: birkaç iyi adam, her zaman, herhangi bir anlayış; iki masa, beş öğrenci, bin konut gibi.
» Beşevler, Çifte Minareler, Kırk Haramiler, Üç Kuyular, Üç Silâhşorlar, Yedi Cüceler gibi özel isim hâline gelenler müstesnadır.
» İsim tamlamaları ve sıfat tamlamalarında eksik unsurların bulunması da uyumsuzluktan kaynaklanan anlatım bozukluklarına sebep olur:
» Yaklaşık 80 (santimetre) ya da 1 metre çapında bir daire çizin.
» Ben diyeyim 25 (gün) siz deyin bir ay sonra terhis oluyorum.
» Yabancı dil yayınlar (ı) merkezi.
» Yine aşık olmuş.(aşık: eklem yerindeki kemik, âşık: seven)
» Bu yıl karınızı ortaklarınızla paylaştınız mı? (Bu yıl kârınızı … biçi¬minde yazılmazsa paylaşılan kâr olmaz.)
» Farklı hizmet, karlı alış veriş.(Farklı hizmet, kârlı alış veriş.)
» Kendisini taktir ediyoruz.(taktir: damıtma, takdir:beğenip değer verme)
» Bir kelimenin kendinden sonra gelen kelimeyle yapı ve anlam bakımın¬dan ilgisi olmadığını göstermek için virgül işareti konur:
» Genç doktora şikâyetini anlattı.cümlesinde anlatım bozukluğu yoktur. Genç ve doktor kelimeleri arasına virgül konmadığı için genç kelimesi doktorun sıfatı olarak kullanılmıştır. Bu cümlede genç sözü özne olarak kullanılacaksa genç kelimesinden sonra virgül işareti mutlaka konulmalıdır.
» Aşağıdaki örneklerde virgül işareti kullanılmadığı için cümlelerde belirsizlik vardır:
» Gürültüden ürktüğü için Ali Ağa eşeğine yollu küfürler savurdu.
» Benim gibi çalışmazsan kazanamazsın.
» İnsanlar ancak anadillerinin derinliklerine nüfus edebilir
» Hiçbir şiire başlarken ,bunu umuda ,umutsuzluğa, sevince ya da acıya yönlendireyim, diye başlamıyorum. (2005 öss)
» Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de yerini bilirim. (2005 ÖSS)
» Bir ailenin verdiği insanüstü bir çabanın öyküsüdür bu. (2005 ÖSS)
» Bu kazada can kaybı yaşanmadı. (2005 ÖSS)
» Gelişme çağındaki gençler, kendinin ve çevrenin yönlendirmesiyle yanlış yapabilirler. (2005 ÖSS)
» Bir fil elektrik direğinden daha yükseğe zıplayabilir mi?
devamını okuyunuz... >>

ANLATIM BOZUKLUĞUNA ÖRNEK CÜMLELER

Anlatım Bozuklukları İle İlgili
Örnek Cümleler

Sözcüklerin Seçiminde Yanlışlık Yapıyoruz…
Düşüncelerimiz arasında ayrıcalık giderek büyüyor. (ayrım)
Bahçeye ektiğin elma fidanı kurumuş. (diktiğin)
Ali’nin saçları büyümüş. (uzamış)
İnsanlar, hırsızlık, dolandırıcılık, gibi bayağı hünerlerden uzak durmalı. (davranışlardan)
Toplum içinde bu çekimserlik niye? (çekingenlik)
Bu makine iyi resim çekmiyor. (fotoğraf)
İçeri girdi, önce kendini tanıştırdı. (tanıttı)
Her girişimden çekinmez. (Hiçbir)

Anlamca Çelişen Sözcükleri Bir Cümlede Kullanıyoruz…
Bundan aşağı yukarı tam üç yıl öncesiydi. (olasılık – kesinlik)
Herhalde onlarda gelecek sanırım. (kesinlik – olasılık)
Eminiz ki saat üçte burada olsa gerek. (kesinlik – olasılık)
Bize öyle geliyor ki bunlar kaçmış olsa gerek. (kişisel görüş – olasılık)

Ses Bakımından Birbirine Benzeyen Sözcükleri Yanlış Kullanıyoruz…
Öğle - öyle (1. Zaman adı, 2.Onaylama)
Porte – portre (1. Nota çizgisi, 2. Yağlı boya resmi)
Tesviye – tasviye ( 1.Düzeltme, 2. Arıtma, ayıklama)
Eğer – eyer (1.Şart anlamında, 2. Binek hayvanın sırtına vurulan nesne)
Basım – basın (1.Basım sanatı, 2. Basılıp dağıtılan
Etkin – etken (1.Etki yapan, 2.Devinimli )

Cümledeki Sözcükleri Yanlış Yerde Kullanıyoruz…
NOT: Öğelerin yerli yerinde olması gerekir.
Bir türlü aklım almıyor. (Yüklem)
Aklım bir türlü almıyor. (Özne)
Patatesler çok suda pişmiş. (Dolaylı Tümleç)
Patatesler suda çok pişmiş. (Zarf Tümleci)
Fazla canını sıkma. (Belirtili Nesne)
Canını fazla sıkma. (Zarf)
Kısaca bazı bildiklerimi anlatmak istiyorum. (Belirtili Nesne)
Bazı bildiklerimi kısaca anlatmak istiyorum. (Zarf Tümleci)

Gereksiz Sözcük Kullanımlarıyla Anlatımdaki Duruluk İlkesi Bozuluyor…
Birbirine selam verdiler. “selamlaştılar” olması gerekir.
Okula arkadaşlarıyla birlikte gitmiş. “birlikte” sözcüğü gereksiz.
En güzel taşıt aracı trendir. “aracı” sözcüğü gereksiz.
Sabah pencereden baktığımda bulutlu ve hafif yağmurlu bir hava ile karşılaştım. “yağmur elbette bulutlu bir havada yağar.”
Artık bundan böyle başının çaresine bak. “bundan böyle” sözcüğü gereksiz kullanılmış.
İçeri girmek ve hem de onları görmek istiyorum. “hem de” söz grubu gereksiz kullanılmış.

Anlamca Yakın Sözcüklerin Seçiminde Yanlışlık Yapılıyor…
Atı alan Kadıköy’ü geçti. “Üsküdar’ı “olacak.
Neşeli şen şakrak bir adamdı. “şen şakrak” ikilemesi gereksiz.
Karşılıklı tartışmanın bir anlamı yok. “tartışma tek başına olmaz.”
Oysa bizim arkadaşın ise hiçbir suçu yok. “oysa ve ise ”sözcükleri gereksiz.”

Tümleçlerle İlgili Yanlışlıklar Yapıyoruz…
“Sanatçı gerçeğe ulaşır, yorumlar.” Cümlesinde nesne eksikliği var. “Sanatçı gerçeğe ulaşır, onu yorumlar.” olmalıydı.
“Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?”
“Bu güçlüklerle nasıl başa çıktı .”olmalıydı.
Arkadaşlarına gitmiş, yardım istemişti.”
onlardan (dolaylı tümleç ) eksikliği var.
“İnsanlara öfke veren, aşağılık duygusuna düşüren nedenlere bakalım.” İkinci yan cümleciğin nesnesi eksik (onları) olacak.
“Buna ancak yönetim kurulu karar verir, uygular.”
İkinci cümlede nesne eksikliği var. “Bunu uygular” olmalıydı.

Tamlamalarla İlgili Yapılan Yanlışlıklar…
Sorunlar karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözülmelidir.
Bu haliyle karşılıklı , birlik içinde … gibi bir anlam oluşuyor. Yanlıştır. ”Sorunlar karşılıklı anlayışla ve birlik içinde çözülmelidir.”olmalıydı.
Kıpkırmızı çiçekler, ekinler birbiriyle kucaklaşıyordu.
Kırmızı ekinler olmaz. “Kıpkırmızı çiçekler, sarı ekinler birbiriyle kucaklaşıyordu.” olmalıydı.
Bu karardan vazgeçmeyeceğim, üzerinde inatla durduğunu biliyoruz.”
Açıklama: İkinci cümlede tamlayan söylenmemiş. “kararın üzerinde…” olmalıydı.
devamını okuyunuz... >>

ANLATIM BOZUKLUKLARI

Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur. Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir. Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış olmalıdır bu cümle. İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur.

Bu konu ile ilgili, ÖSS’de 5 ya da 6 soru çıkmaktadır. Sadece anlamla ilgili olmayıp dilbilgisi ile de ilgili özellikler gösterdiğinden, daha önceki konuların, özellikle cümle öğelerinin, çok iyi bilinmesi gerekir.

Bu alanda sorulan sorular değişik özellikler gösterir. Bazen bir cümle verilir ve “Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilir?” diye sorulur, bazen de “Aşağıdakilerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?” şeklinde sorulur.

Anlatım bozukluklarını anlama ve yapıya dayalı bozukluklar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:

1. Anlama dayalı bozukluklar:

Bu bozuklukları birkaç bölüme ayırarak inceleyebiliriz.

* Gereksiz sözcük kullanılması
* Cümlede belirsizlik bulunması
* Birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması
* Sözcüğün anlamca cümleye uymaması
* Sözcüklerin yanlış eyleme bağlanması
* Mantık hatasının olması
* Deyimin yanlış anlamda kullanılması
* Sözcüğün yanlış yerde kullanılması
* Bazen de bu belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir.

Örneğin;

“Yaşlı adamın yüzüne dalgın dalgın baktı.”

cümlesinde “dalgın dalgın” bakanın “yaşlı” olduğunu belirtmek için, “yaşlı” dan sonra virgül gelmelidir. Aksi takdirde “yaşlı” sözü adam isminin sıfatı olacaktır.

* Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.

Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.

“Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar sağlamaz.”

cümlesinde “eleştirip” sözcüğünün verdiği anlamla “tenkit etmek” sözcüğünün verdiği anlam aynıdır. Öyleyse bu cümlede “eleştirip” sözü gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.

“İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı.”

“Bilgili insanlardan yararlanmayı, istifade etmeyi bilmeliyiz.”

cümlelerinde altı çizili sözcükler gereksizdir.

* Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer.

Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.

“Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok, sağır değilim.”

cümlesinde “bağırmak” zaten yüksek sesle konuşmak anlamındadır. Öyleyse bu sözün anlamı içinde bulunan “yüksek sesle” sözüne gerek yoktur.

* Cümlede belirsizlik varsa, o cümle iyi bir cümle değildir.

Bu belirsizlik mutlaka giderilmelidir.

Örneğin;

“Geleceğini babamdan öğrendim.”

cümlesinde “geleceğini” sözü belirsizdir. Çünkü kimin geleceği belli değil. “Onun geleceği” de olabilir; “senin geleceğin” de olabilir. Bu belirsizlik giderilmeli ve sözcüğün kime ait olduğu belirginleştirilmelidir.

* Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır. Eylemin anlamca yanlış yerde kullanılması da anlatım bozukluğuna yol açar.

Örneğin;

“Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu..”

cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa işin kısa sürede bitirilmesi olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Bunun yerine cümle “…bitirmemi sağladı.” şeklinde bitirilebilir.

* Bazı cümlelerde mantık hatasının bulunması da o cümlenin anlatımını bozar.

Örneğin;

“Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz o.”

cümlesinde “bırakın” sözcüğünün cümleye kattığı anlamdan dolayı sanki patates doğramak yemek yapmaktan daha önemliymiş gibi görülüyor. Bu yanlışın düzeltilmesi için cümle,

“Bırakın yemek yapmayı, patates bile doğrayamaz o.”

şeklinde söylenmelidir.

* Bazen sözcüklerin bağlandığı ortak eylemler de anlatımda bozukluğa yol açar.

Örneğin;

“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı belli değil.”

cümlesinde “yarar” ve “zarar” sözcükleri “sağladı” eylemine bağlanmıştır. Ancak “yarar sağlamak” doğru olsa bile, “zarar sağlamak” doğru değildir. Cümle;

“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı, zarar mı verdi belli değil.”

şeklinde söylenmelidir.

* Bu, bazen öğelerin eyleme bağlanmasında da görülür.

Örneğin;

“Ayağına ayakkabı, omzuna şal, üzerine pardesü giyip dışarı çıktı.”

cümlesinde “ayakkabı, şal ve pardesü” sözcükleri “giymek” eylemine bağlanmıştır. Oysa şal giyilmez, atılır.

* Cümlede deyimin yanlış yerde kullanılması da cümlenin anlamını bozar.

“Öğretmenin anlattığı konu tüm öğrencilerin dikkatini çekmişti. Herkes kulak kabartmış, öğretmeni dinliyordu.”

cümlesinde “kulak kabartmış” yanlış kullanılmıştır. Çünkü “kulak kabartmak” fark ettirmeden dinlemek anlamındadır. Burada “kulak kesilmek” deyiminin kullanılması gerekirdi.

* Bazı sözcüklerin anlamları birbirine karıştırılabilir. Cümledeki sözcüklerin anlamına da dikkat edilmelidir.

Örneğin;

“Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları beni sevindirdi.”

cümlesindeki “uygunluk” sözü yanlış anlamda kullanılmıştır. Çünkü burada “uyum” sözü kullanılmalıdır.

* Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir.

Örneğin;

“Yeni elbisemi giymiştim ki kapı açıldı.”

Cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır. Çünkü burada söylenmek istenen, elbisenin yeniliği değil, giymenin yeni yapıldığıdır. Öyleyse cümle;

“Elbisemi yeni giymiştim ki kapı açıldı.” şeklinde olmalıdır.

* Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.

Örneğin;

“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdandır.”

cümlesinde “nedeni” sözcüğü bir olayın sebebini anlatıyor. Ayrıca “olmamdandır” sözündeki “-dan” eki de neden anlamı veren bir ektir. İkisinin bir arada bulunması cümlenin anlatımını bozmuştur. Cümle,

“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdır.”

şeklinde düzeltilebilir.

Yapıya dayalı anlatım bozuklukları:

Bu tür bozukluklar daha çok, Türkçe’nin kurallarıyla ilgili olduğundan, soruları çözebilmek için dilbilgisi kurallarının iyi bilinmesi gerekir. Bu tür bozukluklar şu şekilde sıralanabilir:

* Öğe eksikliğinin bulunması
* Özneyle yüklem arasında olumluluk-olumsuzluk uyumsuzluğunun bulunması
* Özneyle yüklem arasında tekillik-çoğulluk açısından uyumsuzluğun bulunması
* Özneyle yüklem arasında şahıs yönünden uyumsuzluğun bulunması
* Tamlama uyumsuzluğunun bulunması
* Ek uyumsuzluğunun bulunması
* Etken-edilgen fiillerin bir arada bulunması
* İsim cümlelerinde ekfiilin ortak kullanılması

Şimdi bunları tek tek açıklayalım.

*Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar. Bu, daha çok ortak kullanılan öğelerde görülür. Çünkü Türkçede her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz.

Örneğin;

“Kardeşini yanına çağırdı, bir şeyler söyledi.”

cümlesindeki öğeleri inceleyelim: “Çağırdı” ve “söyledi” yüklemdir. Çağrılan ve söylenen kişi ise “kardeşi” dir. Yani “Kardeşini” öğesi her iki yüklemin ortak öğesidir. Bu ortak öğeyi yüklemlerle kullanalım. “Kardeşini çağırdı” doğrudur; ancak “kardeşini bir şeyler söyledi.” denmez, “kardeşine bir şeyler söyledi.” olmalı. “Kardeş” sözcüğünü iki kez kullanmamak için “ona” da diyebiliriz.

Başka bir örnek verelim:

“Arkadaşlarını pek sevmez, hatta çoğu zaman nefret ederdi.”

cümlesinde, sevmediği kişiler ile nefret ettiği kişiler aynıdır, yani “arkadaşları” ortak öğedir. Ancak “arkadaşlarını sevmez” dense de “arkadaşlarını nefret ederdi.” denmez; “arkadaşlarından nefret ederdi.” denmeli ya da onun yerine geçen “onlardan” sözü kullanılmalıdır.

Görüldüğü gibi bu tür bozukluklar daha çok sıralı cümlelerde görülüyor, ancak bileşik cümlelerde de bu tür öğe eksiklikleri görülebilir.

*Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazıları olumsuz anlamlar verir. Buna göre yüklemlerin de olumlu, olumsuz çekimlenmesi gerekir.

Örneğin;

“Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti.”

cümlesinde gelmeyen ve gidenler aynı kişiler, ancak “hiç kimse” olumsuz bir öznedir ve yüklemi daima olumsuz çekimlenir. Oysa “gitti” olumlu bir çekimdir. Yani ikinci cümle özneyle uyum sağlamamıştır. Buna “hepsi” şeklinde bir özne getirilmelidir.

Gerçi bu, sadece özneyle ilgili bir durum değildir. Bu tür sözcükler başka öğe durumunda bulunduklarında da yüklem aynı özelliği gösterir.

Örneğin;

“Öğretmenimiz hiçbirimizi azarlamaz, çok severdi.”

cümlesinde, yine “hiçbirimizi” olumsuz olduğundan “hiçbirimizi severdi” şeklinde kullanılmaz; “hepimizi severdi” olmalıdır.

*Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.

Özne birinci tekil, ikinci tekil (ben, sen); birinci tekil, üçüncü tekil (ben, o); birinci tekil, ikinci çoğul, (ben, siz); birinci tekil, üçüncü çoğul (ben, onlar) şahıslardan oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şahısa göre çekimlenir.

“Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz.”

“Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık.”

“Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik.”

“Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık.”

cümleleri buna örnek gösterilebilir.

Eğer özne ikinci tekil ve üçüncü tekil (sen, o); ikinci tekil ve ikinci çoğul (sen, siz); ikinci tekil ve üçüncü çoğul (sen, onlar); şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şahısa göre çekimlenir. Ancak ikinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şahısa göre çekimlenir.

“Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”

“Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz.”

“ Sen ve buradaki konukların, bize yarın gelebilirsiniz.”

“Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık.”

cümleleri buna örnektir.

Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler. Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur. İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir.

“Kuşlar dallara kondular.” değil “Kuşlar dallara kondu.”

“Sevgiler gizli kaldıkça güzelleşirler.” değil “güzelleşir.” olacak.

“Çocuklar geldi.” şeklinde de doğrudur, “Çocuklar geldiler.” de.

*Bazen özneyle yüklem arasındaki uyumsuzluk, öznenin anlamından kaynaklanır.

Örneğin;

“Nüfus sayımı bu yıl yapıldı, bir hayli artmış.”

cümlesinde “yapıldı” yükleminin öznesi “nüfus sayımı”dır, “artmış” yükleminin öznesi ise “nüfus” olacaktır. Ancak cümlede “nüfus” diye bir özne yoktur. Sanki nüfus sayımı, “artmış” yükleminin öznesi olmuştur. Bu ise anlamca uygun değildir.

*Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar. Çünkü isim tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz. Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan, ortak kullanılamaz.

Örneğin;

“Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.”

cümlesinde “araç” sözü hem “askeri” hem “polis” sözcüklerinin tamlananı durumundadır. Ancak “polis aracı” isim tamlamasıdır ve tamlanan iyelik eki almıştır. “Askeri” sözcüğü ise sıfat olabilecek bir sözcüktür ve “askeri araç” şeklinde sıfat tamlaması yapar; tamlanan da ek almaz. Dolayısıyla araç sözcüğü ortak tamlanan olarak kullanılamaz. Cümle;

“Kaza yerine birçok askeri araçla polis aracı geldi.”

şeklinde olmalıdır.

Burada ayrıca sıfat tamlamalarında görülen bir özelliği de ifade edelim. Türkçe’de sıfatlar çoğul anlam verirse isimler çoğul eki almaz. Bu özellik genellikle belgisiz sıfatlarda görülür.

Örneğin;

“Geceye birçok davetliler katıldı.”

cümlesinde “birçok” sıfatı çoğul bir anlam verdiği halde davetliler sözü de çoğul eki almıştır. Cümleden çoğul eki çıkarılmalıdır.

*Cümlede eklerin eksik kullanılması cümlenin anlatımını bozar.

Örneğin;

“Her ülke, dünya devletleri arasında önemli bir yer edinmek için, ekonomik açıdan gelişmesi gerekir.”

cümlesinde “gelişmesi” sözcüğündeki iyelik ekinin, sözcüğü nereye bağladığı belli değil; “kimin gelişmesi gerekir?” diye sorarsak “ülkenin” cevabı gelir. Öyleyse “ülke” sözcüğüne ilgi eki (-in) getirilmelidir.

Bazen de bu durumun tersi görülür.

“Sanatçının, topluma yararlı bir kişi olmak için, eserinde mutlaka toplum sorunlarına yer vermelidir.”

cümlesinde “yer veren kim?” sorusuna “sanatçı” cevap verir. Oysa cümlede “sanatçının” denmiş. Ya bu sözcükteki ilgi eki kaldırılmalı ya da yüklem “vermesi gerekir” şeklinde değiştirilmelidir.

*Bazı cümlelerde ise sözcükleri birbirine bağlayan ekler yanlış kullanılmıştır.

Örneğin;

“Senin en beğendiğim yanın, derslerine düzenli çalıştığındır.”

Cümlede öğeleri ortak olarak kullanan etken ve edilgen fiiller bir arada bulunmaz.

Örneğin;

“Bütün yemekleri hazırlayıp bir kenara koyulmalıdır.”

cümlesinde “hazırlamak” etken “koyulmalıdır” edilgen fiillerdir. Bunların aynı öğelerle kullanılması bozukluğa yol açmıştır. Cümle;

“Bütün yemekler hazırlanarak, bir kenara koyulmalıdır.”

şeklinde düzenlenirse bozukluk giderilir.

Sıralı isim cümlelerinde ekfiilin kullanılması da bazen bozukluğa yol açar.

Örneğin;

“O yaşlı şair geleneklere bağlı, ama yeniliklere kapalı değildi.”

cümlesinde iki yargı vardır: Şairin geleneklere bağlı olduğu, aynı zamanda yeniliklere de kapalı olmadığı, oysa cümlede “bağlı” sözü yüklem gibi kullanılmadığından “değildi” edatına bağlanıyor ve böylece şairin geleneklere bağlı olmadığı anlamı çıkıyor. Bunu engellemek için “bağlı” sözü “bağlıydı” şekline getirilmelidir.

ANLAM BAKIMINDAN ANLATIM BOZUKLUKLARI
1)Gereksiz Sözcük Kullanma:
Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
*Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı.
*Bu yol yaya yürümekle bitecek gibi değil.
*Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar.
*Geçmişteki hatıralardan bir şikayetim yok
*Ülkemizin sorunları bitmiyor ,tükenmiyor
*O günleri daha henüz dün gibi hatırlıyorum
*Bu gece ısı sıfırın altında eksi beş derece olacak.
*Gülmesinin nedeni bugün iyi bir haber almasındandır.
*Onunla ilk tanışmamızı unutamam.
*Dün gece uyurken gördüğü rüyayı anlattı.
*Sanki dalgasız bir deniz gibiydi yüzü.
*Sana söyleyeceğim bu gizli sırlarımı kimseye söyleme.
*Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti.
*Havada beyaz kar taneleri uçuşuyor.
*Bu iş yerinde aşağı yukarı üç dört yıldan beri çalışıyorum.
*Sınav yaklaştıkça öğrencilerin heyecanı gittikçe artıyor.
*Galiba başka çaresi de yok gibi görünüyor.
*Sınıfın boyu en kısa öğrencisini arkaya oturtmuşsun.
*Yaşlı adam söz almak için oturduğu yerden ayağa kalktı.
*Dosyadaki mevcut belgelerden anlaşılıyor ki bu iş uzun sürecek.
*Artık bundan sonra oraya gitmene gerek kalmadı.
*İki kardeşten en küçüğü okula gitmiyordu.
*Bu saatte oraya yalnız gidemem;seninle birlikte gitmek istiyorum.
*İşte seninle bu yüzden dolayı konuşmak istemiyorum.
*Niçin böyle yüksek sesle bağırıyorsun ki?
*Biz onlara iki günde bir, gün aşırı giderdik.
*Yorulmamıza rağmen basamaklardan yukarı hızlı hızlı çıkıyorduk.
*Türkçede Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler vardır.
*Böyle havalarda eve bir tane bile ekmek götürmeyi unutur.
*Kadın küçük çocuğa yaklaşarak senden büyük ağabeyin var mı diye sordu.
*Yarınki toplantıda ülkenin ekonomik ve iktisadi problemleri tartışılacak.
2)Sözcükleri birbiriyle karıştırma:
Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin karıştırılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.
*Geri kalmışlık Türkiye’ye özel bir durum değil.
*Bu binalar gerçekten çok yaklaşık yapılmış.
*Size birazdan düğün resimlerini göstereceğim.
*Bir öğrenci sınıfta kalmışsa onun sınıfı geçmesini güçlendiren nedenleri araştırmak gerekir.
*Bizden son öğretim durumunu gösteren bir belge istedi.
*Vatandaşlarımız arasında din ,dil,ırk ayrıntısı yapılamaz.
*Bazı öğrenciler derste çok çekimserdir.
*Uzun saçlı bir genç geldi,kendini bize tanıştırdı.
*Vezüv etken bir yanardağdır.
*Deterjandan elleri tahrip oldu.
*Bu bölgenin kendine özgün gelenekleri vardır.
*Camdan yankılanan ışık gözlerimi kamaştırdı.
*Yazarın on dördüncü kitabı da yayınlandı.
*Belediyeler sık sık güz etkenlikleri yapıyor.
*Çocukların birbirleriyle uygunluk içinde olmaları çok güzel.
*Bu iki olay arasında hiçbir ayrıcalık yok.
*Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.
*Kar yolu kapadığı için geçit servis yolundan sağlanıyordu.

3)Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma:
Sözcük, anlamına uygun yerde kullanılmadığı zaman ya da yanlış anlama gelecek şekilde kullanıldığında anlatım bozukluğu doğar.
*Bu onların bolluğa düştükleri zaman bile savurganlık etmelerine yol açar.
*Şimdi size yarın yayınlanacak programlardan bazılarını hatırlatıyoruz.
*Bence sizin bu sınavı kaybetme şansınız hiç yok.
*Alınan bunca borç Türkiye’nin Avrupa’ya bağımlı olmasını sağladı.
*Bugün dünyanın yüz kırk ülkesinde cüzamlılar günü kutlanıyor.
*Bu yıl babamın yüzünden sınıfı geçtim.
*Annesi iyi çorap dokurdu.
*Ektiğin fidanlar meyveye döndü.
*Her türlü girişimden çekinmeyen biriydi.
*Aldıkları para mutluluklarına yol açtı.
*Cumhuriyet 1923 tarihinde ilan edildi.
*Ben 21 Mart 1978 yılında doğmuşum.
*Uzun bir ders yılı daha tamamlanmak üzere tatil iyice yanaştı.
*Tırnakların bir hayli büyümüş.
*Dünden itibaren yağmur yağıyor
*Adamın başına silahı dayayarak cebindeki parayı çalmışlar.
*Bize yapılacak her türlü baskı bizi yolumuzdan alıkoyamayacaktır.
*Bu gençleri azımsamak ,onların başarılı olacaklarına inanmamak doğru değil.
4)Sözcüğün Yapısındaki Yanlışlık:
Bir sözcük dilbilgisi kurallarına aykırı türetilirse anlatım bozukluğu doğar.
*Mehmet Efendi on beş yıldır bakkalcılık yapıyor.
*Yiyecekleri kokturmuşsun.
*Bölgevi sorunlar artıyor.
*Her şeyi pahalılandırmışsınız.
*Bilinçleşmenin gerçekleşmesini eğitim sağlayacaktır.
*Dilimizi çirkinletmeyelim.
*Sizce bu kişi kaçtı mı kaçtırıldı mı?
5)Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler:
Bir sözcüğün cümlenin akışına veya anlamına uygun yerde kullanılmaması anlatım bozukluğuna yol açar.
*Hakan çok iyi futbolcu ama fazla topla oynuyor.
*Bu çocuk seneye yüksek inşaat mühendisi olacak.
*Eski Adana millet vekillerinden biri daha ölmüş.
*Günde kırk kere limonlu salatalık turşusu satan dükkana uğrardı.
*Cesetler çok denizde kaldığından çürümüş.
*Burada her Allah’ın günü kaza oluyor.
*Başbakan Çin’e bu yılın sekizinci büyük gezisini yapıyor.
*Değil bir lokma ekmek bir tabak yemek yine bulamaz.
*Bakanımız bir hafta içinde petrol üreten ülkeleri gezecek.
*Ağrısız kulak delinir.
*Atatürk’ün 119.doğum yılı törenle kutlanmıştı.
*Bu yemek fazla dışarıda kaldığı için bozulmuş.
*THY’ye ait 158 yolcunun bulunduğu uçak denize düşmüş.
6)Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması:
Bir cümlede anlamca birbirine ters olan sözlerin birlikte kullanılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.Genellikle kesinlik ihtimal çelişkisi görülür.
*Hiç şüphesiz bu olaya en çok üzülen başkan olsa gerek.
*Şüphesiz sanatçı bu alanda çok başarılı eserler vermiş olmalı.
*Kesinlikle söyleyebilirim ki tedavi hastayı ayağa kaldırabilir.
*Gönderdiğim paketi eminim bugüne kadar almış olmalısınız.
*Müdür Bey bu adam için:”Çok mütevazı , burnundan kıl aldırmayan biridir.”diyor.
*Artık kesinlikle böyle bir hataya düşmeyebilir.
*Okulu bitireli hemen hemen tam on yıl oldu.
*Elbette onunla birlikte gitmiş olabilirler.
7)Deyim ve Atasözü Yanlışları:
Deyimler ve atasözleri kalıplaşmış ve halk diline,kültürüne yerleşmiş kelime gruplarıdır.Bu yüzden deyimlerdeki kelimeler kesinlikle değiştirilemez.Kullanılan deyim, cümleye de uygun olmalıdır.
*Babasını görünce paçaları tutuştu.
*Çok acıktım midem zil çalıyor.
*O kadar kalabalık ki çuvaldız atsan yere düşmez.
*Ona ayak bağı oluyor , işini çabuk bitirmesini sağlıyordu.
*Ona yardım et elinden geleni ardına koyma.
*Alma garibin ahını çıkar aheste aheste.
*Ev sahibi ,Ayşe Hanıma bu ne şıklık böyle deyince Ayşe Hanım üzerine alındı.
*Konferansta konuşmacının anlattıkları herkesin dikkatini çekmişti.Tüm dinleyiciler kulak kabartmış ,konuşmacıyı dinliyordu.
*Bu görüntüler karşısında saçlarım diken diken oldu.
*Bu konuyu onunla bir görüş o yol yolak bilen biridir.
8)Gereksiz Yardımcı Eylemler Kullanma:
Türkçede doğrudan fiil olarak çekimlenebilecek bir kelimenin yardımcı eylem alarak çekimlenmesi yanlıştır.
*Boşuna umut etme oraya gelmeyeceğim.
*Benden kuşku etmemelisin.
*Senin düşüncelerin hiçbir zaman bana etki etmez.
*Bu işi onun yapabileceğinden şüphe etmiyorum.
Not:Bu konuyu bazı kaynaklar anlatım bozukluğu olarak kabul etmez.ÖSS’de de şimdiye kadar böyle bir soru çıkmamıştır.
9)Mantık Hataları:
İyi ve sağlam bir cümlenin temel mantık ilkelerine uygun olması gerekir aksi taktirde anlatım bozukluğu yapılmış olur.
*Seninle değil şehir içinde gezmek, dünya turuna bile çıkılmaz.
*Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını sizlere hatırlatmaya çalıştık.
*Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme;hatta sara nöbetlerine dahi yol açabilir.
*Tezgahtar müşterinin aldığı oyuncağı kağıda sardı ve müşteriye verdi.
*Karar TBMM’nin 230′a karşı 190 oyla aldığı bir kararla kabul edildi.
10)Zamir Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları:
Bazı cümlelerde iyelik zamiri kullanılmadığı taktirde bir anlam belirsizliği ortaya çıkar.Cümlenin başına hem senin hem de onun zamirini getirebiliyorsak orada bir anlam belirsizliği vardır.Bu tip cümlelerdeki anlam belirsizliğini gidermek için cümlenin uygun bir yerine iyelik zamirinin getirilmesi gerekir.Aksi taktirde anlam belirsizliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu doğar.
*Ehliyetini polis almış öyle mi?
*Bana ne söyleyeceğini biliyorum.
*Geleceğini ben biliyordum.
*Yarışmada birinci olduğuna sevindim.
Not:Bazen de bu belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir.
*Hırsız, çocuğu kovaladı.
*Genç, adama seslendi.
*O, soruları yapamadı.
11)Karşılaştırma Hataları:
Bazı cümlelerden iki farklı anlam çıkabilmektedir.Bu tip karşılaştırma bildiren cümlelerdeki anlatım bulanıklığı giderilmediği taktirde anlatım bozukluğu ortaya çıkar.
*Adam,politikayla karısından çok ilgileniyor.
*Bu kötü insanlara sizden çok kızıyorum.
*Sen onu benden çok aradın.

DİLBİLGİSİ BAKIMINDAN ANLATIM BOZUKLUKLARI
1)Yüklem Yanlışlığından Doğan Anlatım Bozuklukları:
Yüklemle ilgili yanlışlıklar, yüklemin çatı,kişi,zaman,yardımcı eylemler,ek eylemler gibi noktalarda cümleye uygunluk göstermemesi durumudur.
*Kahvaltıda peynir,ekmek ve çay içtik.
*İçkiyi az sigarayı hiç içmem.
*Kimin dürüst,kimin dürüst olmadığını biliyor.
*Suçlamaların yersiz ve doğru olmadığını söyle.
*Baloya güzel bir elbise ve pahalı mücevherler takarak gelmişti.
*Çocuklarıyla bazen çok bazen de hiç ilgilenmezdi.
*Sabahları erken kalkar ve sakin havada koşuyordu.
*Annem yemek pişiriyor biz de ona yardım ediyorduk.
*Boyu kısa , bedeni de pek biçimli değildi.
*Aldığı şeyler hem pahalı hem de kaliteli değilmiş.
*Bu geziye okulumuz öğrencilerinden ve disiplin cezası almayanlar katılabilecek.
2)Özne Yanlışlığından Doğan Anlatım Bozuklukları:
Cümlede öznenin bulunmamasından,öznenin gereksiz ekler almasından, ya da özne olmayacak bir sözün özne gibi kullanılmasından kaynaklanır.
*Dernek müdürünün yetkileri alındı ve kovuldu.
*O insanların sayısı azalıyor bulunmaz oluyor.
*Belediye tarafından yaptırılan dört katlı binanın inşaatı bitirildi ve hizmete girdi.
*Yaşlı adamın parası alınarak evine gönderildi.
*Viraja hızlı giren aracın lastiği patladı ve kaza yaptı.
*Herkes kazayı seyrediyor, yardım etmeyi düşünmüyordu.
*Hastanın durumu gittikçe kötüleşiyor,yerinden kalkamıyordu.
*Filmin güzelliği herkesi etkiledi;çünkü güzel çekilmişti.
3)Özne Yüklem Uyuşmazlığından Kaynaklanan Anlatım Bozukluğu:
Öznenin tekillik çoğulluk ve şahıs bakımından uyuşması gerekir;aksi taktirde anlatım bozukluğu ortaya çıkar.
a)Topluluk isimleri özne ise yüklem tekil olur;ancak topluluk isimleri çoğul eki alıyorsa yüklem de alabilir.
*Bizim takım sahaya çıktılar.
*Takımlar nihayet sahaya çıktılar.
*Ordular uzun süredir savaşıyor.
b)Bitki,hayvan,cansız varlık ve organ isimleri çoğul durumda özne ise yüklem tekil olur.
*Nedense köpekler sabaha kadar havladılar.
*Çiçekler sıcaktan kurumuşlar.
*Bu sıralar çok sağlam yapılmışlar.
*Seni görünce gözlerim dolar.
Not:İnsan dışı varlıklar kişileştirme yolu ile çoğul özne ise yüklem de çoğul olabilir.

*Martılar denize dalıp dalıp çıkıyorlar.
*Martılar bize selam getirdiler.
*Dağlar beyaz şallarını omuzlarına attılar.
c)Eylem isimleri ,çoğul özne ise yüklem tekil olur.
*Gülüşmeler çok uzun sürdüler.
*Tartışmalar sabaha kadar devam ettiler.
d)Çoğul sayılar özne ise yüklem tekil olur.
*İki kişi bankayı soymuşlar.
*Derse on öğrenci girmediler.
*Bana beş soru bıraktılar.
e)Saygı,sitem,küçümseme gibi durumlar için özne tekil de olsa yüklem çoğul yapılabilir.
*Ahmet Bey bizi hatırlamadılar.
*Ayşe Hanım odasında yoklar.
f)Öznede belgisiz zamir ya da belgisiz sıfat varsa yüklem tekil olur.
*Hiçbiri sizi görmüyorlar.
*Herkes bu konuda aynı fikirdeydiler.
*Birçok kişi aynı sorunu tartışıyorlar.
g)Bir cümlede birden fazla özne varsa ve bu öznelerin biri 1. kişi ise yüklem 1. çoğul olur.
*Ali, Ahmet ve ben dün size uğramıştık.
*Ben ve kardeşim size inanmıyoruz.
h)Birden fazla özneden biri 2.kişi ise yüklem 2.çoğul;öznelerin biri 3.kişi ise yüklem 3. çoğul olur.
*Sen ve kardeşin derse girmemişsiniz.
*Ahmetle o bu akşam gelecekler.
*Ben,sen,o burada nöbet tutacağız.
*O ve Murat bunu hemen yapacaklar
4)Tümleç Yanlışları:
Özellikle sıralı cümlelerde tümleç (dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci) kullanılması gereken yerde kullanılmamışsa anlatım bozulur.Bir tümlecin birden çok yüklem için ortak kullanımı mümkündür.Ancak bu ortak tümleç yüklemlerden birine dahi uymazsa cümlede anlatım bozukluğu doğar.Tümleç yanlışlarını şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
a)Dolaylı Tümleç Eksikliği:
*Düşman kenti bombaladı ; ama giremedi.
*Çukurova’nın toprağı insanı diriltir, umut verir.
*Sizi önemseyen ve inanan insanlar var.
*Gençlerden çok şey bekliyoruz;fakat değer vermiyoruz.
*Kadının içeri girmesiyle çıkması bir oldu.
*Bu evden nefret ediyordu ;ancak darda kalınca geliyordu.
b)Zarf Tümleci Eksikliği:
*Yeni yetişen sanatçılara yardım eder,ilgilenirdi.
*Bir daha seni görmek ve karşılaşmak istemiyor.
*Arkadaşlarını aradı,sonra buluştu.
*Kötü bir beste yaptığımda beni eleştirir ve tartışırdı.
*Senin sorunlarını çözmeye çalışıyor; başa çıkmak için uğraşıyoruz.
c)Nesne Eksikliği:
*Size teşekkür etmek ve kutlamak istiyor.
*Yazıya özendiği,dikkatle yazdığı belliydi.
*Sana telefon açmış,merak ediyormuş.
*Evin onarımını haftaya bitirecek , sonra da satacak.
*Bu kuralların gerekli olduğunu biliyorum;ama uygulayamıyorum.
*Yardıma muhtaç olanlara yardım eder , doyururdu.
*Onun sıcacık sesi bize ulaşır,mutlu ederdi.
*Yazılarında, halkı soyanlara çatar,yerin dibine batırırdı.
*Suçlunun evini bastılar,yakalayıp polise teslim ettiler.
5)Tamlama Yanlışları:
a)Bir sıfatla bir adın ortak tamlanana bağlanması anlatımı bozar:
*Doğa ve toplumsal olayları inceledik.
*Dün epik ve aşk şiirleri okuduk.
*Askeri ve devlet okullarına giriş sınavı yapılacak.
*Gençlik, duygusal ve kişilik sorunları yaşıyor.
*Politik ve ahlak yozlaşması önemli bir sorundur.
b)Çoğul anlamı taşıyan bir sıfattan sonra gelen ad tekil olmalıdır:
*Birçok seneler geçti.
*Bizde iki türlü düşünürler vardır.
*Her türlü tedbirler alındı.
*Birçok festivaller düzenlendi bu yaz.
*Bin türlü çiçekleri derledim sana.
c)Tamlayan Eki Eksikliği:
*Her önüne gelen aklına esen sözcüğü dilimize mal etmesi yanlıştır.
*Bu duygular geçici ve insanı yanıltıcı olduğu bilinmelidir.
*Büyük emek harcanarak yazılan eserler bilimsel bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerekir.
d)Tamlayan Eksikliği:
*Öğrenciye bir şey vermeden gelişmesini umma.
*Arkadaşına yardım ederek mutlu olmasını sağladı.
*Tanıdıklarından alışveriş yaparak para kazanmalarına katkıda bulunurdu.
*Çocuklarıyla her konuyu konuşur , yanlışa düşmemelerine çalışırdı.
6)Eylem – Eylemsi Arasındaki Çatı Uyuşmazlığı:
Birleşik veya sıralı cümlelerde aynı özneyi alan yüklemlerin her ikisi de etken veya her ikisi de edilgen olmalıdır.
*Bütün sorunlar halledilip öyle gidecekti.
*Bütün sahipsiz hayvanlar toplanıp şehir dışına götürecek.
*Sorular çok dikkatli okuyarak çözülsün.
*Çok emek harcanıp az para kazanabilmiş.
devamını okuyunuz... >>