dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

ERKEĞİ YETİŞTİREN KADIN

BÖLÜM 3


 ERKEĞİ YETİŞTİREN  KADIN..

Hep kadını anlattık peki erkek neden böyle oldu?.erkek;, doğdu büyüdü, evlendi, reis oldu, baba oldu, büyük bir yükü sırtlandı; ama gerçek şu ki o genelde hep erkek olmanın rahatını yaşadı..daha en başa gidecek olursak onu yetiştiren anneyi buluruz karşımızda..dedik ya kadın neden bu kadar önemli çünkü her iki cinsi de yetiştiren o..üç tip anne vardır..oğlunu eşini baz alarak büyütür..nasıl mı? eğer eşi sert ve despot ise ,eğer beklediği saygıyı ve sevgiyi bulamadıysa, oğlunu da eşine benzeyen bir birey olarak yetiştirir..çocuğun elini hiç bir şeye alıştırmaz, ondan hiç bir şey beklemez, bir şehzade gibi büyütür onu; hatta evin kızı ya da kızları varsa oğluna hizmet ettirir. .çünkü o bir kadın olarak  beklediğini bulamamıştır.dolayısıyla ileride gelininin de aynı şeyleri yaşamasını ister..ben görmedim o da görmesin şeklinde düşünür..ikinci tip anne ise eşinde görmediği şeyleri oğlunda görmek ister, kendi hoşnut olacağı şekilde yetiştirir onu..baba gibi bir köşe de emreden sadece hizmet bekleyen biri olmasın diye..kendisine destek olacak biri gibi ama .ve bunu sadece kendi için yapar dolayısıyla ileride oğlunun evleneceği kadına bunları yapmasını aslında istemeden..bu da sadece ben göreyim el kızı görmesin durumudur..üçüncü tip ise ben çektim gelinim çekmesin diye düşünür ve o şekilde yön verir oğluna..babanın oğluna yaklaşımı ise genellikle kendisine benzemesi şeklindedir..ev işi ya da benzeri işlere karışmayan, annesi ve kız kardeşlerinden hizmet bekleyen.. soyun yegane temsilcisi olan.(evde anneye yardımcı olmasını isteyen baba modeli  yok denecek kadar azdır).hani sapına kadar erkek derler ya işte öyle bir erkek bekler baba da..zaten hep bu sap olayına takıldıkları için bir baltaya sap olamayan bireyler ortaya çıkıyor mu.? neyse...

şimdi tüm bunları düşündüğümüzde iş yine erkekte bitiyor..erkeğin kadına olan yaklaşımı ve bakış açısı sadece kendi ailesini değil sonrasındaki kuşakların durumunu da etkiliyor..çünkü kadın erkeğine göre yetiştiriyor çocuklarını.ayrıca kadın geçmişte kendi babasının ailesine yaklaşımını da katıyor bunun içine..
dolayısıyla söz konusu olan şu durum bir nesle değil onlarca nesle sirayet eden bir çıkmaza dönüşüyor..evlilikler kutsal olmaktan çıkıp bir harp alanına dönüyor; bir işkence, bir eziyet olmaya başlıyor çoğu zaman..anne ve baba tarafından benlikleri şişirilmiş erkekler, türlü hilelerle kandırdığı kadına daha evlendiği günün haftasında gerçek yüzünü göstermeye başlıyor..köşede bucakta utanmadan sıkıştırdığı kadını göğsünü gere gere herkese gösterdiği kadını ne hikmetse kıskanmaya başlıyor..sebep ise o artık onun sevgilisi değil karısıdır namusudur..peki daha önce neydi bu kadın?onunla evlenmek için kadının evini aşındıran hürmette kusur etmeyen erkek artık ne kadının  ne de kadının ailesinin birbirlerine sık sık gelip gitmesini istemez.ama erkek kendi ailesinden ayağını hiç çekmez.yemekler, ziyaretler ,davetler..hatta bayramdı, kandildi ilk gidilen yer, ilk aranan kişi onlar olur..ayrıca erkeğin tarafı da bu durumdan hiç rahatsız olmaz..sonra ne oldu kadına denen durum ortaya çıkar. ne oldu o melek gibi kadına..kadın unutur kadınlığı aşkı falan..kafasında kırk tilki düşünmeye başlar evde bütün gün..dediğim gibi evlilik kutsallıktan çıkar kadın ve erkeğin düellosuna dönüşür..kadın yıllar geçtikçe artık susmaz ,biriktirdiği öfkeyi kusmaya başlar..eğer biri alttan alıp idare etmezse iş çığrından çıkar..hakaret,şiddet,boşanma hatta cinnet..
tüm bu sorunlar sadece erkeğin tarafından değil kadının(ailesi) tarafından da yaşanabilir..ama bizler ataerkil bir toplum olduğumuz için erkeğin tarafı daha baskındır..kadının ailesi genelde kızının mutlu olması açısından damadına hürmet eder, işlerine karışmaz..ama kız tarafının da en büyük hatası kızlarına daha en baştan eve dönebileceğine dair açık kapı bırakmasıdır..Bir annenin oğlunu maço yetiştirmesi ,bir annenin de kızının kendi gibi olmaması için aklına girip kışkırtması daha en baştan temeli sağlam olmayan bir binayı inşaa etmek demek olur ki bu işin sonu er ya da geç hüsrandır..ne olur kadın kucağında bir çocuk kalakalır ya baba evine döner ya da çalışan biriyse tek başına hayata tutunmaya çalışır...erkek ise  üç kuruş nafakayla birlikte çocukları annesine vermiş yeni birini aramaya başlamıştır bile.
peki suç erkekte mi yoksa onu yetiştiren annede mi?..ya da suç annede mi yoksa kadını böyle bir erkek yetiştirmeye  mecbur kılan babada mı?


DEVAM EDECEK..

Hiç yorum yok: