METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI
GAZETE ÇEVRESİNDE OLUŞAN METİNLER
1-MAKALE
2-FIKRA
3-DENEME
4-ELEŞTİRİ
5-SOHBET
SÖZLÜ ANLATIM:RÖPORTAJ,MÜLAKAT,NUTUK
MAKALE:
1-Bir gerçeği açıklamak , bir konuda düşünce ve görüş öne sürmek ya da bir iddiayı desteklemek için yazılır.
2-her konuda yazılabilir ancak daha çok uzmanlık gerektiren konularda yazılır.
3-dergi ve gazetelerde yayınlanır.
4-anlatımı yoğun ve nesneldir.
5-öne sürülen düşünce her türlü belge ile kanıtlanır.
6-anlatım bir plan dahilinde uygulanır.
7-öğretmeye ve bilgilendirmeye yöneliktir.
8-sanatsal bir anlatımı yoktur.
9-düşünceyi geliştirme yollarına başvurulur.
Türün temsilcileri:ilk makale Şinasi’nin MUKADDİMESİ’dir.
FIKRA:
1-Günübirlik yazılardır.
2-güncel ve toplumu ilgilendiren konular ele alınır.
3.makale gibi öğretme ve bilgilendirme amaçlıdır.
4.makaleye göre daha özneldir.
5.anlatılanları ıspatlama kaygısı yoktur.
6.öne sürdüğü düşünceyi yoğun ve etkili bir dinle anlatır.
TÜRÜN TEMSİLCİLERİ:
Edebiyatımızda Fıkra yazan ilk kişi Ahmet Rasim’dir. Bunun dışında Falih Rıfkı Atay, Peyami Safa, Burhan Felek ve Çetin Altan en tanınmış fırka yazarlarıdır.
DENEME: Bir yazarın özgürce seçtiği herhangi bir konu üzerinde kesin yargılara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini serbestçe anlattığı yazılara deneme denir.
Kendisinden önce benzeri yazılar yazılmış olmakla birlikte 16. yüzyılda deneme kavramını ilk kez kullanan Fransız yazarı Montaigne (Monteyn)'dir. Denemeler adını verdiği yazıları, bir edebiyat türünün adı olmakla kalmamış, benzerlerinin de yazılmasına yol açmıştır.
Türün özellikleri:
1.Yazar düşüncelerini kendi kendine konuşur gibi anlatır.
2.Birçok türe benzediği için karıştırılabilir.
3.Her türlü konuda yazılabilir.
4.Anlatım özneldir.
5.samimi ve içten anlatımı vardır.
6.özel görüş ve düşünceleri içerdiği için iddia ve ispat gerektirmez.
7.öğretci ve eleştirel deneme ile felsefi ve sosyal konularda bireysel düşünceyi ifade eden metinlerdir.
Denemenin Amacı;
Okuyucuyu düşünmeye yöneltmek,
Hayatın gerçeklerini ortaya koymak,
Kültür alanındaki değişme ve gelişmeleri fark ettirmek,
Birey-toplum ilişkisini dile getirmek vb.
Deneme ile makale arasında ne fark vardır?
Denemelerde kişisel düşünce yer alır. Söylenenlerin kanıtlanmasına ihtiyaç duyulmaz. Denemelerde ele alınan konular, kesin sonuçlara bağlanmaz. Makalelerde ise bilgi vermek, bir fikri açıklamak ön plandadır. Düşünce yönü ağır basar; kanıtlamaya ve açıklamaya dayanır. Kesin bir sonuca ulaşmak hedeflenir.
TÜRÜN TEMSİLCİLERİ
Türk edebiyatında ilk deneme kitapları arasında Ahmet Haşim vardır.
Türk edebiyatında deneme türü, genellikle şair, romancı ya da hikâyeci kimliği öne çıkan sanatçılar tarafından ortaya konan ürünlerden oluşmaktadır. Birinci derecedeki vasfı “denemeci” olan yazar sayısı oldukça azdır. Nurullah Ataç (18981957), Sabahattin Eyüboğlu (19081973), Suut Kemal Yetkin (19031980), Mehmet Kaplan (19151986), Nurettin Topçu (19091975), Salah Birsel (1919 ), Vedat Günyol (1912 ), Enis Batur (1952 ), Cemil Meriç (19171987), Mehmet Salihoğlu (1922 ), Uğur Kökden (1934 ), Nermi Uygur (1925 ) bunlardan birkaçıdır.
Aşağıdaki örnek, çağdaş bir deneme yazarımız olan Vedat Günyol’un bir denemesidir
Aşağıdaki örnek, çağdaş bir deneme yazarımız olan Vedat Günyol’un bir denemesidir
ELEŞTİRİ: Bir sanat eserini olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp eserin gerçek değerini ortaya koymak amacıyla yazılan yazı türüdür.
TÜRÜN ÖZELLİKLERİ:
1-Eleştiride eserin ya da sanatçının gerçek değerinin belirtilmesi amaçlanır.
2-nesnel ve öznel olanları vardır.
3-eserin toplum açısından yararlı olup olmadığını inceler.
4-konu, sonuna dek eleştiri yapılan esere bağlı kalmalıdır.
5-Eleştiri yapan kişi geçmişin ve çağının sanat olaylarını iyi bilmeli,geniş bilgi ve kültür birikimiyle donanımlı olmalı,dünya edebiyatı, sanatı ve kültürüyle ilgili genel bilgilere sahip olmalı,eleştirdiği konuyu, eseri veya olayı bütün olarak kavramalı sanat eserinin gerçek değerini,özünü yapılışını,değerli-değersiz yanlarını ortaya koyar.
Türün temsilcileri:
Tanzimat dönemi Romantikleri Şinasi, Namık Kemal, Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid; Realistleri Samipaşazade Sezai, Beşir Fuad, Nabizade Nazım, Mizancı Murad’tır.
Serveti Fünun döneminde, Cenap Şahabettin intikad (sahte parayı gerçeğinden ayırmak)anlayışıyla tenkit eder. Halit Ziya, Mehmet Rauf, Nabizade Nazım, Hüseyin Cahit dönemin eleştiricileridir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında eleştiri Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’le başlar. İsmail Habip Sevük ve Ahmet Hamdi Tanpınar eleştiriyi edebiyat tarihi içinde ele alırlar. Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin iki öznelci eleştirmendir.
SOHBET: Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, okuyucusuyla konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir.
SOHBETİN (SÖYLEŞİNİN) ÖZELLİKLERİ
1.Herkesi ilgilendiren konular seçilir.
2. Düşünsel plânla yazılır.
3. Cümleler çoğu zaman konuşmadaki gibi devriktir.
4. Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle konuşuyormuş hissi verir.
5. İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerindendir.
6. Yazar anlattıklarının doğruluğuna, okuyucusu ile olan bağına güvenmeli, anlattıklarını günlük konuşma havasıyla, fakat mantık çerçevesinden ayrılmadan anlatabilmelidir.
7. Kolay okunabilir bir üslup yakalayabilmelidir.
1.Herkesi ilgilendiren konular seçilir.
2. Düşünsel plânla yazılır.
3. Cümleler çoğu zaman konuşmadaki gibi devriktir.
4. Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle konuşuyormuş hissi verir.
5. İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerindendir.
6. Yazar anlattıklarının doğruluğuna, okuyucusu ile olan bağına güvenmeli, anlattıklarını günlük konuşma havasıyla, fakat mantık çerçevesinden ayrılmadan anlatabilmelidir.
7. Kolay okunabilir bir üslup yakalayabilmelidir.
SOHBET TÜRÜNÜN TÜRK EDEBİYATI’NDAKİ ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ: Ahmet Rasim - Ramazan Sohbetleri,
Suut Kemal Yetkin - Edebiyat Söyleşileri,
Şevket Rado - Eşref Saati,
Melih Cevdet Anday - Dilimiz Üzerine Söyleşiler,
Nurullah Ataç - Karalama Defteri.
Cenap Şahabettin, Refik Halit Karay, Hasan Ali Yücel, Attila İlhan gibi yazarlarımız da bu türde eserler vermişlerdir.
Suut Kemal Yetkin - Edebiyat Söyleşileri,
Şevket Rado - Eşref Saati,
Melih Cevdet Anday - Dilimiz Üzerine Söyleşiler,
Nurullah Ataç - Karalama Defteri.
Cenap Şahabettin, Refik Halit Karay, Hasan Ali Yücel, Attila İlhan gibi yazarlarımız da bu türde eserler vermişlerdir.
ROPÖRTAJ: Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için kişi, eşya, eser ya da yer ile ilgili yaptığı incelemeleri fotoğraflarla süsleyerek kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve dergi yazılarına röportaj denir.
TÜRÜN ÖZELLİKLERİ:
1- Yazar bilgiden başka izlenimlerini, görüşlerini, düşüncelerini yazmalıdır.
2- Röportajdaki konu iyice öğrenilmeli, gerekli incelemeler yapılmalı, gerekli belgeler toplanmalıdır.
3- Röportajda öznellik hakimdir. Gerçekleri öznel yaşamla harmanlar.
4- Birinci tekil kişi ağzından yazılır.
5- İnsanların söze katılmaları anlatımı canlandırır.
6- Kaleme alınan olay bizzat yaşanmış olmalıdır.
7- Röportajda öykülemeye ağırlık verilmelidir. Okuyucuda heyecan yaratmalı, özelden genele gidilmelidir.
TÜRÜN TEMSİLCİLERİ:
Dünya edebiyatında; Jack London, Heming Way, Selohow Sortre, röportaj örneği vermiş sanatçılardır.
Türk edebiyatında: Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay, Abdi İpekçi, Fikret Otyam, Yaşar Kemal, Mete Akyol, Mustafa Ekmekçi, Halit Çapın, Dursun Akşam röportaj örneği vermiştir
SÖYLEV(NUTUK):Bir gerçeğe inanan bir insanın toplumu bu gerçeğe inandırmak için özünün bütünü ile yaptığı telkin sürecine hitabet; bir fikri, bir davayı karşısındaki insanlara dil ustalığı ile açıklamaya hitabet sanatı; toplum önünde bu konuşmayı yapana hatip; bir insan topluluğuna bir fikri vermek bir ülküyü aşılamak amacıyla söylenen sözlere ise nutuk veya söylev denir.Türü n temsilcileri: Edebiyatımızdaki ilk söylev olarak, Bilge Kağan’ın Orhun Abideleri‘nde Budunu’na seslenişi olarak kabul edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk‘ün 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İkinci Kurultayı’nda 36.5 saat süreyle okuduğu Nutuk‘u, Gençliğe Hitabe’si ve Cumhuriyetin 10. yılında okuduğu 10. Yıl Nutku önemli birer söylev örneğid
Türün amacı:* Bir fikri veya bir meseleyi açık bir şekilde anlatmak
* Dinleyiciler üzerinde bir iz bırakarak onları ikna etmek
* Dinleyicileri harekete geçirmek
* Dinleyicileri eğlendirmek
MÜLAKAT:Kendi uzmanlık alanlarında tanınmış kişilerle hayatları, çalışmaları, eserleri ya da seçilen herhangi bir konuda sorulu cevaplı olarak karşılıklı konuşmaların yazıya geçirilmesine mülakat
TÜRÜN ÖZELLİKLERİ:
1-Gazetecilerin bir konuda, bilgilenmek için ilgili kişiyle yaptığı görüşmelerdir.
2-Alanında tanınmış kişilerle mülakat yapılabilir.
3-Mülakat metinleri öğretici ve ufuk açıcıdır.
4-Söyleşmeye bağlı anlatım biçimi çevresinde oluşan bir türdür.Kurallarını büyük ölçüde kendisiyle konuşulan kişinin micazı ve kültürünün belirlediği bir türdür.
TÜRÜN TEMSİLCİLERİ:
Türk Edebiyatında mülakat türünün ilk örneği Ruşen Eşref Ünaydın'ın Diyorlar ki (1918) adlı eseridir.
KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER
1-ANI
2-GÜNLÜK
3-GEZİ YAZISI(SEYAHAT)
4-BİYOGRAFİ
5-OTOBİYOGRAFİ(ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ)
ANI:Anı Bir kimsenin, özellikle tanınmış kişilerin yaşadıkları dönemde gördükleri ya da yaşadıkları ilginç olayları gözlemlerine ve bilgilerine dayanarak anlattıkları yazı türüdür.
Tanınmış sanatçı, siyasetçi, ve bilim adamlarının yazdığı anılar onların yaşayışlarını, yaşadıkları dönemdeki önemli olayları anlatması bakımından önemlidir.Kaynağı gerçek hayat olan yazı türüdür.Amaç yaşanılanı başkalarıyla paylaşmaktır.Anı geçmişle ilgili olduğu için okurlarda geçmişte yaşanan olaylarla ilgili bilgi sahibi olur.
Tanınmış sanatçı, siyasetçi, ve bilim adamlarının yazdığı anılar onların yaşayışlarını, yaşadıkları dönemdeki önemli olayları anlatması bakımından önemlidir.Kaynağı gerçek hayat olan yazı türüdür.Amaç yaşanılanı başkalarıyla paylaşmaktır.Anı geçmişle ilgili olduğu için okurlarda geçmişte yaşanan olaylarla ilgili bilgi sahibi olur.
Anı otobiyografiye de benzer ancak otobiyografide yazar sadece hayatını anlatır .Anı yazarı ise kendi hayatını anlatması yanında çevresini ve yaşadığı dönemi de anlatır .
Özellikleri :
1 – Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
2 – İnsan belleğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır
3 - Tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar.
4 – Tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve
araştırmalarını anlatır.
5 – Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
6 – Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
GÜNLÜK: Öğretmeye bağlı, gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler, bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları , gözlem , izlenim duygu düşünce ve hayallerini günü gününe tarih belirterek anlattığı yazdığı yazı türüdür.
TÜRÜN ÖZELLİKLERİ
1- Yaşan olayların, izlenimlerin günün gününe yazılması ile oluşurlar
2 - Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır
3 – İnandırıcı, içten ve samimidirler.
4 – Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
5 – yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
6 – Gerçekler, yaşanılanlar değiştirilmeden, çarpıtılmadn yazılır
7- Tarih, biyografi anı, … için birer belge değeri taşırlar.
1- Yaşan olayların, izlenimlerin günün gününe yazılması ile oluşurlar
2 - Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır
3 – İnandırıcı, içten ve samimidirler.
4 – Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
5 – yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
6 – Gerçekler, yaşanılanlar değiştirilmeden, çarpıtılmadn yazılır
7- Tarih, biyografi anı, … için birer belge değeri taşırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder