BİRLEŞİK FİİL KURULUŞUNDA A-I-U ÜNLÜLERİ
Binlerce yıllık bir geçmişe sahip ve en çok konuşulan dünya dilleri
arasında yer alan Türkçe, yapı bakımından sondan eklemeli dillerdendir. Bu
özelliğiyle Türkçenin kelime yapımı ve çekiminde esas unsur sabit kalmak
şartıyla ekler ile yardımcı unsurlar köke eklenmektedir.
Türk dilinin tarihî metinleri ile günümüz lehçeleri üzerine yapılan
araştırmalarla Türkçenin tarihî ve çağdaş ses bilgisi ve şekil bilgisi konusunda
pek çok çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarla Türkçenin gramerinin pek çok
problemi çözümlenmiştir. Yapılan çalışmalarda geçmişten günümüze
Türkçenin grameri ve terimleri ile ilgili olarak ortaya konulan farklı görüş ve
isimlendirmeler birleştirilerek farklılıklar ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Günümüz gramer kitapları ile çeşitli tarihî metinler ve çağdaş lehçeler
üzerine yapılan çalışmalarda birleşik fiillerin bir bölümünü tasviri fiiller
(yeterlik-süreklilik-tezlik ve yakınlık)’in oluşturduğu görülmektedir. Ancak iki
fiil arasında yer alan a/e, ı/i, u/ü gibi seslerin isimlendirilmesi ve işlevi
konusunda tam bir fikir birliğinin olmadığı da görülmektedir.
Leyla Karahan, birinci unsuru fiil olan birleşik fiiller içerisinde
değerlendirdiği bu tür birleşik fiilllerle ilgili olarak şu bilgileri vermektedir.
“Bu tip birleşik fiillerde, birinci unsur yardımcı fiile zarf-fiil ekleriyle
bağlanır. Asıl mânâsını kaybetmiş olan yardımcı fiil, birinci unsurun gösterdiği
hareketin tarzını ifade eder.”
1
İsmet Cemiloğlu da fiil + yardımcı fiil kalıbıyla kurulan birleşik fiillerle
ilgili olarak şunları söyler. “Böyle birleşik fiillerde, asıl fiil, yardımcı fiile ünlü
zarf-fiil ekleriyle bağlanmaktadır. Asıl mânâsını kaybetmiş olan yardımcı fiil,
birinci unsurun gösterdiği hareketin tarzını ifade etmektedir.”
Kemal Yavuz ve arkadaşları tarafından hazırlanan eserde birleşik
fiillerin bu türü ile ilgili şu bilgilere rastlanılmaktadır. “Bunlar fiil + yardımcı
fiil kuruluşlu bir yapıya sahiptir. Bil-, ver-, gel-, koy- vb fiilleri, fiille birleşik
fiil yapan belli başlı yardımcı fiillerdir. Yalnız bu fiiller asıl fiile getirilirken
başlarına zarf-fiil eki alırlar. Bunlar yaptıkları birleşik fiilde yabancı fiil görevi
yanında çekim unsuru olarak görev alırlar.”
3
Zeynep Korkmaz zarf-fiil (gerundium) ekinin yapısından söz ederken şu
bilgileri vermektedir :
“4.§. -a/-e, -u/-ü ve -ı/-i ünlüleri ile -˚n ünsüzü, Türkçede birbirine
paralel olarak aynı görevde zarf-fiil türetme ekleridir. Buna hemen her devirde
örnek bulmak mümkündür. Ancak konuyu dağıtmamak için, örneklerimizi
çoklukla Eski Türkçeden vermeyi yeterli buluyoruz:
a) Ünlüler ile : kul-u ‘yaparak’, kir-ü ‘gererek’, bar-u ‘vararak’, aç-u
‘açarak’, sür-e ‘sürerek’, kel-i ‘gelerek’ ...
b) -˚n ile : ti-y-in ‘diyerek, diye’, iy-in ‘uyarak, izleyerek’, yak-ın
‘yaklaşarak’: yakın kıl-; bulma-y-ın ‘bulmayarak’ vb...”4
Yukarıdaki açıklamalar ve Eski Türkçe dönemine ait verilen örneklerle
gösterildiği gibi a / e, ı / i, u / ü ünlü eklerinin zarf-fiil fonksiyonunda
kullanıldığı gösterilmektedir. Ancak verilen örneklerde görüldüğü kadarıyla bir
birleşik fiil yapısında kullanım söz konusu değildir. Bunlar günümüzde de
ikileme biçimiyle bazen de tek başlarına kullanılarak zarf-fiil yapmaktadırlar.
Güle güle gözleri yaşla dolmuştu. Ali koşa koşa okula geldi.
Avcı avını baka baka kaçırdı. Göz göre göre yalan söyledi.
Suna dün okula nasıl gitti? -Yürüye yürüye.
Hoplaya zıplaya tepeleri aşan küçük tavşan avcının tuzağıyla burun
buruna geldi
Tuncer Gülensoy, Kütahya ve Yöresi Ağızları adlı eserinde zarf-fiil
eklerinden a / e zarf-fiil eki hakkında şu bilgiyi vermektedir : “-a / -e, -â (a~ı) :
Örneklerde de görüldüğü gibi, bu ekle türetilen zarf-fiiller (ulaçlar) genellikle
ikileme biçiminde kullanılmaktadır : bağarâ bağarâ (1/159), davıl çala çala
15/18).”
5
Gülensoy’un açıklama ve örneklerinde de görüldüğü gibi bu ek ikileme
biçimiyle zarf-fiil yapmakta, tek ünlüyle birleşik fiil kuruluşunda yer
almamaktadır.
Turgut Günay da Rize İli Ağızları adlı çalışmasında “fiillere gelen
yardımcı fiiller başlığı altında tasviri fiillerden bahsetmektedir. Bu fiillerin
kuruluşlarından bahsederken sadece yeterlik fiilinde u- yardımcı fiilinin
yeterlik anlatımını üzerine alan zarf-fiil ekiyle kurulduğunu dile getirmekte
diğer birleşik fiillerdeki ünlüden söz etmemektedir.6
Mehmet Hengirmen birleşik fiillerden “yeterlik, tezlik ve sürerlik
fiillerini” “ulaçlı birleşik eylemler”7
adıyla adlandırmaktadır.
Haydar Ediskun da birleşik fiilleri dört öbekten oluşmuş kabul eder ve
bunların birinci öbeğinde yer alan fiilleri şöyle sıralar :
“Birinci öbek : İki yada daha çok fiilden oluşmuş bileşik fiiller :
a) Yeterlik fiilleri b) Tezlik fiilleri c)Sürerlik fiilleri ç) Yaklaşma
fiilleri
d) Beklenmezlik fiilleri e) Gereksime fiilleri f) Yapmacık fiilleri.”
8
Tezlik fiilinin yapılışı ile ilgili “Tezlik fiilinin olumlusu, temel fiil ile
ivermek (= tahrik etmek, çabuklaştırmak,koşturmak, acele ettirmek) tasvir
fiilinden meydana gelir. Gel-iver-, al-ıver-, oku(y)-uver-...” gibi bir bilgi veren
Ediskun bu fiillerden yeterlik, sürerlik ve yaklaşma fiillerinin yapılışı
konusunda “temel fiile bugün için istek eki diyebileceğimiz -e- ekinden sonra
bil-, / dur-, gel, git-, kal-, gör-, / yaz- tasvir fiil getirilerek yapılır.”9
demektedir.
M. Kaya Bilgegil de Türkçe Dilbilgisi adlı kitabında bu fiillerle ilgili
olarak çeşitli bilgiler vermektedir. Bilgegil bu fiilleri yeterlik fiili, tezlik fiili,
sürerlik fiili ve yaklaşma fiili olarak isimlendirmektedir.
10
Bu tür birleşik fiillerin yapısı konusunda, eserde şu görüşler yer
almaktadır. “Yeterlik fiili : Bunlar, öznenin eylemdeki gücünü ifade eden
fiillerdir... Anlamı değiştirilecek fiilin istek kipi üçüncü tekil şahsından sonra
“bil-” getirilmek suretiyle teşkil olunur : yazabilecek, uyuyabilmiş gibi. Tezlik
fili : Eylemin, sür’atle veya ânî olarak vukuunu ifade eden fiiller(dir.) Bunların
teşkil yolu, anlamı değiştirilecek fiilin asıl maddesine “ı, i, u, ü” seslerinden
uygun olanını kattıktan sonra “ver-” fiilinin maksada uygun kip ve şahıs ekini
getirmektir : geliverdi, bitiriverdim gibi. Sürerlik fiili : Eylemin devamını ifade
eden fiiller bu adı alır. Bir fiilin istek kipi üçüncü tekil şahsından sonra “git-,
kal-, dur-, gör-,” fiillerinden biri getirilmek suretiyle teşkil olunur. Yaklaşma
fiili : İlk fiildeki eylemin vukuu için az kaldığını ifade eden birleşik fiiller bu
çerçeveye girer. Anlamı değişikliğe uğrayacak fiilin istek kipi geniş zamanı
üçüncü tekil şahsından sonra “yaz-” getirmek suretiyle teşkil olunur. “Düşe
yazdı, kıra yazdı” gibi” ”
11
Ediskun ve Bilgegil’in istek kipi eki olarak kabul ettikleri ve birleşik fiil
kuruluşunda yer alan -a / -e eki “öl-e yazdım, düş-e yazdılar, bak-a kaldık,
uyu-y-a kaldık” gibi örnekler göz önünde tutulunca istek kavramını
çağrıştırmamaktadır. Ayrıca Ediskun’un “Tezlik fiilinin olumlusu, temel fiil ile
ivermek (= tahrik etmek, çabuklaştırmak, koşturmak, acele ettirmek) tasvir
fiilinden meydana gelir.” düşüncesi de başka hiçbir gramer araştırıcısı
tarafından dile getirilmemektedir.
Sözlüklerde ivmek fiili “çabuk davranmak, acele etmek; derhal yapmak,
can atmak”
12
anlamlarıyla geçmektedir. Derleme Sözlüğünde ivermek fiili
“telaşla aramak (Şabanözü *Polatlı-Ankara); evlendirmek (Gaziantep)”
13
şeklinde verilmiş olup, Ediskun’un verdiği anlamla sözlüklerde bir fiil kökü
geçmemektedir. Ancak iv-er- şeklinde fiilden fiil yapım eki ile türetilmiş bir
şekil olabilir. Yalnız diğer tasviri fiiller “fiil+bağlayıcı ünlü+yardımcı fiil”
kalıbıyla kurulduğu için, tezlik fiilinde de böyle bir yapının olması gerekir.
Buradaki yardımcı fiil iver- şeklindeki fiil değil ver- kökü olmalıdır.
Birleşik fiillerin, fiil + fiil kalıbıyla kurulanları için doktora tezimizde
14
biz de “Bu tür fiillerin yapısında asıl fiil yardımcı fiile zarf-fiil ekleriyle
bağlanmaktadır.” görüşüne bağlı olarak metinde yer alan birleşik fiilleri
değerlendirmiştik. Ancak bu gün, bu yapının daha farklı bir şekilde
değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Eski Türkçe döneminde veya daha sonraki dönemlerde zarf-fiil
yapımında kullanılan bir a/e ünlüsünün bulunduğu kabul edilmektedir.
Günümüzde -a ..-a kalıbıyla (bile bile yaptı, koşa koşa gitti, güle güle yoruldu,
vura vura kırdı... gibi) zarf-fiiller de kurulmaktadır. Ancak günümüzde tek
ünlülü a/e zarf fiil yapım eki kullanılmamaktadır. Ayrıca aynı seslere dayalı
veya aynı seslerden oluşmuş farklı isimlerle anılan, farklı görevleri olan ekler
de vardır. Bu sebeple geçmişte böyle bir ek vardı günümüzde de bu ek olacak
diye bir kural yoktur.
Çünkü diller “canlı varlıklar” oldukları için sürekli değişim ve gelişme
göstermektedirler. Geçmişte var olan bir takım şekilleri, kelimeleri daha
sonraki dönemlerde kullanmazken, geçmişte kullanılmayan bir eki / ekleri veya
kelimeleri ihtiyaca bağlı olarak ortaya çıkarabilirler. Örneğin A. von Gabain,
Eski Türkçenin Grameri
15
adlı eserinde günümüzde de kullanılan sıfat-fiil eki -
dUk / -tUk (s.56) ve eşitlik eki -çA (s.65) eklerini gösterirken bu eklerden
oluşturulan ve günümüzde zarf-fiil yapan -d˚kçA / -t˚kçA şeklindeki bir ekin
Eski Türkçe döneminde kullanıldığını belirtmemektedir.
-ış : yağ-ış, bak-ış (fiilden isim yapım eki); yaz-ış-ma, bak-ış-tı-lar
(fiilden fiil yapım eki)
-a/-e: yar-a (fiilden isim yapım eki); yaş-a- (isimden fiil yapım eki);
gel-e-y-im (istek eki); sabah-a kadar oturdu, ev-e gittiler (yönelme hali eki);
düş-e yazdı (bağlayıcı ünlü)
-n16
: baba-n (2. tekil şahıs iyelik), kap-a-n, ek-in (fiilden isim),
çal-ın- (fiilden fiil-pasiflik eki), sev-in- (fiilden fiil-dönüşlü çatı),
ögle-n, bahar-ın (zarf fiil eki)
yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi aynı sese dayalı farklı fonksiyonlu
ekler Türkçe’de kullanılmaktadır.
Ali öğretmenden azar işitince ödevini ağlayarak yazdı.
Ali öğretmenden azar işitince ödevini ağlayıp yazdı.
Ali öğretmenden azar işitince ödevini ağlaya ağlaya yazdı.
Ali ödevini yapmadığı için öğretmenden azar işitince ağlaya yazdı.
Yukarıdaki ilk üç cümlede görüldüğü gibi yazmak fiilinden önce gelen
ağla- fiili, yaz- fiilinin yapılışını çeşitli yönlerden tamamlamaktadır. “...
ağlayarak yazdı ve ... ağlaya ağlaya yazdı.” şekillerinde yazma sırasında
ağlama işinin devam ettiği veya ağlama işi sürerken yazma eyleminin
gerçekleştirildiği belirtilmektedir. “...ağlayıp yazdı.” ifadesinde ise önce
ağlama işinin sonra yazma eyleminin yapılması söz konusudur.
Son cümlede yer alan ağlaya yaz- yapısı ise bir birleşik fiil olup ağla-
temel fiili yaz- yardımcı fiili ile tamamlanmaktadır. Burada asıl fiil olan ağla-
eyleminin gerçekleşmeye çok yakın olduğu belirtilmektedir. Yaz- yardımcı fiili
ise kendi alamı dışında asıl fiilde belirtilen işe çok yaklaşıldığını, işin
gerçekleşmek üzere olduğunu ifade etme fonksiyonu ile kullanılmıştır. İki fiil
arasında yer alan -a- ünlüsü ise burada bir bağlayıcı ünlü olarak görev
yapmaktadır. Bu cümledeki yüklemi tamamlayan zarf-fiil “isim+yardımcı
fiil+ince zarf fiil eki” kalıbıyla kurulan ve diğer cümlelerde de yer alan azar
işitince birleşik zarf -fiilidir.
öl-e yaz- öl yaz- gid-e dur- gid dur-
ağla-y-a yaz- ağla yaz- iste-y-i ver- iste ver-
gül-ü ver- gül ver- bak-a kal- bak kal-
16
. Ekin örnekleri Prof. Dr. Zeynep Korkmaz ve diğerleri tarafından hazırlanan Türk Dili ve
Kompozisyon Bilgileri, YÖK Yay., Ankara 1992 s.91-102’den alınmıştır. 7
Örneklerde de görüldüğü gibi a / e, ı / i, u / ü ünlüleri temel fiille
yardımcı fiil arasında bağlayıcı bir görev görmektedirler. Bağlayıcı ünlülerin
kullanılmaması durumunda fiiller arası bağ ve işlerlik sağlanamamaktadır.
Bağlayıcı ünlüler sonu ünlü veya ünsüzle biten bir asıl fiile bir yardımcı fiil
eklenirken, yardımcı fiille kalıplaşmış olarak kullanılmaktadır.
Bu tür birleşik fiillerde asıl fiile süreklilik, tezlik, yakınlık ve yeterlilik
kavramını kazandıran unsur iki fiil arasında yer alan a / e, ı / i, u / ü ünlüleri
değil asıl fiile eklenen yardımcı fiillerdir.
Ahmet B. Ercilasun’un “yardımcı sesin semantik değil, fonetik bir işlevi
vardır.”
17
görüşüne bağlı olarak bu tür fiillerdeki bağlayıcı ünlüler semantik bir
zorunluluktan çok fonetik bir zorunluluğun ürünü olarak ortaya çıkmışlardır.
Bunlar zarf fiil ekinden çok fiilleri birbirine bağlayan ve daha çok yardımcı
fiille kalıplaşmış olarak kullanılan bağlama ünlüleri olarak değerlendirilmelidir.
Zarf fiil eklerinin bir işlevinin de bağlama işlevi olmasına karşılık,
birleşik fiillerde yer alan bu seslerin zarf fiil yapma fonksiyonu yoktur. Zarf fiil
yapan eklerin bir işlevi bağlamadır. Yani zarflaştırdıkları fiili yükleme
bağlamak suretiyle, yüklemin yapılış şekli, tarzı ve zamanı açısından yüklemi
tamamlamaktadırlar. Böyle bir kuruluşla da bunlar bir birleşik fiil meydana
getirmemektedirler. Örneğin :
Ali koşarak okula geldi. / Ali okula koşarak geldi.
Top oynarken düşüp ayağını burktu. / Ayağını top oynarken burktu.
Maçı kaybedince ağlayıp oturdu. / Maçı kaybettiği için ağlayarak
oturdu.
Ancak bağlama ünlüsü bunlardan farklı olarak iki fiili bir birine
bağlamakta ve birleşik fiil meydana getirmektedir.
Maçı kaybedince ağlaya yazdı.
Derslere dikkatini yoğunlaştırınca anlaya biliyor.
Ahmet’in ayağı koşarken burkulu verdi.
Adam ağaçlar arasından çıkan aslanı görünce ağaca tırmanı vermişti.