MÜNAZARA
Herhangi bir konu üzerinde zıt düşüncelerin karşılıklı olarak savunul-masına Münazara denir. Münazarada önemli olan "savunma" dır. Taraftarı az olan bir düşünce, iyi savunulduğu zaman çok kişi tarafından takdir edilebilir. Münazara için genellikle üçer ya da dörder kişilik iki grup kurulmalı-dır. Gruplardan birisi işlenecek konuya olumlu, diğeri ise olumsuz yönden savunmalıdır. Yani, bir grup "tez", diğer grup ise "antitez" i almalıdır. Ayrıca, münazara yapacak kişileri değerlendirecek bir "jüri" seçilmelidir. Jüri, ya başlangıçta ya da münazara yapılacağı gün seçilebilir. Olumlu tezin savunulması, olumsuzdan daha kolay olduğu için, konuşmaya, olumlu tezi savunan gruptan biri başlamalıdır. Konuşmacıların savunmalarının gücü kadar, taraflı ve tarafsız dinleyicilerin gösterilerinin de jüri üzerinde etkisi bulunur. Ancak, taraf tutan dinleyicilerin, karşı taraf konuşmacılarının moralini bozacak nitelikte gösteride bulunmaları doğru değildir.
MÜNAZARA ÖRNEĞİ
Şimdi bir Münazara Yarışması olduğunu varsayalım ve konumuz ; ÇOK GEZEN Mİ ÇOK OKUYAN MI BİLİR şeklinde olsun.
Takımlardan birisi Çok Gezen Daha Çok Bilir ve diğer taraf ise Çok Okuyan Daha Çok Bilir şeklinde savunma yapacak olsunlar.
Gerçi bana kalsa Çok Gezerken Çok Okuyan daha çok bilir derim ama Münazara mantığı bellidir:) Savunmadığınız bir konuyu bile savunmak zorunda kalabilirsiniz.
Takımlardan birisi Çok Gezen Daha Çok Bilir tezini savunacak. Bunun için hangi argümanları ortaya koyabilir yazalım.
Çok Gezen insanlar bizzat hayatla iç içe olur.
İnsan okuduklarını unutur , ama yaşadığını unutmaz.
Çok Gezen bilgiyi bizzat yerinde görür ve öğrenir. Görmek başkadır. Gezerek öğrenmek birçok duyuya hitap ettiği için daha kalıcıdır.
Kitaptan okumak teorik bilgidir, gezmek ise bizzat pratik bir bilgidir ve en kalıcı öğrenme bizzat yaparak yaşayarak öğrenmedir. Keşfetmek, keşfedileni okumaktan daha yararlıdır, daha akılda kalıcıdır.
Münazara yarışması sırasında biraz rakibe zorluk çıkaracak ve rakibin tezini çürütecek bir yaklaşımda bulunacak olursak okuyan insan sadece okuduğuyla kalır ve okuduğu şeyle ilgili bir fikir edinebilir ama gezen bir insan uygulamalı olarak öğrenir yani bizzat yaşar diyebiliriz ve böylece rakibe bir zorluk çıkarabiliriz.
Çok gezen kişiler farklı insan ve kültürlerle tanışıp bilgi haznelerini büyültürler.
Taraflardan diğeri Çok Okuyan Daha Çok Bilir tezini savunacak. Bunun için hangi argümanları ortaya koyabilir bakalım ;
Münazarada önemli bir konu savunma yapmaktır. Ne kadar iyi savunma yaparsanız , karşı tarafa ne kadar az fırsat verirseniz ve ne kadar kuvvetli argüman geliştirirseniz o kadar iyi olacaktır.
Çok okuyan daha çok bilir başlığını savunan takım örnek olarak şu tezleri sunabilir ;
Ansiklopediyi açıp bir anda dünyanın öbür ucundaki bilgilere bile ulaşılabilir , işte bu yüzden insan ne kadar gezerse gezsin okumakla edindiği bilgileri edinemez, buna ömrü yetmez ki.
Kitaplardaki birçok bilgiye ulaşmak daha kolay olduğu halde gezmek uzun bir zaman alan ve her zaman mümkün olmayan bir durumdur. Bu nedenle gezmeden de iyi bilmek ve iyi öğrenmek mümkündür.
Gezmek yerine okursak kısa zamanda çok bilgiye sahip olabiliriz ve bunlar kitaptan silinmez, unutursak bile yine açıp okuyabiliriz. Ama gezilen yerler unutulabilir.
Teorik bilgileri sadece ve sadece okumakla elde edebiliriz, okumadan gezmenin de bir faydası olmayacaktır.
Okumanın getirdiği hayal gücünü gezilen yerleri gören gözler ve klavuzlarlar bile oluşturamaz. İnsan sonuçta ne kadar çok yeri gezsede hep bi yerler eksik kalacaktır. Fakat insan okumayla gitmeyi hayal bile etmenin zor olduğu bir yer hakkından çok önemli bilgilere sahip olabilir.
Gezilen yerler hakkında okumadan nasıl bilgi alınabilir ?
Bunun gibi iki ayrı görüş konusunda da farklı yaklaşımlar ele alınabilir. Sizler de bu tarz bir münazarada buna benzer yaklaşımlarda bulunabilirsiniz. Fakat en önemli olan kendi bulacağınız savunma yöntemi ve özellikle rakibinizin savunmasını çürütebilecek tezler geliştirmenizdir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder