dünyanın yedi harikası
 felsefe dünyası
 ünlü ressamlar ve resimleri
 icatlar ve keşifler
 Namık Kemal hürriyet kasidesi
 Mevlana ve Mesnevi

SÖZCÜĞÜN YAPISI VE CÜMLEDE ANLAM


BASİT (KÖK) KELİMELER, TÜREMİŞ KELİMELER (=YAPIM EKLERİ)

Bir kelimenin basit (kök) kelime olup olmadığını tespit için yapılması gereken işteki mantık şudur: Bir kelime, artık bölünemeyecek duruma kadar, eklerden arındırılır. Son şekle basit kelime (kök kelime) denilir. Bunu görelim.

*AĞAÇLIK kelimesini inceleyelim:

AĞAÇ kelimesi ile AĞAÇLIK kelimesi arasında anlam ilişkisi olduğu için -LIK ekini atabilir ve bu ek için, yapım ekidir, diyebiliriz. Geride AĞAÇ kelimesi kalır. Bu kelimeyi de şu şekilde bölümleyelim: AĞ-A-Ç: Bu bölümlemeyi yapamayız. Çünkü, ekler bahsinde, yapım eklerinin köke anlamca bağlı kelime türetebileceğini söylemiştik. O halde; AĞ kelimesinden -A eki yardımıyla AĞA türetilemez. Çünkü; AĞ kelimesi ile AĞA kelimesi arasında anlam bağı yoktur. Yine AĞA kelimesinden -Ç eki yardımıyla AĞAÇ kelimesi türetilemez. Çünkü, AĞA kelimesi ile AĞAÇ kelimesi arasında anlam bağı yoktur.Bu gerekçelerden dolayı, bu kelimeyi AĞAÇ halinden aşağıya indirgeyemeyiz ve AĞAÇ kelimesi kök (basit) kelimedir, deriz.

* OKUL kelimesini inceleyelim.

OKU(mak) ile OKUL arasında bir ilişki bulunduğu için -L ekini atabilir ve ona yapım eki diyebiliriz. . Geriye OKU(mak) kalır. Bu kelimenin sonundaki -U sesini atıp, bu kelimenin kökü OKtur, diyemeyiz. Çünkü, böyle olması için -U sesinin yapım eki olması gerekir. Halbuki, OK ile OKU(mak) arasında anlam ilişkisi yoktur, bunun için de –U sesi yapım eki değildir. O halde bu kelimenin kökü OKU(mak)tır.

*İNAN(mak) kelimesini inceleyelim:

Bu kelimesinin kökü İN veya İN(mek) değildir. İNAN(mak) köktür. Çünkü, eğer bu kelimenin kökü İN veya İN(mek) olsaydı, AN seslerinin yapım eki olması gerekirdi. Halbuki İN veya İN(mek) kelimeleri ile İNAN(mak) arasında bir anlam bağı yoktur. O halde -AN sesleri yapım eki değildir ve İNAN(mak) kelimesi köktür.

YAPI BAKIMINDAN KELİMELER BAHSİNDE KELİME KÖKLERİ ÜÇ BAŞLIK ALTINDA İNCELENİR:

a)KESİNLİKLE FİİL OLARAK KABUL EDİLEN KÖK KELİMELER::

Dilimizde; iş, oluş ve hareket bildiren kelimelere fiil denilir. Sonuna hayali olarak (-mek, -mak) eki getirebildiğimiz ve iş, oluş, hareket bildiren kelimeler fiildir. Dilimizdeki fiiller, büyük bir çoğunlukla tek hecelidir. (Çift heceli fiillerimiz de vardır.) Fiillerimizin tamamı Türkçe'dir. gel-, koş-, yürü-, ye- sür-, kes-, sat-, uyu-, yık-, inan- vb.

b)KESİNLİKLE İSİM OLARAK KABUL EDİLEN KÖKLER:

Bu konuya çok dikkat etmek gerekmektedir. Yerleşik anlayışa göre, isim denildiğinde akla VARLIKLARI VE KAVRAMLARI BELİRTMEYE YARAYAN KELİMELER gelir: masa, sınıf, Ali, Atatürk, mart, sene, moral, zeka, düşünce vb. gibi. Halbuki, yapısı bakımından kelimeler bahsinde durum farklıdır. Kelimeler, yapı bakımından incelenirken, FİİL OLMAYAN KELİMELER İSİM (=İSİM SOYLU) KABUL EDİLİR. Bu son bilgiye dikkat edilmelidir.

Mesela, yansımalar ( miyav, hır, hav vb.) sıfatlar (yeşil, güzel, zayıf vb.), zarflar (sabah, az, sağ vb.) isim kökü kabul edilecektir.

c)ORTAK KÖKLER:
Dilimizde eşseslilik özelliği olan kelimelere ORTAK KÖKler eşsesli kelimelerle karıştırılır. Ortak köklerde eş seslilik özelliği olmakla birlikte, her eşsesli kelime ortak kök değildir.

Ortak kökler farklı kelime türleri olarak karşımıza çıkar ama, aralarında anlam ilişkisi devam etmektedir. Halbuki ortak köklerde bu durumu görevmeyiz. Eşsesli kelimeler arasında hiçbir anlam ilişkisi yoktur.

a)Ali GÜLdü.
b)Ali GÜL topladı.
Bu örnekte eşseslilik sözkonusudur. Çünkü (a) cümlesindeki GÜL(mek) bir hareketin adıdır. Halbuki (b) cümlesindeki Gül bir çiçek adıdır ve her ikisi arasında bir anlam bağı yoktur.

a)Ali duvarı iyi BOYAmış
b)İki kutu BOYA gerekir.
Bu örnekte, ortak kök özelliği vardır. (a) cümlesindeki BOYA(mak), fiildir. Bir iş yapıldığını belirtmektedir. (b) cümlesindeki BOYA ise bir inşaat malzemesinin adıdır. Bu iki kelime arasında anlam ilişkisi vardır. Çünkü BOYA(mak) işi, BOYA kullanılarak yapılmaktadır.

a)Kemal ile Metin yarın GÜREŞecek.
b)GÜREŞ sporunu çok severim.
Bu örnekte, ortak kök özelliği vardır. (a) cümlesindeki GÜREŞ(mek), fiildir. Bir iş yapıldığını belirtmektedir. (b) cümlesindeki GÜREŞ ise bir spor branşının adıdır. Bu iki kelime arasında anlam ilişkisi vardır. Çünkü GÜREŞ(mek) işi, GÜREŞ spor branşının gerçekleştirmesiyle yapılır.

a)Bize taş ATtı.
b)Bu AT yarışmayı kazandı.
Bu örnekte, ortak kök özelliği yoktur. Çünkü, (a) cümlesindeki AT(mak) kelimesi ile (b) cümlesindeki AT kelimesi arasında anlam ilişkisi yoktur.

2)TÜREMİŞ (GÖVDE) KELİMELER VE YAPIM EKLERİ:

Ekler bahsinden bu yana yaptığımız açıklamalar ve verdiğimiz örneklerden sonra, türemiş kelime hakkında bir görüş oluştuğunu sanıyoruz. Ancak konunun, tüm inceliklerini öğrenmek açısından örneklemelere ve mantık sunumlarına devam edeceğiz.

TÜREMİŞ (GÖVDE) KELİMELERDE DERECELENDİRME VARDIR:

Köklerden, yapım eki ile elde edilen yeni kelimelere, birinci derece türemiş kelimeler denilir. Bu söze göre, ikinci derece türemiş kelimelerin olması gerekir ki öyledir. Bir türemiş kelimeye, tekrar yapım eki getirip ikinci derece türemiş kelime elde edebiliriz.

* ZEYTİN-LİK (zeytin:yiyecek) -(zeytin-lik:zeytin yetiştirilen yer.)ZEYTİN=ZEYTİN-LİK: Anlam bağı var. ZEYTİNLİK kelimesi birinci dereceden türetilmiş bir kelimedir. Çünkü bir tane yapım eki (-LİK) var.

* ESKİ-Cİ-LİK: (eski: yeninin zıttı)-
( eskici: eski malları alıp satan kişi)
- (eskici-lik: eski malları alıp satma mesleğinin adı) ESKİ=ESKİ-Cİ=ESKİCİ-LİK. Kelimeler arasında anlam bağı var. O halde
-Cİ ve -LİK ekleri yapım eki. İki tane yapım eki olduğu için ESKİCİLİK kelimesi ikinci dereceden türemiş kelimedir.

TÜREMİŞ KELİMELERİ ELDE ETMEYE YARAYAN YAPIM EKLERİNİN, İŞLEVSEL (FONKSİYONEL) OLARAK GÖREVLERİ FARKLIDIR)

Dilimizdeki birçok kelime türetilmiş kelimedir. Bunların türetilmesi değişik köklerden olur. Bu durum yapım eklerinin İşlevsel görevlerini farklılaştırmıştır.

a)İSİMDEN İSİM YAPMA GÖREVİ OLAN YAPIM EKLERİ :

*ARKA-DAŞ:

Bu kelimenin kökü olan ARKA isim soylu bir kelimedir. Yani fiil değildir. ARKADAŞ kelimesi de isim soylu bir kelimedir. O halde, -DAŞ eki bir ismi tekrar isim haline getirmiştir. Bu tür yapım eklerine, yani isim kökünden tekrar isim türeten yapım eklerine isimden isim yapan ekler denilir. Yapım ekininin görevi, bir ismi tekrar isim yapmaktır. Şu kelimelerde de durum aynıdır.

* YOLCU
yol:kök isim
yol-cu: isim (yani fiil değil)
O HALDE
-cu:isimden isim yapan ek'tir.
Yolcu: isimden türemiş isim

* KONYALI
Konya:kök isim
Konya-lı: isim (yani fiil değil)
O HALDE
-lı:isimden isim yapan ek'tir.
Konyalı: isimden türemiş isim

AKŞAMLEYİN
akşam:kök isim
akşam-leyin: isim (yani fiil değil)
O HALDE
-leyin:isimden isim yapan ek'tir.
Akşamleyin: isimden türemiş isim

B) İSİMDEN FİİL YAPMA GÖREVİ OLAN YAPIM EKLERİ :

* BEYAZLAŞ(mak): Bu kelimenin kökü olan BEYAZ kelimesi isim soylu bir kelimedir; yani fiil değildir. Halbuki BEYAZ-LAŞ(mak) kelimesi bir fiildir. Demek ki isim soylu bir kelime olan BEYAZ kelimesine eklenen -LAŞ eki, isim olan kelimeyi fiil haline getirmiştir. İşte böyle, isim soylu olan kelimeleri, fiil haline getiren yapım eklerine, isimden fiil yapan ekler denilir. Şu kelimelerde de durum aynıdır:

* EVLEN(mek):
ev:kök isim
ev-len(mek): fiil
O HALDE
-len:isimden fiil yapan ek'tir.
EV-LEN(mek): isimden türemiş fiil'dir.

* GÖZ LE(mek)
göz:kök isim
göz-le(mek): fiil
O HALDE
-le:isimden fiil yapan ek'tir.
GÖZ-LE(mek): isimden türemiş fiil'dir.

* MİYAVLA(mak)
miyav: kök isim (yansıma)
miyav-la(mak): fiil
O HALDE
-la:isimden fiil yapan ek'tir.
MİYAV-LA(mak): isimden türemiş fiil'dir.

c)FİİLDEN İSİM YAPMA GÖREVİ OLAN EKLER:

*BİLGİ kelimesini inceleyelim:

Bu kelimenin kökü olan BİL(mek) fiildir. Halbuki BİLGİ kelimesi isim soylu bir kelimedir. Demek ki fiil kökü olan BİL(mek) kelimesine getirilen -Gİ eki, fiili, isim haline getirmeye yaramıştır. İşte böyle, fiilleri isim haline getirmeye yarayan yapım eklerine, fiilden isim yapan ekler denilir.

*YAZI
yaz(mak): fiil kökü
yazı: isim soylu kelime
O HALDE;
-I : fiilden isim yapan ek
YAZI: fiilden türemiş isim

SOLGUN:
sol(mak): fiil kökü
solgun: isim soylu kelime
O HALDE;
-GUN : fiilden isim yapan ek
SOLGUN: fiilden türemiş isim

d) FİİLDEN FİİL YAPMA GÖREVİ OLAN EKLER:

* BİLDİR(mek) kelimesini inceleyelim:

Bu kelimenin kökü olan BİL(mek) fiildir. BİLDİR(mek) kelimesi de fiildir. O halde, kök olan BİL(mek) kelimesine eklenen -DİR eki, fiili tekrar fiil haline getirmiştir. İşte böyle, fiili tekrar fiil haline getiren yapım eklerine, fiilden fiil yapan ek denilir.

*GÜLÜŞ(mek)
gül(mek): fiil kökü
gülüş(mek): fiilden türetilmiş fiil
O HALDE;
-ÜŞ : fiilden fiil yapan ek
GÜLÜŞ(mek) fiilden türetilmiş fiil

*UYUT(mak)
uyu(mak): fiil kökü
uyut(mak): fiilden türetilmiş fiil
O HALDE;
-T: fiilden fiil yapan ek
UYUT(mak) fiilden türetilmiş fiil

*ALIN(mak)
al(mak): fiil kökü
alın(mak): fiilden türetilmiş fiil
O HALDE;
-IN: fiilden fiil yapan ek
ALIN(mak) fiilden türetilmiş fiil

YAPIM EKLERİNİN ANLAMSAL ÖZELLİKLERİ:

Türemiş kelimeleri elde etmeye yarayan yapım ekleri anlamsal açıdan farklılıklar meydana getirebilir: Aynı türden yapım ekleri, kelime türetirken, türettikleri kelimelere değişik anlamlar kazandırabilir.

* TUZLU kelimesi, TUZ kelimesinden türetilmiş bir kelimedir ve –LU eki, yapım ekidir. Bu ek, kelimeye TUZU GEREĞİNDEN FAZLA OLAN anlamı katmıştır. Aynı -LU ekini bir de şu kelimede görelim: SAMSUNLU. Bu kelime Samsun kelimesinden türetilmiş bir kelimedir ve -LU eki, yapım ekidir. Kelimeye SAMSUN'DA DOĞAN, SAMSUNDA YAŞAYAN anlamları katmıştır.

* KİTAPÇI kelimesi KİTP kelimesinden türetilmiş bir kelimedir ve -ÇI eki, yapım ekidir. Bu ek, kelimeye KİTAP SATAN KİŞİ anlamı katmıştır. Aynı eki bir de şu kelimede görelim: FIRSATÇI. Bu kelime FIRSAT kelimesinden türetilmiştir ve -ÇI eki, yapım ekidir. Kelimeye FIRSAT KOLLAYAN KİŞİ anlamı katmıştır.

* KİTAPLIK kelimesi, KİTAP kelimesinden türetilmiş bir kelimedir vee bu kelimedeki
-LIK eki, yapım ekidir. Kelimeye KİTAP KONULAN YER anlamı katmıştır. Aynı eki bir de şu kelimede görelim: DÜNYALIK. Bu kelime, DÜNYA kelimesinden türetilmiştir ve -LIK eki yapım ekidir. Kelimeye DÜNYA İLE İLGİLİ MAL; MÜLK anlamı katmıştır.





BİRLEŞİK KELİMELER

Yapısı bakımından dilimizdeki üçüncü tür kelimeler, birleşik kelimelerdir. Adından da anlaşılacağı gibi, bu tür kelimeler, iki farklı kelimenin kaynaşarak birleşmesiyle oluşurlar. Birleşik kelimelerin incelenmesinde iki husus öne çıkmaktadır:

A) BİRLEŞİK KELİMELERİN ANLAMSAL OLUŞUMLARI:

a)Birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerin her ikisi de gerçek anlamını yitirir.

*gümüş: maden
hane: ev
Gümüşhane: şehir

*aslan:hayvan
ağız: organ
aslanağzı: çiçek

*ÖRNEKLER:
*gelişigüzel - demirbaş -Vural
*hanımeli - akbaba - el yakmak
*kirişi kırmak - boşboğaz

b)Birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerden sadece BİRİNCİSİ anlamını yitirir:

*deve:bir hayvan
kuş:bir hayvan
devekuşu: bir hayvan adı (Deve kelimesi anlamını yitirmiş. Çünkü, devekuşu'nun DEVE hayvan türü ile ilgisi yoktur. KUŞ hayvan türü ile ilgisi vardır.

*sivri: sivri
sinek:hayvan
sivrisinek:hayvan çeşidi (sinek gerçekten sivri değildir. SİVRİ kelimesi anlamını yitirmiştir.)

ÖRNEKLER:
*sigaraböreği - ateşböceği
*bal kabağı - köpek balığı

c) Birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerden sadece İKİNCİSİ anlamını yitirir:

*cezaevi (=EV değildir ama CEZA ile ilgilidir.)

*karatavuk (=TAVUK değildir ama KARA'dır)

*gelivermek (=VERMEK ile ilgili değildir, GELMEK ile ilgilidir)

*gidedurmak (=DURMAK ile ilgili değil, GİTMEK ile ilgilidir.)

d)Birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerden her ikisi de anlamını korur:

*ayak: insan organı
kap: bir şeyin konulduğu nesne
ayakkabı:ayağın konulduğu nesne(kap)

*biçer:biç(mek)
döver:döv(mek)=sapı samandan ayırma işi
biçerdöver:hem biçen hem de döven (sapı samandan ayıran) tarım makinesi)

ÖRNEKLER:
*ön söz - atasözü - pazartesi - ön sezi

B) BİRLEŞİK KELİMELERİN YAPISAL OLUŞUMLARI:

a)İsim ile İsmin Kaynaşması Yoluyla:
*Gümüşhane - Atatürk - anayasa
*Semanur - babaanne -

b)Sıfat Tamlaması Yoluyla:
sivrisinek - karatavuk (kuş adı )
*Acıgöl - Uludağ - akciğer
*boşboğaz - akbaba - açıkgöz

c)Belirtisiz İsim Tamlaması Yoluyla :
*kuşpalaz-ı (hastalık adı) - balay-ı
*camgöbek(ğ)-i - aslanağz-ı

BU YOLLA OLUŞAN BİRLEŞİK İSİMLERİN BAZILARINDA, SONDAKİ İYELİK EKİNİN ZAMANLA DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRÜRÜZ:

* Edirnekapı(s)-ı =Edirnekapı
* Kadıköy-ü = Kadıköy

d)İyelik (Tamlanan) Ekinin Kaynaştırması Yoluyla (=Deyim Anlamlılık)

*(onun) BAĞR-I-YANIK
*(onun) BAŞ-I-BOŞ
*(onun) SÜT-Ü-BOZUK
*(onun) EL-İ UZUN
* (onun) KULAK(Ğ)-I DELİK

e)İki Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla:

*çekyat - gelgit - dedikodu
*biçerdöver - uyurgezer - vurdumduymaz
*Vural - kaptıkaçtı - kapkaç

f)İsim ile Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla:

*ateşkes - mirasyedi - imambayıldı
*söz vermek - not etmek - elvermek
*öngörmek - var saymak - adam olmak

Bu tür birleşik kelimelerin cümle özelliği gösterdiğine dikkat ediniz.

g)İsim ile Fiilimsinin Kaynaşması Yoluyla:

*günebakan - karakaçan --oyunbozan
*dalgakıran - çöpçatan - cankurtaran
*Palandöken - başbakan - ağaçkakan

h) İki Sıfatın Kaynaşması Yoluyla :

*soğukkanlı - açgözlü

BİRLEŞİK KELİMELER İLE İLGİLİ BİRKAÇ NOT

a) Bazı birleşik kelimeler oluşurken, ses düşmesi olmaktadır.

* Pazarertesi = Pazartesi (ERTESİ kelimesinin başındaki ER kısmı düşmüştür.

*Cumaertesi= Cumartesi (ERTESİ kelimesinin başındaki E harfi düşmüştür.)

b) Bazı birleşik kelimelerde, iki ayrı kelimenin varlığını hissetmek çok zordur. Bu tür kelimelerde ses düşmesi ve ses değişimi gözlenmektedir.

*Ne için = niçin (ses düşmesi olmuştur)

*ne asıl = nasıl (ses düşmesi olmuştur)

*sütlü aş = sütlaç (ses düşmesi ve ses değişimi olmuştur. AŞ kelimesinin sonundaki Ş, Ç harfine dönüşmüştür.)

*bu öyle = böyle(ses düşmesi olmuştur)

*özü ne =özne (ses düşmesi olmuştur)
*ne ise ne = nesne (ses düşmesi olmuştur)

c) Birleşik kelimeler, büyük ve küçük ünlü uyumuna aykırılık gösterebilir:

*Yenicuma - binbaşı - okuyagelmek
* alıvermek - Keçiören

d) Birleşik kelimeler, Türkçe'nin "#8220;Kelimelerde ilk hece dışında yuvarlak ünlülerden o ile ö bulunamaz."ilkesine aykırılık gösterir:

*Yeniköy - Yeniyol - gecekondu
*Erol - Erdoğan - başıboş - boşboğaz

e) Birleşik kelimeler, kelime türü bakımından çeşitlilik gösterir:

*Birleşik İsim : Çanakkale - Anayasa - aslanağzı

*Birleşik Sıfat : boşboğaz (adam) - soğukkanlı (katil ) - çalçene (çocuk) - Başıboş (köpek)

*Birleşik Zarflar : birdenbire (güldü) - gelişigüzel (vurdu ) - soğukkanlı (konuştu.)

*Birleşik Filler : hisset (mek) - göresi gel(mek) - kulak kabart(mak) - geliver(mek)

CÜMLEDE ANLAM
Çeşitli duygu ve kavramlarla ilgili yargı içeren cümle örnekleri:
Uyarma, tehdit, azımsama, eşitlik, beğenme, önyargı, varsayım, reddetme, hayıflanma, şaşma, pişmanlık, acıma, yergi, eleştiri, olasılık, öneri özlem, sitem vb.







Geç kalmaya devam edersen işinden olabilirsin.
Sakın babana karşı geleyim deme; yoksa seni mirasından mahrum eder.
Bu kadar parayla geçinilir mi hiç?
--------------------------------------------------------------------------------

Bizim Ali orada da karşımıza çıkmasın mı?
Diploması ne olursa olsun ben onu çırak olarak bile işe almam.
Aşk olsun yani, insan dostlarını hiç arayıp sormaz mı?
Biraz sonra bir batağın içine dalmayayım mı?
Haftada 100 milyon harçlık veriyorum da gene beğenmiyor.
Bu hız sevdasından vazgeçmeze başına bir şey gelecek.
Titanic bütün ödüllere layık bir film.
Dokuz kişi bu arabaya nasıl sığmış.
Nerde o eski günler!
Müdür saygısızın biri, sorumluluk duygusu da taşımıyor.
Keşke evi satmasaydım.
Önümüzdeki yıl enflasyon daha da düşebilir.
Göreceksiniz, bu yıl da sınavı kazanamayacak.
Diyelim ki bu parti seçimi kazandı.
Borsadan uzak dur, paranı hazine bonosuna yatır.
Başarılı ama, çok da kibirli.
O da senin kadar akıllı.
Farz edelim ki başarı; neye yarar?
Doya doya sevemedim ki annemi.
Söylerim söylerim kim anlar halimden.



Neden – sonuç ilişkisi


Derse geç kaldığı için üzülmüş.
Trafik yoğun olduğundan geciktim.
Çalıştı da başardı.
Kitap okumaya ara verdi; çünkü gözleri yorulmuştu.
Bu sene bahar yağmursuz geçti; ekinlerde hiç iş yok.




Amaç ilişkisi



Okula gitmek için evden çıktı.
Konuşma üzere kürsüye yöneldi.
Sizi görmeye geldim buraya.
Bu kitabı satranç öğrenesin diye almıştım.
Kız kardeşini karşılamak üzere bir saat önce gara gitti.




Koşul ilişkisi
· Lodos eserse hava temizlenir.
· Ne demek istediğimi, bu kitabı okursan anlarsın.
· Yardım edersen işimi çabuk bitiririm.
· Babanı gördü mü olanları anlatır.



Sizin için izin alırım, ama erken döneceksiniz.
İki saat sonra dönmek üzere gidebilirsin.
İstediğin arabayı alırım, yeter ki sınavı kazan.
Okula gideceksin ama otobüsle.
Onu gördükçe seni hatırlıyorum.
Beni dinlerseniz, konuyu öğrenirsiniz.
Beşiktaş’a giderim, ancak vapurla…
Bu kitabı sana geri almak üzere veriyorum.
Çalışmadan başarı kazanılmaz.
Özüne dokunmamak üzere oyunda her türlü değişikliği yapabilirsiniz.




Karşılaştırma ilişkisi
· Hiçbirimiz onun kadar çalışmadık.
· O senden daha cesur ve akıllıymış.
· Dünyada hiçbir dost insana kitaptan daha yakın değildir.
· Bilim adamı kavramlarla; sanatçı imgelerle düşünür.



Yorum (açıklama) ilişkisi



Ali’nin ateşi çıkmış; anlaşılan üşütmüş.
Gözleri kanlanmış; demek ki çok geç yatmış.
Sanatçının son eseri birkaç ay önce yayımlandı; öncekiler gibi bu da dünya ölçüsünde bir şaheser.
Televizyon seyretmek faydalıdır; görgümüz artar, düşünce ufkumuz genişler.



Nesnellik- öznellik
Kitaptaki ilk öykünün konusu köy yaşamıdır.
Oyundaki olaylar bir çiftlikte geçiyor.
Yazar, bu romanından sonra peş peşe altı oyun yazdı.
Romanın sonunda kahramanların hiçbiri umduğunu bulamıyor.
Yahya Kemal, 20. yüzyılın en başarılı şairidir.
İstanbul Türkiye’nin en güzel şehridir.
Karadeniz insanı çok inatçıdır.
En güzel kış meyvesi portakaldır.
Hikâyeciliğimizdeki en başarılı dönem o yıllardı.
En güzel yıllarımı o köyde geçirdim.
Şehirde yaşamak köyde yaşamaktan daha zordur.



Yunus, 13.-14. yüzyıllarda Anadolu’da yaşamış bir tasavvuf ozanıdır.
Sinema, tiyatrodan daha önemli bir sanat dalıdır.
Doğrudan anlatım – dolaylı anlatım




Kaptan: “Yarın hava güzel olacak.” dedi.
Kaptan, yarın havanın güzel olacağını söyledi.
Yolcu, şoföre: “Daha yavaş gidemez misiniz?” dedi.
Yolcu, şoföre daha yavaş gitmesini söyledi.
Okulu neden bıraktığını soranlara çalışmak zorunda olduğunu söylüyordu.
Bu kadar korkak olduğunu bilmiyordum, diyerek yanımdan uzaklaştı adam.



Kinayeli anlatım
Takımımız bu haftaki maçında muhteşem bir oyunla 4-0 mağlup oldu.
Çocuk o kadar çalışkandı ki her dönem en az beş zayıf getirirdi.
Tanım cümlesi
Dize sonlarındaki ses benzerliğine kafiye adı verilir.
Edebiyat, duygu, düşünce ve hayallerin etkili bir şekilde söz ve yazıyla ifade edilmesidir.
Konuşmak, duygu ve düşüncelerin sözle ifadesidir.



Yargıda olumluluk – olumsuzluk
Yazar, bu yapıtıyla büyük bir başarıya daha imza atıyor.
Yazar, bu yapıtında da sıradanlıktan kurtulamamış.
Son derece zeki; ama hiç çalışmıyor.



Karşıt anlamlı cümleler
Adamın yüzündeki yumuşak ifade bizimle konuşurken birdenbire sertleşmişti.
Dışarısı günlük güneşlik, sımsıcak, halbuki burada paltolarımız bile bizi ısıtmaya yetmiyor.
Derin boğazlara girdiğinde coşup köpüren ırmaklar, düze inince miskinleşiyor.



Genelleme cümleleri



Soğuk bölgelerde yaşayanların yüz hatları sert olur.



Açıklama cümleleri
Şiirini günlük dille yoğurmuş; her sözünde halkın sesi vardır.
Çok sağlam bir dili var; tek bir sözcüğü bile gereksiz kullanmamış.



Üslupla ilgili yargı cümleleri
Kısa ve devrik cümlelerle yazması, yazarın anlatımını daha çekici kılıyor.
Bu şiirlerdeki yalınlık, basitliğin değil, zor ulaşılır bir ustalığın ürünü.

Hiç yorum yok: