dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

sus ve dinle..

Yalnızlık içindeki karmaşa mı yoksa kalabalık içindeki çelişki mi?doğru cevap hangisi..biri biliyor elbette..ama cevaplar zamanı gelene kadar bir sır olacak benim için..kendimde bir sır değil miyim zaten.yalnızlık evet yalnızlık...o..o insanın kendisini bilmemesinin yarattığı girdap..ne varlığından emindir insan ne de yokluğundan..düşünüyor olabilmesi varlığını hissetmesi için yeterli olabilir ama düşüncelerin doğruluğu da netice de bir seçeneğin kullanılmasıdır..seçenekler..belki de doğru soru budur..beni hep bir adıma götüren şey doğru seçeneği kullanmamdır..yanlış bir hamle nelere sebep olabilir bunu da bilmem mümkün değil.ama hala yaşıyorsam tercihlerimde çok fazla yanılmadığımı gösterir..satrancı bilmiyorum..ama bu görüşümü doğrulayan gerçek bir oyun..mat olmamak için doğru hamle yapman gerektiğini anlatan gerçek bir oyun.ama böyle bir oyunun içinde benim rolüm ne bilmiyorum..piyon muyum kale mi fil mi at mı yoksa ?ama her ne olursam olayım bu oyunun tek bir amacı var şah a ulaşmak..

şu bir kaç satır yine şunu gösteriyor bir amacım olması gerketiğini biliyorum ama kendim hakkında hiçbir fikrim yok..olması gerken son belli..ama o aşamaya kadar neler olacağı meçhul..öğrendiğim şey kendimi bilmediğim ancak yaşadıkça öğrenebildiğim..yaşadıkça kendimi tanımak hakkına sahibim...hiçbirşeyin bana ait olmadığı ve hiçbirşeyin benim iradem dahilinde olmadığı gerçeği..tercihlerim adıma tercih edilmiş olanı kullanma zorunluluğunu ifade ediyor..sonuçları ise beni kendimi bulmaya yarayan
bir klavuz oluyor..bunun adına tecrübe diyoruz galiba..
şimdi durgun bir denizde yol alıyor gibiyim rotam belli..zaten koskoca bir okyanusta nerede olduğumu bilmemin pek anlamı yok..durgun masmavi bir deniz..uçszu bucaksız bir mavilik..emin olduğun birşey var çünkü o yolları defalarca geçmiş bir kaptanım var..böyle bir durumda başka neye güvenebilirim..sadece izliyorum..gök ve denizden ibaret olsa da o derinliğe dalmaya çabalıyorum..o koku deniz kokusu..hiçbir ses yok sadece sesizliğin içindeki sesi dinlemeye çabalıyorum.belki bir fısıltı..kimbilir..neler duyabileceğimi çok merak ediyorum..bu böyle devam etmeli..bu sessizlik..bu okyonus bu gemiyi taşıyabilmeli..beni bu sesizliğe çağıran nedir bilmiyorum..benim için çok zor..sadece iki kelime SUS ve DİNLE..!

bu gemide yol aldıkça gördüm ki su herzaman durgun değil..kimi zaman dalgalı kimi zaman çalkantılı kah yükselip kah alçalmakta..ama eğer derinlerde olabilseydim bundan belki de haberim bile olmayacaktı..eğer insanı taşıyan bir gemi ve klavuz bir kaptanı yoksa ve yüzmeyi de bilmiyorsa suyun üstünde olmak(yüzeyde olmak)bir felaket olabilir..

halden hale geçmek olamalı bu..insan olursun hayvan olursun ölürüsn toprağa karışırsın toprak olursun..herşey topraktan biter her aşamada birşey olursun ve netice de yine insan olursun...hangi haldeyim merak etmiyor değilim ama şimdilik çokta önemli değil..rehberim bana gerekn herşeyi temin edecek ve yol gösterecektir..nereye gideceğini bilen biri varsa ve sen oraya gitmek istediğinden eminsen nerede olduğunun pek te bir önemi yok...ne de olsa bir gün o yolları yeniden geriye dönmek zorunda kalacaksındır..neler olduğunu ve oraya nasıl ve nerelerden geldiğimi öğrenceğim..eğer oraya varırsam tabiii....

Hiç yorum yok: