TANZİMAT, SERVET-İ FÜNUN VE FECR-İ ÂTİ EDEBİYATI
Türk edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yönünü Batı'ya çevirir. 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti'nin kapıları Batı'ya açılmış olur. Özellikle Fransa'ya giden Türk aydınları, Batı sanatçılarının etkisiyle sanat ürünleri vermeye başlarlar. Böylece ülkemizde Batı etkisindeki Türk edebiyatı dönemi başlamış olur. Batı kültürü etkisinde gelişen Türk edebiyatı şu başlıklar altında incelenecektir:
Tanzimat Edebiyatı (1860 - 1895)
Servet-i Fünun Edebiyatı (1895 -1901)
Fecr-i Ati Edebiyatı (1909 - 1911)
Milli Edebiyat (1911 - 1922)
Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı (1923 -...)
BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI
Bu dönem, 1860'ta ilk özel gazetemiz olan Tercüman-ı Ahval'in çıkarılmasıyla başlar, 1876'ya kadar devam eder.
Dönemin önemli temsilcileri şunlardır:
"İbrahim Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa, Şemsettin Sami"
Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatının Özellikleri
-Edebiyat, halk eğitiminde bir araçtır.
-Sanat toplum içindir." görüşü savunulmuştur.
-Dilde sadeleşme yoluna gidilmiş; ama başarılı olunamamıştır.
-Roman, öykü, makale, fıkra, eleştiri, tiyatro gibi türler ve gazete edebiyatımıza bu dönemde girmiştir.
-Hak, adalet, özgürlük, eşitlik gibi kavramlar Divan edebiyatı nazım biçimleriyle dile getirilmiştir.
-Şiirin konusu genişletilmiş, tiyatroya önem verilmiştir.
-Ortaya konulan eserler teknik yönden kusurludur.
-Romanlarda, konular genellikle tarihten veya günlük hayattan alınmıştır. -Cariyelik kurumu ve alafrangalık özentisi işlenmiştir.
-Olayların akışında rastlantılara çok yer verilmiştir.
-Kişiler genellikle tek yönlü ele alınmış; iyiler mükâfatlandırılmıştır, kötüler cezalandırılmıştır.
-Romanın akışına müdahale edilerek, okuyucuya bilgi verilmiştir.
-Tanzimat şair ve yazarları büyük ölçüde romantizmin etkisinde kalmışlardır.
-Şiirde biçim güzelliği geri planda bırakılmış, içerik öne çıkarılmıştır; şiir, düşüncelerin aktarılmasında bir araç olarak kullanılmıştır.
-Bazı sanatçılar, hece ölçüsünü de kullanmışlar; ancak şiirler genellikle aruzla yazılmıştır. Özellikle Fransız edebiyatı örnek alınmıştır.
Noktalama işaretleri edebiyatımızda ilk kez bu dönemde kullanılmıştır. Bu dönemin diğer ilkleri şöyledir:
İlk çeviri roman: Telemak (Yusuf Kamil Paşa)
İlk yerli roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat (Şemsettin Sami)
ilk tiyatro: Şair Evlenmesi (Şinasi)
ilk resmi gazete: Takvim-i Vekayi (1831)
İlk yarı resmi gazete: Ceride-i Havadis (1840)
İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval (1860)
ÖRNEK - 1 (ÖSS - 2006):
Tanzimat edebiyatıyla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Makale, fıkra, deneme gibi Batı'dan alınmış yazı türleri bu dönemde gazeteler aracılığıyla edebiyatımıza girmiştir.
B) Yeni nazım şekilleriyle birlikte Divan edebiyatı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
C) Ahmet Mithat, Şemsettin Sami bu dönemin romancılarındandır.
D) Vatan, millet, adalet, hürriyet gibi kavramlar bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
E) Bu dönemde çıkan resmi gazeteler, Tercü-man-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr'dır.
ÇÖZÜM:
"Tasvir-i Efkâr" ve "Tercüman-ı Ahvâl" gazeteleri özel gazetedir.
Doğru cevap (E) seçeneğidir.
Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları
İbrahim Şinasi (1826 -1871):
— Tanzimat edebiyatının öncü ve yenilikçi sa-natçılarındandır.
— Pek çok türün ilk eserini veren sanatçı klasi-sizmin etkisinde kalmıştır.
— İlk şiir çevirisi, ilk yerli tiyatro eseri, ilk makale, ilk özel Türk gazetesi ona aittir.
— Noktalama işaretlerini ilk kez Şinasi kullanmıştır.
— "Halk, vatan, millet" kavramlarını ilk kullanan sanatçı, şiiri de söz oyunlarından kurtarmıştır.
— Fabl çevirileri yapmıştır.
— "Şair Evlenmesi, Müntehabat-ı Eş'ar, Tercü-me-i Manzume, Durub-ı Emsal-i Osmaniye..." önemli eserleridir.
Ziya Paşa (1825 -1880):
— Eski ile yeni arasında bocalayan bir sanatçıdır.
— 1859'da yazdığı "Terci-i Bent" şiiriyle tanınmıştır.
— "Şiir ve İnşa" makalesinde Halk şiirini övmüştür.
— Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç şiiri dışında Divan şiiri geleneğine bağlı kalmıştır.
— Bazı beyitleri atasözleri gibi kullanılır olmuştur.
— "Zafernâme, Harabat, Eş'ar-ı Ziya, Rüya, Defter-i Amal..." tanınmış eserleridir.
Namık Kemal (1840 - 1888):
— Mücadeleci bir yapıya sahiptir. "Vatan şairi" olarak nitelendirilmiştir.
— Sanatı, halkı bilinçlendirmek için bir araç olarak görmüştür.
— Hürriyet ve meşrutiyetin gür sesli şairi olarak bilinir.
— Nesri, şiirlerinden daha güçlüdür.
— Divan edebiyatına şiddetle karşı çıkmıştır.
— Şiirlerini aruzla yazmış, hece ölçüsünü çok az kullanmıştır.
— İlk edebi roman "İntibah" ve ilk tarihi roman "Cezmi" ona aittir. Romantizmin etkisinde kalmıştır.
— Edebiyatın hemen her türünde eser vermiştir.
— "Vatan yahut Silistre" adlı eseri sahneye konulan ilk tiyatro eseridir.
— "Zavallı Çocuk, Akif Bey, Gülnihal, Kara Bela, Celalettin Harzemşah, Tahrib-i Harabat, Takip..." tanınmış eserleridir.
İNTİBAH (1876)
Zengin bir ailenin çocuğu olan Ali Bey, çok iyi eğitim görmüş, kibar bir gençtir. Gösterişi sever, bol para harcar. Bir gün Çamlıca'da Mah-peyker adında güzel bir kadınla tanışır, ona âşık olur. Oysa Mahpeyker, kötü yola düşmüştür; herkes de bunu bilmektedir. Ali Bey, bu kadına aşırı biçimde bağlanır. Ali Bey'in annesi, oğlunun bu durumunu öğrenince, onu Mahpeyker'den kurtarmak ister; eve Dilaşub adında güzel bir cariye alır. Dilaşub, Ali Bey'i bir türlü kendisine bağlayamaz.
Ali Bey, bir gün Mahpeyker'i yine görmeye gider, onu evde bulamaz. Çevresinden onun bir fahişe olduğunu öğrenince hayatı altüst olur. Perişan biçimde evine döner. Dilaşub onu teselli eder. Bir süre sonra Ali Bey, Dilaşub'a bağlanır ve onunla evlenir. Durumu öğrenen Mahpeyker, kıskançlık duygusuna kapılır; dedikodu çıkartarak Dilaşub'un kötü bir kadın olduğunu söyler. Zayıf iradeli Ali Bey, söylentilere inanır; Dilaşub'u döver ve bir esirciye satar. Mahpeyker, bir yolunu bulup Dilaşub'u da kendisi gibi kötü yola düşürür.
Ali Bey, üzüntüsünden hastalanır. Bu arada annesi de olanlara dayanamayarak ölür. Mahpeyker çok kindar bir kadındır. Ali Bey'i öldürmek ister. Onu eğlenceye çağırır. Mahpeyker'in kötü niyetini öğrenen Dilaşub, Ali Bey'i uyarır, fakat o inanmaz. Ali Bey, eğlence yerinde kendisine kurulan tuzağı anlar ve kaçar. Kiralık katil, Ali Bey yerine yanlışlıkla Dilaşub'u öldürür. Polisi eve çağıran Ali Bey, Dilaşub'un oracıkta öldürüldüğünü görünce Mahpeyker'e saldırır ve onu bıçaklayarak öldürür. Tutuklanıp hapse atılan Ali Bey, hapiste hastalanır ve kahrından ölür.
Ahmet Mithat Efendi (1840 -1913)
— Tanzimat'ın en çok yazan ve okunan yazarıdır.
— İki yüzün üstünde eser yazdığı için kendisine "Yazı Makinesi" denmiştir.
— Eserleri teknik yönden kusurludur,
— Romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgi vermiştir.
— "Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey'le Rakım Efendi, Letaif-i Rivayet, Avrupa'da Bir Cevelan..." tanınmış eserleridir.
— "Letaif-i Rivayet" edebiyatımızdaki ilk uzun hikâye kitabıdır.
FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ (1875)
Mustafa Meraki Efendi'nin oğlu Felatun Bey, babası gibi giyime kuşama çok düşkün biridir. Varlıklı bir aile çocuğu olduğu için su gibi para harcar. Ona göre Batılılaşmak; lüks yaşamak, şık giyinmek ve eğlence yerlerinde gezip tozmaktır. Felatun Bey, yarım yamalak Fransızcasıyla yabancı aileler arasında dolaşmaktan zevk almakta, belli bir iş tutmamakta, zamanını mağazaları dolaşmakla, elbise provaları yaptırmakla, eş dost ziyaretleriyle geçirmektedir. Babası ölünce büyük bir mirasa konar; ancak varını yoğunu tanıştığı bir İtalyan kadın oyuncuya yedirir. Baba mirasını hepten tüketince, eski aile dostları yardımına koşar, ona İstanbul dışında bir iş bulurlar. Felatun Bey, büyük bir utançla İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalır.
Rakım Efendi, Felatun Bey'in tam karşıtı bir tiptir. Küçük yaşta anasız babasız kalmasına, çok yoksul olmasına rağmen dadısının yardımıyla kendini çok iyi yetiştirir. Çamaşırcılık yaparak kendisini büyüten dadısına minnettardır; kişilikli bir insan olur. Çok çalışarak Fransızca öğrenir, kendisine iyi bir iş bulur, yabancılara Türkçe dersleri verir. Evine cariye olarak aldığı Canan'ı eğitir, yetiştirir ve sonunda onu severek onunla evlenir. Mutlu bir evlilik yaşarlar.
Ahmet Vefik Paşa (1823 -1881)
— Tiyatroya yaptığı hizmetlerle tanınır.
— Türkçenin sadeleşmesi için mücadele etmiştir.
— Klasislzmin etkisindedir.
— Moliere'in bütün eserlerini Türkçeye çevirmiştir.
— Bursa valisi iken kendi adına bir tiyatro binası yaptırmış; halkı tiyatro izleme konusunda yönlendirmiştir.
— "Şecere-i Türki, Lehçe-i Osmani, Zor Nikâh, Zoraki Tabip, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi..." tanınmış eserleridir.
Şemsettin Sami (1850 -1904)
— Türk dilinin sadeleştirilmesi yolundaki çalışmalarıyla tanınır.
— Orhun Kitâbeleri'ni ve Kutadgu Bilig'i Türkiye Türkçesine ilk çeviren odur.
— "Kamus-ı Türki, Kamus'ul Alam, Kamus'ul Fransevi..." tanınmış eserleridir.
— "Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat" adlı eseri ilk yerli romanımızdır.
ÖRNEK - 2:
Türk edebiyatında Batılı roman türünün ilk örneği olarak anılan, 1859'da Feneion'dan Divan edebiyatının sanatlı, ağdalı anlatımıyla özet olarak dilimize çevrilen eser ve bu eserin çevirmeni aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Kamelyalı Kadın - Ahmet Mithat Efendi
B) Sefiller - Şemsettin Sami
C) Emil - Ziya Paşa
D) Telemak - Yusuf Kâmil Paşa
E) Robinson Hikâyesi - Ahmet Vefik Paşa
ÇÖZÜM:
Türk edebiyatında Batılı roman türünün ilk örneği çeviri bir roman olan Telemak'tır. Yusuf Kâmil Paşa, bu eseri Fransızcadan çevirmiştir.
Doğru cevap (D) seçeneğidir.
ÖRNEK - 3 (ÖSS - 2006):
.........., Türk edebiyatında..........tarzda yazılmış
..........tiyatrodur. Yapıtın..........(1859) ve..........
(1860) yıllarında Türkiye'de Türkçe oyunlar oynanan tiyatro yoktu.
Yukarıda boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağı-dakilerden hangisinin getirilmesi gerekir?
A) | Zavallı Çocuk | - özgün | - bir - beğenildiği - |
yayıldığı | |||
B) | Afife Anjelik - yeni - son | - bilinmediği - tanın- | |
madiği | |||
C) | Şair Evlenmesi | - batılı - | ilk - yazıldığı - basıl- |
dığı | |||
D) | Hasan Mellah - | bilinen - | gerçek - övüldüğü - |
yerildiği | |||
E) | Aşk-ı Memnu - | modern | - klasik - okunduğu |
- sevildiği |
ÇÖZÜM :
Seçeneklerde yer alan "Aşk-ı Memnu" ve "Hasan Mellah" romandır. Türk edebiyatında 1859 - 1860 yılları arasında yazılan ve basılan İlk tiyatro eserimiz Şinasi'nin "Şair Evlenmesidir.
Doğru cevap (C) seçeneğidir.
İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI
Bu dönem, 1876'dan Servet-i Fünun edebiyatının kuruluşuna (1895) kadar sürer. Dönemin sanatçıları Modern Türk edebiyatının yolunu açarlar. Birinci dönemin toplumcu sanat anlayışını bırakıp eserlerini "sanat için sanat" anlayışıyla verirler. Dönemin temsilcileri:
Recaizâde Mahmut Ekrem
Abdülhak Hamit Tarhan
Sami paşazade Sezai
Nabizâde Nazım
Muallim Naci
ikinci Dönem Tanzimat Edebiyatının Özellikleri
-Sanatçılar, ağırlaşan siyasi koşullar yüzünden "sanat için sanat" anlayışını benimsemişlerdir.
-Siyasetten ve toplum sorunlarından uzak olan dönem sanatçıları sadece edebiyatla ilgilenmişler; aşk, sevgi, ayrılık, düş kırıklığı gibi konuları ele almışlardır.
-Divan edebiyatına karşı Batı edebiyatını savunmuşlardır.
-Şiirde biçim yönünden Divan edebiyatının etkisi kırılmıştır.
-Dönemin şiiri Servet-i Fünun'a örnek oluşturmuştur.
-Şiirlerde ölüm, yokluk, hiçlik gibi konular işlenmiştir.
-Eserlerin dili ağırdır.
-Tiyatro eserleri oynanmak için değil, okunmak için yazılmıştır.
-Roman ve öykülerde duygusal, acıklı konular ön planda yer almıştır.
II. Dönem Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları
Recaizâde Mahmut Ekrem (1847 - 1914)
— Edebiyatımızdan Batılılaşma hareketinin etkili olmasında önemli bir yeri vardır.
— Servet-i Fünun'un temellerinin atılmasında büyük katkı sağlamıştır.
— "Her güzel şey şiirdir." düşüncesinden hareketle şiirin konusunu genişletmiştir.
— Divan şiirinin "göz için kafiye" anlayışını terk ederek "kulak için kafiye" ilkesini benimsemiştir.
— Eski edebiyatın temsilcisi Muallim Naci ile yaptığı kafiye tartışmasıyla ünlenmiştir.
— "Araba Sevdası, Muhsin Bey, Şemsa, Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat, Atala, Zemzeme..." tanınmış eserleridir.
ARABA SEVDASI (1896)
Nazlı büyütülmüş, üstünkörü bir öğrenim görmüş Bihruz Bey, bir Osmanlı paşasının oğlu, yani "paşazâde"dir. Babası ölünce Bihruz'la cahil ve saf annesine büyük bir miras kalır. Yirmi dört yaşlarındaki Bihruz Bey, hazır paranın bitmeyeceğini sanarak, kendini gezmelere, eğlencelere kaptırır. Alafranga giyinmek; terziler, garsonlar ve ayakkabıcılar arasında yarım yamalak öğrendiği Fransızca sözcükleri kullanmak onun başlıca meraklarıdır. Kısaca, Bihruz Bey "Batılılaşma"yı yanlış anlamış bir "züppe" tipidir.
Bihruz Bey bir gün, İstanbul'un o zamanki gezinti yerlerinden Çamlıca tepesinde genç ve güzel bir kadın görür. Hayalinde onu kibar bir aile kızı olarak tasarlar. Ona sırılsıklam âşık olmuştur. Ertesi hafta yine oraya gider ve bin bir özenle yazdığı mektubu onun arabasına atar. Fakat bir daha onu hiç göremez. Yemeden içmeden kesilir, yataklara düşer. İşini, annesini ihmal eder.
Bihruz Bey, bir daha göremediği Periveş adındaki kadının aşkıyla yanarken, dalkavuk ve yalancı arkadaşı Keşfi Bey, Bihruz'a Periveş'in öldüğünü söyler. Âşık Bihruz şimdi Periveş'in hiç değilse mezarını bulmak sevdasındadır.
İstanbul'un bir başka eğlence yeri Şehzade-başı'nda bir ramazan akşamı gezinirken Periveş'e çok benzeyen bir kadına rastlar; onu Periveş'in ablası sanır; kadından kardeşinin mezarının yerini sorar. Bihruz Bey'in ahmaklığını anlayan Periveş, ona aradığı kadının kendisi olduğunu söyler. Hayalinde yücelttiği sevgilisinin bir sokak yosması olduğunu anlayan Bihruz Bey, büyük bir hayal kırıklığına daha uğrar.
Abdulhak Hamit Tarhan (1852 - 1937):
— Modern edebiyatımızın kurucularındandır.
— Tanzimat şiirine biçim ve içerik yönünden yenilikler getirmiştir.
— "Şair-i Azam" diye anılan sanatçı, Batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine taşımıştır; böylece Divan şiiri geleneğine son vermiştir.
— Divan şiiri nazım biçimlerini kullanmamıştır.
— Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır.
— Tiyatrolarında genellikle tarihi konuları ele almıştır.
— Tiyatrolarını okunmak için yazmıştır.
— "Makber, Sahra, Belde, Macerayı Aşk, Ölü, Hacle, Bunlar O'dur, Tayflar Geçidi..." tanınmış eserleridir.
Samipaşazâde Sezai (1860 -1938)
— Edebiyatımıza ilk küçük hikâyeyi getiren sanatçıdır.
— Hikâye ve romanlarında halkın içinden kahramanları, kendi dilleri, çevreleri ve günlük yaşamlarıyla yansıtmıştır.
— Ününü realist çizgideki öykü ve romanlarıyla sağlamıştır.
— "Sergüzeşt" adlı romanı Fransız realizminin izlerini taşır. Romantizmden realizme geçişin başarılı bir örneği olan eserde esir ticaretinin toplumsal hayattaki izleri anlatılır.
— "Sergüzeşt, Küçük Şeyler, Şlr, İclal..." tanınmış eserleridir.
Nabizâde Nazım (1862 -1893)
— Edebiyata şiirle başlayan sanatçı asıl ününü roman ve öyküleriyle sağlamıştır.
— Eserlerinde realizm ve natüralizmin izleri vardır.
— Edebiyatımızda köy yaşamını ilk işleyen ro-mancımızdır.
— Açık ve anlaşılır bir dili vardır.
— "Karabibik" ve "Zehra" en tanınmış eserleridir.
— "Karabibik" ilk köy romanı, "Zehra" ise ilk natüralist romandır.
KARABİBİK (1890)
Eserde Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Bey-melik köyünde geçen bazı olaylar anlatılır. Sekiz dönümlük küçük tarlasını sürmek için her yıl Koca İmam'ın öküzlerini kiralayan Karabibik, Koca Imam'ın kayınbiraderi Sarı İsmail'e kızı Huri'yi başlık almadan vererek öküzleri bedava kullanmayı kurar; San İsmail'in başka bir kızla evleneceğini öğrenince, tefeci bir Rum'dan yüksek faizle borç alıp iki öküz edinir. Artık, çift sahibi olduğu için, kızını nasıl olsa birinin alacağını düşünür. Ufacık tarlasına göz diktiği için kavgalı olduğu tarla komşusu zengin Yosturoğlu'nun yeğeni Hüseyin, Huri'yi sever, onunla evlenir. Karabibik, buna sevinir; artık o da çok mutludur.
Muallim Naci (1850 - 1893)
— Eski edebiyatın öncüsü sayılır. Medrese kültürünün etkisiyle Divan edebiyatını savunmuş Hamit ve Ekrem'le tartışmalara girmiştir.
— "Göz için kafiye" anlayışını savunur.
— Edebiyatımızda köyden söz eden ilk şiir "Köylü Kızların Şarkısı" ona aittir.
— Recaizade'nin "Zemzeme"sine karşılık "Demdeme" yi yazmıştır.
— Dili sadedir. Aruzu Türkçeye kusursuz uygulayan bir sanatçıdır.
— "Ateşpâre, Şerare, Fürûzan, Demdeme, Lu-gat-i Naci..." tanınmış eserleridir.
ÖRNEK - 4:
Aşağıda verilen belirtici niteliklerden hangisine Tanzimat romanında rastlanmaz?
A) Konular genellikle günlük hayattan ve tarihten alınır.
B) Cariyelik kurumu ve alafrangalık özentisini işler.
C) Kişiler genellikle tek yönlü ele alınır, iyiler mükâfatlandırılır.
D) Olayların akışında rastlantılara çok yer verilir.
E) Romanın içinde bilgi ve öğüt vermekten kaçınılır.
ÇÖZÜM:
E seçeneğinde belirtilen bilgiye Tanzimat romanında rastlanır. Romanda bilgi ve öğüt vermek Tanzimat romanının temel özelliklerindendir.
Doğru cevap (E) seçeneğidir.
ÖRNEK - 5:
Onun tiyatro eserleri, sahne tekniği açısından zayıf olduğu gibi dil açısından da oynanmaya elverişli değildir. Piyeslerinin bir bölümü manzum, bir bölümü nesir, bir bölümü de nazım - nesir karışık olarak yazılmıştır. Bunların birkaçının konusu günlük hayattan alınmış; fakat çoğunda tarihi bir olay işlenmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Abdulhak Hamit B) Muallim Naci
C) Şinasi D) Ahmet Vefik Paşa
E) Şemsettin Sami
ÇÖZÜM:
Abdulhak Hamit Tarhan'ın tiyatroları oynanmak için değil, okunmak için yazılmıştır. Bunların bazıları nazım - nesir karışımıdır.
Doğru cevap (A) seçeneğidir.
ÖRNEK - 6:
Nabizâde Nazım'ın Karabibik adlı eseri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Edebiyatımızda realizmin başarılı bir örneğidir.
B) Kırsal kesim gerçeğine ilk kez değinilmiştir.
C) Romandan çok, uzun hikâye özelliklerine sahiptir.
D) Kişilerin bulundukları çevreye göre yazılmış başarılı ilk eserdir.
E) İlk psikolojik romana örnektir. ÇÖZÜM :
Edebiyatımızda ilk psikolojik roman Mehmet Rauf'un "Eylül"üdür.
Doğru cevap (E) seçeneğidir.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDİDE)
Servet-i Fünun edebiyatı, "Servet-i Fünun" dergisinin etrafında toplanan yazarların oluşturduğu bir edebiyattır. Bu yazarlar, Recaizâde Mahmut Ekrem'in yönlendirmesiyle bir araya gelmişlerdir. Bunlar Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ali Ekrem ve Hüseyin Suat'tır. Halit Ziya Uşaklıgil bu topluluğa sonradan katılmıştır. Servet-i Fünuncuların siyasi aksiyonları yoktur. Aşırı derecede Batı hayranıdırlar. Tanzimat sanatçılarının edebiyatta yaptıkları yenilikleri yeterli görmemeleri Servet-i Fünun'un oluşmasında bir etken olmuştur, diyebiliriz. Siyasi baskı yüzünden toplumsal konulara değinmemişler, bireysel konuları tercih etmişlerdir. Bu nedenle eserler "sanat için sanat" ilkesiyle ortaya konulmuştur.
Servet-i Fünun'un faaliyeti 1901'e kadar sürer. Hüseyin Cahit Yalçın'ın Fransız İhtilali'ni konu alan "Edebiyat ve Hukuk" yazısı derginin kapanmasına neden olur. Topluluk kısa sürede dağılır.
Servet-i Fünun Edebiyatının Özellikleri:
-Dönem sanatçıları, devrin şartlarını bahane ederek eserlerinde toplumsal konulara yer vermemişlerdir.
-Tanzimat edebiyatında kullanılan kanun, adalet, hürriyet, hak gibi kavramlar Servet-i Fünun döneminde yerini "aşk, üzüntü, mutluluk, doğa güzellikleri" gibi bireysel konulara bırakmıştır.
-Şiirde sembolizm ve parnasizmin; romanda ise realizm ve natüralizmin etkisi görülür.
-Dil, oldukça ağır ve süslüdür.
-Şiirde aruz ölçüsü kullanılmış; nazım, nesre yaklaştırılmıştır.
-Fransız edebiyatından alınan "sone, terzari-ma, serbest müstezat" bu dönemde kullanılmıştır.
-Şiirin konu alanı genişlemiş, "kulak için kafiye" görüşü savunulmuştur.
-Edebiyatımızda teknik yönden sağlam, Batı'ya uygun ilk roman örnekleri bu dönemde verilmiştir.
-Tiyatro alanında gerileme vardır. Gazetecilik sönüktür.
-Mensur şiir örnekleri bu dönemde verilmiştir.
-Dönem şairleri aruzu Türkçeye başarıyla uygulamışlardır.
-Şiirde bütün güzelliğine önem verilmiştir.
-Devrik ve eksiltili cümleler sıkça kullanılmıştır.
Servet-i Fünun'un Önemli Sanatçıları
Tevfik Fikret (1876-1915):
— Servet-i Fünun dergisinin başyazarlığını yapmıştır.
— Hamit ve Ekrem'in etkisinde kalmıştır.
— İlk şiirlerinde bahar, aşk ve şarap konularını işlemiştir.
— Dergi kapatıldıktan sonra siyasal ve sosyal içerikli şiirler yazmıştır.
— "Sone"yi edebiyatımızda ilk kez o kullanmıştır, nazmı nesre yaklaştırmıştır.
— Aruzla yazdığı şiirlerinde ağır bir dil kullanmıştır.
— Hece ölçüsüyle yazdığı ve "Şermin" adlı kitapta topladığı çocuk şiirlerinde konuşulan Türkçeyi kullanmıştır.
— Parnasyen şairlerimizdendir.
— "Rubab-ı Şikeste, Haluk'un Defteri, Şermin, Doksan Beşe Doğru, Rübab-ı Şikeste, Ta-rih-i Kadim, Rübabın Cevabı" eserleridir.
Cenap Sahabettin (1870 -1934)
— Sembolizm ve parnasizmden etkilenmiştir.
— Aruzu ve serbest müstezatı başarıyla kullanmıştır.
— Dili süslü ve ağırdır, şiirde ahengin peşindedir.
— Soneleri ve serbest müstezatları, dilbilgisi kurallarını hiçe sayan sıfatlar ve tamlamalarla doludur.
— En basit olayları ve varlıkları şiire sokmuş, onları simgeleştirmek için yeni sözcükler bulmaya çalışmıştır.
— "Elhan-ı Şita" adlı şiirinde kış manzaralarından söz etmiştir.
— "Tiryaki Sözler" özdeyişlerini topladığı önemli bir eserdir.
— "Tâmât" tek şiir eseridir.
— Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harp, Nesr-I Sulh eserlerindendir.
Halit Ziya Uşaklıgil (1866 - 1945)
— Türk edebiyatının en önemli romancıların-dandır.
— Batı roman ve hikâye tekniğine uygun ilk başarılı örnekler ona aittir.
— Tasvirleri süs olmaktan çıkarıp romanın asil unsuru haline getirmiştir.
— Dili ağırdır.
— Edebiyatımızda mensur şiirin ilk örneklerini vermiştir.
— Romanlarında konu ve kişileri özellikle İstanbul'dan seçmiştir.
— Hikâyelerinde konu ve kişileri halk arasından seçmiştir.
— Yaklaşık beş dil bilen bir yazarımızdır.
— Roman dili, öykü diline göre daha ağırdır.
— Eserlerini Cumhuriyet döneminde sadeleştir-miştir.
— "Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Mensur Şiirler, Mezardan Sesler, Saray ve Ötesi, Kırık Hayatlar, Kırk Yıl..." tanınmış eserleridir.
AŞK-I MEMNU (1900)
Melih Bey, serbest yaşamayı, eğlenmeyi çok seven Firdevs Hanım'la evlidir. Firdevs Hanım, kocasını umursamayan, başkalarının aşk tekliflerine cevap veren bir tiptir. Bir gün Melih Bey, karısının âşıklarına yazdığı aşk mektuplarını bulur ve bir süre sonra üzüntüsünden ölür.
Firdevs Hanım'ın Peyker ve Bihter adlı iki genç kızı vardır. Bunlar da anneleri gibi yaşama ihtirası ile çırpınmaktadırlar. Firdevs Hanım, yaşlı olmasına rağmen kızlarıyla her konuda yarışmakta genç ve güzel görünmek için her yola başvurmaktadır. Korktuğu tek şey "valide" olmaktır. Bu yüzden kızlarının evlenmesine karşı çıkar. Ne var ki Peyker, annesini dinlemez ve evlenir.
Romanda tanıtılan İkinci aile, Adnan Bey ai-lesidir. Karısı ölen Adnan Bey kızı Nihal ve oğlu Bülent ile yaşamaktadır. Adnan Bey, bir sandal gezisinde Firdevs Hanım'ın küçük kızı Bihter'i görür ve beğenir. Aralarında büyük yaş farkı olmasına rağmen evlenirler.
Adnan Bey'in Behlül adında bir yeğeni vardır. Behlül, genç ve yakışıklıdır. Bir süre sonra Behlül ve Bihter arasında yasak bir aşk başlar.
Firdevs Hanım, kızı olmasına rağmen Bihter'i çok kıskanmaktadır. Bihter'in Behlül'le ilişkisini engellemek için Nihal ile Behlül'ü evlendirmeye çalışır.
Behlül, Nihal ile nişan hazırlıklarına başlar. Bihter buna çok üzülür. Aşkını korumak için bir süre mücadele eder; "yasak aşk"ının ortaya çıkması üzerine de canına kıyar. Behlül kaçar, Nihal de hayalleri yıkılmış olarak, eskisi gibi babasıyla yaşamaya devam eder.
ÖRNEK - 7 (ÖSS - 2006):
Aşkın ikinci plana atıldığı bu romanda toplumsal hayata yer verilmiş olması, bu yapıtın en önemli özelliğidir. Romanda Ahmet Cemil, yalnız iç dünyasıyla değil, bağlı bulunduğu toplumsal çevreyle birlikte verilmiştir. Okurken onun, çocukluğundan bu yana hangi toplumsal çevrede yetiştiğini, aile ve okul hayatını, karşılaştığı sıkıntıları bütün ayrıntılarıyla öğreniyoruz. Bu genç şairin yeni bir şiir yaratmak için neler düşündüğünü, verdiği mücadeleleri, düşmanı olan eski edebiyat taraftarlarının ve o devir basın hayatının iç yüzünü görüyoruz. Bu bakımdan yapıtı, o dönemin ve Doğu ile Batı edebiyatları arasındaki düşünce çatışmasının romanı olarak da kabul edebiliriz.
Bu parçada özellikleri anlatılan roman ve yazarı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Eylül - Mehmet Rauf
B) Şıpsevdi - Hüseyin Rahmi Gürpınar
C) Paris'te Bir Türk-Ahmet Mithat
D) Mai ve Siyah - Halit Ziya Uşaklıgil
E) Hayal İçinde - Hüseyin Cahit Yalçın
ÇÖZÜM :
Roman kahramanı "Ahmet Cemil" Halit Ziya Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah" romanına aittir. Parçada geçen açıklamalar da bu romana aittir.
Doğru cevap (D) seçeneğidir.
ÖRNEK-8:
Yeni bir duyarlığı, yeni bir şiir dilini oluşturmaya çalışırken Batıyı hemen hemen günü gününe izlemişlerdir. Şiirlerinin imgelerle yüklü, sanatlı bir yapısı vardır. Özellikle benzetmeler ve sıfatlarla varlıkların gerçek görünüşlerini değiştirmeye çalışmışlardır. Aşk, doğa, aile yaşamı, kişisel tedirginlik, yakınma temalarını şiirlerinde bol bol işlemişlerdir.
Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğu ve onun üyelerinden biri aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?
A) Tanzimat - Abdulhak Hamit Tarhan
B) Servet-i Fünun - Cenap Şehabettin
C) Garipçiler - Orhan Veli Kanık
D) Milli Edebiyat - Mehmet Emin Yurdakul
E) Cumhuriyet Dönemi - Faruk Nafiz Çamlıbel
ÇÖZÜM :
Batıyı günü gününe izleyenler Servet-i Fünuncu-lardır. Cenap Şehabettin, varlıkların gerçek görünüşlerini benzetme ve sıfatlarla değiştiren sanatçıdır.
Doğru cevap (B) seçeneğidir.
Mehmet Rauf (1875 -1931)
— Servet-i Fünun'un Halit Ziya'dan sonraki ikinci ismidir.
— Romanlarında psikolojik tahlillere önem vermiştir.
— Eserlerinde hüzün, karamsarlık temalarını işlemiş, aşk serüvenlerine yer vermiştir.
— Romanlarına kendi yaşamını da yansıtmıştır.
— ilk psikolojik romanımız sayılan "Eylül"ün yazarıdır.
— Roman, tiyatro, mensur şiir türünde eserler vermiştir.
EYLÜL (1901)
Suat Hanım ile Süreyya Bey, beş yıldan beri evlidir. Bir yaz, Boğaziçi'nde küçük bir yalı kiralarlar. Mutludurlar. Süreyya'nın arkadaşı Necip, bunların aile dostudur; sık sık gelip yanlarında misafir kalmaktadır. Necip, Suat Hanım'a çok değer vermekte, ona karşı derin bir saygı duymaktadır. Bu değer veriş ve saygı, zamanla şiddetli bir aşka dönüşür. Genç adam, aşkını gizlemektedir. Necip, Suat Hanım'ın da kendisini sevdiğini anlamakta gecikmez; fakat arkadaşına ihanet etmenin üzüntüsüne kapılır.
Necip'le Suat Hanım arasındaki aşka ilişkin dedikodular Süreyya Bey'in kulağına ulaşır. Süreyya Bey, en yakın dostunun karısına âşık olacağına ihtimal vermez; oysa gerçek budur.
Dedikodular yaygınlaşınca Necip eskisi gibi sık sık yalıya gelmez. Hastalanır, tifodan yatağa düşer. İyileşince yeniden yalıya gidip gelmeye başlar. Birbirlerine aşklarını ilan edemeyen sevgililer eski günleri yeniden yaşamaya başlarlar. "Eylül" gelir. Bu ay, Suat Hanım için kadınlığının bir sonbahar ayı gibidir. Evlilikte aradığı mutluluğu, seveceği erkeği bulamamış bir kadın olduğunu düşünür. Necip ise mutlu olabileceği bir kadına ulaşamamanın açılarıyla kıvranmaktadır.
Süreyya Bey, Suat Hanım ve Necip bir gün sohbet ederlerken konakta bir yangın çıkar. Herkes dışarı fırlar. Fakat Suat Hanım odasına kapanır, yardım çağrılarına cevap vermez. Necip, sevdiği kadını kurtarmak için alevlerin içine dalar. Süreyya Bey de onun ardından koşar. Ancak Suat Hanım'ı kurtaramazlar. Necip de bu yangında ölür, Süreyya ise kurtulur.
Hüseyin Cahit Yalçın
— Hikâye ve romanlarında gözleme yer veren, betimleme ve tahlillerde derinleşmeyen, gerçekçi bir yazardır.
— Dönemine göre dili sadedir; özenti, süsten uzaktır.
— Eski edebiyata karşı Batı edebiyatını savunur.
— Öykü, roman, eleştiri ve gazete türlerinde yazmıştır.
— Fransızcadan çevirdiği "Edebiyat ve Hukuk" adlı makaleyi Servet-i Fünun dergisinde yayımlayınca dergi kapatılmıştır.
— Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı Hakikiye Sahneleri (Öyküler)
— Nadide, Hayal İçinde (Romanlar)
— Edebi Hatıralar, Kavgalarım da tanınmış eserleridir.
ÖRNEK - 9 (ÖSS - 2006):
Bir dergi çevresinde toplanan, yeni bir duyarlılığı, yeni bir şiir dilini yerleştirmeye çalışan bu şairlerin şiirleri, bir arayış döneminin bütün karışık etkilerini içermektedir. Romantik ve simgecidirler. Onların şiirlerinde, düşle gerçek çatışması, karamsarlık, kaçış temaları egemendir. Hem dönemin siyasal koşulları hem de benimsedikleri sanat anlayışı, onların içine kapalı, bireyci bir şiire yönelmelerine yol açmıştır.
Bu parçada yer alan şairler aşağıdakilerin hangisinde yer alır?
A) Tanzimatçılar
B) Edebiyat-ı Cedideciler
C) Fecr-i Aticiler
D) Yedi Meşaleciler
E) Milli Edebiyatçılar
ÇÖZÜM:
Bu parçada adı geçen dergi "Servet-i Fünun" dergisidir. Dergi etrafında toplanan romantik ve simgeci şairler ise "Edebiyat-ı Cedideciler"dir.
Doğru cevap (B) seçeneğidir.
NOT:
Bu dönemde bağımsız eser veren iki önemli sanatçımız vardır. Bunlardan biri Hüseyin Rahmi Gürpınar, diğeri de Ahmet Rasim'dir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864 -1944)
— Realist - naturalist bir anlayışla güçlü gözlemleri sayesinde istanbul'un canlı manzaralarını yansıtır.
— Sokağa ayna tutan, sokağı edebiyata taşıyan sanatçıdır.
— Seçtiği tipleri kendi şiveleriyle konuşturmaya çalışır.
— Geniş bir okur kitlesine ulaşabilmek adına eserlerinde yalın bir dil kullanır.
— Roman ve öykülerinde toplumsal eleştiriyle, okuru eğlendirerek eğiten, sanatı toplum için kullanan bir yazardır.
— Romanlarda olayın akışını keserek felsefi düşüncelere dalar, ayrıntılı bilgiler verir.
— Okuyucuyu güldürürken ağlatan bir sanatçıdır. Elliden fazla eserin sahibidir.
— "Şık, Mürebbiye, Tesadüf, Şıpsevdi, Gulya-bani, Kuyruklu Yıldız Altında Bir izdivaç..." tanınmış romanlarıdır.
Ahmet Rasim (1864 -1932)
— Yaşamını gazetecilikle kazanan sanatçı, fıkra, makale ve anılarıyla ün kazanmıştır.
— Eski istanbul yaşamını (Ramazanlarıyla, bay-ramlarıyla, sokak satıcılarıyla) anı ve fıkralarında işlemiştir.
— Gördüklerini bir ressam duyarlılığıyla, kısa cümlelerle, açık, yalın, gülmeceye dayalı bir anlatımla gözler önüne sermiştir.
— Bestekârlık da yapan sanatçı, Ahmet Mithat geleneğini benimsemiş; her alanda eser vermiştir.
— "Gecelerim, Falaka, Muharrir Bu Ya, Ramazan Sohbetleri, Şehir Mektupları, Eşkal-i Zaman..." tanınmış eserleridir.
ÖRNEK -10:
Bir yazar şöyle diyor: "Nerede bir edebiyatın başladığını görsek orada sokağın yazı masası ile birleştiğini görürüz. Malharbe sokağı dinledi. Dickens sokağı edebiyata soktu. Bir romanında geçen "sokağın anahtarı" sözü bu yazarın sanatını anlatmaya yeter. Puşkin'de de sokağın anahtarı vardı. Bize gelince, bu sihirli anahtar çoğu yazarımızın eline hiçbir zaman geçmedi. Yazarın "sokağın anahtarı" sözü ile anlatmak istediği özellik aşağıdaki yazarlardan hangisinde vardır?
A) Recaizâde Mahmut Ekrem
B) Namık Kemal
C) Halit Ziya
D) Mehmet Rauf
E) Hüseyin Rahmi
ÇÖZÜM:
Hüseyin Rahmi, sokağı bir anahtarla edebiyatımıza açan kişidir. O, sokağa ayna tutmuştur.
Doğru cevap (E) seçeneğidir.
FECR-İ ATİ EDEBİYATI
1901'de Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasıyla topluluk dağılır ve 1908'e kadar edebiyat dünyasında bir boşluk oluşur. İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla oluşan özgürlük ortamı Fecr-i Ati'nin doğuşuna zemin hazırlar. Bu durumdan yararlanan "Ahmet Haşim, Emin Bülent, Ali Canip, Yakup Kadri, Refik Halit, Hamdullah Suphi, Fuat Köprülü, Celal Sahir" gibi sanatçılar bir araya gelerek bir grup oluştururlar. Gruplarına "Fecr-i Ati" adını verirler. Bunlar, 1909'da ilk toplantılarını yaparak bir bildiri yayımlarlar. Onlara göre "Sanat şahsi ve muhteremdir."
Fecr-i Ati Edebiyatının Özellikleri
-Topluluk, sanata ve edebiyata hizmet etmek adına eserler vermiştir.
-Fransız edebiyatı örnek alınarak edebiyatın önemi ve ciddiyeti halka anlatılmak istenmiştir.
-Sanatın toplumun eğitimine katkı sağladığına inanmışlardır.
-Dil ve üslup, Servet-i Fünuncularla aynı olmuştur.
-Eserlerde duygulu aşklar dile getirilmiş, gerçekten uzak tabiat tasvirleri yapılmıştır.
-Şiirler aruz ölçüsüyle yazılmış, serbest müstezat geliştirilerek kullanılmıştır.
-Fransız sembolizminden etkilenmişler, Ser-vet-i Fünuncuları Batı yanlısı olmamakla suçlamışlardır. Servet-i Fünun'un devamı olmaktan kurtulamamışlardır.
Ahmet Haşim (1884 -1933)
— Sembolizmin Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisidir.
— Küçük yaşta, çok sevdiği annesini kaybetmesi onu yalnızlığa ve karamsarlığa itmiştir.
— Eserlerini "sanat için sanat" görüşüyle yazmıştır.
— Eserlerinde toplumsal sorunlara yer vermemiştir.
— Hece ölçüsünü hiç kullanmamıştır.
— Şiirde musikiye önem vermiş "Şiir, sözden çok musikiye yakın bir dil olmalıdır." demiştir.
— Kızıl gün batımları, sararmış yapraklar, ay ışığı altındaki doğa, loş karanlıklar... şiirinin teması olmuştur.
— "Göl Saatleri, Piyale, Bize Göre, Gurabaha-ne-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi" tanınmış eserleridir.
ÖRNEK-11:
Bireyci sanat anlayışı, bize Edebiyat-ı Cedide'den miras kalmıştı ve biz onu söylemekle ortaya yeni bir görüş getirmiyorduk. Öyle ya, Edebiyat-ı Ce-didecilerin, özellikle Hüseyin Cahit'le Mehmet Rauf'un, Dr. Rıza Tevfik'le estetik konusu üzerinde tartışırken, ter ter tepinircesine "Güzellik görecedir" deyişlerinin, bizim "sanat kişisel ve saygıya değerdir." sözümüzden farkı neydi?
Bu parçada, yazarın "biz" dediği kimler olabilir?
A) Garipçiler B) Servet-i Fünuncular
C) Yeni Lisancılar D) Yedi Meşaleciler E) Fecr-i Aticiler
ÇÖZÜM:
"Sanat kişisel ve saygıdeğerdir" ilkesi Fecr-i Aticilere aittir.
Doğru cevap (E) seçeneğidir.
ÖRNEK - 12:
Aşağıdakilerden hangisi Cenap Şehabettin'le Ahmet Haşim'de ortak değildir?
A) Hem şiir hem nesir alanında eser vermiş olmaları
B) Servet-i Fünun topluluğunda yer almaları
C) "Sanat için sanat" ilkesini benimsemeleri
D) Fransız sembolistlerinden etkilenmeleri
E) Aruz ölçüsünü kullanmaları
ÇÖZÜM:
Cenap Şehabettin Servet-i Fünun'da, Ahmet Haşim ise Fecr-i Ati topluluğunda yer almıştır.
Doğru cevap (B) seçeneğidir.
TEST
1. (I) Fransız edebiyatını örnek alan Servet-i Fünun sanatçıları "Sanat, sanat içindir." ilkesini benimsemişlerdir. (II) Tanzimat döneminde ele alınan "vatan, millet, hürriyet, hak" gibi konuları bu dönem eserlerinde de işlemişlerdir. (III) Son derece ağır ve süslü bir dil kullanmışlardır. (IV) Edebiyatımızda teknik bakımdan sağlam, Batı'ya uygun ilk roman örnekleri de bu dönemde verilmiştir. (V) Bu dönemde tiyatro ve gazetecilik gelişmemiştir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A)l. B) II. C) III. D) IV. E) V.
2......... Fransız ihtilali'ni konu alan ........ adlı makaleyi Servet-i Fünun dergisinde yayımlayınca dergi kapatıldı; Servet-i Fünun topluluğu dağıldı.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Tevfik Fikret - Tarih-i Kadim
B) Hüseyin Cahit Yalçın - Edebiyat ve Hukuk
C) Halit Ziya Uşaklıgil - Saray ve Ötesi
D) Cenap Sahabettin - Evrak-ı Eyyam
E) Ahmet Haşim - Bize Göre
3. Tevfik Fikret'le ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Nazmı nesre yaklaştırmış, şiirin konu alanını genişletmiştir.
B) Anlamı birden çok mısraya yayarak serbest müstezatın Türk şiirine yerleşmesini sağlamıştır.
C) Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmış, hece ölçüsünü hiçbir şiirinde kullanmamıştır.
D) Şiirlerinde parnasizmin etkilen vardır.
E) Çocuklar için yazdığı şiirleri "Şermin" adlı kitapta toplamıştır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Servet-i Fünuncular, eserlerinde Arapça ve Farsça sözcüklerle yüklü ağır bir dil kullanmışlardır.
B) Edebiyatımızda düzyazıda noktalama işaretleri ilk kez Tanzimat döneminde kullanılmıştır. .
C) Tanzimat'ın birinci döneminde toplumsal, ikinci döneminde ise bireysel konular işlenmiştir.
D) Fecr-i Aticiler, gerçekten uzak doğa betimlemeleri yapmışlardır.
E) Servet-i Fünuncular, roman ve öykülerde olayların akışını keserek okuyucuya bilgi vermişlerdir.
5. "Sanat şahsi ve muhteremdir." diyerek bireyci bir sanat anlayışını savundular. Sanata ve edebiyata hizmet etmek amacıyla eser verdiler. Fransız edebiyatını örnek aldılar, Fransız sembolistlerinden etkilendiler.
Bu parçada söz edilenler, aşağıdaki edebi topluluklardan hangisine aittir?
A) Servet-i Fünuncular
B) Tanzimatçılar
C) Fecr-I Aticiler
D) Toplumsal Gerçekçiler
E) Garipçiler
6. Suat Hanım, Süreyya Bey ve Necip eserin önemli kahramanlarıdır. Psikolojik çözülmeleri anlatan bu eserde Suat Hanım ile Necip arasında geçen trajik bir aşk hikâyesi anlatılır.
Edebiyatımızın ilk psikolojik romanı kabul edilen bu eser, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mai ve Siyah C) Eylül
E) Araba Sevdası
B) Aşk-ı Memnu D) Zehra
7. Aşağıdaki sanatçı - eser eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Zehra - Nabizâde Nazım
B) Zavallı Çocuk - Namık Kemal
C) Küçük Şeyler - Sami Paşazade Sezai
D) Tiryaki Sözler - Cenap Sahabettin
E) Hasan Mellah - Şemsettin Sami
8. "Sanat toplum içindir." görüşünü savunan I
Servet-i Fünun sanatçıları, eserlerini halkı II
eğitmek amacıyla yazdıkları için dilde sadeleşmeyi amaçlamışlardır. Şiirlerde Divan III IV
edebiyatı nazım biçimlerini kullanmışlar, Fransa'da ortaya çıkan romantizm akımının
V
etkisinde kalmışlardır.
Bu parçadaki altı çizili sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A)l. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk tiyatro örneği olarak bilinen, Batı tarzında yazılmasına karşın geleneksel Türk tiyatrosunun etkisini taşıyan eser ve bu eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Vatan yahut Silistre - Namık Kemal
B) Telemak - Yusuf Kâmil Paşa
C) Şair Evlenmesi - Şinasi
D) Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat - Şemsettin Sami
E) İçli Kız - Abdulhak Hamit Tarhan
10. ......bu eserini Ziya Paşa'nın yazmış olduğu ......adlı eserine karşı kaleme alır. Amacı Ziya Paşa'nın çelişkili düşüncelerini eleştirmektir. Eleştirilerini.... adlı eseriyle sürdürür.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, verilen bilgilere göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Namık Kemal, Harabat, Takip
B) Recaizâde Mahmut Ekrem, Takdir-i El-han, Talim-i Edebiyat
C) Muallim Naci, Demdeme, Zemzeme
D) Cenap Sahabettin, Evrak-ı Eyyam, Tiryaki Sözler
E) Şinasi, Defter-i Amal, Mukaddime-i Celal
11. Aşağıda verilen eserlerden hangisinin türü ötekilerden farklıdır?
A) Göl Saatleri B) Şermin
C) Piyale D) Makber
E) Körebe
12. Batı etkisindeki Türk edebiyatının öncü sanatçılarından olan.......ilklerin sanatçısı olarak tanınır.......adlı eseri, şiir alanındaki ilk
eseridir........şiirinden yaptığı çevirilerin yer
aldığı bu eserde La Fontaine, Racine ve Fe-nelon'a ait şiirleri........çevirmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi gerekir?
A) Şinasi, Tercüme-i Manzume, Fransız, Türkçeye
B) Namık Kemal, İntibah, İngiliz, Türkçeye
C) Ziya Paşa, Engisizyon Tarihi, Fransız, Türkçeye
D) Şinasi, Şair Evlenmesi, İngiliz, Türkçeye
E) Namık Kemal, Cezmi, Fransız, Farsçaya
13. İlk köy romanımız ........ Batılı anlamda ilk öykü örneği ......., ilk realist roman ....... ilközel gazete.......'dir.
Yukarıdaki boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A) Zehra - Letaif-i Rivayet - Araba Sevdası - Tercüman-ı Ahval
B) Karabibik - Küçük Şeyler - Araba Sevdası - Tercüman-ı Ahval
C) Karabibik - Küçük Şeyler - İntibah - Ce-ride-i Havadis
D) Zehra - Küçük Şeyler - Araba Sevdası -Ceride-i Havadis
E) Karabibik - Küçük Şeyler - intibah - Tercüman-ı Ahval
14. I. Tanzimat şiiri, Divan şiirinin en çok teknik özelliklerine bağlı kalmıştır.
II. Bu dönemde hece ölçüsüne duyulan ilgi biraz artmış; fakat aruz eski egemenliğini sürdürmüştür.
III. Divan şiirinin mazmunlarından da tamamen vazgeçilememiştir.
IV. Konu bütünlüğü değil, parça güzelliği önemsenmiştir.
V. Divan şiirinde olmayan yeni kavramlar (hak, adalet, eşitlik, özgürlük) şiire girmiştir.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde Tanzimat şiiriyle ilgili bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
15. Aşağıdaki yazar - dönem eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Mehmet Emin Yurdakul - Milli Edebiyat
B) Recaizâde Ekrem - Tanzimat İkinci Dönem
C) Abdulhak Hamit - Servet-i Fünun
D) Hüseyin Cahit Yalçın - Servet-i Fünun
E) Ahmet Haşim - Fecr-i Ati
16. I. Divan edebiyatına bir tepki olarak doğan Tanzimat edebiyatı soyuta değil, somuta yönelmeyi amaçlamıştır.
II. Şiirde önce (Birinci Dönem) bireysel konular, sonra (İkinci Dönem) toplumsal sorunlar işlenmiştir.
III. Edebiyatımızın yabancı olduğu gazete, roman, tiyatro gibi türler bu dönemde edebiyatımıza girdi.
IV. Bu dönemde beyitler cümle biçiminde anlam bütünlüğü olan birimler olarak kullanıldı.
V. Hürriyet, eşitlik, adalet gibi kavramlar ilk defa bu dönemde edebiyattaki yerini aldı.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde Tanzimat edebiyatıyla ilgili bir bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder